Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri PDF Yazdır e-Posta
23 Mayıs 2012

Image

Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen seçilmiş bazı özelgeler

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresinden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresinin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.

Gelir İdaresince verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenlerine konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Yurt dışından faizsiz olarak temin edilen kaynağın ilişkili şirkete faizsiz kullandırılması halinde kurumlar vergisi ve stopaj uygulaması

(07.04.2012 tarih ve 465 sayılı özelge)

Türkiye’de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan Hollanda mukimi ilişkili şirketten temin edilen kaynak karşılığında herhangi bir faiz ve benzeri ödemede bulunmaması veya gider yazılmaması halinde, örtülü sermaye şartları gerçekleşse bile bedelsiz kullanılan söz konusu kaynak dolayısıyla dağıtılmış kar payı kabul edilecek bir tutar olmayacaktır.

Ancak, faizsiz olarak Hollanda mukimi olan ortaktan temin edilen kaynağın Türkiye’deki iştiraklere kullandırılması halinde, tam mükellefiyete tabi şirket veya iştirakleri olan şirketler hakkında Kurumlar Vergisi Kanunu’nun örtülü sermaye ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri uygulanacaktır.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Hollanda mukimi olan ortaktan temin edilen kaynak karşılığında nakden veya hesaben faiz ödemesinde bulunulmaması veya tahakkuk ettirilmemesi halinde, anılan maddeye göre vergi tevkifatı yapılması söz konusu olmayacaktır.

Yatırım Teşvik Belgesine istinaden ithal edilen makinelerin yıllara sari inşaat işi kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve KDV’nin 13/d maddesine göre istisna uygulaması

(05.03.2012 tarih ve 863 sayılı özelge)

İmzalanan sözleşme çerçevesinde yapılan "... Regülatörü ve HES İnşaatı" işi; Yatırım Teşvik Belgesinde belirtilen ve söz konusu inşaat ve onarım işinde kullanılan makine ve teçhizatların temini ile inşaat işini kapsadığından, belirtilen işlerin bir bütün olarak yıllara sari inşaat ve onarım işi kapsamında değerlendirilmesi ve söz konusu sözleşmede belirtilen işlerin fiilen tamamlandığı ya da işin bırakıldığı tarihe kadar, makine ve teçhizat temini dahil ödenen hak edişlerin tamamından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, düzenlenen YTB kapsamında yer alan makine ve teçhizatın firma tarafından teslimi KDV Kanunu’nun 13/d maddesi kapsamında KDV den istisnadır. Ancak, YTB kapsamında yer alsa dahi makine ve teçhizat niteliği taşımayan mallar ile hizmet mahiyetindeki işlerin bu istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, HES inşaatı için ifa edilecek inşaat taahhüt hizmetlerinde KDV istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Yurtdışında yerleşik firmaya yapılan franchise ödemelerinin kurumlar vergisi karşısındaki durumu

(05.03.2012 tarih ve 832 sayılı özelge)

İtalya mukimi firmaya franchise bedeli karşılığında yapılacak ve gayri maddi hak bedeli niteliği taşıyan ödemenin "Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması" uyarınca % 10 oranında kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

Anılan firmanın mukimlik belgesini ibraz etmemesi durumunda ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacağından, İtalya mukimi firmaya yapılacak ödemeler üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Belediye tarafından uygulanan ecrimisil bedelinin gider olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği

(14.03.2012 tarih ve 1026 sayılı özelge)

Ecrimisil adı altında yapılan ödemeler kira ödemesi niteliği taşıdığından, söz konusu ödemelerin tahakkuk ettiği tarihler itibariyle ilgili dönemlerde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

Malın çalınması veya kaybolması halinde ödenen tazminatın gider kaydedilip kaydedilemeyeceği

(08.03.2012 tarih ve 908 sayılı özelge)

