Gerçek Kişi Ortakların Anonim Şirket Yönetim Kurulunda Temsili |
14 Eylül 2011 | |
6762 sayılı Kanun’un (ETTK) 317. ve 6102 sayılı Kanun’un (TTK) 365. maddeleri uyarınca anonim şirketler Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. I- GİRİŞ Yönetim kurulu bu yetkisiyle şirket faaliyetlerini yönlendiren, aldığı kararlarla şirket varlığını ve karlılığını sağlayan ya da sona ermesine neden olan önemli ve sürekli bir organdır. Bu nedenledir ki Kanun koyucu bu organın oluşumuna ilişkin bazı özel düzenlemeler öngörmüştür. İş bu çalışmamızda bu düzenlemeler çerçevesinde gerçek kişilerin anonim şirket yönetim kurullarında temsiline ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunulacaktır. Bilindiği üzere 6102 sayılı Kanun’un 1534. maddesi uyarınca Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Bu itibarla çalışmamızda ilk önce, halen yürürlükte bulunan 6762 sayılı ETTK incelenecek sonrasında 6102 sayılı TTK’da konuya ilişkin yer verilen hükümlere değinilerek çalışmamız sona erdirilecektir. II- 6762 SAYILI ETTK’DA DURUM Kanun’un 312. maddesi aynen; “Anonim şirketlerin esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe intihap edilmiş en az üç kişiden ibaret bir idare meclisi bulunur. İdare meclisi pay sahibi aza ortaklardan teşekkül eder. Ancak pay sahibi olmayan kimseler aza seçildikleri takdirde bunlar pay sahibi sıfatını kazandıktan sonra işe başlayabilirler. Pay sahibi olan hükmi bir şahıs idare meclisi azası olamaz. Fakat hükmi şahsın temsilcisi olan hakiki şahıslar idare meclisine aza seçilebilirler” şeklindedir. Buna göre Yönetim Kurulu esas sözleşme ile belirlenecek veya genel kurulca seçilecek pay sahibi olan en az 3 kişiden oluşacaktır. Maddenin ikinci fıkrasında tüzel kişi ortakların yönetim kurulu üyesi olamayacağı, bunların temsilcilerin yönetim kurulu üyesi olabileceği hüküm altına alınmıştır. Buradan anlaşılacağı üzere 6762 sayılı ETTK tüzel kişi ortakların yönetim kurulunda temsiline cevaz vermiştir. Ancak ikinci fıkranın birinci cümlesi açık bir şekilde yönetim kurulunun pay sahibi olan ortaklardan oluşacağını hüküm altına almıştır. Ayrıca tüzel kişi ortakların temsilcilerinin yönetim kurulu üyesi olabileceğine ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilirken gerçek kişi ortaklar hakkında bu yönde bir hüküm konulmamış olması da gerçek kişi ortakların yönetim kurulunda temsilci bulundurmasına cevaz verilmediği anlamını taşımaktadır. Kaldı ki maddede “İdare meclisi pay sahibi aza ortaklardan teşekkül eder. Ancak pay sahibi olmayan kimseler aza seçildikleri takdirde bunlar pay sahibi sıfatını kazandıktan sonra işe başlayabilirler.” şeklinde ifadesini bulan hüküm, yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi ortaklardan oluşacağını, gerçek kişilerin temsilcilerinin yönetim kurulu üyesi seçilemeyeceğini bildirmektedir. III- 6102 SAYILI TTK’DA DURUM 6102 sayılı TTK’da yönetim kurulunun oluşumu 359-364. maddeler arasında düzenlenmiştir. Kanun’un 359. maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin şirket ortağı olması zorunluluğu ortadan kaldırılmış, ortak olmayan kişilerin de yönetim kuruluna seçilebilmesine imkan tanınmıştır. Ayrıca yönetim kurulu üye sayısına ilişkin getirilen diğer bir yeni düzenlemede 1 kişiden oluşan yönetim kurulunun mümkün hale getirilmesidir. Kanun, işlem kolaylığını sağlamak, hukuki ve cezai sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanabilirliğini sağlamak, şirketin ve pay sahiplerinin haklarını koruyabilmek adına en az bir yönetim kurulu üyesinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye olması zorunluluğu getirmiştir. 359. maddenin ikinci fıkrasında, ETTK’dan farklı olarak, tüzel kişi ortakların yönetim kurulu üyesi seçilebileceklerini, bu durumda tüzel kişi adına yalnızca bir gerçek kişinin tescil ve ilan olunacağını hüküm altına alınmıştır. Böylelikle yargı kararlarına da konu olan tüzel kişi ortaklarında yönetim kuruluna birden fazla temsilci seçmesi hususu kanuni bir dayanağa kavuşturulmuştur(1). 