Vergi Mükellefiyet Kayıtlarının Re’sen Silinmesi: Uygulama Sonuçları ve Sorunlar |
18 Haziran 2012 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
I- GİRİŞ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “İşi Bırakmanın Bildirilmesi” başlıklı 160. maddesine 4369 sayılı Kanunla(1) eklenen hükümlerle vergi dairelerine, bazı durumlarda mükelleflerin vergi mükellefiyet kayıtlarının re’sen silinebilmesi, Maliye Bakanlığı’na da bu hükümlerin uygulanmasına ilişkin usulleri belirleme yetkisi verilmiştir. Daha sonra 5228 sayılı Kanunla(2) bu hükümlerde değişiklikler yapılmış ve uygulamaya yönelik kapsamlı bir Genelge(3) yayımlanmıştır. Vergi dairelerince, 2005-2012 döneminde bu düzenlemeler kapsamında 231.550’si kurumlar vergisi ve 230.371’i gelir vergisi mükellefi olmak üzere, toplam 461.921 mükellefe ait en az bir vergi türünden mükellefiyet kaydı silinmiştir(4). Bu yetki, vergiye tabi faaliyetlerinin tespit edilemediği, maddede sayılan bazı durumlarda mükelleflerin işi bırakmış addolunması esasına dayanmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesinde işi bırakma, “vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi” olarak tarif edilmiştir. İşi bırakma gerçekleşmediği ve bu durum vergi dairesinin bilgisine girmediği sürece vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerden tüm vergi yükümlülüklerini yerine getirmeleri beklenir. Bunlardan en önemlisi, sürekli yükümlülüklerde vergiye tabi bir işlem/faaliyet olmasa da beyanname ve bildirim verme zorunluluğudur. Bu düzenleme ile gayri faal olduğu tespit edilecek gerçek veya tüzel kişilerin vergi mükellefiyet kayıtları silinerek bu mükellefiyetleri ile ilgili beyanname ve bildirim verme yükümlülükleri sonlandırılmaktadır. Genelge’de, işi terk dilekçesi veren mükelleflerin mükellefiyetlerinin de terkin edileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde vergi dairelerinin bu mükelleflere yönelik olarak yürüteceği gereksiz iş yükünün azaltılması ve faal mükelleflere daha iyi hizmet verilerek etkinliklerinin arttırılması amaçlanmaktadır. Terkin işlemlerine ilişkin veriler, bu yetkinin etkin bir şekilde kullanıldığını göstermektedir. Bu yazıda, öncelikle, vergi mükellefiyet kayıtlarının re’sen silinmesi düzenlemesine sebep olan vergi idaresinin “gayri faal mükellefler” sorununa işaret edilecek, getirilen düzenlemenin kapsamı üzerinde durulacaktır. Daha sonra, uygulama sonuçları ve genel bir değerlendirme ile birlikte bazı uygulama sorunlarına ve düzenlemenin işi bırakma addolunarak yapılmasının özellikle şirketler açısından işi bırakma kavramında yol açtığı anlam karmaşasına dikkat çekilecektir.www.ozdogrular.com II- VERGİ İDARESİNİN GAYRİ FAAL MÜKELLEFLER SORUNU VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI A- GAYRİ FAAL MÜKELLEFLER SORUNU Sürekli yükümlülüklerde vergilemenin zamanında ve doğru yapılabilmesi için vergi dairelerince mükelleflerin işe başlama ve işi bırakma tarihlerinin bilinmesi önem arz eder. Bu nedenle, Vergi Usul Kanunu’nun 153-168. maddelerinde, vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri ile kollektif ve adi şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortaklarının işe başlamayı, adres, iş ve işletmedeki değişiklikler ile işi bırakmayı vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları düzenlenmiştir. Bununla birlikte, bu sayılanlar dışında, gelirleri; ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlar veya bunların birkaçından ibaret olanlar yükümlülüğe giriş, değişiklik ve çıkışlarını bildirmek zorunda değildirler. Bu durumda, vergi idaresinin gayri faal mükellef sorununa bu iki grup itibariyle ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olur.www.ozdogrular.com Önce ikinci gruba bakalım: Bu grubun mükellefiyete giriş işlemleri verecekleri ilk beyannameler üzerine, beyanname verilmez ise vergi idaresinin yapacağı araştırma, yoklama, tespit çalışmaları, ihbar dilekçeleri veya inceleme raporları üzerine yapılır. Mükellefiyetten çıkış işlemleri de yükümlülüğü gerektiren nedenlerin ortadan kalkması ile olur. Bu hususta gönüllü bir bildirimde bulunulmamış ise bu durumu tespit edecek olan idaredir. Yapılacak kontrollerle yükümlülüğü gerektiren nedenlerin ortadan kalktığının tespit edilmesi halinde mükellefiyete son verilir. Vergi dairelerinde iş akışı, yapılacak çalışmaları gösteren işlem yönergelerinde bu grup için yapılacak işlemler öteden beri açık bir şekilde belirtilmiştir. O halde bu çalışmaların zamanında yapılması ile bu grupta gayri faal mükellef sorunu önlenebilecektir. Sorun yaşanıyorsa idarenin, görev ve sorumluluklarının ihmali, etkin çalışamaması sorunu söz konusudur(5). www.ozdogrular.com Birinci grup; işe başlamayı ve işi bırakmayı bildirim yükümlülüğü olanlar: Vergi mükellefiyetinin re’sen silinmesi yetkisinin sebebi olan gayri faal mükellefler sorunu esas itibariyle bu grup mükelleflerde karşımıza çıkmaktadır. Bu grupta işe başlama, bildirim yükümlülüğü; yeni bir heyecan ve hevesle gelen gönüllülük, biraz da vergi idaresinin tescil-ruhsat-izin prosedürü içerisinde ilgili kurum/kuruluşlardan aldığı bilgiler ve kanunda sayılan işe başlama belirtilerinden hareketle genel olarak sorunsuz veya az sorunlu alan olmakla birlikte “işi bırakma” sıkıntılı alandır. Kanuni tanımı gereği, özellikle ticari şirketlerde “işi bırakma” tasfiye veya iflas kararlarının alınması ve bu sürecin tamamlanması demektir. Prosedürü olan bir süreçtir. Kolay