5510 sayılı “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu”nun emeklilik işlemlerine ilişkin hükümleri 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
I- GİRİŞ 5510 sayılı Kanun’da aylık; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigorta kollarından yapılan sürekli bir ödemeyi ifade etmektedir. Bunlardan malûllük ile yaşlılık aylığından sigortalının kendisi yararlanmakta iken ölüm aylığından sigortalının hak sahibi sayılan eş, çocuk, ana ve babaları yararlanmaktadır. Bağlanan bu aylıklardan; yaşlılık ve ölüm aylıklarında yaş faktörü önemli olup malûllük aylığında bir önemi bulunmamaktadır. Çünkü 5510 sayılı Kanun’a göre malûllük aylığa hak kazanılabilmesi için, sigortalının çalışma gücünü % 60 ve daha yüksek bir oranda kaybederek malul sayılması ve en az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olması gerekir. Ancak sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul ise on yıllık sigortalılık süresi aranmaksızın toplam 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olması yeterli kabul edilecektir. Yani sigortalının Kanun’a göre malûllük aylığına hak kazanması için aranan şartlar arasında yaş faktörü aranmamıştır. II- YAŞ FAKTÖRÜNÜN ÖNEMİ Yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanmasına ilişkin haklardan yararlanmak için 5510 sayılı Kanun’da yer alan şartlardan biri de yaş faktörü olup bu koşul, yaşlılık aylığına hak kazanılması yönünden önem taşıdığı gibi, ölen sigortalının erkek çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların hangi yaşa kadar ödeneceğinin belirlenmesinde de etkilidir. Sonradan yapılacak yaş düzeltmelerinde sigortalı ve hak sahiplerine bağlanacak olan yaşlılık ve ölüm aylıklarında hangi doğum tarihlerinin esas alınacağı 5510 sayılı Kanun’un 57. maddesinde düzenlenmiştir. Bilindiği gibi, yaşlılık sigortasından sadece sigortalının kendisine aylık bağlanmasına ilişkin sosyal güvenlik yardımı söz konusudur. Sigortalının yaşlılık aylığından yararlanma koşullarından bir tanesi de yaş faktörüdür. Ölüm sigortasından ise ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin sosyal güvenlik yardımı yapılır. 5510 sayılı Kanun’a göre ölüm aylığından ölen sigortalının hak sahibi olan eş, çocuk, ana ve babası yararlanır. Ölüm aylığına hak kazanılabilmesi için en az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, 47. maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş durumda iken ölüm olayının gerçekleşmiş olması gerekir. Ancak burada ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasında, ölen sigortalı için yaş şartı aranmamış olup ölüm aylığına hak kazanan çocuklarına aylığın ödenebilmesi için yaş koşulu öngörülmüştür. Buradan hareketle, yaşlılık aylığı ödenmesi bakımından aylığa hak kazanacak olan sigortalı ile ölüm sigortasında ölen sigortalının hak sahiplerine aylık bağlanması bakımından hak sahiplerinin yaşlarında hangi doğum tarihlerinin esas alınacağı önem arz etmektedir. Buna göre; yaşlılık sigortasından yaşlılık aylığına hak kazanacak olan kadın ve erkek sigortalı için Kanun’da aranan yaş koşulunun belirlenmesinde, sigortalıların mülga 02.06.1949 tarihli ve 5417 sayılı Kanun ve mülga 04.02.1957 tarihli ve 6900 sayılı Kanun ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlara, 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine tâbi sandıklara veya bu Kanun’a göre ilk defa malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olduğu tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri esas alınır. Yine ölüm sigortasından hak sahibi çocuklara ölüm aylığı bağlanması için aranan yaş koşulunun uygulanmasında ise sigortalının 5510 sayılı Kanun’a veya yukarıda belirtilen mülga kanunlar kapsamında ilk defa malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olduğu tarihte, hak sahibi çocukların nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri esas alınır. Sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklar için ise hak sahibi çocukların nüfus kütüğüne yazılan ilk doğum tarihleri dikkate alınacaktır. III- AYLIK BAĞLANMASINDA KANUN’DA BELİRLENEN YAŞ HADLERİNDEN İNDİRİM YAPILMASI 5510 sayılı Kanun’da aşağıda belirtilen durumlarda sigortalıların emeklilik için öngörülen yaş hadlerinden indirim yapılması öngörülmüş olup, bunlar; - Mülga 506 sayılı Kanun’un ek 5. maddesi kapsamındaki itibari hizmet süreleri, - 5510 sayılı Kanun’un 28. maddesi kapsamında kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, - 5510 sayılı Kanun’un 40. maddesi kapsamındaki fiili hizmet süresi zamlarıdır. A- MÜLGA 506 SAYILI KANUN’UN EK 5. MADDESİ KAPSAMINDAKİ İTİBARİ HİZMET SÜRELERİ 5510 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinde; 506 sayılı Kanun’un mülga ek 5. maddesinde sayılan itibari hizmet süresi kapsamında yer alıp 5510 sayılı Kanun’un 40. maddesinde sayılmayan işlerde, Kanun’un yürürlük tarihinden önce geçen çalışma sürelerinin itibari hizmet süresi olarak değerlendirilmesinde 3600 gün prim ödeme şartı aranmayacağı belirtilmiş olup, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihe kadar bu kapsamda geçen itibari