Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Dünya Bankasından istihdama destek (30.01.08) PDF Yazdır e-Posta
30 Ocak 2008
Dünya Bankasının, 2008-2011 döneminde Türkiye'ye 'Ülke Ortaklık Stratejisi' çerçevesinde vereceği yaklaşık 6,5 milyar dolarlık program kredisinin önemli bir kısmı, istihdam ve rekabetin artırılmasında kullanılacak.

Banka, geçen yıl Temmuz ayında, Türkiye'ye, istihdam alanında kullanılmak üzere yaklaşık 500 milyon dolar kredi vermişti.

Bankaya göre 'Ülke ortaklık stratejisi” kredisiyle desteklenecek Türkiye'de doğru politikaların uygulanması halinde, 2011 yılına kadar 1,5 milyondan fazla yeni istihdam artışı sağlanabilecek.

Türkiye'nin, önümüzdeki yıllardaki en önemli yapısal reformları; istihdam ve rekabeti arttırmaya yönelik reformlar olacak.

İSTİHDAM PAKETİNİN DÖRT ANA UNSURU...

Dünya Bankası, Türkiye'de istihdamın arttırılmasının, kapsamlı bir iş gücü piyasası reformunun bir parçası olması gerektiği görüşünde.

Farklı sosyal güvence katkı primlerinin azaltılması gereğine de işaret eden Banka, işçilerin daha fazla korunması ve işsizlik sigortası fonlarının kullanılması gerektiğini düşünüyor.

Bankaya göre Türkiye'de, çalışma çağındaki nüfusun tamamı içinde sadece yüzde 22'si, bütçenin kişisel gelir vergisi ve sosyal güvenlik katkılarından elde edilen bölümüne katkı sağlayabiliyor.

Türkiye'de, kayıt dışılığın en önemli istihdam sorunlarında biri olduğunun altını çizen Dünya Bankası, kayıtlı iş gücü sektöründe çalışmayan kişilerin, kayıtlı iş gücü piyasasına çekilebilmesi halinde, bunun, Türkiye için muazzam bir potansiyel oluşturacağını vurguluyor.

Bankaya göre, Türkiye'de işsizliğin önlenmesinde İş ve İşçi Bulma Kurumu (İş-Kur) ile Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığına da (KOSGEB) büyük görev düşüyor, ancak bu kuruluşların yeterli kaynağa da sahip bulunmaları gerekiyor.

Türkiye'deki hızlı şehirleşmeyle artan istihdam sorununa da dikkat çeken Dünya Bankasına göre, piyasadaki yeni istihdam olanakları, tarım sektöründe iş bırakan iş gücünün hızını yakalayamıyor.

İSTİHDAM ARTIRICI REFORM PAKETİNİN UNSURLARI

Dünya Bankasına göre, istihdam artırıcı reform paketinin dört ana unsuru bulunurken, bu unsurlar “makro ekonomik istikrar, iş ortamının geliştirilmesi, istihdam piyasasında esnekliğin sağlanması ve verimlilik” olarak sıralanıyor.

Reformun en önemli kısımlarından birincisi, makro ekonomik istikrarın sürdürülmesi gerekiyor. Makro ekonomik istikrar, Türkiye'de istihdam kaynaklarından biri olan mali sektörün de güçlenmesi açısından önem taşıyor.

Bankaya göre ikinci unsur, iş ortamının geliştirilmesi. İş ortamı geliştiği oranca Türkiye'ye daha çok doğrudan yatırım gelecek ve bu da istihdamı artıracak. Türkiye, iş ortamı konusunda ilerlemeler kaydetmesine rağmen, uygulamada halen iş kurup kapatma ve bunun gibi konularda bürokrasiyi azaltacak önlemlerin alınması gerekiyor.

Mortgage (tutsat) yasasının çıkması da, inşaat sektörünün canlanması açısından önem taşıyor. Çünkü Türkiye'de inşaat sektörü önemli bir istihdam sağlıyor ve tarımdan ayrılan iş gücünün büyük bir kısmını istihdam ediyor.
Reformun üçüncü kısmı, istihdam piyasasında esnekliğin sağlanması olarak gösteriliyor. Bankaya göre Türkiye, istihdam piyasası esnekliği açısından, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında en esnek olmayan ülkelerden birisi konumunda bulunuyor.

