Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Gelir İdaresi Özelgeleri PDF Yazdır e-Posta
01 Aralık 2011

Image

Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler.

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresinden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresinin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.

Gelir İdaresince verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenlerine konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Yıllara sari işlerde stopaj

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapacağı belirtilmiştir. Aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen esaslara göre istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri üzerinden tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. Tevkifat oranı 2009/14594 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile %3 olarak belirlenmiştir.

Bir işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamına giren inşaat ve onarma işlerinden olması için, yapılan işin inşaat ve onarma işi olması, birden fazla takvim yılına sirayet etmesi ve taahhüde bağlı olarak yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla anılan madde kapsamına girmeyen işler dolayısıyla yapılan ödemelerden tevkifat yapılmayacaktır.

Geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan ve birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işinde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarih, diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarih bitim tarihi olarak kabul edilmektedir.

2007 takvim yılında başlayıp birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat işinin 10.11.2009 tarihinde feshedilmesi halinde, sözleşmenin feshedildiği tarih işin bitim tarihi olarak kabul edilmesi ve bu tarihten sonra işveren tarafından söz konusu iş nedeniyle yapılacak ödemeler üzerinden tevkifat yapılmaması gerekmektedir. (07.09.2011 tarihli özelge)

Ecrimisil ödemesi gider yazılıp yazılamayacağı

Şirketin genel merkez bahçesinde bulunan Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait arsanın Şirket tarafından kullanılması yoluyla sağlanmış olan menfaatin parasal karşılığı olarak tahakkuk ettirilen ve Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelikte tazminat olarak tanımlanan ecrimisil ödemesi, kira ödemesi niteliği taşıdığından, kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, ecrimisil bedeline ilişkin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen gecikme zammı, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamaz. (07.09.2011 tarihli özelge)

Bayi çalışanlarına performansa bağlı olarak verilen ürün bedellerinin gider kaydedilmesi

Bayilerin bordrosunda kayıtlı satış elemanlarına, hedeflenen kotaları geçmeleri durumunda bedelsiz olarak verilecek olan ürünler, ciro primi niteliğindedir. Dolayısıyla, kurum kazancının tespitinde pazarlama ve satış gideri, bayiler tarafından da gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, bayiler tarafından çalışanlara verilen bu ürünlerin değeri, ücret bordrosuna dahil edilmek ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin (1) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmak suretiyle aynı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. (06.09.2011 tarihli özelge)

Mahkeme kararına göre ödenen faiz, harç ve vekalet ücretinin gider kaydedilmesi

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Mahkeme kararına istinaden ödenmesine karar verilen faiz, mahkeme harçları, vekalet ücreti ile diğer icra ve mahkeme masrafı tutarlarının bu kapsamda kurum kazancının tespitinde gider olarak kayıtlara alınması mümkün bulunmaktadır. (06.09.2011 tarihli özelge)

Taşınmaz satışında istisna uygulaması

Taşınmaz ticaretini fiilen yapılmasa da, şirketin ana sözleşmesinde iştigal konuları arasında taşınmaz ticareti bulunması halinde, bilançoda duran varlıklar arasında kayıtlı olan taşınmazın satışından elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan faydalanması mümkün bulunmamaktadır. 05.09.2011 tarihli özelge)

Müzikli ve danslı fıskiye sistemi montajı işinin yıllara sari inşaat işi olup olmadığı

Alışveriş merkezi inşaatında yapılacak olan “müzikli ve danslı fıskiye sistemi montajı” işinin altyapı olarak inşaat işini gerektirmesi ve bir sonraki takvim yılına sarkması nedeniyle, söz konusu iş yıllara sari inşaat ve onarma işi olarak kabul edilmesi gerekir.

Alt yüklenici olarak işe ilişkin imalat ve montaj işlerinin üstlenilmesinde yüklenici ile birlikte aynı oranda sorumlu olunması nedenleriyle, söz konusu işin ertesi yıla sarktığı tarihten itibaren Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamında inşaat ve onarma işi olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, bu tarihten itibaren ödenecek istihkak bedellerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince kurumlar vergisine mahsuben vergi kesintisi yapılması gerekir. (05.09.2011 tarihli özelge)

Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işleri için yapılan ek sözleşmeden dolayı tevkifat yapılıp yapılmayacağı

Bir işin Gelir Vergisi Kanunu’nun 42. maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için;

— Faaliyet konusunun inşaat ve onarım işi olması,

— İnşaat ve onarım işinin birden fazla takvim yılına yaygın olması, diğer bir ifadeyle bir takvim yılında başlayıp ertesi veya daha sonraki takvim yıllarında bitirilmiş olması,

— İnşaat ve onarım işinin resmi veya özel taahhütlere bağlı olarak yapılması,

gerekmektedir.

Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işi kapsamında değerlendirilen aynı inşaat işine ilişkin olarak aynı taşeron firmayla yapılan ek sözleşmeye istinaden yapılacak hakediş ödemeleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fırkasının (a) bendi uyarınca %3 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. (02.09.2011 tarihli özelge)

Ar-Ge indiriminde bir önceki yıla ilişkin kıyaslamanın geçici vergi dönemleri itibariyle yapılıp yapılamayacağı

5746 sayılı Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun çerçevesinde kurulan Ar-Ge merkezlerinde, 500 ve üzerinde tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli istihdam edilmesi halinde, geçici vergi dönemleri sonu itibariyle gerçekleştirilen Ar-Ge ve yenilik harcamalarının toplam tutarının, bir önceki yıla göre yapılan Ar-Ge ve yenilik harcamalarının toplam tutarı ile kıyaslanması sonucu ortaya çıkan artışın yarısı, 5746 sayılı Kanunda yer alan hüküm ve Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliğinde belirtilen açıklamalar çerçevesinde kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür. (29.08.2011 tarihli özelge)

Taşınmaz satışından elde edilen kazancın farklı muhasebe hesabına kaydedilmesi

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnadan yararlanılabilmesi için şirketin aktifinde iki yıldan fazla süreyle kayıtlı bulunan taşınmazın satışından elde edilecek kazancın, satışın yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar fon hesabına alınması, dolayısıyla bu kazancın satışın yapıldığı dönemin genel sonuç hesaplarına yansıtılması gerekmektedir. Fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilavesi ancak bu işlem sonrasında mümkün bulunmaktadır. (26.08.2011 tarihli özelge)

Uydu frekansı kira bedelinde stopaj

Uydu firması ile yapılan anlaşma gereği iki yıl süresince uydudan yayın yapmak üzere kiralanan frekans için yapılan ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca % 20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir. (25.08.2011 tarihli özelge)

Personelin kusuru nedeniyle ödenen tazminatın gider yazılıp yazılamayacağı

Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için, işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Ancak, kurumlarca işle ilgili ödenen tazminatlar, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi, kurumların, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurundan kaynaklanması halinde gider olarak yazılamamaktadır. .

Buna göre, firmaya ait kamyonun sürücüsünün kusuru nedeniyle mahkeme kararına göre ödenen maddi ve manevi tazminatlar (protez bedeline ilişkin ödenenler dahil) ile söz konusu tazminatlara ilişkin yasal faizlerin kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, ödenen protez bedeline ilişkin olarak sigortadan bir tazminat alınması ve alınacak tazminat tutarının protez bedeline ilişkin ödenen tazminat tutarını aşması durumunda, aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir. (25.08.2011 tarihli özelge)

2. Gelir Vergisi Kanunu

Personele ödenen yemek bedellerinin vergilendirilmesi ve gider kaydedilmesi

138 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "3.Fiili Yemek ve Yatmak Giderleri" başlıklı bölümünde, "2772 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ile değişik Gelir Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinin 2 numaralı bendine göre Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan müesseseler tarafından hizmet erbabına ödenen fiili yemek ve yatmak giderleri 1.1.1983 tarihinden itibaren Devlet Memurlarına ödenen gündeliklerle mukayesede dikkate alınmayacaktır. Ancak, yemek ve yatmak giderlerinin tevsik edilmemesi halinde, bu giderlere karşılık olarak verilen gündeliklerin aynı aylık seviyesindeki Devlet Memurlarına verilen miktarı veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşan kısmının ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekir.

Diğer taraftan, anılan personele fiili yemek ve yatmak giderleri dışında gündelik de ödendiği takdirde bu gündeliklerin tamamının ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekecektir." açıklamasına yer verilmiştir.

Bu açıklamalar çerçevesinde;

— Personelin öğlen yemekleri nedeniyle lokantadan ortaklık adına aldıkları faturalara istinaden personelin kendisine yemek bedeli olarak nakden ödenecek bedeller (tutarı ne olursa olsun), personele sağlanan menfaat niteliğinde olduğundan ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesi gereğince ücret olarak değerlendirileceğinden, aynı Kanun’un 68/1. maddesine göre hasılattan gider olarak indirilmesi mümkündür.

— Personele asli görev mahalli dışındaki görevlendirmeler nedeniyle yemek ve yatmak giderleri karşılığı fiili tutarı ortaklık adına düzenlenmiş fatura ile belgelendirmek kaydıyla ödeme yapıldığında, bu ödemelerin herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın bütünüyle vergiden istisna edilmesi gerekir.

