Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Değersiz Alacakların Değerlemesi ve Muhasebeleştirilmesi PDF Yazdır e-Posta
18 Ocak 2012

Image

Değersiz alacaklara ilişkin düzenleme Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde yer almaktadır. Buna göre değersiz alacaklar, “kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline imkan kalmayan alacaklar” olarak tanımlanmaktadır. 

I- GİRİŞ

Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet değerleriyle(1) zarar olarak kaydedilmek suretiyle yok edilirler.

Değersiz alacaklara ilişkin uygulama esasları aşağıda açıklanmıştır. www.ozdogrular.com

II- DEĞERSİZ ALACAK SAYILMANIN ŞARTLARI

Yukarıda da belirtildiği üzere; değersiz alacaklar Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde “kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar” şeklinde tanımlanmıştır.

Bir alacağın değersiz alacak olarak değerlendirilmesi için, öncelikle bu alacağın iş ve işletme ile ilgili olması gerekir. Diğer bir anlatımla; söz konusu alacağın, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesi için yapılan ticari ve zirai faaliyetin normal icapları dahilinde doğmuş olması ve bu suretle işletme kârının oluşumuna katkı sağlamış olması icap eder.

Bu durumda, işletme sahibine ait olup ticari işletme ile ilgisi olmayan şahsi alacakların değersiz hale gelmesi ve doğrudan zarar olarak kaydedilmesi mümkün değildir. Aynı paralelde; hatır senedi veya ticari işlem dışı düzenlenen senetlerin ödenmemesinden dolayı alacağın tahsil edilmemesi halinde de, bu tür alacakların değersiz alacak olarak zarar yazılmasına olanak bulunmamaktadır. www.ozdogrular.com

A- DEĞERSİZ ALACAKLAR BİLANÇO VE İŞLETME HESABI ESASINA GÖRE DEFTER TUTAN TİCARİ VE ZİRAİ KAZANÇ SAHİPLERİNCE GİDER OLARAK KAYDEDİLEBİLİR

Daha önce, şüpheli hale gelip karşılık ayrılmak suretiyle gider olarak kaydedilen alacaklar, sonradan değersiz alacak durumuna geldiklerinde, önceden açılan şüpheli alacak karşılığı hesabı ile şüpheli alacak hesabı ters kayıtla kapatılarak kayıtlardan çıkartılmalıdır. Söz konusu alacağın değersiz alacak olarak bir daha gider kaydedilmesi, aynı tutarın mükerrer gider kaydına neden olur. www.ozdogrular.com

Örnek: (A) Anonim Şirketinin 1.000 TL’lik alacağı vadesinde ödenmemiştir. Şirket tarafından 22.11.2009 tarihinde icrai takibata başvurulmuş, söz konusu alacak için 31.12.2009’de şüpheli alacak karşılığı ayrılmış ve karşılık gideri olarak sonuç hesaplarına intikal ettirmiştir. Borçlu (B) Limited Şirketi 04.12.2010 tarihinde konkordato talebinde bulunmuş, 06.03.2010 tarihinde konkordato kararı kesinleşmiştir. Konkordato anlaşmasında (B) Limited Şirketinin borcun % 50’sini ödeyeceği hususu yer almaktadır.

Buna göre, (A) Anonim Şirketinin yapması gereken işlemler aşağıda gösterilmiştir.

––––––––––––31.12.2009––––––––––

128 ŞÜPHELİ TİC. ALACAKLAR

1.000

 

      120 ALICILAR

1.000

–––––––––––––––––/–––––––––––––

 

––––––––––––31.12.2009––––––––––

654 KARŞILIK GİDERLERİ

1.000

 

      129 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR

1.000

–––––––––––––––––/–––––––––––––

 

––––––––––––31.12.2009––––––––––

690 DÖNEM KÂR VEYA ZARARI

1.000

 

      654 KARŞILIK GİDERLERİ

1.000

–––––––––––––––––/–––––––––––––

 

––––––––––––06.03.2010––––––––––

120 ALICILAR

500

 

129 ŞÜPHELİ TİC.  AL. KARŞ.

1000

 

      128 ŞÜPHELİ TİCARÎ ALACAKLAR

1000

      654 KARŞILIK GİDERLERİ

500

–––––––––––––––––/–––––––––––––

–––––––––––––06.03.2010–––––––––

654 KARŞILIK GİDERLERİ

500

 

      690 DÖNEM KÂR VEYA ZARARI

500

–––––––––––––––––/–––––––––––––

B- ALACAK TİCARİ İŞLE VEYA İŞLETMEYLE İLGİLİ OLMALIDIR

Bir alacağın her şeyden önce değersiz alacak olabilmesi için, söz konusu alacak işletmenin normal ve mutat olarak yaptığı faaliyetleri sonucunda doğmalı ve daha açık bir ifade ile işletme kârının oluşumuna etkide bulunmuş olmalıdır. İşletme sahibinin ticari işletmesi ile ilgisi olmayan şahsi alacağının değersiz hale gelmesi halinde söz konusu alacağın zarar olarak kaydedilmesi mümkün değildir.