işletilemez. İşe başlamadaki heyecan, heves yoktur. İş bitmiş; başarılı veya başarısız olunmuştur. Mevcudun tasfiyesi gerekir ama başarısız olunmuşsa, canlı tutulmaya çalışılan umutlar olsa da muhtemel kayıplar, borçlar olur. Diğer taraftan, kazanılan tecrübe ile yeni bir başlangıç yapmanın da zamanı olabilir… Artık geçmişle uğraşmak, külfet, ayak bağıdır. www.ozdogrular.com İş dünyasında, daha doğrusu ilgili kurum ve kuruluş kayıtlarında, oluşumunda bütün bu unsurların rol oynadığı, faaliyeti, yöneticisi, kanuni temsilcisi, ilgileneni olmayan, ortakları dağılmış, tasfiyesine tevessül edilmeyen şirketler bulunmaktadır. Şüphesiz hayali işlemlerde bulunmak, sahte belge düzenlemek amacıyla kurulan şirketler de bunlara ilave edilmelidir. Vergi daireleri, herhangi bir ticari faaliyette bulunmuyor, gayri faal olsa da, “iflas ve tasfiyenin yapılması ve kapanması” anlamında “işi bırakma” gerçekleşmediği için bu mükelleflerden düzenli olarak verilmesi gereken bildirim ve beyannamelerin verilmesini bekler. Ancak, bu durumdaki şirketlerin birçoğu bildirim ve beyanname verme yükümlülüklerini yerine getirmez veya matrahsız beyanname verir. Yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmemesi nedeniyle usulsüzlük cezaları uygulandığı gibi re’sen vergi tarhını gerektiren bu durumlarda dönem matrahının tespiti için takdir komisyonuna sevkler yapılır. Takdir komisyonlarınca da genelde daha önce verilen beyannameler esas alınarak matrahlar belirlenir. İdareye önemli bir iş yükü getiren bu süreç sonunda mükellefler adına muhtelif vergi ve ceza tarhiyatları yapılır. Yapılan tarhiyatlar, ilgilenen olması halinde yargıya intikal ettirilebilir ve ihtilaflar başlar. Bir kısım tarhiyatlar da ihtilafsız kesinleşir ve tahsil kabiliyeti olmayan tutarlar olarak kayıtlarda yer alır. www.ozdogrular.com B- ÇÖZÜM AMACI İLE YAPILAN DÜZENLEMELER Gayri faal mükelleflerle ilgili olarak yürütülen bu çalışmaların, vergi dairelerinin, faal mükellefleri nezdinde yürütmeleri beklenen çalışmalarında etkinlik kaybına neden olması kaçınılmazdır. Uzun yıllar böyle bir açmaz yaşanması elbette çözüm arayışlarını da getirmiştir. www.ozdogrular.com 1- Konuya İlişkin Olarak Vergi Usul Kanunu’nda Yapılan Düzenlemeler Bu konuda ilk olarak 4369 sayılı Kanun’un 3. maddesi ile Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir: “İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde mükellef işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilebilir. Ancak, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye de engel teşkil etmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” Bu hükme göre, işi bırakma bildiriminde bulunmadığı halde işi bıraktığı tespit edilen, yapılan yoklamalara göre bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi olmayan mükelleflerin vergi mükellefiyetleri vergi dairelerince silinebilecektir. www.ozdogrular.com Bu hükmün uygulanmasına ilişkin Bakanlıkça 1998/6 ve 2000/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgeleri yayımlanmıştır. Buna rağmen bu dönemde bu düzenlemelerden beklenen fayda sağlanamamıştır. Bu duruma, düzenlemede vergi dairelerine tanınan bu yetkinin, “… terkin edilebilir.” şeklindeki, ağır basan ihtiyari niteliği ve bu mükellefler arasında, sahte belge düzenlemek, hayali işlemler (hayali ihracat) gibi, haksız kazanç temin etmek amacıyla tesis ettirilen mükellefiyetler (kurulan şirketler) olmasının verdiği hassasiyet nedeniyle bu yetkinin kullanımında mütereddid davranılmış olmasının neden olduğu düşünülmektedir. Nitekim 5228 sayılı Kanunla bu yetki aşağıdaki şekilde değiştirilerek ilgili hükümler yeniden düzenlenmiştir: “İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.” www.ozdogrular.com Görüldüğü üzere, yapılan değişiklikte yetkinin ihtiyari niteliği değiştirilmiş, emredici bir kural niteliği verilmiştir. Diğer taraftan, sahte belge düzenlemek amacıyla tesis ettirilen mükellefiyetlerin silinmesi, bu hususta vergi incelemesine yetkili olanlarca rapor düzenlenmesi ve bu raporda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartına bağlanmıştır. 2- 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi İle Belirlenen Usuller 16.07.2004 tarih ve 5228 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerden sonra, konu ile ilgili olarak Bakan imzası ile 21.12.2004 tarihli 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi yayımlanmıştır. Genelge’de terk işlemleri iki kısımda değerlendirilmiştir. (III) Numaralı, ayrı bir kısım altında ise terk işlemlerinin süresinde yerine getirilmesinin önemi ve takibi üzerinde durulmuştur. www.ozdogrular.com Birinci kısımda işi bırakma bildiriminde bulunmayan veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükellefler hakkında yapılacak işlemler anlatılmıştır. Bu grup mükellefler için yapılacak işlemlere, 5228 sayılı Kanun’un yayımlandığı tarih esas alınarak, 31.07.2004 tarihinden önceki ve sonraki dönemlerde işini terk eden mükellefler hakkında yapılacak işlemler olmak üzere iki alt başlık altında yer verilmiştir. İkinci kısımda ise münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği tespit olunan mükellefler hakkında yapılacak işlemler anlatılmıştır. www.ozdogrular.com a- “Birinci Kısım” Kapsamındaki Mükellefler İçin Yapılacak İşlemleri; Kapsam, Süre, Yapılacak Tespit Çalışması, Terkin Kararının Verilmesi, Tarihi ve Sonuçları İle Özellik Arz Eden Bazı Hususlar Olarak Birkaç Başlık Altında Toplamak Mümkündür Kapsam: