Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri PDF Yazdır e-Posta
27 Nisan 2012

Image

Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresinden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresinin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.

Gelir İdaresince verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenlerine konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Promosyon olarak bedelsiz yapılan hizmetler için ödenen bedelin gider niteliği

(06.03.2012 tarih ve 78 sayılı özelge)

Satışları artırmak amacıyla ikinci el araç satışı esnasında araç ile birlikte müşterilere promosyon olarak verilen kasko ve tamir bakım hizmet paketi alış bedellerinin, işin önem ve genişliğiyle orantılı olması şartıyla, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendi kapsamında gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Bayilerin satış elemanlarının hedeflenen kotaları geçmesi için, satış elemanlarına verilen alış veriş çeklerinin gider niteliği

(08.03.2012 tarih ve 901 sayılı özelge)

Hedeflenen satış rakamlarına ulaşmak amacıyla, satış hedeflerini yakalama başarısına göre bayilik sözleşmesi bulunan distribütörün satıştan sorumlu çalışanlarına verilen belirli mağazalarda harcama yapabilme imkanı veren alışveriş çekleri ciro primi niteliğinde olduğundan, söz konusu primlerin pazarlama ve satış gideri, distribütör tarafından da gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, distribütörler tarafından, satış elemanlarına verilen alışveriş çeki bedellerinin ücret bordrosuna dahil edilmek suretiyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin (1) numaralı bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutularak aynı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Haziran ayı tüketimine ait faturanın Temmuz ayında düzenlenmesi halinde gider ve gelirin tahakkuk zamanı

(12.03.2012 tarih ve 985 sayılı özelge)

İşletme tarafından kullanılan elektriğin aylık bazda satışı ve tedarikinde gelir veya gider mahiyet ve tutar itibariyle ay sonunda kesinleşmiş olduğundan, elektrik satışı ve tedarikinden doğan gelir ve giderin de ay sonu itibarıyla tahakkuk ettiğinin kabulü gerekmektedir.

Dolayısıyla, Haziran ayı tüketimine ilişkin olarak temmuz ayında düzenlenen faturayla elektrik satışı ve tedarikinden doğan gelir ve giderin tahakkuk tarihi itibarıyla (Haziran) ilgili geçici vergi ve takvim yılı hesap dönemlerinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

İş ortaklığından doğan zararın kurum kazancından indirilip indirilemeyeceği

(20.03.2012 tarih ve 88 sayılı özelge)

Ortağı olunan iş ortaklığının zararlarının kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Taşınmazın elden çıkarılmasından sağlanan kazancın iştirak hissesi alımında kullanılmasında istisna olup olmadığı

(19.03.2012 tarih ve 1056 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnayla; tam mükellef kurumların bağlı değerlerinin nakde çevrilerek, işletmelerin sağlam mali kaynaklara kavuşturulması ve işletmelerin bağlı değerlerinin nakde dönüştürülmesi yoluyla aktif bir şekilde ekonomiye katılması, finansman sıkıntılarının giderilmesi, faaliyetlerinin öz kaynaklarla devam ettirilebilmesi ve mali yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır.

Bir işletmenin bağlı değerlerinin satılarak sağlanan gelirin aynı veya başka bağlı değerler alınması için kullanılması halinde, kanun koyucunun bu istisnayla gerçekleştirmeye çalıştığı amaç sağlanamamaktadır.

Buna göre, aktifte kayıtlı taşınmazın satılmasından elde edilen kazancın %75’lik kısmı, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan şartların sağlanması halinde kurumlar vergisinden istisna tutulabilir. Ancak, satıştan elde edilen hâsılatın kısmen dahi olsa iştirak hissesi alımında kullanılması halinde, kanun koyucunun öngördüğü amaç gerçekleşmemiş olacağından, anılan istisnadan yararlanılamaz.

