SOSYAL GÜVENLİK KURUMU TESCİLİ OLMAYAN ESNAFA İŞ KAZASINDA GELİR VEYA ÖDENEK BAĞLAMIYOR |
14 Mart 2012 | |
Bu makalemizin konusu yüz binlerce kişiyi ilgilendirmektedir. I- GİRİŞ: Çünkü kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan 4/b (Bağ-Kur) sigortalıları içerisinde sayı olarak en fazla olanlar, gelir vergisi mükellefleridir. Gelir vergisi mükellefleri 1 Ekim 2008’den sonra iş kazası ve meslek hastalığından dolayı SGK’dan ödenek ve gelir alma hakkına kavuşmuşlardır. Ancak, 4/b sigortalısı gelir vergisi mükelleflerinin maruz kaldıkları iş kazaları sonucu bağlanacak ödenek ve gelir konusunda, SGK’nın günümüzde yaptığı uygulama mağduriyetlere yol açmaktadır. Şöyle ki; gelir vergisi mükellefiyetinden dolayı 5510 sayılı yasa kapsamında sigortalı olan şahısların, çalışma hayatlarında maruz kaldıkları kazaların iş kazası sayılıp sayılmayacağı sigortalılık tescilleri olduğu için, genel hükümlere göre değerlendirilmekte, şartları tutuyorsa iş kazası sayılmakta ve ödenek veya gelir bağlanmaktadır. Ancak, gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olduğu halde, SGK’ya tescili (sigortalılık girişi) olmayan kişiler iş kazası geçirdiklerinde, bu kişilerin kişilerin maruz kaldıkları olay iş kazası sayılmakta, ancak kendilerine veya geride kalan hak sahiplerine (eş, çocuk, ana veya baba) iş kazasından dolayı ödenek veya gelir verilmemektedir. Bu makale çalışmamızda; 5510 sayılı yasa kapsamında 4/b sigortalısı sayılmayı gerektirecek gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olduğu halde, vergi dairelerince zamanında SGK’ya bildirilmediği için sigortalılık kaydı (tescili) yapılamayan ve tescili olmadığı devrede iş kazası geçiren vergi mükelleflerine veya geride kalan hak sahiplerine, ödenek veya ölüm geliri bağlanıp bağlanılamayacağını, SGK’nın yaptığı son uygulamalar doğrultusunda açıklamaya çalışacağız. II- GELİR VERGİSİ MÜKELLEFLERİNİN SİGORTALILIK BAŞLANGICI: 5510 sayılı kanunun “Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 7 nci maddesinde; “Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; …b) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanlar… vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten; …itibaren başlar.” hükmü bulunmaktadır. Kanun metnindeki hükümlerden anlaşılacağı üzere, gelir vergisi mükelleflerinin 5510 sayılı kanun kapsamındaki sigortalılık başlangıçları, vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten itibaren yapılmaktadır. Yani, gelir vergisi mükellefleri mükellefiyetlerinin başlangıcından itibaren “kendiliğinden” ve “otomatikman” 5510 sayılı yasa kapsamında “zorunlu” olarak sigortalı kabul edilmektedirler. Gelir vergisi mükelleflerinin 4/b sigortalılıklarının başlaması için, SGK’ya yazılı talepte veya bildirimde bulunmaları, sigortalılık başlangıcı açısından bir ön koşul veya şart değildir. III- VERGİ DAİRELERİNİN MÜKELLEFİYETİ BAŞLAYANLARI SGK’YA BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ: Vergi dairelerinin vergi mükellefiyeti başlayanları SGK’ya bildirim yükümlülüğü, 5510 sayılı yasanın 8 inci maddesinde düzenlenmiştir. 5510 sayılı kanunun 25.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı torba kanunun 27 nci maddesiyle değişik, “Sigorta Bildirimi ve Tescili” başlıklı 8 inci maddesi üçüncü fıkrasında; “…sigortalılıkları vergi mükellefiyetlerinin başladığı tarihten başlayan sigortalılar için vergi mükellefiyeti işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere ilgili vergi dairesince vergi mükellefinin işe başlama işlemlerinin tekemmül ettirildiği tarihten …kendi mevzuatına göre kayıt ve tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler, vergi daireleri ve esnaf sicil memurluğu sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, Kuruma vermekle yükümlüdür. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)1… numaralı alt bentlerinde sayılanların bildirimleri en geç 15 gün,…içinde yapılır….” Hükümleri bulunmaktadır. Kanun metnindeki hükümlere göre özetle; vergi dairelerinin SGK’ya mükellefiyeti başlayanları bildirim yükümlülüğü, vergi mükelleflerinin mükellefiyet başlangıç işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere, vergi mükellefinin işe başlama işlemlerinin tekemmül ettirildiği tarihten itibaren 15 gündür. Mükellefiyet yükümlülüğünü yerine getirmeyen vergi dairelerine SGK tarafından 5510 sayılı yasanın 102 nci maddesi (g) bendi gereği her bir kişi için brüt asgari ücret tutarında idari para cezası yaptırımı uygulanmaktadır. Ayrıca, 5510 sayılı yasanın 8 inci maddesinin son fıkrasında; “Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalı olarak çalışmaya başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.” Hükümleri bulunmaktadır. IV- VERGİ DAİRELERİNCE SGK’YA ZAMANINDA BİLDİRİLEN VERGİ MÜKELLEFLERİNİN İŞ KAZASI ŞARTLARI: 5510 sayılı yasada bağımsız çalışanlar yönünden iş kazası sayılabilecek durumlar, 13 üncü maddenin 1 inci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde düzenlenmiştir. 5510 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin ilgili bentlerinin metinleri; “İş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,… meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.” şeklindedir. Madde metni hükümlerine göre, 4/b sigortalıları açısından iş kazasını; sigortalının işyerinde bulunduğu sırada veya yürütmekte olduğu iş nedeniyle işyeri dışında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedensel veya ruhsal arızaya uğratan olay olarak tanımlayabiliriz. Bu tanımdan hareketle, mükellefiyet başlangıç işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere, mükellefiyet başlama işleminin tekemmül ettirildiği tarihten itibaren, vergi dairesince 15 gün içinde SGK’ya bildirilerek 4/b sigortalılık tescili yapılan sigortalıların, maruz kaldıkları kaza olayı SGK tarafından iş kazası ka bul edilirse, iş kazası sigorta kolundan sağlanan bütün yardım, gelir ve ödenekler yapılıp bağlanmaktadır. V- VERGİ DAİRELERİNCE SGK’YA ZAMANINDA BİLDİRİLMEYEN VERGİ MÜKELLEFLERİNİN İŞ KAZASI ŞARTLARI: Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri, 4/b sigortalısı sayılmayı gerektirecek nitelikte gelir vergisi mükellefi olduğu halde, vergi dairelerince 5510 sayılı yasanın 8 inci maddesi 3 üncü fıkrasında yer alan sürelerde SGK’ya bildirimi yapılmadığı için, sigortalılık tescili olmayan kişinin maruz kaldığı kaza olayı iş kazası olsa bile, iş kazasından dolayı ölen veya yaralanan kişinin hak sahiplerine gelir ve ödenek bağlamamaktadırlar. Bu uygulamalarına dayanak olarak ta, 5510 sayılı yasanın 23 üncü maddesinin son fıkrasını göstermektedirler. 5510 sayılı yasanın 23 üncü maddesinin son fıkrası; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez.” şeklindedir. Bu madde metni hükmüne göre, 4/b sigortalısı sayılmayı gerektirecek nitelikte gelir vergisi mükellefi olduğu halde, sigortalılık tescili olmayan kişilerin tescilli olmadıkları devrede maruz kaldıkları kaza olayından dolayı, kendilerine veya hak sahiplerine ödenek veya gelir verilmemektedir. Örnek olarak, Bay A, nakliyecilikten dolayı 10.05.2011’de gelir vergisi mükellefi olmuştur. Bay A, 20.11.2011’de kamyonuyla kaza geçirmiş ve ölmüştür. Bay A’ nın kaza günü itibariyle SGK’ya sigortalılık tescili yoktur. Böyle bir durumda, SGK yetkilileri Bay