Genelge’de kapsam, gelir unsurları da dikkate alınarak, ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler (basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ayrıca sayılarak), ortaklıklar, tüzel kişiler ile gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılan mükellefler olarak belirlenmiştir(6). Görüldüğü gibi sürekli vergi mükellefiyet kaydı bulanan tüm gerçek kişiler, şahıs ve sermaye şirketleri kapsamdadır. Otomasyon sisteminden de yararlanılarak bu kişilerin vergi dairelerinde mevcut dosyaları taranarak birbirini izleyen en az iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesi veya bir dönem yıllık gelir vergisi beyannamesini vermeyen ve faaliyette bulunduğuna dair herhangi bir belirti bulunmayanlar tespit edilecek ve çalışma kapsamına alınacaktır. Terkin Çalışmalarına Başlama ve Süresi: 31.07.2004 tarihinden öncesine ilişkin olarak, İç Genelge’nin yayımı tarihi olan, 21.12.2004 tarihini izleyen 4 ay içinde bu çalışmaların tamamlanarak, terk işlemlerini sonuçlandırılması istenilmiştir. 31.07.2004 tarihinden sonrası için ise çalışma, katma değer vergisi beyannamesi verilmeyen ikinci dönemi izleyen ay içerisinde başlamalı ve dördüncü ayın sonuna kadar tamamlanmalı, yıllık gelir vergisi beyannameleri ile ilgili olarak da beyanname verme süresini izleyen üç ay içerisinde yapılmalıdır. www.ozdogrular.com Yapılması İstenilen Yoklama Araştırma ve Tespitler: Bu kişilerin iş ve ikametgah adreslerinde vergiye tabi faaliyetleri, iş ve işlemleri olup olmadığı konusunda yoklama, araştırma ve tespitlerin yapılması esastır. Mükelleflerin, işyeri ve ikametgah adreslerinde, tüzel kişi mükelleflerin ayrıca kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde, gerekli yoklamalar yapılarak, işlerini ne zaman terk ettikleri, işyerinin yoklama tarihindeki durumu, işyerinde başkaları faaliyet gösteriyorsa hangi tarihten itibaren orada faaliyet gösterdikleri, mükellefin mesleği ile ilgili teşekkül, birlik veya oda kayıtlarında yer alan bilgiler ile işyeri ve ikametgah adreslerinin bulunduğu yer muhtarlık kayıtları araştırılarak, adres değişikliği yapılıp yapılmadığı hususları tespit edilecektir(7). Tüzel kişi mükelleflerle ilgili olarak, ulaşılan şirket ortağı ve/veya kanuni temsilcisi nezdinde yapılan/yapılacak yoklamalarda tüzel kişiliğin faaliyette bulunup bulunmadığı tespit edilecektir. Vergi dairelerince, vergi inceleme raporlarında yer verilecek bu tür tespitler de dikkate alınacaktır. (31.07.2004 tarihinden sonrası için bu araştırma ve yoklamaların tamamlanmasını takip eden otuz gün içinde mükellefin bilinen adreslerinde, dosyadan sorumlu servis şefinin de katıldığı ikinci bir yoklama yapılarak, ilgilinin bilinen adreslerinde bulunamadığını teyit eden bir yoklama fişi tanzim edilmelidir). www.ozdogrular.com Terkin Kararı Verilmesi: Yapılacak araştırma ve yoklamalar sonucunda, işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen, kazanç veya iratlar nedeniyle o dönemlerde mükellefiyeti olmaması gerekenlerin mükellefiyet kayıtları, ilgili müdür yardımcısının önerisi ve vergi dairesi müdürünün onayı ile terkin edilecektir. www.ozdogrular.com Bu mükellefler matrahsız ya da matrahlı beyanname veriyor olsalar dahi mükellefiyet kayıtları terkin edilecektir. Ayrıca, vergi borçlarından dolayı mükelleflerin, tüzel kişilerde tüzel kişiliğin, kanuni temsilciler ya da ortaklarının şahsi mal varlıkları nezdinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında cebri takibe başlanılmış olması mükellefiyet kayıtlarının terkinine engel olmayacaktır. Terkin Tarihi: 31.07.2004 tarihinden öncesi, sonrası ve farklı tespitlere dayanan bazı durumlar için aşağıdaki gibi tespit edilecektir: ● 31.07.2004 tarihinden önce gayri faal olan mükellefler için işi bırakma tarihinin kanaat getirici vesikalarla tevsik edilebildiği hallerde bu tarih, diğer hallerde 31.07.2004 tarihi esas alınacaktır. ● 31.07.2004 tarihinden sonrasında, Devlet veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve siciller veya diğer kanaat getirici vesikalarla işi terk tarihi tevsik edilebilenlerin mükellefiyet kayıtları bu olayın meydana geldiği tarihten itibaren, bu tarih kanaat getirici vesikalarla tespit edilemiyorsa ilk yoklamanın yapıldığı tarih esas alınarak terkin olunacaktır. ● Mükellefiyet kaydı gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle olanlardan; ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde etmemiş olanlar ile elde ettikleri kazancı istisna sınırları içinde kalanlar ya da kazanç ve irad kaynağı elden çıkarılmış olanlarda terkin işlemi bu olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılın başından itibaren yapılacaktır. ● 1998/6 veya 2000/12 Seri No.lu Uygulama İç Genelgeleri kapsamında yapılmış olan yoklamalar bu İç Genelge uyarınca yapılmış ilk yoklama kapsamında değerlendirilecektir. ● Vergi inceleme elemanı raporuna istinaden yapılacak terkin işlemlerinde inceleme elemanı tarafından tespit edilen terk tarihi, bu tarih tespit edilememiş ise rapor düzenleme tarihi esas alınacaktır. www.ozdogrular.com Terkin İşleminin Sonuçları: Mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflerin; ● Mükellefiyetlerin kaldırıldığı tarihten sonraki dönemlere ilişkin takdire sevk işlemi yapılmayacak, ● Beyanname vermeme nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilen dosyaların olması halinde, bu dosyalar takdir komisyonundan çekilecek, ● Terk tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olarak