Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri (2012/8) PDF Yazdır e-Posta
21 Temmuz 2012
Image

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresinden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresinin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.

Gelir İdaresince verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenlerine konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

İştirak edilen şirkete yapılan sermaye tamamlama fonu ödemelerinin vergisel boyutu

(01.06.2012 tarih ve 11 sayılı özelge)

Türk Ticaret Kanununda zarar telafisi fonu ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı gibi bu ad altında yurt dışından gelen paraların yedek akçe olarak kabul edileceğine dair bir hüküm de bulunmamaktadır.

Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında sermayeye ilave edilmeyen sermaye tamamlama fonunun, ortağı olunan iştirak tarafından, iştiraklerin maliyet bedeline eklenmesi mümkün değildir. Sermaye tamamlama fonunun ödendiği iştirakin, bu tutarları kurum kazancına dâhil etmesi gerekmektedir.

Ayrıca, sermaye tamamlama fonu adı altında iştirake ödenen tutarlar, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde sayılan giderler kapsamına da girmediğinden, gider yazılması veya zarar olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmının istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında da iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmediği belirtilmiştir.

Bu çerçevede, iştirak hisseleri satışından; kazanç doğması ve maddede belirtilen şartların varlığı halinde satıştan doğan kazancın % 75’inin istisnaya konu edilmesi mümkün olup zarar doğması halinde ise bu zararın %75’inin kurum kazancından indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Depolama ve terminal alanı olarak kullanılan gayrimenkullerin kısmi bölünmeye konu edilip edilemeyeceği

(30.05.2012 tarih ve 123 sayılı özelge)

Kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve karlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olup, kısmi bölünme bir üretim tesisinin veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması gerekmektedir. Dolayısıyla üretim tesisi ve hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur.

Buna göre, şirketin aktifinde kayıtlı bulunan ve depolama ve terminal alanı olarak kullanılan taşınmazların, yapılan taşımacılık ve lojistik faaliyetlerini sona erdirmeyecek şekilde 5520 sayılı Kanun’un 19. maddesi ve 1 seri no.lu Tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde kısmi bölünmeye konu edilmesi mümkündür.

Kısmi bölünme

(28.05.2012 tarih ve 2 sayılı özelge)

Kısmi bölünme işleminde üretim ve hizmet işletmelerinin bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar ile hammadde, mamul, yarı mamul mallar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesi zorunludur.

Şirket bünyesindeki hayvancılık işletmesinin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinde yer alan şartların sağlanması kaydıyla işletme bütünlüğü çerçevesinde kısmi bölünme işlemine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Elektrik satışında gelir tahakkuku ve belge düzeni

(12.06.2012 tarih ve 670 sayılı özelge)

Elektriğin aylık bazda satışı ve tedarikinde gelir veya gider mahiyet ve tutar itibariyle ay sonunda kesinleşmiş olduğundan, elektrik satışı ve tedarikinden doğan gelir ve giderin de ay sonu itibarıyla tahakkuk ettiğinin kabulü gerekmektedir.

Dolayısıyla elektrik satışından doğan gelirin tahakkuk tarihi itibarıyla ilgili geçici vergi ve takvim yılı hesap dönemlerinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. KDV açısından ise, tahakkuk tarihi itibariyle vergiyi doğuran olay gerçekleşeceğinden, tahakkuk tutarları üzerinden hesaplanan KDV de ilgili dönemde beyan edilecektir.

Ayrıca, gelirin tahakkuk tarihi olan ay sonundan itibaren yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi mükellefi şirket tarafından ortaklar adına ödenen bireysel emeklilik katkı paylarının şirketin kurum kazancından indirimi

(19.06.2012 tarih ve 258 sayılı özelge)

Şirket çalışanları adına bireysel emeklilik sistemine ödenen, çalışanların elde ettiği ücretin % 10’unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını aşmayan katkı paylarının, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/9 maddesi kapsamında kurum kazancının tespitinde doğrudan gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır. Şirket tarafından ödenen katkı payının ücretin %10’unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını aşması halinde ise aşan tutar ücret olarak değerlendirilir.