A’ nın maruz kaldığı kazayı iş kazası olarak kabul etmekte, ancak Bay A’ nın tescili olmadığı için, iş kazasından dolayı hak sahiplerine gelir bağlamamaktadır. Eğer örnekteki Bay A, kaza sonucu ölmeyip yaralansaydı veya uzuv kaybı olsaydı, SGK’ya sigortalılık tescili olmadığı için SGK tarafından yine iş kazası ödeneği bağlanmayacaktı. Sosyal güvenlik Kurumu’nun vergi mükellefleri ve 4/b sigortalılarıyla ilgili yapmış olduğu bu uygulama kanaatimizce yanlış ve hatalıdır. Çünkü; 5510 sayılı yasanın 102-g maddesinde; “…g) 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında,.. belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile tüzel kişilere aylık asgarî ücret tutarında idarî para cezası uygulanır…” ibaresi bulunmaktadır. Kanun metnindeki bu ifadeden anlaşılacağı üzere, 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılan kişilerin sigortalı sayılmalarına ilişkin faaliyetlerinin başlangıcıyla ilgili bildirim yükümlülüğü, sigortalıların kendilerine değil, vergi daireleri gibi kurumsal nitelikteki yerlere verilmiştir. Ayrıca, 5510 sayılı yasanın 8 inci maddesinin son fıkrasında, 4/b sigortalısı sayılan kişinin sigortalılık başlangıcını SGK’ya kendisinin bildirmemesinin şahsı aleyhine bir delil teşkil etmeyeceği hükmü bulunmaktadır. Bu nedenle, vergi dairelerinin yerine getirmediği yasal bir yükümlülüğün bedelini 4/b sigortalısının üzerine yüklemek ve onu sosyal güvenlik hakkından mahrum bırakmak hakkaniyet kurallarıyla bağdaşmamaktadır. Kaldı ki, hukuk sistemimizde “cezaların şahsiliği” ilkesi vardır. Bu ilkeye göre, hiç kimse başkasının hata ve suçundan dolayı suçlu kabul edilemez ve sorumlu tutulamaz. Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri vergi mükellefi olduğu halde tescili olmadığı için iş kazasından dolayı gelir ve ödenek bağlamama uygulamalarına başka bir dayanak olarak, 5510 sayılı yasanın 13 üncü maddesini göstermektedirler. Yazımızın (IV). bölümünde metnini verdiğimiz 5510 sayılı kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, bağımsız çalışan kişilerin maruz kaldıkları kazaların iş kazası sayılabilmesi için, kazalının 5510 sayılı kanun kapsamında “sigortalı sayılması” değil, “sigortalı olması” gerektiğini belirtmekte ve 13 üncü maddede yer alan “sigortalı” ibaresinin yasa koyucu tarafından amaçlı olarak kullanıldığını ifade etmektedirler. SGK yetkililerine göre bu nedenden dolayı 4/b sigortalısı sayılmayı gerektirecek nitelikte faaliyette bulunmak, maruz kalınan kaza olayının iş kazası olarak kabul edilmesini sağlamaz. SGK yetkililerinin değerlendirdikleri konu kendi açılarından haklı olarak gözükse de, 5510 sayılı kanunun “Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 7 nci maddesinde; “Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının; a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya,…b) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan; … gelir vergisi mükellefi olanlar … vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten; …itibaren başlar.” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre, iş kazasından dolayı gelir ve ödenek almak, hayatta olan veya ölen 4/b sigortalısının hak sahipleri için bir sosyal güvenlik hakkıdır. Bu hakkın başlangıcı vergi mükellefiyetinin başladığı tarihtir. Dolaysıyla, kanunun bir maddesinde yer alan bir hüküm diğer maddesiyle çelişemez. Sosyal Güvenlik Kurumu, iş kazasından dolayı ölen tescilsiz bir vergi mükellefi 4/b sigortalısına, her ne kadar iş kazası geliri bağlamasa da, hak sahiplerinin talebi üzerine vergi mükellefiyetinin başlangıcından itibaren sigortalılığını başlatıp ölüm tarihine kadar sigortalı yapmakta ve 