Danıştay’ın çeşitli dava dairelerinin ticari işletmeyle ilgisi bulunmayan alacakları için karşılık ayrılamayacağı konusunda verilmiş kararlan bulunmaktadır.

Hatır senedi veya ticari işlem dışı düzenlenen senetlerin ödenmemesinden dolayı alacağın tahsil edilmemesi halinde bu tür alacağın değersiz alacak olarak kabul edilerek sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi mümkün değildir.

Yasal düzenleme gereği, tahsil edilemeyen ve tahsil edilmesi olanağının bulunmadığı konusunda yargı karan veyahut ispatlayıcı belge bulunan alacağın, tahsil olanağının ortadan kalktığı tarihte ilgili sonuç hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Çünkü Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesinde “....değersiz alacaklar bu mahiyette girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri” belirtilmektedir.

Maddede yer alan “...yok edilirler.” ifadesinden anlaşılması gereken bir alacağın değersiz hale gelmesi, bu surette artık o alacağın tahsil imkanının kalmadığı konusunun kesinleşmesidir. www.ozdogrular.com

C- ALACAĞIN TAHSİLİ KAZAİ BİR HÜKME VEYA KANAAT VERİCİ BİR VESİKAYA GÖRE İMKÂNSIZ HALE GELMELİDİR

Kazai bir hükümden maksat, alacağın tahsil edilme olanağının tamamen ortadan kalktığını hükme bağlayan bir mahkeme kararının varlığıdır.

Alacağın tahsili için kanuni yollara başvurulup, icra takibi yapılmasına rağmen, bu başvuru ve takipler sonucunda alacağın ödenmeyeceği veya talep edilmesinin olanaksız olduğu mahkeme kararıyla tespit edilirse alacak değersiz hale gelir.

Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği hususunda ise Kanun’da yeterli açıklık bulunmamaktadır.

Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.

● Konkordato anlaşması. Konkordato ile alacaklının borçluyu ibra ettiği miktar değersiz alacak sayılır,

● Alacaktan vazgeçildiğini gösteren mahkeme tutanakları,

● Borçlunun varlık bırakmadan öldüğünü ve mirasçıların mirası reddettiğini gösteren belgeler,

● Borçlunun kesin olarak yurt dışına çıktığını ve haczi kabil malı olmadığını gösteren belgeler,

● Sulh anlaşması ile alacaktan vazgeçildiğini gösteren belgeler,

● Borçlunun gaipliğine ilişkin mahkeme kararı ve buna bağlı olarak herhangi bir mal varlığının bulunmadığına dair resmi makam belgesi,

● Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair resmi belgeler,

● Borçlunun, alacaklı tarafından açılan davayı kazandığına dair, mahkeme kararı,

● Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin düzenlenmiş belgeler,

● Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak ve diğerleri,

● Borçlunun adresinin saptanması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını gösteren icra memurluğu yazısı, www.ozdogrular.com

D- BORÇLUNUN İFLAS ETMESİ HALİNDE, ALACAKLILAR BORÇLUDAN OLAN ALACAKLARINI DEĞERSİZ ALACAK OLARAK KAYDEDEMEZ

Bir gerçek veya tüzel kişinin iflasına karar verildiğinde, alacaklıların tüm alacakları değersiz alacak haline gelmez. Bu durumda iflas açılır, alacaklılar iflas masasına başvurur, varsa müflisin mevcutları paraya çevrilip alacaklılara dağıtılır. Yani iflasın sonunda alacaklılar alacaklarının bir kısmını tahsil etme imkanına sahiptirler. Bu nedenle iflas kararı sadece alacağın şüpheli hale geldiğini gösterir ve sahibine VUK’ un 323. maddesine göre şüpheli alacak karşılığı ayırma imkanı verir. Ancak mahkeme iflas eden borçlunun herhangi bir ödeme yapamayacak durumda olduğunu hükme bağlarsa, alacak değersiz hale gelmiş sayılır.

Nitekim VUK’ un değersiz alacakları düzenleyen 322. maddesinde kastedilen “kazai bir hükme” ibaresinin anlamıda budur. Alacağın tahsil edilme imkânının olmadığı kazai bir hükümle belirlenmektedir. Ancak iflasın açılmasıyla birlikte, iflas masasına yazdırılan alacakların tahsil edilmesinin mümkün olmadığı söylenemez. Bu aşamada alacak sadece şüpheli hale gelmiş demektir.

Yargı organlarınca da bu görüş kabul edilmiş ve Danıştay 4. Dairesi’nin, 28.09.1956 tarihli Kararı da; “.... iflas halinde de masanın tasfiyesi neticesinde borcun tediyesine imkan bulunmadığı tebeyyün etmeden alacağın tahsil kabiliyetini kaybettiğine dair karar verilmesi kanuna aykırı düşeceğinden...” denmek suretiyle, iflas halinde tasfiye sonuçlanmadan alacağın tahsil kabiliyetini kaybettiğine hükmedilmeyeceğim karara bağlamıştır. www.ozdogrular.com

 

Mehmet Tahir UFUK - Vergi Başmüfettişi (E. Baş Hesap Uzmanı)

Yaklaşım

----------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.