Çalınan veya kaybolan kıymetlerin gider yazılması mümkün olmadığı gibi para taşımacılığı ve dağıtım hizmetlerinde kaybolan veya çalınan kıymetlere ilişkin tutarların karşı tarafa tazmin edilmesi nedeniyle yapılan ödemelerin de kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, çalınan kıymetler ile ilgili olarak sigortadan alınan tazminatların emtianın değerini aşan kısmının gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

2. Katma Değer Vergisi Kanunu

Yurt dışından faizsiz olarak temin edilen kaynağın ilişkili şirkete faizsiz kullandırılması halinde vergileme

(07.04.2012 tarih ve 465 sayılı özelge)

Hollanda mukimi şirketten temin edilen finansman hizmeti katma değer vergisine tabi olup, bu hizmetin karşılığını teşkil eden faiz tutarı üzerinden % 18 oranında hesaplanacak KDV’nin sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerekmektedir. Bu hizmetin karşılıksız ya da emsaline göre düşük bedelle temin edilmesi halinde matrah olarak emsal bedel esas alınır.

Diğer taraftan, yurt dışından temin edilen finansman kaynağın ortağı olunan şirkete aktarılması işlemi de finansman temini hizmeti niteliği taşıdığından, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1. maddesi gereğince katma değer vergisine tabi bulunmaktadır.

İthal edilerek yurt içinde satılan mallar için ödenen royalty bedelinin KDV karşısındaki durumu

(09.04.2012 tarih ve 1285 sayılı özelge)

İthal edilip satılan markalı ürünlerden kaynaklanan royalti bedeli KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre vergiye tabi olup, düzenlenecek faturada hesaplanacak KDV’nin de aynı Kanun’un 29. maddesi uyarınca indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, ithal edilen markalı ürünler için Türkiye’deki, marka hakkına sahip firmaya ödenen royalti tutarının, Gümrük Kanunu’nun 27/1-c ve Gümrük Yönetmeliğinin 56. maddesi kapsamında ithal eşyasının gümrük kıymetine dahil edilmemesi gerektiği düşünülmekle birlikte, konu hakkında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na başvurulması uygun olacaktır.

Ayrıca, marka kullandırılması hizmetinin karşılığı olan royalti ödemesi, KDV oranı % 8 olan mallardan kaynaklansa dahi, genel oranda (% 18) KDV ye tabidir.

Hizmet ihracı istisnasında DAB ibrazının zorunluluğu

(10.04.2012 tarih ve 32 sayılı özelge)

Hizmet ihracatı istisnasının uygulamasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği 26 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde; hizmetin Türkiye’de yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması, fatura veya benzeri nitelikteki belgelerin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi, hizmetin bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesi ve hizmetten yurt dışında faydalanılması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmektedir.

Hizmet ihracının tevsikinde aranan belgeler, 84 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde belirlenmiş olup, hizmet bedelinin döviz olarak Türkiye’ye getirildiğinin münhasıran bankalarca düzenlenmiş döviz alım belgesi aslı veya ilgili banka şubesince onaylanmış örneği ya da dövizin yurt dışından geldiğini gösteren bankadan alınmış belgelerle tevsik edilmesinin gerektiği belirtilmiştir.

Öte yandan, 113 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde, yurt dışındaki müşteriler için ifa edilen hizmetlerin, hizmetin ifa edildiği dönemde, bedelin döviz olarak Türkiye’ye gelmesi beklenilmeden ihracat istisnası kapsamında beyan edileceği, ancak, bu şekilde beyan edilen işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim konusu yapılamayan vergilerin iadesinin hizmet bedeli döviz olarak Türkiye’ye gelmeden yerine getirilmeyeceği açıklanmıştır.

Bu çerçevede, hizmet ihraç edilen yurt dışındaki müşteriden, aynı zamanda hizmet ithalinin de yapılması ve ihracat tutarının ithalat tutarından fazla olması halinde aradaki farka isabet eden döviz alım belgesinin ibrazı yeterli olup, taraflar arasında düzenlenen "mahsuplaşma" yazılarının da tevsik edici belge olarak ibrazı gerekmektedir.