2. Gelir Vergisi Kanunu

İhracata aracılık eden Almanya mukimi gerçek kişiye ödenen komisyon üzerinden yapılacak vergi tevkifatı

(01.03.2012 tarih ve 316 sayılı özelge)

Almanya’da ikamet eden gerçek kişi tarafından, ihracat dolayısıyla verilen aracılık hizmetleri ticari faaliyet kapsamında bulunmaktadır. Dar mükellefiyete tabi gerçek kişilere komisyon hizmetlerine ilişkin olarak ticari faaliyet kapsamında yapılan ödemeler Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde tevkifata tabi ödemeler arasında sayılmadığından, gerçekleştirilen ihracatlara yurt dışından aracılık eden Almanya mukimi gerçek kişiye yapılacak komisyon ödemeleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Ancak, söz konusu gerçek kişi faaliyetinin yurt dışında pazar araştırması yapılması ve pazarlama ve yönetim hizmetleri gibi hizmetler dolayısıyla salt komisyonculuk işinin dışına taşması durumunda, verilen hizmetin Gelir Vergisi Kanunu’nun 65. maddesi çerçevesinde serbest meslek kazancı niteliğinde değerlendirilmesi ve bu hizmet karşılığında ilgili kişiye ödenen komisyon bedelleri üzerinden Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendi uyarınca % 20 oranında tevkifat yapılması gerekmektedir.

Ücretlilere nakit olarak ödenen yemek bedelinin vergilemesi ve gider yazılması

291.03.2012 tarih ve 373 sayılı özelge)

İhale kapsamında alınan işlerde çalıştırılan işçilere verilecek yemek bedellerinin nakit olarak işçinin kendisine ödenmesi halinde, bu tutarların gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Söz konusu ödemelerin ücret olarak kabul edilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 94, 103 ve 104. maddelerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

3. Katma Değer Vergisi Kanunu

İhracata aracılık eden Almanya mukimi gerçek kişiye ödenen komisyonun KDV karşısındaki durumu

(01.03.2012 tarih ve 316 sayılı özelge)

Almanya’da ikamet eden gerçek kişinin bu ülkede ihracata aracılık etmek suretiyle ifa ettiği hizmet, yurtdışında yapıldığından ve söz konusu hizmetten yurtdışında faydalanıldığından KDV’nin konusuna girmemekte olup, yurtdışına yapılacak ödemeler üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.

Rıhtıma onarım için gelen yabancı bayraklı gemilerden muafiyet yazısı istenilip istenilmeyeceği

(05.03.2012 tarih ve 853 sayılı özelge)

Limandaki rıhtımda deniz taşıma araçlarına verilen palamar ve rıhtım hizmetleri (merdiven verme) KDV Kanunu’nun 13/b maddesi kapsamında KDV’den istisna olup söz konusu hizmetleri alan firma veya şahıslardan herhangi bir muafiyet yazısının ibrazı istenilmemektedir.

Ancak, rıhtıma gelen deniz taşıma araçlarına yapılan elektrik teslimlerinin KDV Kanunu’nun 13/b maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Kanun’un 13/b maddesi kapsamında hizmet verilen geminin yabancı bayraklı ve işleticilerinin (hizmeti alan) de yabancı uyruklu veya Türk olması istisna uygulamasına engel teşkil etmemektedir.
Diğer taraftan, yabancı bayraklı gemiler ile yurt dışına sefer yapan yerli gemilere elektrik teslimi Kanun’un 11/1-a maddesine göre mal ihracatı kapsamında KDV’den istisnadır.

Haziran ayı tüketimine ait faturanın Temmuz ayında düzenlenmesi halinde KDV indirim zamanı

(12.03.2012 tarih ve 985 sayılı özelge)

Elektrik enerjisi tedariki ve satışına ilişkin olarak TEİAŞ tarafından düzenlenen faturalar ile ilgili olarak yüklenilen katma değer vergilerinin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde genel esaslara göre indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, yılın son aylarında tüketilen elektrik bedellerine ait faturaların izleyen yılın Ocak ayında düzenlenmesi durumunda, bu faturalardaki KDV’nin de faturaların kanuni defterlere kaydedildiği dönemde indirim konusu yapılması mümkündür.