Yemek ve yatma giderlerini belgelendirmeden bu giderlere karşılık gündeliğin nakit olarak ödenmesi halinde ise vergiden istisna edilecek tutar, aynı aylık seviyesindeki Devlet memuruna aynı amaçla verilen gündelik tutarı ile sınırlı olup, bu miktarı veya Devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşan kısmın ücret olarak vergiye tabi tutulması gerekir. (22.07.2011 tarihli özelge)

İş Kanunu kapsamında kreşlere ödenen tutarın ücret niteliği

İş Kanunu’nun 88. maddesi gereğince düzenlenen Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmeliğin 15. maddesinde; yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150’den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulmasının zorunlu olduğu, işverenlerin bu yükümlülüklerini yönetmelikte öngörülen nitelikleri taşıyan yurtlarla yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilecekleri belirtilmiştir.

Bu çerçevede, anlaşmalı kreşlere yapılan ödemelerin İş Kanunu’nda yer alan zorunluluktan kaynaklanması nedeniyle, söz konusu ödemelerin ücret olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir. (05.09.2011 tarihli özelge)

Ödeme yapılmadan serbest meslek makbuzu düzenlenmesi durumunda stopaj

Ekonomik sebeplerden dolayı muhasebecinin serbest meslek faaliyeti karşılığında olan ücreti ödenmediği halde, serbest meslek makbuzu düzenlenmiş olması, bu makbuzun kayıtlara alınarak muhtasar beyannameye dahil edilmesi nedeniyle hesaben ödeme gerçekleşmiş olacağından, söz konusu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatının yapılarak, muhtasar beyannameyle beyan edilmesi gerekmektedir. (26.08.2011 tarihli özelge)

3. Katma Değer Vergisi Kanunu

Taşınmaz satışında istisna uygulaması

Ana sözleşmesindeki faaliyet konuları arasında taşınmaz mal alım-satımı bulunan mükelleflerin, envanterine kayıtlı olan taşınmaz satışlarının (iki yıl aktiflerinde yer alsa dahi), Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde düzenlenen istisnadan yararlanması mümkün bulunmamaktadır. (05.09.2011 tarihli özelge)

Bayi çalışanlarına performansa bağlı olarak verilen ürünlerde katma değer vergisi

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 4/1. maddesinde hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, 27/1. maddesinde bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu, 27/3. maddesinde ise emsal bedeli veya emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 26 seri no.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin L/2 bölümünde; fatura ve benzeri belgelerde ayrıca gösterilmeyip, yıl sonlarında, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında(satış primi, hasılat primi, yıl sonu ıskontosu gibi adlarla) yapılan ödemelerin katma değer vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.

Buna göre, bayilerin bordrolarında kayıtlı satış elemanlarına, hedeflenen kotaları geçmeleri durumunda, bedelsiz olarak yapılacak olan ürün teslimlerinin emsal bedel üzerinden katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir. (06.09.2011 tarihli özelge)

 

İstisna kapsamında alınan makine ve teçhizatın inşa ve montajının denetlenmesi hizmetinin istisna karşısındaki durumu

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/d maddesine göre, yatırım teşvik belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizat teslimleri KDV den istisna edilmiştir.

Teşvik belgesi eki listelerde yer alan ve teşvik belgesi sahibi firmaya bir bütün halinde teslimine teknik olarak imkan olmadığı için, yatırım mahallinde kurulumu gerçekleştirilen makine, teçhizat ve sistemlerin de 13/d maddesindeki istisna kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu uygulamada, yatırım mahallindeki inşa ve montaj işleri hizmet olarak değerlendirilip istisna dışında tutulmayacak, istisna bu unsurlar da dahil toplam bedele uygulanacaktır.

Teşvik belgesinde yer alan makine ve teçhizatların tesliminden sonra yapılan imal ve montaj işleri de dahil toplam bedel üzerinden istisna uygulanması, ancak, bu unsurlar için ayrıca fatura düzenlenmesi halinde bu tutarlar düşülerek sadece makine ve teçhizat için istisna uygulanması gerekmektedir. Ayrıca, teşvik belgeli yatırım mallarına teslimden ayrı olarak verilen tadil, bakım, onarım, denetleme gibi hizmetler ile başka mükelleflerden alınan kurulum hizmetlerinin istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği tabiidir.

Buna göre, Kanun’un 13/d maddesi kapsamında ithal edilen makine ve teçhizatın inşa ve montajının denetlenmesi hizmetinin istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. (06.09.2011 tarihli özelge)

4. Vergi Usul Kanunu

Faturada ıslak imza bulunması zorunlu mudur?