Adi ortaklığın feshi nedeniyle devreden KDV’nin kullanımı

(05.03.2012 tarih ve 59 sayılı özelge)

Adi ortaklıklar KDV açısından ortaklardan ayrı bir mükellefiyete tabi tutulmaları sebebiyle, adi ortaklığın devreden KDV’sinin ortakların kendi muhasebe kayıtlarında ve KDV beyannamelerinde hisseleri nispetinde indirim konusu yapmaları mümkün değildir.

Bu nedenle, ortaklığın feshi nedeniyle indirim konusu yapılamayan KDV’nin sonraki döneme devrolunan KDV olarak kalması gerekmekte olup, devrolunan KDV’nin iadesinin talep edilmesi veya ortaklar tarafından kendi adlarına verilecek KDV beyannamesinde "İndirilecek KDV" olarak beyan edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Türkiye’deki havaalanlarında, havayolu şirketlerine doğrudan tesliminde yapılan aracılık faaliyetinin katma değer vergisinden istisna olup olmadığı

(03.03.2012 tarih ve 274 sayılı özelge)

Türkiye’de bulunan hava meydanlarındaki havayolu şirketlerine yurtdışındaki firmalarca yapılacak uçak kimyasalları ve motor yedek parça teslimleri için yurtdışındaki firmalara verilen aracılık hizmetlerinin, hizmetten Türkiye’de faydalanılıyor olması nedeniyle katma değer vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, faaliyetin hava taşıma araçları ile yük ve yolcuya doğrudan verilen hizmet kapsamında olmaması nedeniyle Kanun’un 13/b maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Üretilen programların değerinin mahkeme tarafından belirlenerek aktife alınması halinde KDV uygulaması ve 2 no.lu KDV beyannamesi verilip verilmeyeceği

(08.03.2012 tarih ve 916 sayılı özelge)

KDV’de vergiyi doğuran olay, malın teslimi veya hizmetin ifası anında gerçekleşeceğinden, üretilen yazılım programlarının aktife kaydedilmesinde fatura düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, KDV uygulaması açısından herhangi bir vergisel yükümlülük de doğmamaktadır.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’na göre emtia maliyet bedeliyle değerlenmekte ve şartları haiz mükelleflerce Kanun’un mükerrer 298. maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi haricinde başka bir değerleme işlemi yapılamamaktadır. Dolayısıyla, enflasyon düzeltmesi haricinde mahkeme marifetiyle veya başka bir şekilde yapılan değerleme işleminin vergi uygulamalarına konu bilançolarda yer alması mümkün bulunmamaktadır.

Yıkılan binanın yerine yenisinin yapılması halinde, yıkılan bina nedeniyle yüklenilen ve indirim konusu yapılan KDV’nin düzeltilip düzeltilmeyeceği

(05.03.2012 tarih ve 72 sayılı özelge)

Mevcut fabrika binasının yıkılarak yerine yenisinin yapılması işlemleri birbirini tamamlayan ve birbirinin devamı niteliğinde işlemler olduğundan ve yıkılan binaya ait amortisman yoluyla itfa edilemeyen maliyet bedeli yeni binanın maliyetine dahil edileceğinden, daha önce inşa edilen fabrika binası dolayısıyla yüklenilen ve harcamaların yapıldığı dönemlerde genel esaslar çerçevesinde indirim konusu yapılan KDV’den binanın itfa edilemeyen kısmına isabet eden tutar için herhangi bir düzeltme işlemi yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Yurtdışında yerleşik firmaya yapılan franchise ödemelerinin KDV karşısındaki durumu

(05.03.2012 tarih ve 832 sayılı özelge)

Yurt dışında yerleşik firmalardan alınan franchise hizmeti KDV’ye tabi olduğundan, franchise bedeli üzerinden hesaplanan KDV’nin sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen verginin aynı döneme ilişkin 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Belediye tarafından uygulanan ecrimisil bedelinin KDV’ye tabi olup olmadığı ve ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağ

(14.03.2012 tarih ve 1026 sayılı özelge)

İşgal edilen arazi Belediyenin kendi tüzel kişiliğine ait bir arazi ise talep edilen ecrimisil bedeli KDV Kanunu’nun 17/4-d maddesine göre KDV’den müstesnadır. Ancak arazinin, belediyenin iktisadi işletmesine dahil olması veya bu kiralama işlemi nedeniyle bir iktisadi işletme oluşması halinde söz konusu kiralama işlemi Kanun’un 1/1. inci maddesine göre KDV’ye tabi olacaktır.

Diğer yandan, Kanun’un 29/1. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanun’da aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler nedeniyle ödenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’yi indirim konusu yapabilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, bahsi geçen kiralama işlemi nedeniyle düzenlenecek kanuni belgedeki KDV indirim konusu yapılabilecektir.

Hazır yemek satışlarında faturanın aylık düzenlenip düzenlenemeyeceği

(14.03.2012 tarih ve 13 sayılı özelge)

Katma değer vergisi doğmasında ana prensip mal teslimi veya hizmet ifasının tamamlanmasıdır. Ancak kısım kısım mal tesliminde her bir kısmın teslimi genel hükümler çerçevesinde verginin doğmasına neden olmaktadır.

KDV yönünden bir vergilendirme dönemini aşan hizmet ifalarında en geç aylık dönemler itibariyle fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, bir yılı kapsayacak şekilde ihale usulüyle alınan ve kısım kısım hizmet ifası niteliğinde bulunan işlerde her bir kısmın ifasından itibaren yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi mümkündür.

Diğer taraftan, sevk irsaliyesi ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen bir belge olduğundan her bir sevkiyat için irsaliye tanzimi ile düzenlenecek olan faturaların bu irsaliyeler ile ilişkilendirilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Ayni sermaye ihracı kapsamında yurtdışına gönderilen araçların alımında ödenen KDV’nin iadesi

(06.03.2012 tarih ve 883 sayılı özelge)

KDV ödenmek suretiyle iktisap edilen araçların ihracat mevzuatı çerçevesinde ayni sermaye kapsamında ihraç edilmesi işlemi, Kanun’un 11/1-a maddesi gereğince KDV’den istisna olup, bu araçlara ilişkin yüklenilen KDV’nin de, ihracatın gerçekleştiği dönemde kısmen veya tamamen indirim yoluyla telafi edilememesi halinde, aynı Kanun’un 32. maddesine göre iade edilebilecektir.

Müşteri çekleriyle yapılan ödemenin müteselsil sorumluluğu ortadan kaldırıp kaldırmayacağı

(06.03.2012 tarih ve 843 sayılı özelge)

Mal alışlarına yönelik ödemelerin müşterilerden alınan ve üzerinde ciro bulunan çeklerle yapılması durumunda, çeklerin Türk Ticaret Kanunu’nun 697. maddesi ve 1 no.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerine uygun olarak düzenlenmesi, ayrıca söz konusu çeklerin şirketin kendi ödemelerinde kullanıldığının yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen KDV iadesi tasdik raporunda izah veya tevsik edilmesi şartıyla, bu ödemelerin de 84 seri no.lu KDV Genel Tebliği’nin III/1.1. bölümü kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.

SAN-TEZ Projeleri kapsamında ödenen katkı paylarına ilişkin katma değer vergisi indirimi

(05.03.2012 tarih ve 106 sayılı özelge)

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen proje bütçesine "KDV dahil" ibaresi ile yapılan katkı payı ödemesi, yapılan bir teslim ya da hizmetin karşılığını teşkil etmeyip, KDV Kanunu’nun 29/1. maddesine göre de indirilecek KDV mahiyetinde değildir. Bu ödemelerin "KDV dahil" ibaresi ile yapılması ise proje bütçesinin KDV dikkate alınarak belirlenmesinin bir sonucudur. Bu nedenle, projeye ilişkin katkı payı ödemeleri için, ödeme dönemi itibariyle KDV indirim hakkı bulunmamaktadır.