Antika para tesliminin KDV’ye tabi olup olmadığı

(05.03.2012 tarih ve 834 sayılı özelge)

Para, üzerinde rakamsal değerler taşıyan kağıt veya madenden yapılan ve genel kabul gören değişim aracına verilen isimdir.

KDV Kanunu’nun 17/4-g maddesi uyarınca teslimleri KDV’den istisna tutulan para, halihazırda değişim aracı olarak kullanılan, bir başka deyişle, tedavülde bulunan paradır.
Dolayısıyla, yurt dışından ithal edilen tedavülden kalkmış madeni paraların değişim aracı olarak kullanılması söz konusu olmadığından, Kanun’un 17/4-g maddesinde öngörülen istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Buna göre, antika para ithalatı genel oranda KDV’ye tabidir.

Promosyon olarak bedelsiz yapılan hizmetler için yüklenilen verginin indirimi

(06.03.2012 tarih ve 78 sayılı özelge)

Satışları artırmak amacıyla ikinci el araç teslimi ile birlikte bedelsiz verilen tamir ve bakım hizmetleri, teslim edilen araç bedeli içinde tahsil edilmiş ve vergilendirilmiş olduğundan, bu hizmetler ayrıca vergiye tabi tutulmaz.

Öte yandan, söz konusu bedelsiz verilen hizmetler nedeniyle yüklenilen KDV’nin 50 seri no.lu KDV Genel Tebliğinin (A/1) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde prensip olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Personeli ile birlikte kiralanan tanker için ödenen kira bedelinde KDV ve KDV tevkifatı uygulaması

(05.03.2012 tarih ve 830 sayılı özelge)

Deniz tankerinin içinde bulunan personeli ile birlikte kiraya verilmesi hizmeti %18 oranında KDV’ye tabidir. Personel, hizmeti alan işletmenin bilfiil sevk ve idaresi altında çalıştırılacağından, bu işlemin işgücü temin hizmeti kapsamında değerlendirilerek, hesaplanan KDV’nin % 90 oranında tevkifata tabi tutulması gerekir.

Ancak, söz konusu hizmetle ilgili olarak personel teminine ilişkin bedelin; sözleşme, ücret bordrosu, muhasebe kayıtları, sigorta prim bildirgeleri vb. belge, kayıt ve beyanlardan tespit edilerek toplam hizmet bedelinden ayrıştırılabilmesi ve faturada da ayrıca gösterilmesi kaydıyla, yalnızca personel teminine ilişkin olarak ödenen bedele isabet eden KDV tutarına tevkifat uygulanması gerekir.

Kiracının faaliyetinin kısmen veya tamamen deniz tankerinin kiralanması veya işletilmesi olması ve deniz tankeri kiralanması bedeli ile personel temin bedelinin faturada ayrıştırılabilmesi halinde, deniz tankerinin kiralanması hizmeti % 1, personel temini hizmeti % 18 oranında KDV’ye tabi tutulur. Bu durumda personel teminine ilişkin hizmet bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin % 90 oranında tevkifata tabi tutulması gerekir.

Gümrüklü sahada gemilerin yükleme ve boşaltılmasında kullanılacak mafi ithalinin KDV’ye tabi lup olmadığı

(05.03.2012 tarih ve 839 sayılı özelge)

Yurt dışından getirilen eşyanın Gümrük Kanunu uyarınca gümrük antrepo rejimi veya geçici depolama hükümlerinin uygulandığı yerlere konulması ve millileşmemiş eşyanın bu yerlerde satışı KDV’den istisnadır.

Ancak, gümrüklü sahada gemilerin yükleme ve boşaltılmasında kullanılacak 2 adet "mafi"nin ithali KDV’ye tabidir.

Yıkılan fabrika binasının yerine yenisinin yapılması halinde, yıkılan bina nedeniyle yüklenilen KDV’nin düzeltilip düzeltilmeyeceği

(05.03.2012 tarih ve 72 sayılı özelge)

Mevcut fabrika binasının yıkılarak yerine yenisinin yapılması işlemleri birbirini tamamlayan ve birbirinin devamı niteliğinde işlemler olduğundan ve yıkılan binaya ait amortisman yoluyla itfa edilemeyen maliyet bedeli yeni binanın maliyetine dahil edileceğinden, daha önce inşa edilen fabrika binası dolayısıyla yüklenilen ve harcamaların yapıldığı dönemlerde genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılan KDV’den binanın itfa edilemeyen kısmına isabet eden tutar için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

4. Vergi Usul Kanunu

Döviz cinsinden kesilen faturada teslim bedelinin belirlenmesi

(15.03.2012 tarih ve 383 sayılı özelge)

İhraç kayıtlı satışlara ilişkin olarak döviz üzerinden düzenlenen faturalarda, teslim bedelinin TL karşılığının belirlenmesinde, faturanın düzenlendiği tarihteki Merkez Bankası döviz alış kurunun esas alınması gerekmektedir.

İhracata aracılık eden Almanya mukimi gerçek kişiye ödenen komisyonun belgelendirilmesi

(01.03.2012 tarih ve 316 sayılı özelge)

Almanya’da ikamet eden gerçek kişiye, ihracata aracılık etmesi dolayısıyla yapılacak komisyon ödemelerinin, şirket adına düzenlenecek olan Vergi Usul Kanunu’nun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan belgelerden herhangi biri ya da hizmetin alındığı ülke mevzuatına göre düzenlenmiş bulunan muteber bir belge ile tevsik edilmesi mümkün bulunmaktadır.

İmalat fireleri ve değeri düşen malların değerlemesi

(01.03.2012 tarih ve 67 sayılı özelge)

Fire kendiliğinden meydana gelen bir azalmayı ifade etmekte olup, bu durumda fiziken mevcut olan bir emtia bulunmadığından, değerlenecek bir emtiadan da söz etmemiz mümkün değildir.

Ayrıca, üretime giren ilk madde ve malzemelerde üretim sırasında fireler ortaya çıktığı gibi hurda, üretim artığı, tali ürün vb kalemler de ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, taş kömüründen kok kömürü elde edilmesi sırasında oluşan katran, ham benzol ve naftalin yan ürünken, marangoz atölyelerinde ağaçların işlenmesi aşamasında ortaya çıkan tahta parçaları üretim artığı, bu aşamada oluşan toz ise firedir. Yine dokuma tesislerindeki tarak artıkları v.b. ile konfeksiyon işletmelerindeki kumaş kırpıntıları ise hurda, ıskarta, deşe veya döküntü olarak adlandırılmakta olup, bunların "fire" kapsamında değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.

Üretilen malların bünyesine giren ilk madde ve malzemelerde üretim sırasında ortaya çıkan ve hurda değeri bulunan kıymetler nevine göre üretim artığı, tali ürün veya yan ürün vasfına sahip olmaları veya ekonomik bir değer taşımaları durumunda "fire" kapsamında değerlendirilmeleri mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, stokta bekleme esnasında paslanma, kırılma, bozulma veya üretiminde kullanılacağı aracın veya modelinin üretimden kalkması gibi nedenlerle kullanım özelliğini yitirmesi nedeniyle hurda malzeme olarak satışı düşünülen hammadde / malzemelerin de "fire" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle, söz konusu kıymetlerin Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesi gereğince değeri düşen mallar kapsamında değerlendirilmek suretiyle, değer tespiti için Takdir Komisyonuna müracaat edilmesi ve komisyon kararı uyarınca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

60/2011-1 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu Sirkülerinin 8.1.3.2. bölümünde "Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil, düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir." açıklamasına yer verilmiş,

- Üretim esnasında renginde problem olan giyeceklerin,

- Yangın sonucu tamamen yok olmayan ve ekonomik değeri olan yedek parça ve malzemelerin

daha düşük bir fiyatla satılması halinde, bunlar nedeniyle yüklenilen KDV’nin tamamı indirim konusu yapılabileceği örnek verilerek açıklanmıştır.

Ancak, üretim sırasında ortaya çıkan kıymetlerin üretim artığı, tali ürün veya yan ürün vasfına sahip olmamaları ve ekonomik bir değer taşımamaları durumunda ise bunların "fire" kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

"Aciz Vesikası" ve "Semeresizlik Belgesi"ne bağlanan alacaklarının değersiz alacak addedilip edilemeyeceği ve şüpheli halde olan alacakların ortaklara temliki

(01.03.2012 tarih ve 68 sayılı özelge)

Değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir.

Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.

Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği hususunda ise kanunda yeterli açıklık bulunmamaktadır. Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.

- Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanun’un 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı

- Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı

- Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler

- Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması

- Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak

- Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı

- Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)

- Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.

Bir alacağın şüpheli hale gelebilmesi için ya alacak dava veya icra safhasında bulunmalı ya da yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklardan oluşmalıdır.

Şüpheli alacaklara karşılık ayırmak için mahkemeye dava, icra müdürlüğüne takip için dilekçe verilmiş olması alacağın dava veya icra safhasında olduğunu göstermekle beraber bu başvuruların takibi gerekmektedir.

Aciz vesikası, alacağını tamamen alamamış olan alacaklıya, ödenmeyen alacak miktarı için verilen bir belgedir. Bu belgenin verilmesi ile alacaklının alacağı son bulmaz, hatta alacaklının durumu kısmen kuvvetlendirilmiş olur. Örneğin alacağın zamanaşımı süresi belgenin düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl olur ve artık borçlu borcunun olmadığını iddia edemez. Başka bir deyişle aciz belgesi İcra İflas Kanunu’nun 68. maddesi anlamında borç ikrarını içeren bir belge olup, alacağın değersiz olduğuna ilişkin bir vesika değildir. Bu nedenle bir alacağın aciz belgesine bağlanmış olması, alacağın gelecekte tahsil edilme imkânını ortadan kaldırmamaktadır. Bu açıklamalara göre, şüpheli alacak karşılığı ayrılan ancak takip sonucu aciz vesikası alınan alacaklar için değersiz alacak ayrılması mümkün değildir.

Semeresizlik belgesi borçlunun bilinen tüm adreslerinde yapılan icra işlemlerinin sonuçsuz kalması ve borçlunun haciz yapılacak başkaca adresinin tespit edilememiş olması, ilgili yerlere yapılan haciz müzekkerelerinden herhangi bir sonuç alınamaması ve tahsilat yapılamadığını gösteren alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce alacaklıya verilen bir belgedir.

Söz konusu belge ile borçlunun borcu ortadan kalkmamakta olup, borçlunun tespit edilebilecek bir adresi bulunması halinde icra işlemine devam edilebilecektir. Bu nedenle semeresizlik belgesinin de alacaklı açısından değersiz alacağın ispatı açısından kanaat verici vesika olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Kanun veya sözleşme ile veya işin mahiyeti gereği yasaklanmadıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacağın üçüncü bir şahsa temlik edilebilmektedir. Ancak yazılı şekilde olmadıkça alacağın temliki muteber olmamaktadır.

Temlik edilen alacağın, alacak talep hakkı temlik edilen şahıslara geçeceğinden, Kanun’un amir hükümlerine uygun şekilde temlik edilen alacak, temlik eden açısından ortadan kalkacaktır.

Takibi devam eden ve şüpheli alacak karşılığı ayrılan alacakların özel hukuk hükümleri uyarınca yapılan sözleşmeye istinaden ortaklara temlik edilmesi durumunda bu tutarlar için şüpheli alacak karşılığı ayrılamayacağından, bunların temliknamenin düzenlendiği dönemde kâr / zarar hesabına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Yıkılan fabrika binasının yerine yenisinin yapılması halinde henüz itfa edilmemiş maliyet bedelinin gider ya da maliyet unsuru olarak dikkate alınıp alınmayacağı

(05.03.2012 tarih ve 72 sayılı özelge)

Vergi Usul Kanunu’nun 262. maddesinde ifade edilen maliyet kavramı gereği, işletmenin aktifine dahil olup henüz itfa edilmemiş fabrika binasının yıkılması durumunda, yıkım masrafları ile birlikte binanın itfa edilmemiş bedelinin diğer bir ifadeyle bakiye net defter değerinin de yeni yapılan binanın maliyetine dahil edilmesi gerekmektedir.

5. Damga Vergisi Kanunu

Cezai şart içeren sözleşmenin damga vergisi

(08.03.2012 tarih ve 293 sayılı özelge)

Sözleşmede, kooperatif tarafından inşaatta herhangi bir ilerleme olmadığı taktirde daire başına ödeneceği belirtilen 300 EURO cezai şart tutarının daire sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutar ile arsa sahiplerine ödenecek cezai şarttan hariç olmak üzere ayrıca inşaatın bitmemesi halinde arsa sahiplerine her ay için ödeneceği belirtilen 10.000 EURO cezai şart olmak üzere birbirinden bağımsız, ayrı ayrı talep edilebilir nitelikte iki cezai şarta yer verildiği dikkate alındığında, söz konusu sözleşmenin her iki cezai şartın toplamı suretiyle bulunacak tutarın, kağıdın düzenlendiği tarihteki Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunan cari döviz satış kuru ile çarpılmasıyla bulunacak Türk Lirası karşılığı üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığında inşaat ve hasılat paylaşım sözleşmelerinin damga vergisi

(05.03.2012 tarih ve 74 sayılı özelge)

Gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığında inşaat ve hâsılat paylaşım sözleşmelerinin, mahiyeti itibarıyla gayrimenkul yatırım ortaklıklarının gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım ya da gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri kapsamında değerlendirilmeleri mümkün değildir. Arsa sahibiyle, arsa karşılığı inşaat yapım işine ilişkin düzenlenen "Hâsılat Paylaşımı İnşaat ve Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi"ne, 488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV-21 fıkrası kapsamında damga vergisi istisnası uygulanamaz.

Sözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin düzenlenen kâğıtların damga vergisi

(06.03.2012 tarih ve 108 sayılı özelge)

Bakanlığın 01.02.1973 tarih ve 6483-6 sayılı genel yazısında, mukavelename sürelerinin, ilk mukaveledeki işten ayrı olarak, yeniden bir iş veya taahhüdü icap ettirecek şekilde uzatılması halinde, artan belli ya da hesap edilebilir meblağ üzerinden nispi damga vergisine tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre, Kalkınma Ajansının, desteklediği projelerle ilgili olarak düzenlenen sözleşmelerde yapılan değişikliklerle ilgili olarak;

- Proje tutarında bir artış olmaksızın projenin süresinde bitirilememesinden dolayı ilave süre verilmesi halinde, düzenlenecek kâğıdın damga vergisine tabi tutulmaması,

- Proje bütçesine yeni kalem eklenmesi, maliyet miktarları ve birim fiyat değişiklikleri ile mukaveledeki belli paranın artırılması halinde, düzenlenecek kâğıdın artan tutar üzerinden aynı nispette vergiye tabi tutulması,

- Yararlanıcı ile Ajans arasında düzenlenecek fesih sözleşmesinin, 488 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı tablonun I/A-5 fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması,

- Adres, telefon, banka hesabı, koordinatör değişiklikleri ile yararlanıcı unvanında meydana gelen değişiklikler gibi işlem değerine tesir etmeyen değişiklikler nedeniyle düzenlenecek kâğıdın damga vergisine tabi tutulmaması,

gerekmektedir.

Türkiye’de düzenlenen sözleşmenin tercümesinin noterde onaylanması işlemi nedeniyle damga vergisi aranıp aranmayacağı

(08.03.2012 tarih ve 113 sayılı özelge)

Türkiye’de düzenlenen sözleşme damga vergisine tabi olup söz konusu sözleşmenin Türkçeden Fransızcaya tercümesinin noterde onaylatılması işlemi nedeniyle ayrıca damga vergisi aranmaz.

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz. pwc

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.