Bütün bunların yanı sıra istihdam üzerindeki vergi yükü ve sosyal güvenlik maliyetleri nedeniyle Türkiye'de kayıt dışı istihdam da çok yüksek düzeyde. İşsizlik sigortasından faydalanma imkanı daha da genişletilmeli. Kayıt dışı çalışanlar, sosyal güvence içinde çalışmanın daha az maliyetli olduğunu görürlerse, kayıt altına girerler.

Reformun dördüncü ve en son kısmı ise Verimlilik. Verimlilik kısmı da iki kısımdan oluşuyor. Bunlar “eğitim ve teknolojik” yatırımlar.

Dünya Bankası, Türkiye'de, kamunun, üniversiteler ve özel sektör ile birlikte özellikle AR-GE faaliyetlerinde üçlü bir işbirliği yapabileceğine inanıyor. Banka, üniversitelerin, teknolojik kalkınmada lokomotif olacağına inanıyor.

ANAHTAR, “REKABETÇİ EĞİTİM”

Dünya Bankasına göre, Türkiye istihdamın orta ve uzun vadede anahtarı “rekabetçi eğitim.” Rekabetçi bir eğitimi sağlanması, piyasanın istediği nitelikli iş gücünün sisteme sunulması açısından önem taşıyor.

Dünya Bankası eğitimin, Türkiye'nin AB içindeki rekabet gücü, istihdam artışı ve AB tam üyeliği açılarından çok önemli olduğuna inanıyor. Bankaya göre, Türkiye için AB'nin anahtarı da eğitim.

Bankaya göre, verimliliğin, üretkenliğin arttırılması için, eğitim çok önemli, ayrıca, eğitim kalitesinin arttırılması, daha iyi iş bulabilmenin en önemli yolu.

Bankaya göre, öğrencilerin edinmiş oldukları bilgilerin aynı düzeyde olmasını sağlamak için eğitim reformlarının devam ettirilmesi ile firmaların talep ettiği beceriler çalışanların yeteneklerinin gelişmesini destekler.

Bankaya göre Mortgage sistemi istihdamı arttıracak, ancak işsizliğin kalıcı olarak çözülebilmesi, tamamıyla nitelikli iş gücüne bağlı.

“BİR DİZİ REFORMA İHTİYAÇ VAR”

Dünya Bankasına göre Türkiye'de iş gücü piyasasının esnekliğini artıracak ve kayıt dışılığı azaltacak, KOBİ'ler dahil olmak üzere özel sektör gelişiminin önünde bulunan engelleri kaldıracak, özel sektörün finans olanaklarına erişimi artıracak, doğrudan yatırımlar önündeki bariyerleri kaldıracak ve işgücünün bilgi ve beceri düzeyini artıracak bir dizi reforma ihtiyaç var.

İş yaratmanın, yatırım ortamı, istihdam politikası, eğitim, sosyal koruma ve makro ekonomik politikaları kapsayan çok sektörlü bir yaklaşım gerektirdiği belirtiliyor.

Mali politika ve yatırım ortamının, istihdamı etkileyen en önemli faktörler arasında olduğu, bunun yanı sıra Türkiye'nin büyümesine ve istihdam yaratmasına, kayıt dışının engel olduğu ifade ediliyor.

Bankaya göre, Türkiye'de yüksek büyüme oranları, kayıt dışılık nedeniyle büyük istihdam artışı sağlayamıyor ve yüzde 53 düzeyindeki kayıt dışı istihdam düzeyi mutlaka azaltılmalı.

Kayıtlı istihdamın arttırılmasına yönelik güçlüklere dikkati çeken Banka, açık ekonomik ortamda esas olan politikaların sıkı iş güvenliği kuralları ve istihdamın korunmasından daha iyi bir işsizlik sistemi ile etkin eğitim ve istihdam programları yoluyla çalışanların korunmasına kaydırılmasının” istihdamı artıracağı görüşünde.
Türkiye'de, istihdam yaratabilmek için yapılması gerekenler ise özetle şöyle sıralanıyor:
-“Kayıt dışılığın azaltılması, Rekabetin artırılması ve doğrudan yabancı yatırımın desteklenmesi, Ücret dışı emek maliyetinin düşürülmesi, İşsizlere sağlanan yardımların artırılması, Emek piyasasının esnekliğinin çoğaltılması, Aktif emek piyasası politikalarının etkinliğinin artırılması, Mali sektörün etkinliği ve rekabetçiliğin artırılması, Teknoloji kazanımı ve inovasyon kapasitesinin artırılması, Eğitim sisteminin iyileştirilmesi.”