Vergi uygulamaları bakımından faturada imzanın bulunması zorunludur. Faturanın şekil ve nizamına ilişkin esaslara uyulmak koşuluyla, imzaya yetkili olanın imzasının notere tasdik ettirilip anlaşmalı matbaada fatura üzerine bastırılmak suretiyle faturanın hazır imzalı olarak kullanılabilmesi mümkündür.

İmzası faturalar üzerine anlaşmalı matbaada bastırılan yetkilinin görevinden ayrılması halinde, bu yetkilinin imzasının matbu olduğu faturalar artık kullanılamaz. (21.10.2011 tarihli özelge)

Faturaların sıra numarası dahilinde teselsül ettirilmemesi

Faturaların sıra numarası dahilinde teselsül etmemesi durumu, belge nizamına uygun bulunmamaktadır. Bununla birlikte, olayın gerçek mahiyetinin ispatı açısından, Vergilendirme Müdürlüğünce tanzim edilecek tutanakla, atlanan faturaların seri ve sıra numaralarının tespit edilmesi durumunda, atlanan faturaların kullanılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nun fatura nizamı başlıklı 231. maddesinde belirtilen usul ve şartlara uyulmamış olduğundan, yukarıda bahsedilen fiil için II. derece usulsüzlük cezasının kesilmesi gerekir. (17.05.2011 tarihli özelge)

Pert olan sabit kıymetin satışında belge düzeni

Pert olan aracın sigorta şirketi tarafından üçüncü bir kişiye satılması işleminde, aracı pert olan şirketin, bu satış için üçüncü şahıs adına satış bedeli üzerinden fatura düzenlemesi gerekmektedir.

Toplam sigorta tazminatının, aracın üçüncü kişiye satış bedeli düşüldükten sonra kalan kısmı için ise sigorta şirketine fatura düzenlenecektir. (18.07.2011 tarihli özelge)

Avans ödemelerinden kaynaklanan alacaklar için karşılık ayrılabilir mi?

Dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından, şartları taşıyan alacakların bu kapsamda kabulü mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.

Bu itibarla, ileride teslim alınacak bir hizmet için sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Kanun’un 323. maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.

Bu açıklamalara göre, yaz sezonunda müşteri göndermek üzere bir otele yapılan avans mahiyetindeki ödemelerin ticari faaliyetini devamı için yapıldığı anlaşıldığından, ticari bir alacak niteliği kazanan bu tür ödemeleri için Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde belirtilen diğer şartlarında sağlanması halinde icra takibine başlanılan yıl karşılık ayrılması mümkündür. (23.08.2011 tarihli özelge)

Finansal kiralama işleminden sonra oluşan ana para kur farkları ile faizler

Kiracı tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemelerinin borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılması, bu ayrıştırma işleminin her bir dönem sonunda (finansal kiralama sözleşmesinde yer alan kira ödemelerinin yapılacağı tarih) kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmak suretiyle yapılması, hesaplanan faiz giderlerinin ise ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, finansal kiralama yoluyla edinilen kıymete ilişkin olarak kiralama süresi içinde sözleşmeye istinaden yabancı para üzerinden yapılan kira ödemelerinin değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur farkının, ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması gerekmektedir. (27.10.2011 tarihli özelge)

5. Damga Vergisi Kanunu

OSB ile imzalanan sözleşmenin damga vergisi

Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 21. maddesine göre, Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliği, bu Kanun’un uygulaması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

Muafiyet hükmü Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine tanınmış olup, bu tüzel kişilikle yapılan sözleşmeye ait damga vergisinin tamamının diğer tarafça ödenmesi gerekir. Ancak verginin ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, vergi ve cezanın tamamından, sözleşmeyi imzalayan şirket ile birlikte Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliği de müteselsilen sorumludur. (06.09.2011 tarihli özelge)

Destek Sözleşmesinin damga vergisi

Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 26. maddesine göre, proje ve faaliyet desteği kapsamında yapılacak işlemler ve düzenlenecek kâğıtlar ile ilgili olarak Ajansın damga vergisi muafiyeti bulunmaktadır.

Ajans ile destek yararlanıcısı arasında düzenlenen Destek Sözleşmesinin, Ajansın vereceği mali destek tutarı değil, ihtiva ettiği en yüksek vergi alınmasını gerektiren tutar olan projenin toplam maliyetini gösteren tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulması, verginin damga vergisi muafiyeti bulunmayan destek yararlanıcısı kişiler tarafından makbuz karşılığı ödenmesi gerekir.

