Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Küçük alacaklar büyük dert oluyor PDF Yazdır e-Posta
17 Temmuz 2012
Image

Ticari kazancın tespitinde tahakkuk esası yeterli görüldüğü için, bedelini tahsil edemediğiniz satışlarınızın dahi vergisini ödemek zorundasınız.

Ancak vergi mevzuatımız önceden yaptığınız satışlar dolayısıyla gelir kaydedip vergisini ödediğiniz ticari alacakların belli şartların gerçekleşmesi halinde gider yazılmasına da imkan tanımaktadır.

Şüpheli ticari alacak karşılığı adını verdiğimiz uygulama sayesinde fazladan ödenen verginin dolaylı yoldan iadesi de sağlanmış oluyor. Tahsili şüpheli hale gelen alacak sonradan tahsil edildiğinde ise yeniden kar hesabına kaydedilerek vergisi ödeniyor.

Mükellefle idare arasında en çok uyuşmazlık yaratan konulardan biri olan şüpheli alacak uygulaması, vergi yazınında da üzerine en çok yazı yazılan konulardan biri olmuştur.

Onlarca tartışmalı yönü olan uygulamanın az değinilen bir yanı da küçük alacaklar için öngörülen prosedürdür.

Küçük alacak nedir?

Büyük şirketler için görece küçük alacaklar sıradan tacirler için gayet büyük olabilir. Kiminki küçük, kiminki büyük kişiden kişiye değişir. Neyse ki, en azından bu belirsizlik öngörülmüş ve herkes için geçerli olabilecek objektif bir kriter getirilmiştir.

Kanun diliyle söylersek; yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede alacaklar, küçük alacak olarak nitelendirilmiştir.

Kanundan ne anladığımızı söylersek, yasal takiple uğraşmaya değmeyecek miktarda alacaklar küçük alacak sayılmıştır.

Ne kadar küçük?

Belirsizlik öngörülmüş belki ama sorun pek de çözülememiş. Zira bu sefer de dava ve icra takibine değmeyecek derecede alacak ne kadar küçük bir alacaktır, bu cevap açıkta kalmış.

Yıllardır bu işi yapan bir insan olarak bu soruya şak diye cevap verip, işte şu masraflar toplam bu kadar ediyor, onun altı küçük alacaktır cevabını verebilen bir kişiyle karşılaşmadım. Benim de verebileceğim tartışmalı.

Dava ve icra masrafları

Küçük alacağın ne olduğunu anladık. Dava veya icra takibi masraflarının toplamından daha düşük olan alacakmış. Şimdi sıra geldi miktarını tespit etmeye.

Ticari bir alacağın takibi için asliye ticaret mahkemesinde dava açılması gerekmektedir. Asliye mahkemelerinde başvuru harcı 21,15 TL. İcra takibi için de dilekçeyle icra müdürlüğüne başvuruda bulunulmaktadır. İcraya başvurma harcı 21,15 TL. Şimdilik sorun yok gibi.

Dava açarken nispi dava karar harcını da peşin yatırıyorsunuz. Asgarisi 21,15 TL. Tebligat ve posta masrafı da peşin peşin ödeniyor. Her ne kadar bu giderler karar aşamasına ilişkin olsa da başvurunuzun işleme alınması için ödenmesi zorunlu tutarlar olduğu için bunların da dikkate alınması gerekiyor. Geçenlerde ödemiştim, posta masrafı da 6 TL olsa gerek.

Az daha unutuyordum; bir de dosya ve sair evrak giderleri adı altında bir para alınıyor. Tutarı önemsiz, altmış kuruş; yine de hesaba katmak gerek.

Peki vekalet ücreti ne olacak? Öyle ya; dava başvurunuz için şahsen uğraşmayıp avukat tutabilirsiniz. Zorunlu mu değil. Hesaba katılacak mı belirsiz. Keyfi olduğu için katılmamalı denilebilir. Ama kanun dava açmak için zorunlu olan masraflar dememiş; “dava veya icra takibi” masraflarına gönderme yapmış. Pekala katılabilir de.

Takip masrafları

Açılan davanın veya icra başvurusunun takibi de şart koşulduğu için, avukatlık ücretinin yanı sıra olası temyiz başvurusunda temyiz başvuru harçlarının da hesaplamada dikkate alınması gerekir ki, bu durum tamamen ilgili rakamı belirsizleştirmektedir. Öyle ya, temyize gidilip gidilmeyeceği baştan bilinemez ki? Temyize gidilirse 32,40 TL de temyiz başvuru harcı var.