Ancak, projenin tamamlanması sonrasında, Şirketin bu projedeki payı nedeniyle KDV’ye tabi bir teslim ya da hizmet söz konusu olduğu takdirde, bu KDV’nin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkün olacaktır.

3. Özel Tüketim Vergisi Kanunu

Ayni sermaye ihracı kapsamında yurtdışına gönderilen araçların alımında ödenen ÖTV’nin iadesi

(06.03.2012 tarih ve 883 sayılı özelge)

ÖTV ödenmek suretiyle iktisap edilen araçların, ihracat istisnası kapsamında ayni sermaye olarak yurtdışına gönderilmesi halinde, söz konusu araçların ilk iktisabında ödenen ÖTV’nin, iade için gerekli belgeler ibraz edilmek kaydıyla nakden/mahsuben iadesinin talep edilmesi mümkün bulunmaktadır.

4. Vergi Usul Kanunu

Aktife kayıtlı aracın motorunun yenilenmesi halinde, motor ve montaj bedelinin itfası

(08.03.2012 tarih ve 932 sayılı özelge)

Aktife kayıtlı otobüsün ilk iktisabında var olan motorun değiştirilmesi halinde yeni motor otobüsün ömrünü uzatmak amacıyla yapılan bir gider olduğundan, yeni motor bedeli alındığı hesap döneminden itibaren bu otobüs için belirlenen süre ve oranda amortismana tabi tutulur. Buna göre, otobüse ait motorun 2010 yılında yeni modeliyle değiştirilmesi durumunda yeni motor bedeli 2010 yılından başlayarak otobüs için belirlenen oran ve sürede amortismana tabi tutulması gerekmektedir.

Taşımacılık faaliyetinde kullanılan aracın motorunun yenilenmesi durumunda motor bedelinin yanı sıra motorun montajı için yapılan giderler motor için yapılan müteferri giderlerden olduğu için, toplam değer üzerinden (işçilik + motor bedeli üzerinden) amortisman ayrılması gerekmektedir.

Yabancılara yapılan satışlara ilişkin tahsilatların tevsiki

(08.03.2012 tarih ve 920 sayılı özelge)

Türkiye’de mukim olmayan yabancılara (nihai tüketiciler) yapılacak satışlara ilişkin tahsilatların, banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak, Türkiye’de mukim olmayan yabancılara yapılacak "ticari amaçlı" teslimlere ilişkin olarak bu kişilerce bedelin Türkiye’de ödenmek istenilmesi durumunda banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir.

Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri kapsamında yurtdışındaki şirket merkezinden gelen mali kaynağın değerleme hükümlerine tabi olup olmadığı

(26.03.2012 tarih ve 424 sayılı özelge)

Yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri kapsamında yurtdışındaki şirket merkezinden Türkiye’deki işyerine gönderilen paranın;

- Mal ve hizmet hareketine dayanmaması,

- İhraç veya ithal edilen emtiaya yönelik olmaması,

- Gerçek bir alacak ve borç niteliği taşımaması

durumunda, alacak veya borç olarak değerlemesine gerek bulunmamakla birlikte, yurt dışındaki merkezden işyerine gönderilen paranın kasa ya da banka mevcudu olarak, Vergi Usul Kanunu’nun 280 ve 284. maddeleri uyarınca değerlemeye tabi tutulması ve oluşan kur farklarının gelir veya gider hesapları ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

Deneme amaçlı teslim edilen ürünler için faturanın düzenlenme süresi

(08.03.2012 tarih ve 906 sayılı özelge)

Satılan malın alıcıya teslim edilmek üzere taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunludur. Ayrıca, malın teslim tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, faturanın deneme süresi sonunda düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan, satılan malların iade edilmek istenilmesi durumunda vergi mükellefleri tarafından fatura, mükellef olmayanlar tarafından yapılacak iadelerde ise gider pusulası düzenlenmesi gerekmektedir.

