Emekli ve özürlülerin emlak vergisi avantajı |
22 Ağustos 2011 | |
Konut, işyeri, arsa veya arazi sahibi olanlar bilirler. Bu gayrimenkullerin vergi değeri üzerinden her yıl iki taksit halinde, emlak vergisi ödenmesi gerekiyor. İlk taksit Mart-Mayıs döneminde, ikinci taksit ise Kasım ayında. Bu vergi gayrimenkulün bulunduğu belediyeye ödeniyor. Türkiye sınırları içinde bulunan bina, arsa ve araziler emlak vergisine tabidir. Söz konusu gayrimenkullerin ilk iktisabında (ediniminde) veya Emlak Vergisi Kanunu'nda sayılan vergi değerinde değişikliğe neden olan durumlar ortaya çıktığında (yeni inşaat, binanın kullanılış tarzının değişmesi gibi) bu gayrimenkulün bulunduğu belediyeye öncelikle bir bildirimde bulunulması gerekiyor. Bu bildirimde mükellefe ilişkin bilgilerin yanında, gayrimenkule ait adres ve tapu bilgileri ile gayrimenkulün özelliklerine (kullanılış şekli, kalorifer, asansör veya edinim tarihi gibi) yer veriliyor. Bildirimdeki bilgiler çerçevesinde vergi, belediye tarafından hesaplanıyor. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan 57 seri numaralı Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliği'nde; emlak vergisi bildirimlerinin yeniden düzenlenmiş olduğu, mükelleflerden bildirimler dışında herhangi bir belge istenmeyeceği ve özürlülere ait indirimli bina vergisi oranı uygulaması hakkında açıklamalar yapıldığını görüyoruz. Bu haftaki yazımızda söz konusu tebliğle yapılan düzenlemeleri de dikkate alarak, bildirim usulünde yapılan değişiklikler ile özellikle emekli, özürlü ve hiçbir geliri olmayan kişilerin sahip oldukları konutlar için uygulanan emlak vergisi avantajı hakkında açıklamalar yapacağız. Bildirim sırasında hiçbir belge istenmeyecek Emlak Vergisi Kanunu'na göre, mükelleflerin bildirim dışında herhangi bir belge verme zorunluluğu bulunmuyor. Ancak bugüne kadarki düzenlemeler kapsamında emlak vergisi işlemleri sırasında mükelleflerden bildirim dışında başka belgeler de talep edilmekteydi. Artık emlak vergisi mükelleflerinden; — Tapu sureti, — Kimlik fotokopisi, — Vergi kimlik numarasını gösteren belge, — Elektrik ve su abone belgesi, — Yapı kullanma izin belgesi, — m2 cetveli veya başkaca bir belge talep edilmeyecek. Belediyeler mükelleflerin bildirimlerinde yer alan bilgilerin teyidini kendileri yapacaklar. İndirimli bina vergisi oranı uygulaması Emlak Vergisi Kanunu, Bakanlar Kuruluna bazı mükelleflerin sahip oldukları meskenlerine ait bina vergisi oranlarını sıfıra kadar indirme yetkisi veriyor. Bakanlar Kurulu da bu yetkisini 2006 yılına kadar her yıl ayrı ayrı kullanarak aşağıda yer verilen mükelleflerin yine belirtilen şartlarla bina vergisi oranını yüzde 0 (sıfır) olarak belirlemiştir. En son 2006 yılında çıkarılan Kararname'de 2007 ve takip eden yıllar için de bu oranın uygulanacağı belirtildi. Söz konusu Kararname uyarınca 2007 yılından bu yana, her yıl yeni bir kararnamenin çıkması beklenmeden, aşağıda yer alan mükellefler belirtilen şartlar dâhilinde sahibi bulundukları konuta ait emlak vergisini ödemiyorlar. Sıfır oranlı vergiden kimler yararlanabilir
Türkiye'de brüt yüzölçümü 200 m2'yi geçmeyen tek meskenlerinin olması durumunda, bu meskenler için emlak vergisi ödenmiyor. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, sıfır oranlı vergiden birden fazla meskeni olanların veya birden fazla meskende hisseye sahip olanların yararlanması mümkün değil. Ayrıca bir tane de olsa sahip olunan işyeri için indirimli orandan faydalanılamıyor. Muayyen zamanlarda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler (yazlık gibi) için de bu haktan yararlanılması mümkün değil. Bu nedenle söz konusu binaların emlak vergisinin her halükarda ödenmesi gerekiyor. Emekliler Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, dul, yetim, ölüm ve malûliyet aylığı alanlar da, bu aylıkları dışında başka gelirlerinin olmaması halinde, bu vergi avantajından yararlanabiliyorlar. Yani Türkiye'de sahip oldukları 200 metrekareyi geçmeyen tek meskenleri için emlak vergisi ödemiyorlar. Mükelleflerin gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye sahip olmaları, indirimli vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmiyor. Bunun