İcraya gidilmişse, icranın yerine getirilmesi için ödenen harç 21,15 TL. Bu tutar değeri belli olmayan icra takipleri için geçerli. Değeri belli olmayan icra takiplerinde, icranın yerine getirilmesi harcı hacizden evvel ödenen paralarda %3,96; hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralarda %7,92. Peki ya haczedilen  malların satılmasından sonra tahsil olunan paralardan ne kadar? Tamam, daha da ayrıntısına girmeyelim; burada keselim.

Yeterince küçük müymüş?

Hesaplayabildiniz mi?

Toplayabildiniz mi?

Hangilerini topladınız?

Olsa olsa tahmini bir tutar buldunuz.

Şimdi bu tutar ile alacağınızı kıyaslayacaksınız. Alacağınız daha küçükse hayırlı olsun, şüpheli alacak karşılığı ayırıp gider yazabilirsiniz.

Ama hemen değil! Önce noterden protesto çekmeli veya alacağınızı yazı ile bir defadan fazla istemelisiniz. Belki alacağınız beş lira, yazı ile birden fazla ödeme talebinde bulunsanız bir o kadar daha fazla masraf yapmanız gerekecek. O da artık sizin sorununuz. Protesto masrafına hiç girmiyorum.

Değer mi?

Sanırım televizyonumuzun tek kanallı olduğu yıllardan kalma bir reklamdı. O zamanlar paramızda sıfırlar bolcaydı; altıyüz lira dediğiniz şimdinin altı lirası etmez. İşte o kadarlık bir alışveriş yapan müşteriye fatura vermek istemeyen esnaf, “şimdi çıkaracaksın faturayı, yazacaksın, çiziceksin, üstünü imzalayacaksın, koparıp vereceksin; altıyüz liralık alışveriş için değer mi güzel abim” diyordu.

Aynı mantık diyebilirsiniz hemen; “amma da takmış vergi yazını bu meseleye, yüz liralık alacağı gider yazacak mısın, yazmayacak mısın? Vergi kazancı birkaç yüz lirayı geçmeyecek bir meselede, değer mi kafayı yormaya? Yok posta giderleri hesaba dahil mi, yok avukatlık ücretini de dikkate alacak mıyız? Değer mi üç kuruş için inceleme elemanıyla papaz olmaya?”

Doğru. Pek çok tacir için tahsil edemediği alacaklar içerisinde, 50-150 TL arasında önemsiz bir tutara sıkışıp kalmış kaç alacak olabilir ki? Üçtür, beştir. Evet, pek çok tacir için öyledir. Ama bazı şirketler için bu sayı pekala üç beş milyon da olabilir. Üç beş milyon lira değil; üç beş milyon müşteriden tahsil edilemeyen yüzmilyonlarca lira.

Sorun kimin sorunu?

Milyonlarca müşterisi olan, müşterilerine zaman zaman değil her ay satış yapan ve yüzbinlerce abonesinden sattığı malın ya da verdiği hizmetin bedelini tahsil edemeyen şirketler var. Telekomünikasyon şirketleri, elektrik, gaz dağıtım şirketleri, kablolu yayın ve dijital yayın şirketleri bunun en güzel örneği.

Bahsede durduğumuz sorunu oluşturan o birkaç liralık tartışmalı aralık, bu şirketler için her yıl milyonlarca liralık riskin ta kendisi.

Küçük alacak sınırının 50 TL ya da 100 TL olarak belirlenmesi bu şirketler için yüzbinlerce lira vergi farkı yaratabiliyor.

Çözüm

Mevcut durumda, küçük alacak olarak nitelendirilebilecek belli bir tutar bulunmadığından, uygulamada mükellefler ve inceleme elemanları arasında, küçük alacak hesabında hangi masrafın dava veya icra takip masrafı olarak kabul edileceği, hangisinin kale alınmaması gerektiği tartışma konusu olmaktadır.

Çözüm önerimiz; küçük alacak sınırının güncel ekonomik koşullar dikkate alınarak belli bir tutar olarak belirlenmesidir. Bu yolla bulunan tutar her yıl yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle dikkate alınabilir. Onur Elele/E&Y

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.