Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sigorta Prim Borçlarından Sorumluluğu PDF Yazdır e-Posta
27 Ağustos 2011

Image

Ticaret Kanunumuza göre anonim şirketlerde ortağın şirkete karşı asli borcu, sermaye taahhüt borcunu ifa etmektir.

I- GİRİŞ

Bu borç, şirketin kuruluşunda veya sermaye artırımından doğabileceği gibi, sermaye taahhüt borcu olan payın devralınması suretiyle de doğabilir. İşletmeler faaliyetlerini sürdürürken meydana gelen bir takım olumsuz sebeplerden dolayı (ekonomik kriz, mali disiplinsizlik vb.) zarar edebilmektedir. İşletmelerin faaliyetlerinde süreklilik arz etmeye başlayan zararlar, işletmeleri zamanla kendi varlıkları ile alacaklılara karşı olan ödeme yükümlülüğünü yerine getirme kudretinden uzaklaştırabilir.

Şirket ortaklarından ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan sermaye şirketlerinin, kendi varlıkları ile borçlarını karşılayamaz hale gelmesi neticesinde, kanuni temsilcilerin ve şirket ortaklarının bu borçlar karşısındaki sorumluluğu önem kazanmaktadır.

Bir anonim şirketin (işverenin) çalıştırdığı işçilerin (sigortalıların) sosyal sigorta primi borçlarından dolayı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

II- ANONİM ŞİRKETİN TANIMI, İDARE VE TEMSİLİ, KANUNİ TEMSİLCİNİN NİTELİĞİ

6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 269. maddesinde anonim şirket, “Bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul olan şirkettir. Ortakların mesuliyeti, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile mahduttur.” şeklinde tarif edilmiştir.

Anonim şirketlerin idare ve temsiline ilişkin olarak, Türk Ticaret Kanunu’nun 317. maddesinde, “Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur. hükmü yer almaktadır.

Yine Kanun’un 319. maddesinde; “Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salâhiyeti verilir.

Esas mukavele ile temsil salâhiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salâhiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317. madde hükmü tatbik olunur.” denilmektedir.

Kanun’dan da anlaşılacağı üzere, anonim şirketler açısından kanuni temsilci, şirket ana sözleşmesi ile temsile yetkilendirilmiş veya ana sözleşmeden alınan yetki ile yönetim kurulu ya da genel kurulca temsil salâhiyeti verilmiş kişi veya kişiler olacaktır. Ayrıca, temsil yetkisi yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına, murahhas üyelere, pay sahibi olmaları zorunlu bulunmayan müdürlere bırakılmamış ise şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından temsil ve idare edileceği (tüm yönetim kurulu üyelerinin kanuni temsilci sıfatına haiz olması durumu) ifade edilmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da idare ve temsil salahiyeti verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlak surette yönetim kurulu üyelerinden birisi olmasıdır(1).

Bir anonim şirketin kanuni temsilcileri;

a) Öncelikle şirket esas sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin veya birden fazlasının şirketi temsile yetkili kılınıp kılınmadığı,

b) Şirketi temsile yetkili üye esas sözleşmede belirlenmemiş ise sözleşmede yönetim kurulu veya genel kurula, yönetim kurulu üyesi olması şartıyla murahhas üyeleri veya şirkette pay sahibi olmayan sorumlu müdürleri temsilci olarak belirleme konusunda yetki verilip verilmediği,

c) Esas sözleşmede temsilci belirleme konusunda yetkisi bulunan organ tarafından bu yetki çerçevesinde temsil salahiyetinin; yönetim kurulu üyelerinden biri veya birkaçına ya da yönetim kurulu üyelerinden en az biri ile birlikte şirketin sorumlu müdürü veya müdürlerine devredilip devredilmediği, hususlarına göre belirlenecektir(2).

Bu hususların varlığı, ticaret sicili kayıtlarına ve ilanın yapıldığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine bakılarak anlaşılacaktır. Dolayısıyla tescil ve ilan edilmemiş bir yetkinin varlığından bahsedilemeyecek, hukuken ileri sürülemeyecek ve bu durumda TTK’nın 317. maddesindeki genel kural geçerli olacak ve yönetim kurulunun tamamı kanuni temsilci sıfatına haiz olarak kabul edilecektir.

III- ANONİM ŞİRKETLERDE KANUNİ TEMSİLCİLERİN VE ORTAKLARIN SİGORTA PRİM BORÇLARI KARŞISINDAKİ SORUMLULUKLARI

5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde prim borçlarından sorumluluk konusu düzenlenmiştir. Buna göre, Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun’da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.