yanında emeklinin, örneğin çalıştığı bir işyerinden ücret alması, kiraya verdiği gayrimenkulden kira geliri elde etmesi, ticaret yapması veya serbest meslek faaliyetinde bulunması durumunda bu vergi avantajından yararlanması mümkün olamıyor. Bir başka deyişle, emekli maaşı dışında bir gelir elde eden emekliler sahip oldukları meskenlere ilişkin emlak vergilerini ödemek zorundalar. Ancak bu kuralın bir istisnası var. Bunu emeklilerin durumunu anlatarak açıklamaya çalışalım. Emekliler maaşlarını banka aracılıyla alıyorlar. Birçok emekli üç aylığının bir kısmını, az da olsa bir gelir elde etmek için vadeli mevduatta değerlendirebiliyor. Yada aldıkları emekli ikramiyelerini bankaya yatırıp, faiz alabiliyorlar. Bu gelirler menkul sermaye iradı olarak adlandırılıyor ve emekliler, emekli maaşı dışında bir gelir elde etmiş oluyorlar. Bu durumda olan emeklilerin sıfır oranlı emlak vergisinden yararlanmaları mümkün olmuyordu. İşte bu nedenlerle 2005 yılında emeklilerin elde ettikleri faiz gelirlerine ilişkin bir sınır getirildi. Bu sınır her yıl değişiyor. 2011 yılında elde edilen ve yıllık tutarı 22 bin lirayı aşmayan her türlü menkul sermaye iradı (faiz ve temettü gibi) emlak vergisi avantajından yararlanmayı engellemiyor. Yani emekli, emekli maaşı dışında 22 bin liradan daha az bir faiz geliri elde ettiğinde, evi (tek ve 200 metrekareden küçük) için emlak vergisi ödemeyecektir. Bu sınır 2012 yılında 23 bin lira olarak uygulanacak. Hiçbir geliri olmayanlar Hiçbir geliri olmadığını beyan eden kişilerin, Türkiye'de sahip oldukları 200 metrekareyi geçmeyen tek meskenlerine ait emlak vergisini ödememeleri için; hizmet karşılığı elde edilen ücret geliri, ticari, sınai ve mesleki faaliyet geliri, tarımsal faaliyet geliri, gayrimenkul geliri veya benzeri türde bir gelirlerinin bulunmaması gerekiyor. Bu kapsamda sıfır oranlı vergi hakkından yararlanmak isteyen kişilerin hiçbir gelirlerinin olmadığına dair taahhüt belgesini imzalayarak belediyeye vermeleri yeterli. Bu kişilerin ayrıca vergi dairesi veya sosyal güvenlik kurumlarından belge getirmelerine gerek yok. Menkul sermaye iratları için belirlenen ve emeklilere uygulanan sınır, hiçbir geliri olmayan mükellefler için de geçerli. Örneğin 2011 yılında 22 bin liradan az bir faiz geliri elde eden ve başkaca bir geliri olmayan bir ev hanımı, sahibi bulunduğu 200 metrekareyi aşmayan tek konuta ait emlak vergisini ödemeyecektir. Bu kişinin 22 bin lirayı aşan bir faiz geliri elde etmesi veya konutun 200 metrekareden büyük olması yada ikinci bir ev satın alması durumunda, söz konusu vergi avantajından yararlanamayacaktır. Özürlüler Özürlülerin Türkiye'de sahip oldukları 200 metrekareyi geçmeyen tek meskenlerine ait emlak vergisini ödememeleri için, herhangi bir gelirlerinin bulunmaması veya özür durumunun belli bir oranın üzerinde olması gibi şartlar aranmıyor. Özürlü olduğunun belgelenmesi yeterli. Belgeleme ise tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınmış olan sağlık kurulu raporu ile yapılıyor. Ancak özürlü kimlik kartı sahibi mükelleflerin, bu haktan yararlanabilmeleri için bu kartlarını belediyede ilgili görevliye ibraz etmeleri ve ilgili forma fotokopisini eklemeleri yeterli. Bu durumdaki mükelleflerden ayrıca tam teşekküllü Devlet hastanesinden alınmış sağlık kurulu raporu istenmeyecek. Özürlü kimlik kartı olmayanlar için ise sağlık kurulu raporu uygulaması devam ediyor. Bu mükelleflerin sağlık kurulu raporunun aslını veya onaylı örneğini belediye görevlisine ibraz etmeleri gerekiyor. Ayrıca raporun fotokopisinin de özürlüler tarafından verilmesi gereken forma eklenmesi şart. Bu vergi avantajından yararlananların, ilk başvurudan sonra özürlü kimlik kartı veya süreklilik arz eden özürler için sağlık kurulu raporu fotokopisini her yıl yeniden vermelerine gerek yok. Şartların ihlali Şartları taşımadığı halde, gerçek dışı beyan ve gerçek dışı belge ibraz etmek suretiyle indirimli vergi oranından yararlanan mükellefler ile durumunda meydana gelen değişikliği bildirmeyen mükelleflerden alınması gereken vergi, cezalı olarak ve gecikme faiziyle birlikte tahsil edilecektir. E&Y M. Fatih Köprü
|