ELE GEÇEN ÜCRETLE BRÜT ÜCRET ARASINDAKİ BÜYÜK FARK...

Bankaya göre, Türkiye, OECD içinde, ele geçen kazançla, brüt ücret arasında en yüksek farka sahip ülke konumunda bulunuyor ve bu durum da kayıt dışılığı teşvik ediyor.

Kayıt dışılığın önemli nedenlerinden birinin de katı istihdam yasaları olduğunu kaydeden Banka, Türkiye'nin, Portekiz ile birlikte OECD içinde en katı istihdam mevzuatına sahip ülke olduğuna vurgu yapıyor.

Türkiye'de istihdam önündeki büyük engellerden birinin “yüksek ücret dışı, emek maliyeti” olduğunu kaydeden Banka,”emeklilik, işsizlik sigortası, hastalık ve doğum, iş yaralanması” kalemlerini içeren bordro vergilerinin brüt kazancın yüzde 36,5-42'si düzeyinde bulunduğunu belirtiyor ve bu rakamın uluslararası standartların çok üzerinde olduğuna, bu durumun da kayıt dışılığa zemin hazırladığı kaydediliyor.

Bankaya göre, Türkiye'de, son yıllarda yüzde 7 üzerinde bir ortalama büyümesine rağmen, işsizlik oranını sabit kaldı.
Bunun nedenlerinden biri, Türkiye'nin demografik yapısından kaynaklanıyor. Son 4-5 yılda, yaklaşık 4 milyonun üzerinde istihdam piyasasına giriş olurken, Türkiye'de istihdam piyasasına girenlerin sadece yüzde 15'i iş bulabildi.
Banka'ya göre, ekonomik büyümeye rağmen, Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 10 civarında seyretti. Ayrıca OECD ülkelerinde iş gücü katılım oranı yüzde 70 olurken Türkiye'de bu oran yüzde 48 olarak gerçekleşti. Son yıllarda gerçekleşen istihdam yaratma çabaları, çalışabilecek nüfusun hızlı artışına ayak uyduramadı.

Dünya Bankasının bir başka tespitine göre, Türkiye'de çalışma saatleri, Türkiye ile kıyaslanan ülkeler arasında en yüksek düzeyde bulunuyor.

Bankaya göre, Türkiye'nin istihdam rasyoları düşük ve kadınların iş gücüne katılım oranı da yüzde 25'in altında, yani çok düşük. Kayıt dışı çalışmak çok yaygın ve işsizlik oranı özellikle de gençler arasında çok yüksek. Kadınların ve gençlerin çalışma oranlarının çok düşük olması Türkiye'nin potansiyel ekonomik büyümesini etkileyen henüz ele alınmamış olan en önemli konulardan birisini oluşturuyor ve bu durum sosyal güvenlik dengesini de etkiliyor.

“2-3 YILDA, 1,5 MİLYON YENİ İSTİHDAM YARATILABİLİR”

Dünya Bankasına göre doğru bir istihdam politikasının uygulanması, istihdamı da güçlü şekilde arttıracak.

Bankaya göre, “Ülke Ortaklık Stratejisi” kredisiyle desteklenecek olan Türkiye'nin ekonomik programı çerçevesinde, doğru politikaların uygulanması halinde, 2011 yılına kadar 1,5 milyondan fazla yeni istihdam artış sağlanabilir.
Doğru politika değişiklikleri yapılması durumunda, Türkiye'nin, hem kısa vadede ve gelecek 5 ile 10 yıl içinde daha fazla istihdam yaratması mümkün olacak.

Bankaya göre, tek başına hiç bir reform veya politika Türkiye'nin istihdam sorununu çözemez. İstihdam oranının az olması ve işsizliğin nedenlerine yönelik çeşitli entegre ve birbirine yardımcı reformlar paketinin oluşturulması gerekiyor.
İş piyasalarının esneklik derecesi, ücretler üzerindeki vergiler, sosyal güvenlik düzenlemeleri sözleşmesiz geçici çalışma koşulları gibi unsurların hepsi Bankaya göre kesinlikle önemli.

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/alarmnews.aspx?DocID=8131793