Ahmet Yavuz - Yastık altındaki kaynak, cüzi bir fonla ekonomiye kazandırılabilir (21.01.08) |
21 Ocak 2008 | |
Maliye, bu ayın sonuna kadar bazı mükelleflerin stoklarını kontrol etmek üzere fiilî envanter yapıyor. Bu sayede mükelleflerin şişen stoklarının eritilmesi ve devreden KDV'lerin azaltılması suretiyle gelirlerin artırılması hedefleniyor. Özellikle otomotivde yaşanan daralma ÖTV ve KDV gelirlerini ciddi manada düşürmüş, piyasadaki durgunluğun vergilerde beklenen artışı engellemesi sebebiyle bütçe hedefleri tutturulamayacak seviyeye gelmişti. Aralıktaki tebliğler ve mükelleflerle yapılan bu kapsamdaki görüşmeler, şişmiş stokların eritilmesi yoluyla KDV gelirlerinin artırılması ve 2007 bütçesinin başarıyla tamamlanmasını amaçlıyor. Aralık ayı KDV beyannameleri bu hafta verilecek. Beyannamelerdeki artış, uygulamanın etkisini gösterecek. Tabii ki stoklarını aralıkta değil de ocakta düzelten mükelleflerin ocak beyannameleri yüksek çıkacak. Bu arada mükellefler toptancı ve üreticilerden mal aldıkları zaman düşük tutardan fatura düzenlendiğini, bu yüzden mal satarken normal fiyattan fatura düzenlerlerse kâr oranının çok yüksek çıktığını ve stoklarının bu yüzden şiştiğini iddia ediyor. Özellikle büyük hacimli üreticilerin bir de bu açıdan kontrol edilmesinde fayda var. Ayrıca sahte veya yanıltıcı belge kullanıcılarının uzlaşma hakkı ve özel usulsüzlük cezaları ile ilgili af niteliği taşıyacak bir düzenleme yapıldığı gündemde. Bütün bu çalışmalar vergi idaresi ile mükellefler arasındaki uyuşmazlıkların sona erdirilmesiyle her iki tarafın ve mahkemelerin rahatlatılmasını, ihtilaflı alacakların tahsil edilmesini sağlayacaktır. Öte yandan yeniden yazılan Gelir Vergisi Kanunu'nda harcamaların da takip edilmesini ve yüksek miktarda harcama yapanların bu harcamaların kaynağı ile ilgili olarak sorgulanmasını sağlayacak bir düzenleme yapılıyor. 1998'de de malî milat olarak adlandırılan uygulama ile harcamaların takip edileceği, harcamayı yapanlara nereden buldun, diye sorulacağı hüküm haline getirilmişti. Ama yürürlüğü sürekli ertelenmiş, en sonunda kaldırılmıştı. Stokta ve ihtilaflı konularda beyaz sayfa açılmasını sağlayacak bu uygulamalara ilave olarak kayıt dışında bulunan paraların da sisteme kazandırılmasını sağlayacak bir düzenleme yapılması gerekir. Yurtiçinde veya yurtdışındaki vatandaşlarımızda bulunan paraların sisteme dahil edilmesi halinde ekonomi ciddi manada rahatlayacaktır. Çünkü yurtiçindeki bu tür paralar sisteme giremediği için kayıt dışı faaliyetlerde kullanılıyor. Yastık altındaki paranın 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Düzenleme ile belli bir tarihe kadar banka hesaplarına yatırılan paraların belli bir fon alınarak sisteme entegre edilmesi sağlanabilir. Bu sayede hem ekonomiye sıcak para girmiş olacak, hem bu kayıt esnasında fon adı altında bir gelir elde edilecek hem de kayıt dışı çalıştırılan paranın kayıtlı olarak kullanılması sağlanmış olacak. Asgari geçim indirimi, özürlüleri mağdur ediyorÜcretlilerde vergi iadesinin yerine getirilen asgari geçim indiriminde eksiklikler var. Ücret geliri elde edenler için getirilen uygulama, her bir ücretlinin, ücret geliri üzerinden alınacak verginin asgari belirli bir tutarının alınmaması prensibine dayanıyor. Ücretlinin medeni durumuna, eşinin çalışıp çalışmadığına ve çocuklu olup olmamasına göre asgari tutar belirli bir sınıra kadar yükselebiliyor. Dolayısıyla, asgari geçim indirimi ile çalışanlar lehine pozitif ayrımcılık öngörülüyor. Ancak tebliğdeki bazı ifadeler ve hesaplama yöntemi ücretlilerin mağduriyetine sebep oluyor. Mesela kendisi veya bir yakınının özürlü olması sebebiyle sakatlık indiriminden faydalanan bir ücretli, vergi iadesi sisteminde sakatlık indiriminden bağımsız topladığı fiş miktarına göre ek gelir elde ediyordu. Yeni sistemde ise hesaplanan asgari geçim indiriminden sakatlık indirimi sebebiyle faydalandığı miktar mahsup edildikten sonra kalan tutar kadar gelir elde edebiliyor. Buna göre eşi çalışmayan ve iki çocuk sahibi bir ücretlinin faydalanacağı indirim tutarı 68 YTL iken bu kişi birinci derecede sakatlık indiriminden faydalanıyorsa, ayda 65 YTL'lik gelir avantajı sağladığı için, asgari geçim indirimi hesaplanırken bu tutar düşülüyor ve geriye 3 YTL kalıyor. Yani sakatlık indiriminden faydalanan ücretliler asgari geçim indiriminden, sakatlık indiriminin mahsubundan sonra kalan matrah üzerinden hesaplanan Gelir Vergisi tutarı ile sınırlı olarak faydalanabiliyor. Ayrıca indirimin hesaplanmasında 18 (eğitimini tamamlamamış ise 25) yaşından büyük çocukların dikkate alınmaması diğer kanunlarla çelişiyor. Çünkü birçok kanunda evlenmeyen kız çocukları için bir yaş sınırı yok. Özürlü birisinin evlenmesi ve ailesinden ayrılması da zor. Dolayısıyla yaşı kaç olursa olsun özürlü çocuğu bulunan ücretlinin indirimi hesaplanırken çocuklar için ilave indirim oranlarının dikkate alınması yönünde bir düzenlemeye gidilmeli. Gelir Vergisi Kanunu'nun 32. maddesinde 'herhangi bir geliri olmayan eş' için yüzde 10 oranında asgari geçim indirimi hakkı elde edileceği ifade ediliyor. Dolayısıyla bu haktan faydalanmak için eşin herhangi bir gelirinin olmaması gerekiyor. Ancak tebliğde sadece ücret geliri elde eden eşin çalışan ve gelir elde eden eş kapsamında olduğu ifade ediliyor. Ücret geliri elde eden eş çalışan eş konumunda olduğu için yüzde 10 oranındaki ilave indirimden faydalanamayacak. Buna karşılık ücret geliri dışında ticari kazanç, zirai kazanç, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı gibi unsurlardan gelir elde eden eş, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eş kapsamında değerlendirilecek. Bu ifade şekli sebebiyle eşi asgari ücretle çalışan bir ücretli asgari geçim indiriminde yüzde 10'luk ilave indirimden faydalanamazken; eşi doktor, avukat veya tüccar olan bir ücretli ise bu ilave indirimden faydalanabiliyor. Oluşan bu çelişki, asgari geçim indirimi uygulaması mantığına aykırıdır.
|