Kurum’un süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 51, 102 ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır.” denilmektedir.

A- ÜST DÜZEY YÖNETİCİ VEYA KANUNİ TEMSİLCİ KAVRAMI

5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde, tüzel kişi işverenlerin üst düzey yönetici veya yetkililerin SGK’ya karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmasına rağmen, “üst düzey yönetici veya yetkili” kavramından ne anlaşılması gerektiği açıklığa kavuşturulmamıştır. TTK’nda da “üst düzey yönetici veya yetkili” kavramları bulunmamaktadır.

Üst düzey yönetici kavramı, tüzel kişiyi üst düzeyde yöneten, tüzel kişinin yönetiminde son sözü söyleyen kimseyi anlatır(3). Üst düzey yönetici veya yetkili olan kimsenin, işveren tüzel kişinin yetkili karar organları tarafından, sosyal sigorta primi ödeme kararını almak ve sosyal sigorta primlerini ödemek için gerekli yetkilerle donatılması gerekir. Yoksa, üst düzey yönetici veya yetkili statüsünün nasıl kazanıldığı önem taşımamaktadır(4).

5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde, üst düzey yönetici kavramı yanında üst düzey yetkili kavramına da yer verilmiştir. Üst düzey yetkili kavramı, tüzel kişinin üst düzey yöneticilik sıfatını taşımayan, ancak, tüzel kişiler tarafından kendisine bazı yetkiler verilen kişileri ifade etmektedir. Bunlar, belirli ve sınırlı yetkilerle donatılan ve yetkileri arasında sosyal sigorta primi ödeme yükümlülüğü de bulunan kişilerdir(5).

5510 sayılı Yasa kapsamında anonim şirket üst düzey yöneticisi sayılmak için yönetim kurulu üyesi olmak yeterli değildir. Aynı şekilde, anonim şirket kurucu üyeliği de üst düzey yöneticilik için yeterli değildir.

Yargıtay başlangıçta, anonim şirket üyeliğinin üst düzey yöneticilik için yeterli olduğuna karar vermiştir(6). Yargıtay, daha sonra isabetli olarak bu görüşünden dönmüştür. Nitekim Yargıtay, 01.06.2004 tarihli bir Kararı’nda, “dava konusu olayda davacının, takibe konu dönemde borçlu anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı dosya içerisindeki Ticaret Sicili Gazetesi vs. gibi bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca da temsil ve ilzama yetkili olmayan davacının sırf yönetim kurulu üyesi diye anonim şirketin sosyal sigortalar primi borcundan sorumlu tutulması usul ve Yasa’ya aykırıdır.”(7) sonucuna varmıştır.

B- YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN PRİM BORCUNDAN SORUMLULUĞU

Anonim şirket yönetim kurulu üyesinin, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi uyarınca sosyal sigorta primlerinden işveren anonim şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulabilmesi için, “sosyal sigorta primlerinin tahakkuk ve ödenmesinde yetkili üst düzey yönetici” olması gerekir. Mali işlerle hiçbir ilgisi olmayan, başka bir anlatımla, anonim şirketin mali işlerini yürütme konusunda görev ve yetkisi bulunmayan yönetim kurulu üyesinin anonim şirket ile birlikte müteselsil sorumluluğu 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinin çok geniş yorumlanmasını ifade eder(8).

Yargıtay, son kararlarında isabetli olarak, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi hükmünü daha dar yorumlamaktadır. Yargıtay, 5510 sayılı Yasa’nın 88. ve TTK’nın 317. madde hükümlerini birlikte değerlendirerek, anonim şirket yönetim kurulu üyesinin, sosyal sigorta primlerinden anonim şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulabilmesi için, yönetim kurulunda başkan veya başkan yardımcısı gibi unvan taşıması veya imza yetkisine sahip üye olması veya şirketin yönetiminde parasal konularda yetkili genel müdür, finansman veya muhasebe müdürü gibi üst düzeyde sorumluluk taşıyan görevli olması gerektiğine; bunların dışında kalan ve şirketin idare veya mali islerinde doğrudan söz sahibi veya yetkili olmayan, karar organında yer almayan kişilerin, işverenle müşterek sorumluluğunun düşünülemeyeceğine; şirkette görevli bir kimsenin belli konularda imza sahibi olmasının da bu zorunluluğu ortadan kaldırmayacağına karar vermiştir(9). Yüksek Mahkeme’nin bu tür kararları öğretide de haklı bulunmuştur(10).