takdir komisyonunca karara bağlanan dosyalar Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre işlemden kaldırılacaktır.www.ozdogrular.com ♦ Özellik Arz Eden Diğer Bazı Hususlar İşi Terk Dilekçesi Veren Mükelleflerin Durumu: Genelge’de işi terk dilekçesi veren mükelleflerin mükellefiyetlerinin de terk dilekçesinde belirtilen tarih esas alınarak terkin edileceği belirtilmiştir. www.ozdogrular.com Önceki Dönem Borçları İle İlgili Takip İşlemleri: Mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerin, mükellefiyet kayıtlarının terkin edildiği tarihten önceki dönemlere ait borçlarıyla ilgili takip işlemlerine devam edilecektir. Yük ve Yolcu Taşımacılığı Faaliyetinden Dolayı Mükellefiyeti Olanların Durumu: Genelge’de bu mükelleflerin Trafik Tescil Bürolarında adlarına kayıtlı ticari araçları ticariden hususiye çevirmeleri halinde bu dönüşüm işlemini yaptıkları tarih itibarıyla mükellefiyet kayıtlarının terkin edileceği belirtilmiştir.www.ozdogrular.com Mükellefiyet Kayıtları Terkin Edilenlerden Daha Sonra Faaliyetine Devam Ettiği Tespit Edilenlerin Durumu: Mükellefiyet kaydı terkin edilenlerden, faaliyetine başka bir adreste devam ettikleri veya yeniden faaliyete geçtikleri ya da tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı yeniden ihdas edilecektir. Yeniden kayıt ihdası, yeniden faaliyete geçtikleri belirlenenlerde yeniden faaliyete geçtikleri tarihten itibaren, faaliyetlerine başka bir adreste devam ettiği tespit edilenler ile tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerde mükellefiyetin terkin edildiği tarihten itibaren yapılacaktır. www.ozdogrular.com b- Münhasıran Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis Ettirdiği Tespit Olunan Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler Bu grubun mükellefiyet kayıtları, Kanun hükmünde de açıkça belirtildiği gibi, haklarında düzenlenmiş vergi inceleme raporu üzerine, raporda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartı ile ve raporda belirtilen tarih itibarıyla terkin edilecektir. www.ozdogrular.com c- Mükellefiyet Kaydı Terkin Edilen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu ile Terk İşlemlerinin Süresinde Yerine Getirilmesinin Önemi ve Takibi Vergi daireleri ve malmüdürlüklerince, mükellefiyet kayıtları terkin edilen gerçek ve tüzel kişi mükellefler hakkında, bilgisayar ortamında, “Kayıtları Silinen Mükelleflere İlişkin Bilgi Formu” doldurulacaktır. Bu formlarda, mükellefe, gerçek kişiler ile sermaye veya şahıs şirketinin kanuni temsilcileri ya da ortaklarına kimlik bilgileri ile belge basımı ve kullanılan ödeme kaydedici cihaza ilişkin bilgilere; vergi inceleme raporu üzerine yapılan işlemlerde raporu düzenleyenin adı soyadı ve unvanı, raporun tarih ve numarasına ait bilgilere de ayrıca yer verilecektir (Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği tespit olunanlara ilişkin bilgilerin ayrı bir kod altında girilerek bu kişilerin terk tarihinden sonraki dönemlerde izlenebilmesi amaçlanmıştır). www.ozdogrular.com Bu kısımda ayrıca, vergi dairelerinin faal mükelleflere daha iyi vergicilik hizmeti verebilmeleri ve etkinliklerini arttırabilmeleri için konuya azami özenin gösterilmesi, bu işlemlerin aksatılmadan yerine getirilmesi ve vergi dairesi müdürleri tarafından bizzat takip edilmesi hususu üzerinde durulmuştur. Mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflere ilişkin bilgilerin Bakanlıkça vergi daireleri itibarıyla ayrı ayrı izleneceği, alınacak raporlar ile vergi dairelerinin performansının ölçüleceği ve bu performanstan vergi dairesi müdürlerinin doğrudan sorumlu olacağı belirtilmiştir. III- 2005–2012 DÖNEMİ UYGULAMA SONUÇLARI Maliye Bakanlığı’nca belirlenen uygulama usullerine göre, mükellefiyet terkini gerçek ya da tüzel kişi mükelleflerin faaliyetlerini terk etmiş, gayri faal olmaları esasına dayandırılmıştır. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan ancak faaliyetini terk ettiği tespit edilen; yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen mükellefler yanı sıra işi terk dilekçesi veren mükellefler hakkında da genelge kapsamında işlem yapılacaktır.www.ozdogrular.com 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi kapsamında 2005-2012/Mart döneminde vergi türleri itibariyle kaydı silinen mükellefler ile faal mükellef sayıları aşağıdaki gibidir:
Kaynak: GİB İnternet Sayfası, www.gib.gov.tr, Vergi istatistikleri, (*) Veriler yıl sonları itibariyle kümülatif olup 2012 yılı verileri Mart ayı sonu itibariyledir.
Tabloda görüldüğü gibi bu düzenlemeler kapsamında 2005 - 2012 döneminde 231.550 kurumlar vergisi, 230.371 gelir vergisi, 425.444 katma değer vergisi ve 403.392 gelir (stopaj) vergisi olmak üzere -dört vergi türü itibariyle- toplam 1.290.757 mükellefiyet kaydı silinmiştir. Yıllar itibariyle silinen toplam mükellefiyet sayısı ise 2005 yılında 460.790, 2006 yılında 104.999, 2007 yılında 93.515, 2008 yılında 157.724, 2009 yılında 165.110, 2010 yılında 134.660, 2011 yılında 140.076 ve 2012 yılı Mart ayı itibariyle 33.883 olarak gerçekleşmiştir. www.ozdogrular.com Toplam 460.790 kayıt silmenin gerçekleştiği 2005 yılı, bu dönemde en fazla mükellefiyet kaydının silindiği yıldır. Uygulamanın ilk yılında birikime yönelik çalışma yapılmıştır. İzleyen iki yılda göreli bir azalma yaşanmış; kriz yılları olan 2008 ve 2009 yıllarında bir sıçrama dikkat çekmekle birlikte son yıllarda da uygulamanın yüksek bir sayıda