359. maddenin 3. fıkrasında ise yönetim kurulu üyelerinin tam ehliyetli olmaları şart koşulmuş ve üyelerin en az ¼’ünün üniversite mezunu olması zorunluluğu getirilmiştir. Şirketin büyük ortaklarının yönetim kurulu üyesi olmasını engellememek adına bu zorunluluk tek üyeli yönetim kurullarında öngörülmemiştir. Kanun’un 360. maddesinde belirli pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsil edilmesine ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Buna göre esas sözleşmede belirtilmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleri itibariyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınmıştır. Genel kurul haklı bir sebep bulunmadığı takdirde bu yöndeki önerileri kabul etmek ve önerilen temsilcileri yönetim kuruluna seçmek zorundadır. Kanun’un 361. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin kusurları nedeniyle şirkete verebilecekleri zararlara ilişkin sigorta yaptırılabileceği hüküm altına alınmıştır. Yukarıda 6102 sayılı Kanun’da yer alan anonim şirket yönetim kurullarına ilişkin düzenlemelerden özet şekilde bahsedilmiştir. Bu hükümler gerçek kişi ortakların yönetim kurulunda temsili çerçevesinde değerlendirildiğinde; gerçek kişi ortakların yönetim kurulunda temsili hususu anlamını yitirmektedir. Zira artık şirket ortağı olmayan kimseler de yönetim kurulu üyesi olabileceklerdir. Bu kişilerin gerçek kişilerin temsilcisi olması veya olmaması önemli değildir. Bu çerçevede bir anonim şirket ortağı yeterli oy oranına sahip olduğu takdirde istediği kişiyi yönetim kurulu üyesi olarak seçebilecektir. IV- SONUÇ Çok hızlı ve sürekli teknolojik ve sosyolojik değişim ve gelişimlerin yaşandığı günümüzde uzmanlaşmanın önemi azami derecede artmıştır. Hayatlarını sürdürmek isteyen şirketler de sürekli değişen ve yenilenen piyasaya ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmak zorundadır. Bu da şirket yönetimlerinin uzmanlaşması ile sağlanacaktır. 6762 sayılı ETTK’daki yalnızca şirket ortaklarının yönetim kurulu üyesi seçilebileceğine ve gerçek kişi ortakların temsilcilerinin yönetim kurulu üyesi seçilemeyeceğine ilişkin düzenlemeler, konusunda uzmanlaşmış kişilerin yönetim kurullarında bulunmasına engel teşkil etmekteydi. Her ne kadar Kanun’un 319. maddesinde esas sözleşmede hüküm bulunmak şartıyla şirket yönetiminin murahhas müdürlere bırakılabileceğine ilişkin bir kolaylık getirilmişse de bu hükmün uygulamasına fazla rastlanılmamaktadır. Ayrıca yönetim kurulunun konumu dikkate alındığında pay sahibi olmaları zorunlu olmayan murahhas müdürlerin bir baskı hissetmeden çalışabileceklerini söylemek de mümkün görünmemektedir. Bu engel uzman ve yetenekli yönetici adaylarının fiktif şirket ortaklığı sağlanarak Kanunu dolaşmak suretiyle aşılmaya çalışılıyordu. 6102 sayılı Kanun’da yönetim kurulu üyelerinin şirket ortakları arasından seçilmesine ilişkin zorunluluk ortadan kaldırılarak profesyonel yöneticilerin şirket yönetimlerinde bulunmasına imkan sağlanmıştır. Şirket yönetimlerinin profesyonelleşmesine ilişkin göze çarpan diğer bir düzenleme de yönetim kurulu üyelerinin bir kısmına üniversite mezuniyeti şartı getiren düzenlemedir. Bu itibarla 6102 sayılı TTK’da şirket yönetim kurullarının seçilmesine ilişkin olarak getirilen yeni düzenlemelerin yerinde olduğu düşünülmektedir. Bu düzenlemelerle daha önce kanunu dolanmak suretiyle gerçekleştirilen işlemler artık kanuni bir boyut kazanmıştır. Ayrıca 6102 sayılı Kanun tamamen yürürlüğe girdikten sonraki süreçte şirket yönetimlerinin daha etkin olacağını söylemek de mümkündür.
Yaklaşım
* Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müfettişi (1)Yrg. 11. HD.’nin, 29.12.1976 tarih ve 790/809 sayılı Kararı.
|