Mustafa Tan / Gelirler Kontrolörü - Sigara ve alkolde reklama vergi engeli (23.01.08) |
23 Ocak 2008 | |
Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. Kamuoyunda bir süredir sigara yasakları konuşuluyordu. Sigara içmeyen biri olarak aslında bu yasakların beni sevindirdiğini de ifade etmeden geçemeyeceğim. Sigara karşıtlığı ile bilinmenin de etkisiyle kanunu okumak istedim. Kanunda vergileri de ilgilendiren bir madde olunca ilgim daha da arttı. Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun'da değişiklik yapan 5727 sayılı kanun, 19 Ocak 2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı ve maddeler itibariyle değişik tarihlerde yürürlüğe girecek. Kanunun 5'inci maddesi ile 4207 sayılı kanunun 4'üncü maddesi yeniden düzenleniyor. Maddenin 11 numaralı fıkrası ise şu şekilde. "31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 41'inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak gösterilemez." Bu madde kanunun yayım tarihinden 4 ay sonra yani 19 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe girecek. Dolayısıyla bu tarihten sonra yapılan ilan ve reklam harcamaları gider kabul edilmeyecektir. Bu hüküm tasarıda şu şekilde yer alıyordu. "Tütün ve tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların, bu kanunda yasaklanan faaliyetler ile ilgili olarak yaptıkları harcamalar yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz." Tasarı, sadece tütün ve tütün ürünleri ile ilgili yasaklarla bağlantılı harcamaları kazançtan düşmeye izin vermiyorken, değişikliğe uğramış ve yukarı belirttiğimiz şekilde kanunlaşmıştır. Kanun açık olarak Gelir Vergisi Kanunu'na (GVK) atıf yapmış, ancak kurum kazancına ilişkin de belirleme yapılmış. GVK'nın 41/7'nci maddesine göre, her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin yüzde 50'si gelir vergisine tabi kazançtan düşülemeyecektir. Bakanlar Kurulu'nun, bu oranı yüzde 100'e kadar artırmaya, sıfıra kadar indirmeye yetkisi vardır. Mevzuatımızda aynı düzenleme 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) 11/ı maddesinde de vardır. 90/1081 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile söz konusu oran sıfır olarak tespit edilmiştir. Her ne kadar yeni KVK ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı yayımlanmamış olsa da eski dönemde çıkarılmış olan 90/1081 sayılı karar yeni KVK için de geçerlidir. Karar ile indirimi kabul edilmeyen tutar için oran yüzde 0 olarak belirlendiğinden, tüm ilan ve reklam harcamaları kazançtan düşülebiliyor. Bu hak, alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerini kapsamaktadır. 5727 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrası GVK ve KVK'da yer alan hükümlerin bir anlamı kalmayacak mı sorusu akla geliyor. Gelir vergisi mükellefi olanlar bu tür ilan ve reklam harcamalarını kazançlarından düşemeyecek. Ancak aynı belirleme KVK için olur mu? Yeni KVK'nın 35'inci maddesi uyarınca diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir. Kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak Kurumlar Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'na hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir. Yeni KVK, açık olarak başka kanunlardaki indirim, istisna, muafiyet düzenlemelerini geçersiz kabul ederken, alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam harcamalarında durum ne olacaktır? Maliye Bakanlığı'nın açıklaması 1.1.2007 tarihinden itibaren çıkacak yasalardaki KVK'yı ilgilendiren değişikliklerin kabul edilmeyeceği yönünde. (Bkz. 1 No'lu KVK Genel Tebliğ, 35) KVK'nın 35'inci maddesinin anlamsız olduğu yönünde görüşler de bulunmaktadır. Peki, KVK hükümlerine göre işlem yapan mükellefler yasaya aykırı hareket etmiş olur mu ve cezalı duruma düşer mi? Biz bu soruya evet cevabını bu şartlar altında veremiyoruz. Bu tür ilan ve reklam harcamalarının gelir ve kurumlar vergisine tabi kazançtan düşülmemesi için esasen kanuni değişikliğe gerek yoktur. Bakanlar Kurulu kararı ile oran yüzde 100'e çıkartılarak bu yapılabilirdi. Yasal değişiklik için ise, 5727 sayılı kanun ile GVK'nun 41/7 ile KVK'nın 11/ı maddesinde "giderlerinin yüzde 50'si" yerine "giderleri" denilebilir, yetki maddesi de kaldırılabilirdi. Aynı konuya ilişkin vergi kanunları farklı hüküm içerirken, 5727 sayılı kanunla değişen 4207 sayılı kanun farklı hüküm içeriyor. Yasal düzenlemeler böyleyken, mükellef hangi kanuna göre hareket edecek? Yasa ile yapılan bu düzenlemeyi bizce tartışmalı günler bekliyor.
http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_id=342260&dept_id=80 |