seyrettiği görülmektedir. Vergi türleri itibariyle kaydı silinen mükellefiyet sayıları ile o vergi türünden faal mükellef sayılarına bakarsak; bu dönemde, yaklaşık, her 4 kurumlar vergisi mükellefinden birinin, her 8 gelir vergisi mükellefinden birinin, her 6 katma değer vergisi mükellefinden birinin ve her 7 gelir (stopaj) vergisi mükellefinden birinin mükellefiyet kaydı silinmiştir.www.ozdogrular.com IV- DEĞERLENDİRME A- KAVRAMSAL DEĞERLENDİRME 1- İşi Bırakma Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesine göre, işi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi olarak ifade edilmiştir. Kanun’un 162. maddesinde ise tasfiye ve iflas hallerinde, mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesi; tasfiye veya iflasın kapanması ve bu durumun vergi dairesine bildirilmesine kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemelere göre, bir mükellefin işi bırakmış sayılabilmesi için işi ile ilgili tedarik işlemlerini durdurmasının yanı sıra işletmede bulunan emtia stokları ile diğer döner ve sabit değerlerinin de elden çıkarılması veya bu varlıkların işletme sahiplerince işletmeden çekilmiş olması gerekir. Gerçek kişi mükelleflerde, mükellefin ölümü, gaiplik kararı, belli bir ticaret, sanat ve meslek icrasından sürekli mahrumiyet gibi haller faaliyeti sona erdiren hallerdir. Bunlar dışında mükellefin kendi isteği ile işini terk etmesi halinde de faaliyetine son vermiş olacağı açıktır. Ancak, ticari işletmede emtia stokları, diğer döner ve sabit değerler var olduğu sürece vergiye tabi olmayı gerektiren muameleler sona ermiş olmayacaktır. Bu varlıkların izleyen dönemlerde işletmeden/elden çıkarılması, katma değer vergisi açısından vergiyi doğuran işlem olacağı gibi, satış işlemlerinden elde edilecek kazanç da gelir veya kurumlar vergisine konu olacaktır. Bu nedenle, ticari işletmede emtia stokları, diğer döner ve sabit değerler var olduğu sürece tacirler açısından faaliyete son verilmesi, faaliyetin durdurulması, işi terk dilekçesi verilmesi vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen sona ermesi, işi bırakma olmayacak; ancak, bu varlıkların elden çıkarılması ile birlikte yapılacak işi terk (faaliyete son verme) bildirimleri işi bırakma şartını da sağlamış olacaktır. www.ozdogrular.com Öte yandan, tacir sayılan ticaret şirketleri açısından mükellefiyetin sona erdirilmesi ise tasfiye ve iflas hallerine inhisar ettirilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen işlemler yerine getirilmeden ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi ve şirket tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması mümkün değildir. www.ozdogrular.com 2- İşini Terk Eden Gayri Faal Mükellefler Sorunu Yukarıda açıklandığı üzere, işi bırakma, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi, prosedürü olan bir süreçtir. Kolay işletilemez. Vergi dairelerinde, öteden beri, bu anlamda işi bırakma sürecini tamamlamamış; ancak faaliyetlerine son vermiş (işlerini tamamen terk etmiş), vergiye tabi bir faaliyeti tespit edilmeyen, ortakları dağılmış, ortaklığın feshine ve tasfiyesine tevessül edilmemiş, sorumlu ve muhatap tutulacak kanuni temsilci veya tasfiye memuru da bulunmayan gerçek veya tüzel kişi mükellefler olabilmektedir. Sayıları her yıl artan bu mükelleflerin beyanname vermedikleri dönemlere ilişkin vergi matrahlarının re’sen takdiri yoluna gidilmesi, bu mükellefler adına gereksiz vergi ve ceza tarhiyatları yapılması, itiraz ve ihtilafların takibi, bu işlemler için sarf olunan işgücü ve alternatif maliyeti vergi daireleri ve gelir idaresi için önemli bir sorun olmuştur. www.ozdogrular.com 3- Sorunun Kapsamı Vergi Usul Kanunu’nun 153 ve 160. maddelerine göre, işe başlama ve işi bırakmayı vergi dairesine bildirmeye mecburiyeti olan mükellefler; vergiye tabi ticaret ve sanat erbabı, serbest meslek erbabı, kurumlar vergisi mükellefleri ile kolektif ve adi şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortaklarıdır. www.ozdogrular.com Bu sayılanlar dışında, gelirleri; ücret, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, diğer kazanç ve iratlar veya bunların birkaçından ibaret olanların bildirim yükümlülüğü yoktur. Bunların mükellefiyete giriş işlemleri verecekleri ilk beyannameler üzerine yapılır. Bu kişilerin izleyen dönemlerde beyanname vermemeleri durumunda (gönüllü bir bildirimde bulunulmamışsa) yükümlülüğü gerektiren nedenlerin devam edip etmediğinin tespit edilmesi üzerine; yükümlülüğü devam edenler için gerekli tarhiyat işlemlerinin, yükümlülüğü devam etmeyenler için ise mükellefiyet kaydının silinmesi işlemlerinin idarece doğrudan yerine getirilmesi gerekir. Gayrimenkul sermaye iradı uygulamasında görüldüğü üzere, ulaşılan otomasyon ortamında bu tespitler başarı ile yapılabilir. Vergi daireleri çalışma usul ve esaslarına ilişkin yönergelerde de bu konuda yapılacak işlemler öteden beri açık bir şekilde belirtilmiştir.www.ozdogrular.com Bu durumda, bu grup mükelleflerden yükümlülüklerinin sona ermesine rağmen mükellefiyet kaydı silinmeyenler varsa bunların, yukarıda belirtilen, vergi dairelerinin gayri faal mükellefler sorunu kapsamında görülmemesi gerekir. Her iki grubun terkin çalışmaları eş zamanlı yürütülebilir. Ancak, sorun, çözümü ve çözümün yasal dayanağı açısından fark vardır. Bu nedenle, gelir idaresinin gayri faal mükellefler sorunu, işi bırakma bildirim yükümlülüğü olan, esas itibariyle, gerçek ve tüzel kişi tacirlerle ilgilidir.www.ozdogrular.com