Tedarikçi firmalardan temin edilmek suretiyle internet sitesi üzerinden yapılan satışlarda belge düzeni

(08.03.2012 tarih ve 918 sayılı özelge)

Tedarikçi firmalardan temin edilip, doğrudan tedarikçi firma tarafından müşteriye gönderilen mallarda belge düzeni aşağıdaki gibi olacaktır:

- Satışı yapılan ürünler için, teslim tarihinden itibaren yedi gün içinde müşteriler adına fatura düzenlenecektir.

- Tedarikçi firma tarafından satılan mallar için de yedi gün içinde fatura (tedarikçinin yurtdışındaki bir firma olması halinde ilgili ülke mevzuatına göre muteber bir belge) düzenlenecektir.

- Ürünün tedarikçi firma tarafından alıcıya teslim edilmek üzere taşınması veya taşıttırılması nedeniyle, tedarikçi firma, bir nüshası kendinde kalacak ve diğer nüshası müşteriye gönderilecek şekilde sevk irsaliyesi düzenlenecek, ayrıca kendinde kalan nüshasının bir (örneğini) fotokopisini de şirkete gönderecek ve sevk irsaliyesinin müşteriler bölümüne ise"........ adına müşteri (X)’e teslim edilmek üzere"ibaresi yazılacaktır.

İştirak hissesi satışının yenileme fonu müessesesi karşısındaki durumu

(08.03.2012 tarih ve 919 sayılı özelge)

Yenileme fonunun ayrılabilmesi amortismana tabi bir iktisadi kıymetin varlığı ile bu kıymetin satılmasından oluşan kârın aynı neviden bir iktisadi kıymetin alımında kullanılması halinde söz konusu olmaktadır.

Bu itibarla, amortismana tabi olmayan iştirak hissesi satışından doğacak kârın, bir yatırımda kullanılması halinde söz konusu yatırımla ilgili olarak yenileme fonu müessesinden faydalanılması mümkün bulunmamaktadır.

Karşılıksız çıkan çekin karşılıksız çıktığına ilişkin kaydın yapıldığı dönem itibariyle dava veya icra takibine başlanılması gerektiği, bu dönemde karşılık ayrılmayan alacaklar için müteakip yıllarda karşılık ayrılmasının mümkün bulunmadığı

(28.03.2012 tarih ve 366 sayılı özelge)

Şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde karşılık ayrılması mümkün olmamaktadır.

Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması, ancak gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların takip edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, karşılıksız çıkan çekin karşılıksız çıktığına ilişkin kaydın yapıldığı dönem itibariyle dava veya icra takibine başlanılması gerekmekte olup, bu dönemde karşılık ayrılmayan alacaklarınız için müteakip yıllarda karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Bankalardan alınan altın kredisinin dönem sonu veya geri ödeme tarihinde baz alınacak değerleme ölçüsü

(22.03.2012 tarih ve 1119 sayılı özelge)

Vergi Usul Kanunu’nun 289. maddesinde, değerleme esasları bölümünde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazinin vergi değerleriyle, diğerlerinin ise, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedeliyle değerleneceği ifade edilmiştir.

Vergi Usul Kanunu’nda ayni bir borç niteliğinde bulunan altın kredisinin değerlemesi konusunda özel bir hüküm bulunmamakla birlikte, mezkûr Kanun’un 289. maddesine göre değerleme yapılabilmesi, kendi ölçüsüyle değerlenmesine imkân bulunmaması halinde söz konusu olacaktır. Ancak, altın kredisi işletme açısından bir borç niteliği taşıdığından değerleme ölçüsü olarak borçlar için belirlenen ölçünün kullanılması ve anılan Kanun’un 285. maddesi uyarınca mukayyet değerle değerlenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin 2008-32/35 no.lu Tebliğin;

