Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Rüçhan Hakkı PDF Yazdır e-Posta
15 Kasım 2011

Image

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Diğer Korunma Hükümleri” başlıklı 21. maddesinde yer alan rüçhan hakkı, amme alacaklarının diğer alacaklar karşısında korunmasında başvurulan bir müessesedir. Kelime manası olarak rüçhan; önalım, öncelik, üstünlük gibi anlamlara gelmektedir.

I- GİRİŞ

6183 sayılı Kanun’da yer alan rüçhan hakkı ise; haciz ve iflasta, alacaklı olan kamu idarelerine alacaklarını tahsil etmede verilen öncelik hakkını ifade eder. Yani, bir alacağın diğer alacaktan veya alacaklardan önce gelmesi, yararlanması hakkıdır. Diğer bir ifadeyle, üçüncü şahıslara ait alacakların söz konusu olması durumunda amme alacağını üstün kılan bir koruma müessesesidir.

5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 35. maddesinde, “Kurum’un malları, alacakları, banka hesapları 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun bakımından Devlet malı hükmünde olup, alacakları imtiyazlı alacaklardır.”

Yine, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 88. maddesinde de, “Kurum’un 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurum’un taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.” hükmüne göre sosyal güvenlik prim alacağı da Devlet alacağı derecesinde imtiyazlı olduğu için Sosyal Güvenlik Kurumu borçlusunun malı üçüncü kişiler tarafından haczedilmiş olmasından sonra sosyal güvenlik prim alacağı için haciz konulması ile üçüncü kişinin haczine iştirak eder ve satış bedeli alacakları oranında paylaştırılır.

6183 sayılı Kanun’un 21. maddesi hükmüne göre, rüçhan hakkından söz edebilmek için;

• Haczin üçüncü şahıslarca yapılmış olması,

• Alacaklı tahsil dairesince hacze iştirakin üçüncü şahıslardan sonra yapılmış olması,

• Haczedilen malların paraya çevrilmemiş olması,

• Haczedilen alacakların 6183 sayılı Kanun kapsamında bulunması

gerekmektedir.

II- HACZE İŞTİRAK

İcra hukukunda hacze iştirak sistemi İcra ve İflas Kanunu’nun 100, 101, 206 ve 268. maddeleri ile 6183 sayılı Kanun’un 21 ve 69. maddelerinde düzenlenmiştir.

6183 sayılı Kanun’un 21. maddesi hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine SGK prim ve prime ilişkin alacağı için de haciz konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilecektir.

Buna göre, borçluya ait malların birden fazla alacaklı tarafından haczi söz konusu olduğunda, mahcuz malın satış bedeli tüm alacaklıların alacakları toplamını karşılamadığı takdirde, satıştan elde edilen paranın alacaklılar arasında adil şekilde dağıtılmasıdır. İcra ve İflas Kanunu’na göre hacze iştirak iki şekilde olur.

A- HACZE ADİ İŞTİRAK (TAKİPLİ İŞTİRAK)

İcra ve İflas Kanunu’nun 100. maddesi gereğince hacze adi iştirak (takipli iştirak) şartları; takip şartı, öncelik şartı ve ilk haciz ile zaman şartıdır.

1- Takip Şartı

Hacze iştirakin ilk şartı, alacaklı tarafından borçluya karşı bir icra takibi yapılmış olması ve haciz isteme yetkisinin gelmiş olmasıdır. Basit anlatımıyla icra takibinde borçluya ödeme emri gönderilmesi ve bunun kesinleşmesinden sonra haciz isteme yetkisinin gelmiş olması ancak geçmemiş olması gerekir. Yani ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir sene içinde haciz yapılmasının istenmiş olması gerekmektedir.

2- Öncelik Şartı ve İlk Haciz

Hacze iştirak için gerekli olan ikinci şartta, hacze iştirak edecek alacaklının alacağının, ilk haczi koyan alacaklının takibinden önce doğmasıdır. İlk hacze ilişkin takip ilamsız takip ise, takip tarihi esas alınır, eğer ilk hacze ilişkin takip ilamlı takip ise, takibin dayanağı olan dava tarihi esas alınır. Yani hacze iştirak eden alacaklının alacağı duruma göre ya takip tarihinden ya da dava tarihinden önce doğmuş olması gerekmektedir.

3- Zaman Şartı

İcra ve İflas Kanunu’nun 100. maddesine göre hacze iştirak için satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar yapılması gerekmektedir. 6183 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre hacizli malın paraya çevrilmesine kadar olup, bu süre ile sınırlıdır.