hizmet sürelerinin sigortalılık süresine ilave edilen itibari hizmet gün sayılarının, beş yıldan çok olmamak üzere yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen yaş hadlerinden de indirilmesi gerekir. B- FİİL HİZMET SÜRESİ ZAMMI KAPSAMINDAKİ HİZMETLER 5510 sayılı Kanun’un 40. maddesinde öngörülen fiili hizmet süresi zammının yarısı üç yılı geçmemek üzere, Kanun’da yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen emeklilik yaş hadlerinden indirilir. Ancak yaş haddi indiriminden yararlanabilmek için ölüm ve maluliyet halleri hariç 40. maddenin 10 numaralı bendinde yer alan “Yer altı İşleri” (Maden ocakları (elementer cıva bulunduğu saptanan cıva maden ocakları hariç), kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işler.) çalışan sigortalıların en az 1800 gün, diğer bentlerde yer alan sigortalıların ise en az 3600 gün işyeri ve işlerde çalışmış olmaları şarttır. Yaş haddi indirimindeki süre sınırı yer altı işlerinde çalışanlar için uygulanmaz. Sigortalıların farklı fiili hizmet süresi zammında tabi işyerinde çalışması halinde, yaş hadlerinden indirim yapılması için gerekli olan 3600 günün tespitinde tüm işyerlerinde geçen hizmetler dikkate alınacaktır. Ancak, yapılacak yaş indirimine esas fiili hizmet süresi zammı hesaplanırken, yer altı işyerlerindeki süreler ile diğerleri ayrı olarak değerlendirilecektir. C- MALUL ÇOCUĞU BULUNAN KADIN SİGORTALILAR 5510 sayılı Kanunla getirilen yeni bir düzenlemedir. Emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenir ve eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indirilir. Söz konusu indirimler kadın sigortalının bu durumunu belgelendirmesi koşuluna bağlıdır. Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl çocuğun varlığı sağlık kurulu raporu ile belgelenir. Raporun tarihinin Kanun’un yürürlük tarihinden önce olması halinde, kadın sigortalılara bu hak Kanun’un yürürlük tarihinden sonraki süreler için verilir. Malûl çocuğun ölümü halinde, Kanun’un yürürlük tarihinden ölüm tarihine kadar geçen hizmetlerin dörtte biri prim ödeme gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden indirilir. IV- SONUÇ 5510 sayılı Kanun’a göre aylık; uzun vadeli sigorta kolları arasında yer alan malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yapılan tahsise bağlı bir sosyal güvenlik yardımıdır. Bağlanan bu aylıkları; tahsis yapılan sigorta koluna göre malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı olarak ifade edebiliriz. Bu aylıklardan yararlanabilmek için belli bir sigortalılık süresi ve belli bir prim ödeme gün sayısının yanında yaş faktörü de aranan koşullar arasında sayılmıştır. Bağlanan bu aylıklardan; malûllük ve yaşlılıkta sadece sigortalının kendisi, ölüm sigortasında ise ölen sigortalının hak sahibi eş, çocuk, ana ve babaları yararlanmaktadır. Bu aylıklardan yararlanabilmek için malûllük aylığında yaş koşulu aranmazken, yaşlılık aylığında sigortalının kendisi için, ölüm aylığında ise aylık bağlanacak olan hak sahibi çocuklar için yaş koşulu aranmaktadır. Kadın ve erkek sigortalı ile ölen sigortalının hak sahipleri çocuklarının aylıktan yararlanması için aranan yaş süresinin belirlenmesinde; sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, mülga 02.06.1949 tarihli ve 5417 sayılı Kanun ve mülga 04.02.1957 tarihli ve 6900 sayılı Kanun ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlara, 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20. maddesine tâbi sandıklara veya bu Kanun’a göre ilk defa malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olduğu tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının bu Kanun’a göre ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının ise nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas alınır. Özetlemek gerekirse sigortalıların, ilk defa uzun vadeli sigorta kollarına tabi olarak sigortalı olduğu tarihten sonraki yaş düzeltmeleri ile ölen sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocukları için ise hak sahibi çocukların nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihinden sonra yapılan yaş düzeltmeleri dikkate alınmayarak aylıktan yararlanabilmek amacıyla yaş tashihi yaptırılmasına yönelik olarak yapılan muvazaalı işlemlerin önüne geçilmesi istenilmiştir. Diğer taraftan, sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde ilk defa kayıtlı bulunan doğum tarihinin; nüfus kütüğünün yenilenmesi sırasında yeni kütük kayıtlarına, nüfus kütüğünün nakli halinde yeni nüfus idaresi kayıtlarına, Türk vatandaşlığına geçenlerin Türkiye’deki nüfus idaresi kayıtlarına hatalı olarak işlenmiş olması nedeniyle yapılan düzeltmelerin, sigortalıların iradesi dışında nüfus idaresince yapılan maddi hataların giderilmesi amacını taşıması halinde düzeltilen yeni kayıtlar esas alınacaktır. Ancak sigortalıların iradesi dışında nüfus idaresince yapılan maddi hataların düzeltilmesi için yapılan kayıt düzeltmelerinin belgelenmesi veya mahkeme kararında belirtilmiş olması gerekir. Süleyman TUNÇAY* Yaklaşım _______________________________________ (*) Sosyal Güvenlik Kurumu Başmüfettişi |