B- DÜZENLEMENİN KAPSAMI Gayri faal mükellefler soruna çözüm olarak, ilk önce, 4369 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesine eklenen bazı hükümlerle, işini tamamen terk eden ve vergiye tabi bir faaliyeti tespit edilemeyen mükelleflerden belirli şartları taşıyanların mükellefiyet kayıtlarının vergi dairelerince re’sen terkin edilebilmesi olanağı getirilmiştir. Daha sonra, 5228 sayılı Kanunla bu yetkinin ihtiyari niteliği değiştirilerek kural niteliği verilmiş; ayrıca, sahte belge düzenlemek amacıyla tesis ettirilen mükellefiyetlerin silinmesine ilişkin özel bir hüküm getirilmiştir. www.ozdogrular.com Mevcut düzenlemeye göre; ● İşi bırakma bildiriminde bulunmayan ancak işi bıraktığı tespit edilen, ● Yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen, ● Başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilen ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediği raporda belirtilen mükellefler işi bırakmış addolunarak mükellefiyet kayıtları vergi dairelerince re’sen terkin edilir. Sahte belge düzenlemek amacıyla tesis ettirilen mükellefiyetlerin silinmesi, vergi incelemesine yetkili olanlarca bu durumu tespit eden rapor düzenlenmesi ve bu raporda mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin belirtilmiş olması şartına bağlanmıştır. 4369 sayılı Kanunla getirilen düzenlemede olmayan bu hükmün eklenmesi, uygulayıcıların tereddütlerinin giderilmesi açısından yerinde olmuştur (Bu grup mükelleflerle ilgili olarak yapılan terkin işlemleri ilginç ve ayrı bir çalışma konusu olabilecek nitelikte olmakla birlikte, aşağıda diğer mükelleflere yönelik yürütülen çalışmalarda tereddüt yaşanan bazı konularla ilgili değerlendirmelere yer verilmiştir).www.ozdogrular.com C- UYGULAMA USULLERİ; TEREDDÜT YAŞANAN BAZI KONULAR VE SORUNLAR Bu hükümlerin uygulanmasına ilişkin Bakanlıkça yayımlanan 1998/6 ve 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgelerinde önce işi bırakma kavramı, yukarıda belirtilen şekilde ortaya konulmuştur. Daha sonra işini terk eden, gayri faal mükellefler sorununa dikkat çekilmiş ve bu düzenlemeler uyarınca yapılacak terkin işlemleri, kanunların yayım tarihleri, sırasıyla, 29.07.1998 ve 31.07.2004 esas alınarak, bu tarihlerden önce ve sonra “İşini Terk Ettiği Tespit Edilen Mükellefler Hakkında Yapılacak İşlemler” başlıkları altında açıklanmıştır. Bilinen veya tespit edilecek adreslerinde yapılacak araştırma ve yoklamalarla mükelleflerin faaliyet durumu; gayri faal ise bu durumun başlangıcı olan işi terk eyleminin hangi tarihte gerçekleştiği tespit edilecek ve bu tarih mükellefiyet kayıtlarının silinmesinde esas alınacaktır. 2005-2012 (Mart) dönemi verilerinden vergi dairelerince bu dönemde re’sen terkin işlemlerinin etkin olarak uygulandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, uygulama ile ilgili önemli bulduğumuz bazı tereddüt konuları ve bu konulara ilişkin görüşlerimize aşağıda yer verilmiştir.www.ozdogrular.com 1- Vergi Mükellefiyet Kayıtlarının Silinmesi İçin Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi -Şirketlerin Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmiş Olması- Gerekmez Tüzel kişiliğin sona ermesi genel olarak kuruluş esaslarına tabidir. Kanunla kurulan tüzel kişilik kanunla sona erer. Kuruluşu tescil, kayıt gerektirenler, bu tescil, kaydın silinmesi ile sona erer. Ticaret şirketleri, ticaret siciline tescil ile hükmi şahsiyet kazanır; yine, devir, birleşme tasfiye, iflas gibi farklı sebeplerle de olsa bu işlemlerin tamamlanmasından sonra ticaret sicilinde tescil ve ilanı ile hükmü şahsiyetini kaybeder. www.ozdogrular.com Vergi mükellefiyetleri de (şayet kuruluşa ilişkin düzenlemeden önce faaliyete başlanılmamışsa) büyük ölçüde bu sürece paralel olur. Bununla birlikte VUK’un 160. maddesinde düzenlenen re’sen mükellefiyet terkininde bu paralellik aranmaz. İlgili hükümde belirlenen şartlar ve bu hususta tanınan yetki uyarınca Bakanlıkça belirlenen usuller çerçevesinde tüzel kişilerin vergi mükellefiyetleri sona erdirilir. Şüphesiz, tüzel kişiliğin vergi mükellefiyetinin bu kapsamda silinmesi, tüzel kişiliğin sona ermesi sonucuna yol açmayacaktır. Bu durumda tüzel kişiliğin vergi dışındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekir.www.ozdogrular.com 2- Ticaret Şirketlerinde Şirket Ortağı, Müdürü veya Yönetim Kurulu Üyesine Ulaşılabiliyor Olması, Şirketin Vergi Mükellefiyetinin Silinmesine Engel Değildir Bu uygulamada önemli olan, mükellefin, kanun hükmünde belirtilen ve yukarıda yer verilen; bildirimde bulunmamakla birlikte işi bıraktığının, bilinen adreslerinde bulunamadığının ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemediğinin tespit edilmesidir. Bu tespitler işi bırakma addolunarak mükellefin vergi mükellefiyet kayıtlarının silinmesi esas alınmıştır. Bu hususta, Genelge’nin I.A/(2.1) ve (2.4) bölümlerinde, terkin işlemlerinin yapılabilmesi için yapılacak inceleme, araştırma ve yoklamalarla belirtilen bu hususların tespit edilmiş olması üzerinde durulmuştur. Bölüm (2.1)’de, bu kapsamda; ticari, zirai veya mesleki kazanç sahibi gerçek kişiler ve ortaklıklar ile tüzel kişi mükelleflerden, birbirini izleyen iki döneme ait katma değer vergisi beyannamesini vermeyenlerin işyeri ve ikametgah adreslerinde, ayrıca tüzel kişi mükelleflerin kanuni temsilcilerinin ikametgah adreslerinde yapılacak yoklamada, işin ne zaman terk edildiği, işyerinin yoklama tarihindeki durumu, işyerinde