Zarar mahsubunda dikkat edilecek konular |
17 Ağustos 2011 | |
Bu sorunun yanıtı karmaşık değil. Elbette esas olan özün önceliğidir. Ancak yasal düzenlemeler gereği zaman zaman, şekille ilgili konular özün önüne geçebilmektedir. Vergide öncelik şekil mi, öz mü? Zarar mahsubu ile ilgili konu da buna en iyi örneği oluşturmaktadır. Yasanın aradığı şekille ilgili konulara dikkat edilmezse veya tercihler zamanında kullanılmazsa, telafi edilemez sonuçları doğabilmektedir. Son günlerde verilen beş ayrı özelgede yapılan açıklamalar, bu durumu açıkça göstermektedir. Özelgelerde yapılan açıklamalar çerçevesinde konu aşağıda özetlenecektir. Zarar mahsup koşulları Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılmaktadır. Bu hükme göre geçmiş yıl zararlarının mahsubu için; - Zararın beş yıldan fazla nakledilmemiş olması, - Mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zarar tutarının ayrı ayrı gösterilmiş olması, - Mahsup edilecek geçmiş yıl zararının ilgili olduğu dönemin beyannamesinde yer alması, gerekmektedir. Zarar mahsubu yapılmayan yıllarda, geçmiş yıllar zararlarının gösterilmemesi mahsup hakkını ortadan kaldırır mı? Kurumlar Vergisi Kanunu'nun yukarıda özetlenen 9'uncu maddesinde yer alan düzenlemeye bakıldığında, mahsubun yapılacağı beyannamede her yılın zararının ayrı ayrı gösterilmesi zorunlu tutulmuştur. Bu gereklidir ve gerekçesi anlaşılabilmektedir. Zarar mahsubu yapılmayan hesap dönemine ilişkin beyannamede izleyen yıllarda mahsup edilecek geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesinin gerekmediği bizce ortadadır. Mahsup işleminin yapılmadığı bir beyannamede, geçmiş yıl zararlarının ayrı ayrı yazılmasını istemenin bir gerekçesi yoktur. Böyle bir bilgi kimsenin de işine yaramaz. Gelir İdaresi bu düşüncede değildir. İdarenin internet sitesinde yer alan 11.05.2011 tarihli bir özelgede; - 2004 ve 2005 yıllarında zarar edip 2006 yılında kâr eden, ancak 2005 yılı beyannamesinde 2004 yılı zararını göstermeyen bir kuruma verilen yanıtta, - 2005 dönemi beyannamesinde kazanç beyan edilmemiş olmak koşuluyla, 2005 dönemi için düzeltme beyannamesi verilip, 2004 dönemi zararının 2005 beyannamesinde ayrıca gösterilerek 2006 kazancından mahsubunun olanaklı olduğu açıklanmıştır. Bu açıklamadan, zarar mahsubu yapılmayan dönem beyannamesinde de geçmiş yıllar zararlarının ayrı ayrı gösterilmesinin gerektiği anlaşılmaktadır. Neyse ki düzeltme kabul edilmiştir. Zararın yasal defterlerde ve mali tablolarda gösterilmemesi Yukarıda özetlenen yasal düzenleme, zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmamaktadır. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, sermaye azaltımı veya başka şekilde, geçmiş yıl zararlarının kapatılması halinde, zarar mahsup olanağı son bulmamaktadır. Zarar mahsup hakkı kullanılmayan beyanname düzeltilebilir mi? Gelir İdaresinin internet sitesinde yer alan 11.05.2011 tarih ve 493 sayılı özelgede, bu soru olumsuz yanıtlanmıştır. Özelgede yer alan açıklamadan, Gelir İdaresi'nin zarar mahsubunu, gider indiriminden farklı olarak bir hak olarak gördüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla özelgede, kazanç beyan edilen dönemde geçmiş yıllar zararlarını mahsup etmeyerek bu hakkından vazgeçen mükelleflerin, kazanç beyan edilen dönem beyannamesini düzeltmelerinin ve geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yapmalarının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Zarar mahsup hakkı sonraki yıllarda kullanılabilir mi? Bir önceki soruya verilen yanıt gerçekte bu sorunun da yanıtı konusunda da bir ipucu vermektedir. Gelir İdaresi'nin internet sitesinde yer alan 11.05.2011 tarihli dört özelge ile 03.06.2011 tarihli bir özelgede, kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup olanağının bulunmadığı belirtilmektedir. Mahsup olanağı ortaya çıkmadan, geçmiş yıl beyannamesi değiştirilebilir mi? Gelir İdaresi'nce verilen 03.06.2011 tarihli özelgede, ilgili dönem beyannamesinde zarar tutarı gösterilmemişse, söz konusu zararın sonraki yıllarda mahsup edilemeyeceği belirtilmiştir. Özelgede açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte, yapılan açıklamadan, zarar edilen dönem beyannamesinin düzeltilerek zarar tutarının gösterilmesinin de izleyen yıllarda zarar mahsubuna olanak sağlamayacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan ve kişisel olarak doğru bulmadığımız bir özelgede, özü itibariyle çok da farklı olmayan bir durumda, önceki döneme ilişkin olarak verilen beyannamenin değiştirilmesi ve zarar mahsubu yapılması kabul edilmişken, 03.06.2011 tarihli özelgede neden farklı bir yorum yapıldığı anlaşılamamaktadır. Zarar mahsubuyla ilgili kişisel düşüncemiz Geçmiş yıl zararları nitelik itibariyle istisnalara değil giderlere benzemektedir. Benzemekten de öte aslında giderlerle aynı niteliktedir. Sadece dönemsel farklılık söz konusudur. Başta bu niteliği nedeniyle, ticaret hukuku açısından da geçmiş yıl zararları mahsup edilmeden kar dağıtımı yapılamamaktadır. Bu gerekçeyle, zarar mahsubu istisnalardan farklı olarak seçimlik bir hak değildir. Giderin hâsılattan indirilmesi gibi, gerçek kazancın tespiti için geçmiş yıllara ilişkin zararların mahsubu kaçınılmazdır. Dolayısıyla, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun yukarıda özetlenen üç koşuluna uyulması durumunda, zarar mahsubu her zaman yapılmalıdır. Üç koşuldan, zarar tutarının ileriye doğru taşınma süresi yoruma açık değildir. Diğer iki koşul şekille ilgili olup, zarar tutarlarının izlenmesiyle ilgilidir. Şekille ilgili yapılan hataların ise her zaman düzeltilmesi ve gerçek kazanç üzerinden verginin ödenmesi esastır. Sonuç olarak, geçmiş dönem beyannamelerinin düzeltilmesinin her zaman mümkün olduğu, düzeltilmiş beyannamelere göre zarar mahsup olanağının kullanılabileceği ve varsa fazla ve yersiz ödenen vergilerin de iadesinin istenebileceği düşünülmektedir. Ancak, yukarıda bahsedilen özelgeler de dikkate alınarak, sonradan telafi edilemez zararlarla karşılaşmamak için, şekli koşullara uyulmasına özen gösterilmesi önerilmektedir. Recep Bıyık |