Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yurtdışından olan Alacaklar için Şüpheli Alacak Karşılığı ayrılması PDF Yazdır e-Posta
31 Ekim 2011
Image

Danıştay 4. Dairesi

Tarih         : 27.05.2010

Esas No   : 2008/399

Karar No  : 2010/3271

VUK Md. 323

YURTDIŞINDAN OLAN ALACAKLAR İÇİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI

Yurt dışında mukim bir firmadan olan alacak için yurt içinde icra takibi başlatılabileceği ve söz konusu tutarın şüpheli alacak karşılığı olarak ayrılabileceği hk.

İstemin Özeti: 2004 yılı işlemleri incelenen davacının yurt dışında mukim olan bir firmadan tahsil edemediği alacağını şüpheli alacak olarak ayıramayacağı ileri sürülerek adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun şüpheli alacak konusunu düzenleyen 323. maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak sayılacağının öngörüldüğü, dosyanın incelenmesinden, İngiliz Virjin Adalarında mukim (...) Ltd. adına düzenlenen fatura tutarının hasılat olarak kaydedildiği, alacağını tahsil edemeyen davacının 23.03.2004 tarihinde (...) İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlattığı, icra takibi başlatılan tutarın 2004 yılı hesaplarında şüpheli alacak olarak ayrıldığı ve hasılattan indirildiği, ancak söz konusu tutarın şüpheli alacak karşılığı olarak ayrılamayacağı ileri sürülerek kazanca eklenmesiyle belirlenen matrah üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığının anlaşıldığı, İngiliz Virjin Adalarında mukim (...) Ltd. adına düzenlenen fatura içeriği alacağın tahsili şüpheli hale gelmesi nedeniyle (...) İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatılmışsa da, yurt dışında mukim bir şirketten olan alacak için o ülkede icrai takibat yapılmadan Türkiye’de icraya başvurarak karşılık ayrılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından, (...) Ltd. adlı şirketin merkezi ile mali açıdan yapılandığı ve faaliyette bulunduğu ülkeler bilinmesine karşın alacak hakkında yurt dışında takibat yapıldığı ve alacağın tahsili amacıyla dosyanın takip edildiğine dair hiçbir belgenin sunulmadığı, bu nedenle, davacı tarafından ayrılan şüpheli alacak karşılığı kabul edilmeyerek bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, uyuşmazlık konusu alacak için yurt içinde takibat yapılabileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Karar: 2004 yılı işlemleri incelenen davacının yurt dışında mukim olan bir firmadan tahsil edemediği alacağını şüpheli alacak olarak ayıramayacağı ileri sürülerek adına salınan gelir vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın reddine karar veren Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı, şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının tahsil edildikleri dönemde kar/zarar hesabına intikal ettirileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeye göre ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili bulunan ve icra takibinde bulunan alacaklar şüpheli alacak olarak ayrılabilecektir.

Dosyanın incelenmesinden, İngiliz Virjin Adalarında mukim (...) Ltd. adına düzenlenen fatura tutarının hasılat olarak kaydedildiği, alacağını tahsil edemeyen davacının 23.03.2004 tarihinde (...) İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlattığı, icra takibi başlatılan tutara karşılık olmak üzere 2004 yılı hesaplarında şüpheli alacak olarak ayrıldığı ve hasılattan indirildiği, ancak söz konusu tutarın şüpheli alacak karşılığı olarak ayrılamayacağı ileri sürülerek kazanca eklenmesiyle belirlenen matrah üzerinden dava konusu tarhiyatın yapıldığı, Vergi Mahkemesince, İngiliz Virjin Adalarında mukim (...) Ltd. adına düzenlenen fatura içeriği alacağın tahsili şüpheli hale gelmesi nedeniyle (...) İcra Müdürlüğü’nde icra takibi başlatılmışsa da, yurt dışında mukim bir şirketten olan alacak için o ülkede icrai takibat yapılmadan Türkiye’de icraya başvurarak karşılık ayrılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafından, (...) Ltd. adlı şirketin merkezi ile mali açıdan yapılandığı ve faaliyette bulunduğu ülkeler bilinmesine karşın alacak hakkında yurt dışında takibat yapıldığı ve alacağın tahsili amacıyla dosyanın takip edildiğine dair hiçbir belgenin sunulmadığı, bu nedenle, davacı tarafından ayrılan şüpheli alacak karşılığı kabul edilmeyerek bulunan matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Uyuşmazlık döneminde yürürlükte olan 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun 27. maddesinde, Türk mahkemelerinin milletlerarası etkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin edeceği hükmüne yer verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin para veya teminat borcu için takip hususunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı, şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesinin de takibe etkili olduğu hükmü yer almıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 9. maddesinin birinci fıkrasında, her davanın kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görüleceği, aynı Kanun’un 10. maddesinde, davanın mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartıyla akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabileceği, aynı Kanun’un 16. maddesinde de, Türkiye dâhilinde malum ikametgahı olmayanlar aleyhindeki mal davalarının Türkiye’de sakin oldukları mahal mahkemesinde ve Türkiye’de malûm meskeni yoksa emvalinin veya munazaalı şeyin veya teminatı varsa o teminatın bulunduğu mahal mahkemesinde bakılacağı öngörülmüştür. Borçlar Kanunu’nun 73. maddesinde, borcun ifa edilmesi lazım gelen yer, iki tarafın sarih veya zımni arzusuna göre tayin edileceği, hilafına bir şart mevcut olmadığı surette borç bir miktar paradan ibaret ise tediye alacaklının verme zamanında mukim bulunduğu yerde vukubulacağı belirtilmiştir.

Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu’nun 27. maddesi milletlerarası yetki konusunda iç hukuka atıf yapmakta, İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi de yetki konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yollama yapmaktadır. Bu itibarla, yabancı unsurlu para borçlarının icra takibinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 9. maddesine göre borçlu ikametgahı, 10. maddesine göre akdin vuku bulduğu yer ve 16. maddesine göre borçlunun malvarlığının bulunduğu yer icra daireleri yetkilidir.

İncelenen dosyada, uyuşmazlık konusu borcun para borcu olması nedeniyle Borçlar Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca aksine sözleşme olmaması halinde para borcunun ifa yeri alacaklı ikametgahı olarak belirlenmesi karşısında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 10. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi gereğince para borcunun ifa yeri olan alacaklı ikametgahındaki icra dairesinin de yetkili icra dairesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının ikametgahı İstanbul olduğundan İstanbul İcra Daireleri de uyuşmazlık konusu alacağı takibe yetkilidir.

Bu durumda, ticari kazancın elde edilmesi ile ilgili olan ve yetkili icra dairesince takip edildiği anlaşılan alacağın davacı tarafından şüpheli alacak olarak ayrılmasında ve hasılattan düşülmesinde yasaya aykırılık yoktur. Bu itibarla, davacı adına yapılan tarhiyatta ve tarhiyata karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi(*). Yaklaşım

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.