başkaları faaliyet gösteriyorsa hangi tarihten itibaren orada faaliyet gösterdikleri, adres değişikliği olup olmadığının tespit edileceği açıklanmıştır.www.ozdogrular.com Bununla birlikte, bu hususta en açık ifadeye, Genelge’nin 1.G Bölümünde (1) numaralı açıklamada yer verilmiştir. Bu açıklama, aynen, “Yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda işini terk ettiği tespit edilen, bilinen adreslerinde bulunamayan ve başka bir adreste de faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilemeyen tüzel kişi mükelleflerde; ulaşılan şirket ortağı ve/veya kanuni temsilcisi nezdinde yapılan ve/veya yapılacak yoklamalarda tüzel kişiliğin faaliyette bulunmadığının tespit edilmesi halinde, tüzel kişiliğin mükellefiyeti bu İç Genelge kapsamında terkin edilecektir.” şeklindedir. www.ozdogrular.com Kanun hükmü ve genelgedeki bu açıklamalar, vergi mükellefiyetinin re’sen terkin işleminde aranacak şartların “mükellefin işini terk etmiş, bilinen adreslerinde bulunamamış ve başka bir adreste faaliyete devam etmiyor olması” olduğunu göstermektedir. Şirket ortağı ve/veya kanuni temsilcisinin bulunamaması, kendilerine ulaşılıp ulaşılamaması bir unsur değildir. Hatta bu tespitlere bu kişilerden alınacak bilgilerle de ulaşılabilecektir. www.ozdogrular.com 3- İşi Terk Dilekçesi Veren Ticaret Şirketinin Vergi Mükellefiyeti Terkin Edilecektir Bu bölümde sıkça belirtildiği üzere, vergi mükellefiyetinin re’sen silinmesinde genel olarak işi terk nedeniyle “gayri faal olma durumu” ve terkin tarihi olarak da “işi terk tarihi” esas alınmıştır. Bu genel kabulden hareketle, 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi I.G Bölümünde, (4) numaralı açıklamada, gerçek veya tüzel kişi ayrımı yapılmadan işi terk dilekçesi veren mükelleflerin mükellefiyetlerinin terk dilekçesinde belirtilen tarih esas alınarak terkin edileceği belirtilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde mükellef, “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek ve tüzel kişi” olarak tanımlanmıştır. (Maddede, vergi sorumlusu da ayrıca tanımlanmakla birlikte, Kanun’un izleyen maddelerinde geçen “mükellef” tabirinin vergi sorumlularını da kapsadığı belirtilmiştir). Bu durumda, gerçek kişilerin yanı sıra tüzel kişi statüsünde olan ticaret şirketlerinin işi terk dilekçesi vermeleri halinde terk dilekçesinde belirtilen tarih esas alınarak vergi mükellefiyetleri terkin edilecektir. www.ozdogrular.com Genelgede, terk dilekçesi üzerine, terkin işleminden önce ne gibi işlemler yapılacağı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Bu konuda, genel esasa uyularak, yapılacak araştırma ve yoklama ile şirketin (varsa şubeleri dahil) dilekçede belirtilen tarih itibariyle işini terk edip etmediğinin -gayri faal olma durumunun- tespit edilmesi ve dilekçede belirtilen tarih ile tespit tarihinin uyuşması halinde o tarih itibariyle terkin işlemi yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir. www.ozdogrular.com 4- Yük ve Yolcu Taşımacılığı Faaliyetinden Dolayı Mükellefiyeti Olanların Terkin İşlemlerinde İlave Şart Getirilmesi 2004/13 sayılı Uygulama İç Genelgesi ile işini terk eden mükelleflerin vergi mükellefiyetlerinin re’sen terkini konusunda getirilen tek ilave şart (sınırlama), yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı mükellefiyeti bulunanlarla ilgilidir. Genelgenin I.G Bölümünde (3) Numaralı açıklamada, yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı mükellefiyeti bulunan ancak, işi bırakma keyfiyetini vergi dairesine bildirmeyen ve adlarına Trafik Tescil Bürolarında kayıtlı ticari aracı bulunduğu tespit edilen mükelleflerin araçlarını ticariden hususiye çevirmeleri halinde bu dönüşüm işlemini yaptıkları tarih itibarıyla mükellefiyet kayıtlarının terkin edileceği belirtilmiştir.www.ozdogrular.com Bu açıklama doğrultusunda uygulamada, yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinden dolayı mükellefiyeti olup da işini terk eden ve gayri faal durumda olan mükelleflerden Trafik Tescil Bürolarında kayıtlı ticari araçlarını ticariden hususiye çevirmeleri istenilmektedir. Yine bu düzenlemeden hareketle, faaliyeti yük ve yolcu taşımacılığı olmasa da Trafik Tescil Bürolarında adlarına kayıtlı ticari araç bulunanlardan da bu araçlarını ticariden hususiye çevirmeleri istenilmekte; işi terk ettikleri (gayri faal durumları) tespit olunmasına rağmen mükellefiyet terkin işlemi sonuçlandırılmayan mükellefler bulunmaktadır. www.ozdogrular.com Ticari araçların hususiye çevrilmesi bir anlamda tasfiye işlemidir. İlgililer, vergisel boyutu yanı sıra maddi külfet veya kayba yol açması da muhtemel bu işlemlerden kaçınmaktadır. Ayrıca, genelde bu araçlar üzerinde alacaklı amme idarelerinin hacizleri olmakta ve mükelleflerin istenileni yapmak için hareket kabiliyeti de bulunmamaktadır. Bu tür hacizli durumlarda vergi dairelerinin cebri takip hükümlerini en kısa sürede sonuçlandırarak bu açmazı sonlandırmaları gerekir. Diğer taraftan, bu uygulamanın hukuki boyutuna bakarsak; Kanun hükmünde bu konuda ne faaliyet bazında bir sınırlama getirilmiş ne de bir yetki tanınmıştır. Uygulama tamamen Genelge’de yer verilen bir düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Kanun hükmünde yer almayan ve faaliyet bazındaki bu farklı uygulamanın, ayrımcılık, kanun hükümlerinin herkese eşit uygulanmaması nedeniyle eşitlik/adalet ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülebilir. www.ozdogrular.com 5- Vergi