Sözleşmeye ait verginin ödenmemesi veya noksan ödenmesi durumunda, Ajansın müteselsil sorumluluğu bulunmaktadır. (26.08.2011 tarihli özelge)

Bedel içermeyen kâğıdın damga vergisi

Herhangi bir bedel içermeyen taahhütname damga vergisine konu teşkil etmemektedir.

Ancak düzenlendiği anda belli parayı ihtiva etmediğinden damga vergisine konu teşkil etmeyen taahhütnameye ilişkin olarak, daha sonraki bir tarihte bedelin belirlenerek taahhütnameye şerh konulması ya da kağıda ait belli parayı gösteren ve ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, taahhütname değişikliğine ilişkin bu kağıt/şerh damga vergisine tabi tutulur. (26.08.2011 tarihli özelge)

Banka merkez ve şubelerinin damga vergisi mükellefiyeti

Banka merkez ve şubelerinde çalışan personele yapılan ödemeler nedeniyle düzenlenen kâğıtlara ait damga vergisine ilişkin muhtasar beyannamenin, söz konusu ödemelere ilişkin kâğıtların genel merkez tarafından düzenlenmesi halinde, genel merkezin bağlı bulunduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, başka il ve ilçelerde faaliyet gösteren şubelerin sürekli damga vergisi mükellefiyetinin terkin edilmesi mümkün değildir. Şubeler tarafından damga vergisine tabi bir kâğıt düzenlenmesi durumunda, damga vergisinin sürekli mükellefiyet tesis ettirilen vergi dairesine beyan edilip ödenmesi gerekir. (26.08.2011 tarihli özelge)

Belge kapsamında düzenlenen kâğıtların damga vergisi

Vergi Resim ve Harç İstisnası Belgesi kapsamında; ihale makamı olan özel firmalarla yapılacak sözleşmeler ile Vergi Resim ve Harç İstisnası Belgesi sahibi diğer kişi ve kuruluşlardan temin edilecek mal, malzeme ve hizmet alımlarında düzenlenecek kağıtlara, her iki işlem tarafının da işle ilgili olarak düzenlenmiş belgeye sahip olmasına bağlı olarak damga vergisi ve harç istisnası uygulanır.

İhale makamı dışında kalan ve belge sahibi olmayan diğer kişi ve kuruluşlarla yapılacak işlemler için düzenlenen Vergi Resim Harç İstisnası Belgesi uyarınca, damga vergisi ve harç ödeme yükümlülüğü bulunmamakta olup, damga vergisi ve harcın işleme taraf olan ve belge sahibi olmayan kişi veya kuruluşlarca ödenmesi gerekmektedir. (25.08.2011 tarihli özelge)

6. Harçlar Kanunu

Kredi borç devir sözleşmesinin noter harcı ve damga vergisi karşısındaki durumu

İhracat kredisi, yatırım kredisi, konut kredisi ve benzeri herhangi bir kredi ayırımına gidilmeksizin, bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılan tüm krediler ile ilgili olarak yapılan işlemlere harç istisnası, düzenlenen kağıtlar ve bu kağıtlar üzerine konulan şerhlere de damga vergisi istisnası uygulanabilecektir. Ancak bu kurum ve kuruluşlar dışında kalan gerçek veya tüzel kişilerin birbirleri ile yaptıkları işlemler ve düzenledikleri kağıtlar söz konusu istisna hükmü kapsamında değerlendirilemeyecektir. Zira öngörülen istisna hükümleri, kredi müşterisi ile kredi kuruluşu arasında kredinin temini, geri ödenmesi ve teminatına ilişkin olarak doğrudan gerçekleştirilen işlem ve kağıtları kapsamaktadır.

Buna göre, bankadan kullanılan işletme yatırım kredisinden arta kalan borcun, sahip olunan oteli satın alan firmaya devredilmesine ilişkin olarak düzenlenecek kredi borç devir sözleşmesinin, noter harcı ve damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. (05.09.2011 tarihli özelge)

Kültür Yatırım Belgesi kapsamında yapılan kültür yatırımlarında harç ve damga vergisi istisnası

Kültür Yatırımları ve Girişimlerini Teşvik Kanunu’nda, Damga Vergisi Kanunu’nda ve Harçlar Kanunu’nda, Kültür Yatırım Belgesi veya Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında yapılacak Eğitim-Kültür yatırımlarının damga vergisi ve noter harcından istisna tutulduğuna dair bir hüküm mevcut olmadığından, belediyelere verilecek taahhütnamenin damga vergisine, noterde tasdiki halinde ise noter harcına tabi tutulması gerekmektedir. (26.08.2011 tarihli özelge)

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz. pwc

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.