Şirketin tüm çalışanları adına oluşturulan emeklilik planı çerçevesinde şirket çalışanı olan ortaklar adına ödenen katkı paylarının da yukarıda belirtildiği şekilde kurum kazancından indirilmesi mümkündür.

Ortakların şirket çalışanı olmaması halinde, bunlar adına ödenen katkı payları, gider olarak indirilemeyecek ve ortaklara dağıtılan kâr payı olarak dikkate alınacaktır.

Ortaklara yapılan ücret niteliğindeki ödemelerin ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde yer alan transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine uygun olarak belirlenmesi gerekir.

Gümrük antreposundaki malın başka bir şirkete devrinden elde edilen kazancın vergilendirilmesi

(25.06.2012 tarih ve 1964 sayılı özelge)

Yurt dışından satın alınıp gümrük antreposuna konulan malların yurt içinde bulunan bir şirkete satılması dolayısıyla elde edilen hasılatın, yurtiçi hasılat olarak değerlendirilmesi ve ilgili dönemde kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilmesi gerekmektedir.

Yurt dışı mukim şirketin Türkiye’de sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla faaliyette bulunması halinde şirkete yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılamayacağı

(28.06.2012 tarih ve 602 sayılı özelge)

Birleşik Arap Emirlikleri mukimi şirketin Türkiye’de sahip olduğu sabit yer vasıtasıyla gerçekleştireceği serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla, bu sabit yere atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere, elde edilen gelirlerin tamamı üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine istinaden ödemeyi yapanlarca %20 oranında kurumlar vergisi tevkifatı yapılması gerekir.

Öte yandan, şirketin Türkiye’de sahip olduğu bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunması halinde ise bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere şirkete yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmaması ve elde edilen kazancın kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Anlaşma kapsamında Türkiye’de vergi ödenmesi durumunda ödenen bu vergilerle ilgili oluşabilecek çifte vergilendirme Anlaşma’nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi"ne ilişkin 23. maddesi çerçevesinde "çifte vergilendirmeyi önlemeye ilişkin Birleşik Arap Emirlikleri mevzuatı" dikkate alınmak suretiyle önlenecektir.

Şirket bünyesinde ayrı hizmet yerlerinde verilen hizmetlerin kısmi bölünme kapsamında yeni kurulacak bir şirkete devri

(30.05.2012 tarih ve 50 sayılı özelge)

Kısmi bölünme müessesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve karlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olup, kısmi bölünmenin bir üretim tesisinin veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması gerekmektedir. Dolayısıyla üretim tesisi ve hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunlu olup, birbirinden ayrı varlık ifade eden ve birbirinden ayrı olarak faaliyeti devam ettirebilecek nitelikte olan varlıklardan oluşan işletmelerin, bu varlıklarını kısmi bölünmeye konu edilebilmeleri mümkündür.

Bu açıklamalara göre, kanun koyucunun bölünmeye ilişkin düzenleme ile korumak istediği menfaatler dikkate alındığında, şirket bünyesindeki akaryakıt satışı ile oto lastiği, akü, jant ve madeni yağ alım satımı, oto lastiğinin sökülüp takılması, bakımı ve tamiri, oto yıkama, yağlama hizmetlerine ilişkin işletmelerin birbirinden ayrı olarak ve işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümüyle devredilebilmesi halinde, kısmi bölünmeye konu edilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu işletmelerin birbirinden ayrı olarak veya işletme bütünlüğü korunacak şekilde devrinin mümkün olmaması halinde, yapılan işlemin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Toplu iş sözleşmesi gereğince personele yapılan giyim yardımlarına ilişkin ödemelerin gelir tabi olup olmadığı

(19.06.2012 tarih ve 1900 sayılı özelge)

Personele yapılan giyim yardımının gelir vergisinden istisna edilebilmesi için, giyim eşyasının işin gereği ve demirbaş olarak verilmesi ve personelin işten ayrılması halinde geri alınması şartlarını topluca taşıması gerekir. Bu şartları taşımaksızın, toplu iş sözleşmesine istinaden yapılan söz konusu giyim yardımının ücret olarak değerlendirilmesi ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 1. bendine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.