- 8. maddesinde, "Bankalar depo hesapları karşılığı altın, gümüş veya platin ile satın aldıkları altın, gümüş veya platinin teslimi suretiyle, yurtiçinde veya yurtdışında yerleşik gerçek veya tüzel kişi müşterilerine bankacılık mevzuatı dahilinde altın, gümüş veya platin kredisi kullandırabilirler. Altın, gümüş veya platin kredisi uygulamasında miktar, bu Tebliğ’in 5 inci maddesinde belirtilen usule göre tespit edilir.",

- 9. maddesinde, "Altın, gümüş veya platin kredisi hesaplarına bankalarca tespit edilecek oranlar üzerinden tahakkuk ettirilecek faizler, altın, gümüş veya platin olarak hesaplarda izlenir. Bu kredi hesapları, müşteriler tarafından altın, gümüş veya platin teslimi suretiyle veya banka ile müşteri arasında varılacak anlaşmaya göre Türk Lirası veya döviz geri ödemesi yapılarak kapatılabilir.",

- 10. maddesinde, "Altın, gümüş veya platin alış ve satış fiyatları bankalarca, serbestçe tespit edilir."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre;

- Tebliğin 10. maddesine göre, bankalar altın alış ve satış fiyatlarını serbestçe belirleyebildikleri için, altının İstanbul Altın Borsasındaki değerinin değil, krediyi kullandıran bankanın altın kredisi için tespit etmiş olduğu satış fiyatının esas alınması,

- Bankadan alınan altın kredisi, kredi sözleşmesine dayanan bir borç niteliği taşıdığından mukayyet değerle değerlenmesi, geçici vergi dönemi ve hesap dönemi sonundaki dönem için altın olarak hesaplanan faizin de mukayyet değere eklenmesi,

- Kredinin geri ödemesi sırasında mukayyet değerle geri ödeme tarihinde bankanın hesapladığı değer arasındaki farkın, gelir veya gider hesaplarına intikal ettirilmesi,

- Kredi olarak alınan altının, işletme için emtia niteliğinde olması sebebiyle aktife maliyet bedeli ile kaydedilmesi, geçici vergi dönemi sonları itibariyle stokta bulunan fiziki altın mevcudunun maliyet bedeli ile değerlenmesi ve satılmadığı sürece gelir veya gider hesaplarını etkilememesi

gerekmektedir.

Müteselsil sorumlu olarak yapılan ödemeler için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mümkün olup olmadığı

(08.03.2012 tarih ve 933 sayılı özelge)

Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için alacağın öncelikle hasılat hesaplarına girmiş olması gerekmektedir. Bu durumda işletmenin sonuç hesaplarını etkilemeyen, yani daha önce kârın teşekkülünü etkilememiş bir alacağın karşılık ayrılarak zarar yazılması mümkün değildir.

Bu nedenle, hâsılat kaydedilmeyen, müteselsil sorumluluk kapsamında ödenen ve başka şirketten olan kaynak kullanım destekleme primi ve faiz alacağı için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Sigorta şirketinin acentesi konumundaki Bankanın şube personeline ödüllü satış kampanyası çerçevesinde verilen teşvik ve ciro primin vergi kanunları karşısındaki durumu

(08.03.2012 tarih ve 917 sayılı özelge)

Sigorta şirketinin poliçe satışlarının artırılması amacıyla acente konumundaki banka şubelerinin personeline yapılacak teşvik primi ödemeleri, sigorta şirketi tarafından acenteye (bankaya) verilen ciro primi niteliğindedir. Dolayısıyla geçici vergi dönemleri itibariyle söz konusu ciro primlerinin tahakkuk ettirilmesi ve banka tarafından firma adına 243 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde açıklanan şartlara uygun olarak dekont düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, ödenen söz konusu ciro primlerinin şirket tarafından pazarlama ve satış gideri olarak yasal defterlere kaydedilerek giderleştirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, teşvik primleri acente konumundaki şirket tarafından kurum kazancının tespitinde bir taraftan gelir unsuru olarak dikkate alınırken, diğer taraftan hediye çeki verilmesi, personelin şahsi kredi kartı hesabına puan verilmesi, çeyrek veya belli gramajda altın verilmesi veya şahsi kullanımına mal sunulması suretiyle personele verilen söz konusu teşvikler ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat olarak ücret kapsamında değerlendirilecek ve şirket tarafından kurum kazancının tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınacaktır. Bahse konu teşviklerin personele nakden veya hesaben ödenmesi esnasında ayrıca banka tarafından Gelir Vergisi Kanunu’nun 94, 103 ve 104. maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