Yargıtay bir Kararı’nda da “yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı ile üyelerinin belli olduğu, aynı zamanda şirketin finansman ve muhasebe müdürlerinin mevcut bulunduğu, fabrika müdürünün görev yaptığı ve dolayısıyla şirketin parasal konularında üst düzey yetkili ve görevlilerinin bu derece belirgin olduğu bir anonim şirkette, personel işlerinde görevli olan kişinin (personel müdürünün) de aynı düzeyde bir görevli kabul edilmesinin düşünülemeyeceği”(11)ni belirtmiştir. Yönetim kurulu üyesinin imza yetkisi yoksa, sadece yönetim kurulu toplantılarına katılıp, anonim şirketin üst düzeydeki yönetimine fiilen iştirak etmiyorsa, şirketin ödenmeyen sosyal sigorta primi borçlarından, şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulamaz(12).

Yargıtay, borçlu anonim şirkette ikinci derecede imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi ve muhasip üyeye, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesine dayanılarak ödeme emri gönderilebilmesi için, görevde olduğu dönemde, imza yetkisinin kapsamını, sınırlarını gösteren sirkülerle dayanağı Ticaret Sicili Gazetelerinin asılları ya da onaylı örneklerinin ticaret sicil memurluğundan celp edilmesi ve sonucuna göre hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, davacının üst düzey yönetici sayılıp sayılmayacağı konusunda Ticaret Sicili Gazetesinin içeriğini esas almıştır(13). Ticari hayatta, “birinci derecede imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi-ikinci derecede imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi” kavramları kullanılmasına rağmen, TTK’da bu kavramlar yer almamaktadır.

C- ÜST DÜZEY YÖNETİCİ OLAN YÖNETİM ORGANI ÜYELERİNİN SOSYAL SİGORTA PRİMİ BORÇLARINDAN MÜTESELSİL SORUMLULUĞU

Üst düzey yönetici sıfatı bulunan yönetim kurulu üyelerinin, anonim şirketin ödenmeyen sosyal sigorta primlerinden, asıl borçlu anonim şirket ile birlikte müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır. SGK, Borçlar Kanunu’nun 142. maddesi hükmüne dayanarak, ödenmeyen sosyal sigorta primi borçlarının ve ferilerinin tümünü müteselsil sorumlulardan birinden isteyebileceği gibi, sorumluların hepsinden de talep edebilir(14).

Üst düzey yönetici sıfatı bulunan yönetim kurulu üyelerinin 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesindeki sorumlulukları açısından, 6183 sayılı Yasa’nın mükerrer 35. sorumluluğunda olduğu gibi, kamu alacağının kısmen veya tamamen anonim şirketin mal varlığından tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olmasına gerek bulunmamaktadır. SGK, asıl borçlu anonim şirkete karsı icra takibi yapmadan da, doğrudan doğruya üst düzey yönetici sıfatı bulunan yönetim kurulu üyeleri aleyhine icra takibinde bulunabilir. Sorumluluk hukukunun temel ilkelerine uygunluğu tartışılabilecek olan bu hüküm ile yasa koyucu, sosyal sigorta primi tahsilatını daha etkin kılmak amacını gütmüştür(15).

Bir anonim şirkette birden fazla üst düzey yönetici sıfatı bulunan yönetim kurulu üyesi olması halinde, söz konusu yönetim kurulu üyelerinin her biri, işveren ile birlikte ödenmeyen sosyal sigorta primi borçlarından müteselsilen sorumludurlar.

Diğer taraftan bu noktada önemle değerlendirilmesi gereken bir hususta vadesinde ödenmeyen ve borçlu tüzelkişilerin malvarlıklarından alınamayan prim alacağının Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesine göre tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinden (yönetim kurulu üyelerinden) tahsili söz konusu olabilmektedir. Yönetim kurulu üyesinin bir tüzel kişiyi temsilen görev yaptığı hallerde alacaklı kamu idarelerinin, yönetim kurulunda görev yapan üyeye mi, yoksa temsil olunan (Y) A.Ş. tüzel kişisine mi müracaat edeceği, sosyal sigortalar uygulamasına ilişkin mevzuatımızda açık değildir. Bu konuya ilişkin düzenleme 6183 sayılı Kanun’da yer almamakla birlikte 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda da yer verilmiş bulunmamaktadır. Ticaret hukukunda savunulan baskın görüşe göre ve hakkaniyete uygun olarak diğer taraftan Borçlar Kanunu’nun “İstihdam Edenlerin Mesuliyeti” başlıklı 55. maddesinin ışığında bu konuda alacaklı idarenin diğer bir ifadeyle Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın, yönetim kurulunda temsilen görev yapan üyeye değil, bu üyenin temsil ettiği kuruma diğer bir ifadeyle (Y) A.Ş’ye müracaat etmesi gerektiği görüşündeyiz(16).