B- HACZE İMTİYAZLI İŞTİRAK (TAKİPSİZ İŞTİRAK)

Hacze takipsiz iştirak İcra ve İflas Kanunu’nun 101. maddesinde düzenlenmiştir. Hacze iştirak edecek kişinin borçluya karşı takip yapması gerekmez. Kanun koyucunun belli alacaklılar lehine böyle ayrıcalık tanımasının nedeni bu alacaklıların borçluya karşı müstakil icra takibinde bulunamamaları nedeniyle zarar görmelerini önlemek amacından kaynaklanmaktadır. Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten kaynaklanan alacaklar bu kapsamdadır.

III- ÜCRET VE MAAŞ HACİZLERİ İLE ALACAK HACİZLERİNDE HACZE İŞTİRAK

Gerek İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre gerekse 6183 sayılı Kanun’a göre borçlunun maaş ve ücreti üzerine ¼ ünden az 1/3’ünden çok olmamak üzere haciz konulabilmektedir. Aynı maaş üzerine birden fazla haciz de konulabilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi hükmüne göre, “…birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haciz kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez”. Bu hükme göre maaş ve ücret hacizlerinde haciz tarihlerine göre sıralama yapılacak olup, hacze iştirak söz konusu olmayacaktır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 83. maddesi hükmü, maaş ve ücret hacizlerinde haciz tarihlerine göre sıra yapılacağını düzenlemiştir. Ancak borçlunun maaş ve ücret dışındaki alacaklarında hacze iştirak mümkündür. Bu durumda İcra ve İflas Kanunu’na göre konulan ilk haciz saptanarak sıra cetveli düzenlemeye yetkili icra dairesi tespit edilmelidir. Bu tespitten sonra yetkili icra dairesi İcra ve İflas Kanunu’nun 100, 101, 206 ve 268. maddeleri ile 6183 sayılı Kanun’un 21. maddelerindeki yarar bilgiler ve ilkeler çerçevesinde hacze iştirak sorununu çözmesi gerekmektedir.

IV- SIRA CETVELİNİN DÜZENLENMESİ VE İTİRAZ

A- SIRA CETVELİNİ DÜZENLEMEYE YETKİLİ İCRA DAİRESİ

Sıra cetveli düzenlenirken ilk basamak yani çözümün başlangıç noktası ilk haciz kavramıdır. Birden fazla alacaklının müşterek aynı borçluya ait olan mallarına haciz konulduğunda bunların içinden en önceki tarihli kati haciz ilk hacizdir. İlk hacizin konulduğu icra dairesi sıra cetvelini düzenlemekle görevli ve yetkili icra dairesidir.

Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanun’un 69. maddesi hükmüne göre amme alacağından dolayı konulan hacze diğer alacaklarının hacizlerinin iştiraki söz konusu olmadığından, mahcuz mal üzerindeki ilk haciz alacaklısı olan 6183 sayılı Kanun uyarınca takip yapan kamu idaresi (tahsil) dairesi tarafından haciz konusu malın satışının yapılması halinde tahsil dairesi alacağını aldıktan sonra artan bir para olması durumunda kendinden sonra gelen İcra ve İflas Kanunu’na göre ilk kati haczin konulduğu icra dairesi sıra cetvelinin yapılmasında görevli ve yetkili olacaktır.

B- SIRA CETVELİNE KARŞI BAŞVURU YOLLARI VE YETKİLİ MERCİİ

İcra ve İflas Kanunu’nun 142. maddesinin son fıkrası uyarınca sıra cetveline ilişkin itiraz yalnız “sıraya” dairse, şikayet yoluyla sıra cetvelinin düzenlendiği icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine yapılması gerekir. İtiraz sıraya dahil olmakla birlikte alacağın esas ve miktarını da ilgilendiriyor ise itirazın dava yoluyla yapılması gerekmektedir.

Sıra cetveline karşı alacaklı, sıra cetveline alınmış alacağın esasına, miktarına itiraz etmek istiyorsa, o zaman sıra cetveline karşı dava açması gerekir.

Sıra cetveline karşı gerek şikayet veya dava açmak suretiyle itiraz edilmesinde 7 günlük süre içinde yapılması gerekmektedir. Bu süre, sıra cetvelinin itiraz eden alacaklıya tebliğinden itibaren başlar. Şikayet süresi hak düşürücü (kesin) bir süre olup, bu sürenin geçirilmesi halinde yapılan işlem taraflar açısından kesinleşir.

C- SOSYAL GÜVENLİK PRİM ALACAKLARININ HACZE İŞTİRAKİ

İcra ve İflas Kanunu’na göre de haczedilen mal paraya çevrildiği takdirde alacaklı Kurum ünitelerince hacze katılmak ve garame esasları içinde alacağını tahsil edebilmek için mahcuzların paraya çevrilmesinden önce haciz kararını alarak, Kurum alacaklarının da hacze iştirak etmesi hususunun 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre icra dairelerine tebliğ edilmesi gerekmektedir. Burada ihtiyati haciz ile kesin haciz bakımından bir ayrım yoktur. Her iki durumda da hacze katılım imkanı vardır.