5. Ar-Ge Teşvikleri

TÜBİTAK tarafından desteklenen Ar-Ge projesinden doğan alacakların temlikine ilişkin düzenlenen kâğıdın damga vergisinden istisna olup olmadığı

(20.04.2012 tarih ve 487 sayılı özelge)

5746 sayılı Kanun’un 3. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca, bu Kanun ve ilgili yönetmelikte kapsam ve sınırları belirtilen Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesna olup, bu kapsam ve sınırların dışındaki kâğıtların söz konusu kanun hükümlerinden yararlanması mümkün bulunmamaktadır.

Bu yasal açıklamalar çerçevesinde, TÜBİTAK tarafından desteklenen projeye ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve edecek alacakların bir bankaya devir ve temlik edilmesine yönelik düzenlenen temliknamenin, Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri ile bu çerçevede yapılan Ar-Ge ve yenilik projeleri nedeni ile düzenlenmediği gibi münhasıran kullandırılacak krediye ilişkin olmayıp genel mahiyetli borçları içerdiği anlaşıldığından, gerek 5746 sayılı Kanun kapsamında gerekse Damga Vergisi Kanunu kapsamında damga vergisinden müstesna tutulabilmesi mümkün bulunmamaktadır.

6. Damga Vergisi Kanunu

İhracat bedelinin temlikine ilişkin sözleşmenin damga vergisi

(02.05.2012 tarih ve 479 sayılı özelge)

Yurt dışındaki şirketten olan akreditif alacaklarının temlikine ilişkin olarak düzenlenen kâğıdın, söz konusu alacağın ihracattan kaynaklandığının, dolayısıyla ihracata ilişkin olduğunun tevsiki halinde, damga vergisi ve harçtan istisna edilmesi gerekmektedir.

Birden fazla müteselsil kefil bulunan kira sözleşmesinin damga vergisi

(26.04.2012 tarih ve 262 sayılı özelge)

Kira sözleşmesine konan kefalet şerhinin "müteselsil kefil" veya "müşterek müteselsil borçlu" sıfatıyla konulması ve kira sözleşmesinde belirtilen borç ediminin tamamına kefil olunması durumunda, kefalet şerhi asıl akitle birbirine bağlı ve bir asıldan doğma akit ve işlem olarak kabul edileceğinden, kira sözleşmesinin, Damga Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğince, en yüksek vergi alınmasını gerektiren işlem olan kefalet şerhi üzerinden, müteselsil kefil sayısı dikkate alınmaksızın, Kanun’a ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası gereğince damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Sözleşmenin tercümesinin noterde onaylatılmasının damga vergisi karşısındaki durumu

(08.03.2012 tarih ve 2012 sayılı özelge)

Türkiye’de düzenlenen ve damga vergisine tabi olan sözleşmenin tercümesinin noterde onaylanması işlemi ayrıca damga vergisine tabi değildir.

Yurt dışındaki şirkete Türkiye’den para gönderilmesini temin eden sözleşmenin, bankaya ibrazı nedeniyle damga vergisine tabi olup olmayacağı

(05.03.2012 tarih ve 60 sayılı özelge)

Yurt dışında düzenlenen ve başka bir ülkede kurulan şirkete Türkiye’deki bankadan borç para gönderilmesine dayanak teşkil etmek üzere bankaya ibraz edilen "Borç Para Sözleşmesi"nin, hükümlerinden Türkiye’de yararlanılması nedeniyle Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. pwc

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.