IV- SONUÇ

 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi, sosyal sigorta primi tahsilatını daha etkili kılmak amacıyla sorumluluk hukukunun temel ilkelerine aykırı sayılabilecek bir biçimde, üst düzey yönetici sıfatını taşıyan yönetim kurulu üyelerini SGK’ ya karşı anonim şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu tutmuştur. Anılan madde, gerçek işverenler yanında, tüzel kişiliği haiz işverenlerin bu işlerle görevli üst düzey yöneticilerini de sorumlu tutarak, bunları, sosyal sigorta primlerinin zamanında ödenmesi konusunda titiz davranmaya zorlamak amacını gütmektedir. Ancak, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi hükmü, geniş bir yoruma elverişli bulunmaktadır. Yapılması gereken 5510 sayılı Yasa’da yeniden düzenleme yapılarak, üst düzey yönetici kavramının açık ve sınırlı bir biçimde ortaya konmasıdır.

Bu sayede söz konusu maddenin kapsamı belirlenecek ve sorumluluk şartları, uygulamada uyuşmazlık konusu olmaktan çıkacaktır. Böylece Yargıtay, anılan maddeyi dar yoruma tabi tutarak, uyuşmazlıkları çözmeye çalışmaktan kurtulacaktır.

*  Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi

(1)  H. Hakan KIVANÇ - Emre POYRAZ, “Anonim Şirketlerde Kanuni Temsilcilerin ve Şirket Ortaklarının Kamu ve Özel Hukuk Borçları Karşısındaki Sorumlulukları”, E-Yaklaşım, Ocak 2010, Sayı: 205

(2)  Seri: A Sıra No: 1 sayılı Tahsilat Genel Tebliği (30.06.2007 tarih ve 26568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır).

(3)  Resul ASLANKÖYLÜ, Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu, Ankara 2003, s. 814

(4)  Kadir ARICI, “Tüzel Kişi İşverenlerin Üst Düzey Yönetici veya Yetkililerinin Prim Ödemeden Doğan İşverenleri ile Birlikte Müştereken ve Müteselsilen Sorumluluğu”, MESS Sicil, Sayı: 1, Mart 2006, s. 116

(5)  ASLANKÖYLÜ, age, s. 815

(6)  Yrg. 10. HD.’nin, 25.10.1993 tarih ve E. 1993/4739, K. 1993/11445 sayılı Kararı.

(7)  Yrg. 21. HD.’nin, 01.06.2004 tarih ve E. 2004/2820, K. 2004/5253 sayılı Kararı.

(8)  A. Can TUNCAY, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul 2002, s. 175

(9)  Yrg. 21. HD.’nin, 21.11.2000 tarih ve E. 2000/7429, K. 2000/81999 sayılı; Yrg. 21. HD.’nin, 21.11.2002 tarih ve E. 2002/9012, K. 2002/9985 sayılı Kararları.

(10)Ali GÜZEL, “Sosyal Sigortalar Açısından Yargıtay’ın 1999 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi (Yargıtay’ın İş Hukuku’na İlişkin 1999 Kararlarının Değerlendirilmesi)”, MESS, İstanbul 2001, s. 326; TUNCAY, age, s. 175; Ali GÜZEL, “Sosyal Sigortaların Genel Hükümleri ve Primleri (Yargıtay’ın İş Hukukuna İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi)”, 2002, CMİS, Ekim 2004, s. 311

(11)Yrg. 21. HD.’nin, 28.03.1997 tarih ve E. 1997/732, K. 1997/2287 sayılı Kararı.

(12)ASLANKÖYLÜ, age, s. 814

(13)Yrg. 21. HD.’nin, 12.07.2005 tarih ve E. 2005/1658, K. 2005/7367 sayılı Kararı.

(14)Zehra AYAN, “Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sigorta Prim Borcundan Sorumluluğu”, Kamu İş

(15)GÜZEL, agt, s. 326

(16)A. Bumin DOĞRUSÖZ, “Anonim Şirketlerin Yönetim Kurulundaki Temsilci Üyelerin Sorumluluğu”, Referans, 26.03.2007