Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların “tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ve kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara” karşı “Mesleki Mali Sorumluluk Sigortası” yaptırması yasal bir zorunluluktur.
I- GİRİŞ Söz konusu “Mesleki Mali Sorumluluk Sigortası Primi”nin gelir ve kurumlar vergisi karşısındaki durumu bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. II- MESLEKİ MALİ SORUMLULUK SİGORTASI UYGULAMASI 11.04.1928 tarih ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a (21.01.2010 tarih ve 5947 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle) eklenen ek 12. madde hükmü aynen aşağıdaki gibidir. “Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan veya mesleklerini serbest olarak icra eden tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama sebebi ile kişilere verebilecekleri zararlar ile bu sebeple kendilerine yapılacak rücuları karşılamak üzere mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Zorunlu mesleki malî sorumluluk sigortası, mesleklerini serbest olarak icra edenlerin kendileri, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için ilgili özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yaptırılır. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların sigorta primlerinin yarısı kendileri tarafından, yarısı istihdam edenlerce ödenir. İstihdam edenlerce ilgili sağlık çalışanı için ödenen sigorta primi, hiçbir isim altında ve hiçbir şekilde çalışanın maaş ve sair malî haklarından kesilemez, buna ilişkin hüküm ihtiva eden sözleşme yapılamaz. Zorunlu sigortalara ilişkin teminat tutarları ile uygulama usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığı’nca belirlenir. Bu maddedeki zorunlu sigortaları yaptırmayanlara, mülki idare amirince sigortası yaptırılmayan her kişi için beşbin Türk Lirası idari para cezası verilir.” Yasa metninden görüleceği üzere “kamuda ücretli olarak çalışan hekimler, özel sektörde ücretli olarak çalışan hekimler ile bağımsız olarak kendi adlarına faaliyet gösteren hekimler” mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. 2010/1 Seri No.lu “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Kurum Katkısına İlişkin Usul Ve Esaslara Dair Tebliğ”in() 1 numaralı ekinde yer alan risk gruplarına göre hazırlanmış olan “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Primlerine” ilişkin tarife aşağıdaki gibidir. İlk kez yapılacak sigortalarda bu prim tutarları uygulanır. Prim Tutarları (4. Basamak) | Risk Grubu | Prim Miktarı (TL) | I. Grup | 150 | II. Grup | 300 | III. Grup | 500 | IV. Grup | 750 | Yukarıda belirtilen sigorta primleri peşin olarak ödenir. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası grup sigortası şeklinde yapılamaz. Prim indirimi ve prim artırımı ise aşağıdaki tabloda yer alan basamak esasına göre uygulanır. Basamak | İndirimli Prim | Zamlı Prim | 7 | % 20 | | 6 | % 15 | | 5 | % 10 | | 4 | - | - | 3 | | % 15 | 2 | | % 30 | 1 | | % 50 | Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda her bir olay için azami teminat tutarı 300.000 TL’dir. Teminat tutarı maddi, manevi tazminat ve yargılama giderleri için geçerlidir. Risk gerçekleşmiş olsa dahi, olay başı azami teminat miktarı sözleşme süresi boyunca aynı kalır. III- MESLEKİ MALİ SORUMLULUK SİGORTASI PRİMİNİN VERGİ MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU A- ÖZEL SAĞLIK KURUM VE KURULUŞLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRME Özel sektörde ücretli olarak çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, 1219 sayılı Kanun’un ek 12. maddesi uyarınca, tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı ücretli olarak çalışan tabiplerin kendileri tarafından diğer yarısı ise kendilerini istihdam eden özel sektör sağlık kurum ve kuruluşu tarafından ödenir. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca ilgili sağlık çalışanı için ödenen sigorta primi hiçbir isim altında ve hiçbir şekilde çalışanın maaş ve sair malî haklarından kesilemez; buna ilişkin hüküm ihtiva eden sözleşme yapılamaz. Zorunlu mesleki malî sorumluluk sigortası, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için ilgili özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yaptırılır. 2010/1 Seri No.lu Tebliğ’de; “1. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan sigortalılar için yapılacak sigorta sözleşmesinin primleri, kurum ve kuruluşları tarafından sigortacıya veya sigorta acentesine ödenir. Ödenen primin yarısı sigortalıya yansıtılır. 2. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların her biri için ayrı ayrı, sigorta ettiren sıfatıyla kurumları tarafından yaptırılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Bu amir hükümlere göre; istihdam edilen tabipler için yapılan mesleki malî sorumluluk sigortasına ilişkin primin yarısını ödeyen özel sektör sağlık kurum ve kuruluşları bu ödemeleri ticari kazancın/kurum kazancının tespitinde doğrudan gider olarak dikkate alabileceklerdir. Diğer bir anlatımla işverenler 1219 sayılı Kanun uyarınca % 50’sini ödemek zorunda oldukları bu primler nedeniyle bünyelerinde ücretli olarak çalışan tabiplere bir menfaat (ücret) sağlamamaktadır. Zira anılan prim borcunun yarısının istihdam edilen tabip tarafından diğer yarısının da istihdam eden/işveren tarafından ödeneceği yasa düzeyinde hüküm altına alındığından burada personele sağlanan bir menfaatten bahsetmek doğru olmayacaktır. Diğer bir anlatımla ortada iradi bir tasarruf yoktur. Bu nedenle de anılan Kanun uyarınca işveren tarafından ödenen % 50 oranındaki prim tutarı herhangi bir gelir vergisi stopajına tabi tutulmaksızın doğrudan gider olarak dikkate alınmalıdır. Bu tür bir ödeme ticari kazancın elde edilmesi ve idamesiyle ilgili gider olduğundan özel sektör sağlık kurum ve kuruluşları tarafından ödenen % 50 oranındaki prim tutarları GVK’nın 40/1. maddesinin 1. bendi kapsamında giderleştirilmelidir. Zira bu şekilde bir sigorta yaptırılmazsa özel sektör sağlık kurum ve kuruluşu cezai müeyyideye maruz kalmaktadır. Bu bağlamda anılan prim ödemesi ticari kazancın idamesi için yani devam ettirilebilmesi için zorunlu bir ödeme olmaktadır. Son olarak şu nüansı belirtmekte fayda var: Ücretli olarak çalışan hekimlerin 1219 sayılı Kanun uyarınca ödemeleri gereken % 50 oranındaki prim tutarının işverence üstlenilmesi halinde işçiye sağlanan bir menfaat gündeme gelecektir. Bu şekilde işverenlerce üstlenilen prim tutarları net ücret olarak kabul edilerek ilgili gelir vergisi oranında brüte iblağ edilmeli ve özel sağlık kurum ve kuruluşu tarafından ücret gideri olarak ticari kazançtan/kurum kazancından indirim konusu yapılmalıdır. Zira burada iradi bir tasarruf ortaya çıkmakta ve işveren kendi iradesiyle personeline bir menfaat temin etmektedir. B- ÜCRETLİ OLARAK ÇALIŞAN TABİPLER VE AİLE HEKİMLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRME Gerek kamu ve gerekse özel sektör sağlık kurum ve kuruluşlarında ücretli olarak çalışan tabiplerin 1219 sayılı Kanun uyarınca ödemek zorunda oldukları % 50 oranındaki mesleki mali sorumluluk sigortası primi, şahıs sigortası kapsamında değerlendirilebilir mi? Bu sorunun cevabı GVK’nın 63. maddesi açısından önem taşımaktadır. Zira anılan maddede gayrisafi (brüt) ücretten “Ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının” indirim konusu yapılabileceği yani gelir vergisi kesintisine tabi tutulacak ücretin bu prim ve katkı payları nispetinde azaltılabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu bağlamda eğer mesleki mali sorumluluk sigortası primi şahıs sigortası kapsamında mütalaa edilirse; ücretli olarak çalışan tabipler tarafından ödenen % 50 oranındaki mesleki mali sorumluluk sigortası primi, gelir vergisi matrahından düşülerek daha az gelir vergisi stopajı yapılabilecektir. Bu sorunun cevabını ise Hazine Müsteşarlığı’nca İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’na gönderilen 17.12.2010 tarih ve 58352 sayılı Yazı’da görmekteyiz. Anılan yazıda “..Bilindiği üzere sigortacılık mevzuatında ayrım can ve mal sigortaları şeklinde yapılmıştır. Anılan sigorta da şahsı değil şahsın sorumluluğu nedeniyle mal varlığında meydana gelecek zararları sigortalayan bir mal sigortasıdır. Dolayısıyla bu sigorta türünün anılan maddede yer alan şahıs sigortası kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır” denilmiştir(). 1219 sayılı Kanun uyarınca yaptırılması zorunlu kılınan mesleki mali sorumluluk sigortası, Hazine Müsteşarlığı’nın yazısına göre, bir şahıs (can) sigortası değil bir mal sigortasıdır. Mal sigorta poliçelerine de 63. maddede yer verilmemiştir. 2010/1 Seri No.lu Tebliğ’de “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası sözleşmeli aile hekimleri için kendileri tarafından yaptırılır” ve “sözleşmeli aile hekimlerinin sigorta primlerinin tamamı kendileri tarafından ödenir” hükümleri yer almaktadır. Aile hekimleri de Sağlık Bakanlığı’nın emir ve talimatları doğrultusunda çalışmakta, bu faaliyetleri dolayısıyla ücret geliri elde etmekte ve kaynaktan kesinti yoluyla vergilendirilmektedir. Diğer bir ifadeyle aile hekimleri, kamuda ücretli olarak çalışan tabip statüsünü haizdir. Ancak aile hekimleri diğer ücretli hekimlerden farklı olarak mali sorumluluk sigortası priminin tamamını (% 100’ünü) kendisi ödemektedir. Netice olarak, gerek kamuda gerekse özel sektörde ücretli olarak çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile aile hekimlerinin tıbbi kötü uygulama sebebi ile kişilere verebilecekleri zararlara karşı ödemiş oldukları (% 50 ve % 100 oranındaki) mesleki mali sorumluluk sigortası priminin, anılan sigortanın GVK’nın 63/1. maddesinin 3. bendinde yer alan şahıs sigortası kapsamında olmaması nedeniyle, ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır(). C- SERBEST OLARAK HEKİMLİK FAALİYETİNDE BULUNAN TABİPLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRME 2010/1 Seri No.lu Tebliğ’in 3. maddesinde “mesleklerini serbest olarak icra eden tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların sigorta primlerinin tamamı kendileri tarafından ödenir” hükmü yer almaktadır. Aynı Tebliğ’de “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası mesleklerini serbest olarak icra eden tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar için kendileri tarafından yaptırılır” hükmüne de yer verilmiştir. Serbest olarak hekimlik faaliyetinde bulunan tabipler, GVK uyarınca, serbest meslek kazancı elde etmektedirler. Serbest meslek faaliyetinde bulunan tabipler mesleki mali sorumluluk sigortasını yaptırmazlarsa 1219 sayılı Kanun kapsamında cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmaktadır. Diğer bir anlatımla serbest meslek faaliyetinde bulunan tabiplerin bu faaliyetlerini idame ettirebilmeleri ve serbest meslek kazancı elde edebilmeleri için anılan sigortanın yaptırılması ve ödenmesi yasal bir zorunluluk olmaktadır. Bu bağlamda serbest meslek faaliyetinde bulunan tabiplerce 1219 sayılı Kanun’un ek 12. maddesi kapsamında ödenen mesleki mali sorumluluk sigortası priminin tamamı, GVK’nın 68/1. maddesinin 1. bendi uyarınca, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Zübeyir BAKMAZ* E-Yaklaşım ------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |