Sosyal güvenlik hukukunun duayenlerinden Prof. Dr. Ali Rıza Okur hoca ile sohbet ediyoruz. Konumuz, sosyal güvenlik reformu. Hoca, reformla ilgili önemli tespitlerde bulunmuş.
Diyor ki, sosyal güvenlik reformu tasarısına göre bir hak sahibi, sigortalı olan anne ya da babasını kesinleşmiş mahkeme kararıyla öldürürse kendisine aylık veya gelir bağlanmayacak, mahkeme kararı olmadan öldürürse de aylık veya gelir bağlanacak. Hoca, ifade yanlışlığından dolayı, düşüncenin yasa metnine yansıtılamadığını ve bunun sonucunda da ortaya imkánsız bir düzenlemenin çıktığını belirtiyor. Konuyu biraz daha açmak gerekirse, sosyal güvenlik reformu olarak adlandırılan 5510 sayılı Kanunda, ölen sigortalının hak sahiplerine hangi durumlarda gelir ve aylık bağlanmayacağı 56. maddede düzenlenmiş. Tasarıya göre, ölen sigortalının hak sahiplerinden; * Kesinleşmiş yargı kararı üzerine, kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış olan sigortalıyı, kasten öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlere veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez hale veya malûl duruma getirenlere, * Kesinleşmiş yargı kararı üzerine, kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlemesi veya bunlara karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarılanlara, Gelir veya aylık ödenmeyeceği, ödenmiş bulunan gelir ve aylıkların ise geri alınacağı öngörülüyor. Diğer bir deyişle, hak sahibi önce mahkemeden babasını veya annesini öldürebileceğine ilişkin bir mahkeme kararı alır ve bu karar da kesinleşirse, mahkeme kararına dayanarak öldürdüğü için kendisine aylık veya gelir bağlanmayacak. Ancak, tasarı metnine göre, hak sahibi mahkeme kararı olmadan anne-babasını öldürürse, bu durumda kendisine aylık veya gelir bağlanacak. Bu yazım hatasının bir hukuk faciasına yol açmadan önce mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Dul eşe son kocanın aylığı bağlanacak Yine, aynı maddede, * Sonraki eşinden dolayı bu Kanuna göre gelir veya aylığa hak kazanan dul eşe, önceki eşinden, Gelir veya aylık ödenmeyeceği, ödenmiş bulunan gelir ve aylıkların ise geri alınacağı öngörülüyor. Yani, dul eş son kocasından kalan aylığı almak zorunda kalacak. Önceki eşinden dolayı daha yüksek bir ölüm aylığı/geliri alabilme imkánı olan dul eşin, bu hakkının elinden alınmasının ciddi sakıncaları ortaya çıkacak. Dul eşe, yüksek aylığı tercih etme hakkı verilmelidir. Anlaşmalı boşananların da aylığı kesilecek Ülkemizdeki önemli bir sorunda, kocasından anlaşmalı boşanarak anne-babasından dolayı yetim aylığı alan kız çocuklarında yaşanıyor. Gerçekten, hak etmediği halde, kocası ile anlaşarak boşanan, ancak karı-koca hayatını yaşamaya devam edenlerin sayısının çok fazla olduğunu görüyoruz. Şükrü Kızılot hoca da, Hürriyet Gazetesindeki 08.08.2006 tarihinde yayınlanan ‘Nik hsız seviyeli birlikteliğe hapis’ başlıklı köşe yazısında, Çorumlu Yadigarın ibretlik öyküsünü yazmıştı. Bu şekilde yetim aylığı alan kadınlar kocalarından boşanmış olduğu için, onların miraslarından ve onlardan kalacak dul aylıklarından yararlanamıyor. Aslında, eşinin mirasından yararlanamadığı için kadın açısından son derece sakıncalı olan bu durumdan en fazla zararı Sosyal Güvenlik Kurumu görüyor. İşte, sosyal güvenlik reformu bu kanayan yaraya bir çözüm getiriyor. Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilecek. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, geri alınacak. http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=139818 |