5 yıllık hizmet süresi varsa geride kalan hak sahiplerine ölüm aylığı bağlamaktadır. Yani, vergi mükellefiyetinin başlangıcı itibariyle şahsı 4/b sigortalısıkabul edip, sigorta primlerini tahsil etmekte ve diğer tüm sigorta hak ve yükümlülüklerini başlatmaktadır. İşte bu nedenle, uzun vadeli sigorta kolları açısından iş kazası geçiren kişi geçmişe dönük nasıl sigortalı kabul edilip, bütün sigorta hak ve yükümlülüklerine sahip kılınıyorsa, SGK tarafından aynı uygulamanın kısa vadeli sigorta kolları için de yapılması gerekir. Son olarak, 4/b kapsamında sigortalı sayılmayı gerektirecek nitelikte faaliyette bulunan, ancak sigortalılık tescili olmayan kişilerin maruz kaldıkları iş kazası için SGK tarafından yapılan sözünü ettiğimiz uygulamalar objektif bir uygulama değildir. Çünkü, bir işverenin yanında sigortasız olarak çalışan işçiler kazaya maruz kaldıklarında, bu kişilerin maruz kaldıkları kaza olayının iş kazası sayılıp sayılmayacağına karar verilirken, nasıl sigortalı olup olmadıklarına bakılmıyor ve iş kazası sayılıyorsa, vergi mükellefi 4/b sigortalıları için de aynı uygulama yapılmalıdır. VI- SONUÇ: 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan ancak SGK’ya sigortalılık tescili olmayan kişiler, iş kazası geçirdiklerinde SGK tarafından bu kişilere 5510 sayılı yasanın 23 üncü maddesi son fıkrası gereği, iş kazasından dolayı ödenek ve gelir bağlanmamaktadır. Ölümlü iş kazası geçiren kişilerin beş yıl ve üzeri hizmet süreleri varsa, geride kalan hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmaktadır. 5510 sayılı yasanın 102-g maddesine göre, sigortalı sayılanları SGK’ya bildirim yükümlülüğü sigortalının kendisine değil, vergi dairesi, ticaret sicil ve esnaf sicil gibi kurumsal yerlere verilmiştir. Şahsın vergi mükellefiyetinin başladığını SGK’ya bildirmek, 5510 sayılı yasanın 8 inci maddesine göre vergi dairelerinindir. Vergi dairelerinin yerine getirmediği bir yükümlülüğü vatandaşın üzerine yıkmak ve bu nedenle onu iş kazası geliri/ödeneği gibi önemli bir haktan mahrum bırakmak adil ve hukuki değildir. SGK, bu tür durumlarda maruz kalınan olayı iş kazası kabul etmekte ancak, iş kazasından dolayı ödenek ve gelir bağlamamaktadır. Halbuki, 5510 sayılı yasanın 7 nci maddesinde sigortalılık hak ve mükellefiyetinin vergi mükellefiyetinin başlangıç tarihinden itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır. SGK bu uygulamasını, yalnızca tescilsiz vergi mükellefleri için değil, diğer tüm tescilsiz 4/b sigortalısı sayılan kişiler için de yapmaktadır. Bu nedenle, SGK’nın bu uygulamalarıyla karşılaşan 4/b sigortalısı ve hak sahiplerinin iş mahkemelerine dava açmalarını önemle tavsiye ediyoruz. Ayrıca, bilindiği üzere 1 Ekim 2008’den önce uygulamada olan Bağ-Kur mevzuatında Bağ-Kur yetkililerinin vergi mükelleflerini bulup re’sen tescil etme yetki ve görevleri vardı. Bağ-Kur yetkilileri bu görevlerini yerine getirmeyince, sigortalı sayılan vergi mükellefleri 04.10.2000, 02.08.2003 ve 01.10.2008’den önceki vergiye kayıtlı oldukları devrelerde sigortalı yapılmadılar. Yani, Bağ-Kur görevlilerinin ihmali ile binlerce vatandaşımız mağdur oldu ve eski sigortalılık hakları yandı. 01.10.2008’den sonraki süreçte de SGK’nın veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarının hatalarıyla, gariban vatandaşlarımız iş kazalarında mağdur edilmek istenmiyorsa, 5510 sayılı yasanın 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında yer alan müeyyidenin değiştirilmesi gerekir. Vakkas DEMİR/SGK Müfettişi http://www.asmmmo.org.tr/asmmmo/files_yayinlar/file_223.pdf --------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|