D- REHİNLİ ALACAKLARIN DURUMU

Satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına, rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı verilmiştir.

E- GENEL BÜTÇEYE GELİR OLARAK KAYDEDİLEN AMME ALACAKLARININ DURUMU

İcra ve İflas Kanunu’nun 268. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesine göre amme alacakları da dahil hiçbir haczin rehinden önceki hacze iştiraki söz konusu değil iken, 5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen hükümle genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 268. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi (Rehinden önce ihtiyatî veya icrai haciz bulunması hâlinde âmme alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez.) hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek, üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı sağlanmıştır.

Yapılan bu düzenleme ile rehinden önceki hacze genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faiz niteliğindeki amme alacakları için uygulanan hacizlerin iştiraki düzenlenmiş olup, sosyal güvenlik prim alacakları için uygulanan hacizlerin rehinden önceki bir hacze iştiraki mümkün olmamaktadır.

Üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallar üzerinde amme alacağı için tatbik edilmiş hacizden önce tesis edilmiş bir rehin bulunmadığı sürece nev’i sınırlaması olmaksızın 6183 sayılı Kanun uyarınca haciz uygulayan alacaklı tahsil dairelerinin ilk haciz alacaklısı üçüncü şahsın haczine iştirak edeceği açıktır.

V- İFLAS, MİRASIN REDDİ VE TEREKENİN RESMİ TASFİYEYE TABİ TUTULMASI HALLERİNDE SGK PRİM ALACAKLARININ SIRASI

6183 sayılı Kanun’un 21. maddesinin son fıkrası gereği, “borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak tanımlanmış ve bu alacakların 2004 sayılı Kanun’un 206. maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulacağı” hükme bağlanmıştır.

5502 sayılı Kanun’un 35. maddesinde, “Kurum’un malları, alacakları, banka hesapları 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun bakımından Devlet malı hükmünde olup, alacakları imtiyazlı alacaklardır.”

Yine, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde de, “Kurum’un 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.”

hükümleri yer almıştır.

Bu hükümler muvacehesinde, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde Kurum’un 6183 sayılı Kanun’a göre takip edilen alacakları imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada yer alacaktır.

Ayrıca, Kurum alacağının, özel kanunlarında 2004 sayılı Kanun’un 206. maddesinin üçüncü sırasında imtiyazlı alacak olarak tanımlanan alacaklardan da önceliğinin bulunduğuna ilişkin özel hükümlerin yer alması halinde bu hükümlere göre işlem yapılması gerekmektedir.

VI- 6183 SAYILI KANUN’A GÖRE UYGULANAN HACZE DİĞER ALACAKLILARIN İŞTİRAKİ

Kurum alacağından dolayı konulan hacze diğer alacaklılar daha sonra koydukları hacizle aynı derecede iştirak edemezler. 6183 sayılı Kanun’a göre konulmuş hacze özel hukuktan doğan alacakların adi veya imtiyazlı alacak olması bu durumu değiştirmemektedir. www.ozdogrular.com

Bu bakımdan işçi alacaklarının İcra ve İflas Kanunu’nun 206. maddesine göre düzenlenen sıra cetvelinde birinci sırada imtiyazlı alacak olarak sıra alsa da 6183 sayılı Kanun’a göre konulmuş bir hacze iştiraki söz konusu değildir.

VII- SONUÇ

6183 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile getirilen rüçhan hakkı kamu alacaklarını özel alacaklara karşı üstün kılan düzenlemeleri kamu alacağının tahsil kabiliyetini artırmaktadır. Ancak, 5479 sayılı Kanunla 21. maddenin birinci fıkrasına eklenen son cümle ile genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faiz niteliğindeki amme alacaklarının rehinden önceki hacze iştirakine imkan tanınarak 6183 sayılı Kanunu uygulayan diğer kamu idarelerin amme alacağı niteliğindeki (soysal güvenlik primi) alacaklarına karşıda ayrıcalık getirilmiştir.

İcra Müdürlüğü’nce haczedilmiş olan mala, birden fazla kamu idaresi tarafından, haciz konulmuş ise, bu amme alacaklarının hepsi hacze katılır ve satış bedeli hepsi arasında garameten paylaştırılması gerekmektedir. İcra Müdürlüğü’nce konulmuş olan haciz, imtiyazlı bir alacak örneğin; işçi alacağı için konulmuş dahi olsa, amme alacağı yine bu hacze katılır ve satış bedeli “imtiyazlı alacak” ile “amme alacağı” arasında garameten paylaştırılacaktır. http://www.ozdogrular.com/content/view/17379/

 

Selami GÜR*

E-Yaklaşım

___________________________________________

(*) Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü, İhtilaflı Prim İşleri ve İcra Daire Başkanlığı, Şube Müdürü V.

 

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.