Mükellefiyet Kayıtları Yeniden İhdas Edilebilir Genelgenin I.F Bölümünde, mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflerden faaliyetine başka bir adreste devam ettikleri veya yeniden faaliyete geçtikleri ya da tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyet kaydının yeniden ihdas edileceği belirtilmiştir. Genelge’ye göre, bu mükelleflerden faaliyetlerine başka bir adreste devam ettiği tespit edilenler ile tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kaydı mükellefiyetin terkin edildiği tarihten, yeniden faaliyete geçtikleri belirlenenlerin mükellefiyet kaydı ise yeniden faaliyete geçtikleri tarihten itibaren yapılacak ve mükellefiyetin ihdas edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi sağlanacaktır. www.ozdogrular.com Bu uygulamada tarh zamanaşımı hükümlerinin dikkate alınacağı tabidir. Ayrıca, tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kaydının, tasfiyeye giriş tarihinden itibaren ihdası uygun olur. Diğer taraftan, bu gibi durumların olabildiğince erken tespiti önem arz eder. Bu nedenle bu mükelleflerin belli aralıklarda kontrol edilmesi, bu amaçla merkezi bünyede ayrı bir kontrol mekanizması öngörülmesi, hatta bu durumdaki şirketlerin (zaman içerisinde sayılarının artarak farklı sorunlara yol açabileceği dikkate alınarak) tasfiye işlemlerinin kolaylaştırılmasına yönelik düzenlemeler yapılması yerinde olur. www.ozdogrular.com Öte yandan, işini terk eden kişilerin işi bırakmış addolunarak vergi mükellefiyeti terkini, belirtilen hallerde tekrar mükellefiyet ihdası, özellikle şirketler için tasfiye ve iflas işlemlerinin tamamlanmasına bağlı olan işi bırakma kavramında anlam karmaşasına neden olmaktadır. Bu nedenle, bu yönde bir düzenlemenin, işi bırakmanın bildirilmesi yerine, faaliyetin (geçici veya sürekli) durdurulması halinde vergi mükellefiyetlerinin sona erdirilebilmesine imkan verecek şekilde “işi bırakma” tanımı çerçevesinde yapılması uygun olurdu.www.ozdogrular.com V- SONUÇ Vergi idaresinin işini terk eden ve gayri faal durumda olan mükelleflerle ilgili olarak öteden beri yaşadığı sorunların çözümü önemlidir. Ancak, sorun, esas itibariyle işi bırakması tasfiye işlemi gerektiren mükelleflerle ilgilidir. Zira işi bırakma bildirim yükümlülüğü olmayan mükellef grubu için bu işlemler mevcut düzenlemeler çerçevesinde yapılabilmektedir. www.ozdogrular.com Çözüm konusunda ilk olarak 4369 sayılı Kanunla, Vergi Usul Kanunu’nun işi bırakmanın bildirilmesi başlıklı 160. maddesine bazı hükümler eklenmiş, daha sonra 5228 sayılı Kanunla bu hükümlerde etkinliği artırıcı bazı değişiklikler yapılmıştır. Kanun hükümleri ve verilen yetki uyarınca Bakanlıkça belirlenen usuller çerçevesinde düzenleme, işini terk eden, gayri faal durumda olan mükelleflerin durumlarının işi bırakma addolunması; bu durumu tespit olunan gerçek ve tüzel kişilerin vergi mükellefiyet kayıtlarının silinmesi esasına dayanmıştır. www.ozdogrular.com 2005-2012 (Mart) dönemi uygulama sonuçları yapılan terkin işlemlerinin etkin olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, uygulamada tereddüt konusu olan bazı hususlara dikkat çekilmiştir. Öte yandan, bu düzenlemenin, özellikle şirketler açısından işi bırakma kavramında anlam karmaşasına yol açmadan, faaliyetin (geçici veya sürekli) durdurulması halinde vergi mükellefiyetlerinin sona erdirilebilmesine imkan verecek şekilde, “işi bırakma” tanımı çerçevesinde yapılmasının daha uygun olacağı söylenebilir.
Nadir ÖZTÜRK* Yaklaşım
(*) Vergi Başmüfettişi (E. Maliye Başmüfettişi) (●) Bu yazıdaki görüşler yazarın şahsi düşünceleri olup çalıştığı Kurum’u bağlamaz, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı Kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. (1) 29.07.1998 tarih ve 23417 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. (2) 31.07.2004 tarih ve 25539 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. (3) 21.12.2004 tarihinde yayımlanan 2004/13 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesi’dir. (4) “gib.gov.tr” İnternet Sitesi, Tanıtım Sayfası “Vergi İstatistikleri” (5) Bununla birlikte, bu konuda en sağlıklı çözüm, idarenin geriden/sonradan yürüteceği çalışmalar yerine, vatandaşlık numarası altında tüm bireylerden her yıl yıllık gelir vergisi beyanı alınmaya başlanılması olacaktır. Bu şekilde, bu konunun baştan sorunsuz (en az sorunlu) hale getirilmesi mümkün olacağı gibi, vergi dairelerinin iş yükü azaltılacak, ayrıca vergi bilincinin gelişmesine de katkıda bulunulmuş olacaktır. (6) Yazının (II.) bölümünde belirtildiği üzere, “gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle mükellefiyet kaydı yapılan mükelleflerin” mükellefiyet terkin işlemlerinin nasıl yapılacağı mevcut mevzuatta, işlem yönergelerinde açıklanmıştır. Bu gruba genelge kapsamında yer verilmesinin gereksiz olduğu, hatta bu nedenle, genelgede esas sorunlu alana doğrudan yoğunlaşılamadığı söylenebilir. (7) Mükellefiyet kaydı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı, ücret ve diğer kazanç ve iratlar nedeniyle olup yıllık gelir vergisi beyannamesini süresi içinde vermeyenlerle ilgili olarak, ilgili vergilendirme döneminde kazanç ve irat elde edip etmediği veya elde ettikleri kazanç ve iradın istisna sınırı içinde kalıp kalmadığı ya da kazanç ve iradın elde edildiği kaynağın elden çıkarılmış olup olmadığı gibi, beyanname vermeme nedenleri tespit edilecektir.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|