Fransa ve Almanya mukimi firmalara yapılan lisans hakkı bedeline ilişkin ödemelerin KV karşısındaki durumu

(28.05.2012 tarih ve 1738 sayılı özelge)

Fransa mukimi firmaya lisans bedeli karşılığında yapılan ve gayrimaddi hak bedeli niteliği taşıyan ödemenin "Türkiye Cumhuriyeti ile Fransa Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" uyarınca %10 oranında kurumlar vergisi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

Ancak, anılan firmanın mukimlik belgesini ibraz etmemesi durumunda ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacağından, söz konusu firmaya yapılacak ödemeler üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

01.01.1990 tarihinden itibaren uygulanmakta olan "Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" 21.07.2009 tarihi itibarıyla feshedilmiş olup, 01.01.2011 tarihinden sonraki vergilendirme dönemleri için uygulanmayacağı belirtildiğinden, Almanya mukimi firmaya yapılacak ödemeler üzerinden % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

İndirimli kurumlar vergisi oranı uygulaması

(01.06.2012 tarih ve 12 sayılı özelge)

Bir yatırımın tevsi yatırım olarak kabul edilebilmesi için yatırım teşvik belgesinde yatırım cinsinin tevsi yatırım olarak belirtilmiş olması gerekmektedir. Tevsi yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkan bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir.

Yatırımın, ilgili yatırım teşvik belgesinde "komple yeni yatırım" olarak değerlendirilmesi durumunda, indirimli kurumlar vergisi uygulamasından da "komple yeni yatırım" olarak faydalanılması gerekmektedir.

Kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde indirimli kurumlar vergisi uygulanacak tutar, yatırımdan elde edilen ticari bilanço karının dikkate alınması suretiyle tespit edilecek ve indirimli vergi oranının uygulanacağı kazanç, beyanname üzerinden hesaplanan matrahı aşamayacaktır.

Serbest bölgede faaliyet gösteren şirketin teşvik gelirlerinin kurumlar vergisi istisna edilip edilmeyeceği

(25.05.2012 tarih ve 29 sayılı özelge)

Serbest Bölgede üretim faaliyetinde bulunan şirkete ödenen teşvik gelirlerinin ve alınacak desteklerin, üretim faaliyeti dışında elde edilen kazançlar kapsamında olması nedeniyle, kurumlar vergisi istisnası kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşümü esnasında sahibi olduğu taşınmazların değerlenmesi sonucunda oluşacak farkların vergi mevzuatı karşısındaki durumu

(25.04.2012 tarih ve 1450 sayılı özelge)

Şirketin, Sermaye Piyasası Kuruluna başvurarak gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüştürülmesi işlemi, esas sözleşme değişikliği ile gerçekleştirileceğinden, 5520 sayılı Kanun’un 19. maddesi çerçevesinde bir devir veya nev’i değişikliğinden söz edilemeyecektir.

Diğer taraftan, 5024 sayılı Kanun’la getirilen ve Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesinde yer alan enflasyon düzeltmesi işlemi ile yeniden değerleme müessesesi kaldırılmış olup, kanun maddesinde yer alan şartları haiz olan mükellefler enflasyon düzeltmesi haricinde başka bir değerleme işlemi yapamayacaklardır. Bu nedenle, vergi kanunları haricinde herhangi bir mevzuata istinaden veya mahkeme, bilirkişi vs marifetiyle değerleme yapılması halinde bu işlemin vergi usul mevzuatı açısından değerleme işlemi olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Buna göre, gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüşüm nedeniyle ilgili mevzuata göre yapılan değerlemelerden kaynaklanan olumlu veya olumsuz farkların kurum kazancına dahil edilmek suretiyle vergilendirilmesi söz konusu olmayacaktır.

Yurt dışından temin edilen makine ve teçhizatlar için ödenen bedellerin birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarım işi kapsamında vergi kesintisine tabi olup olmayacağı hk.

(11.04.2012 tarih ve 1332 sayılı özelge)

İhale edilen ve yapım, test ve montaj çalışmaları ile yurt dışından makine ve teçhizat temini işleri "... Yapım İşi" sözleşmesinde ayrı ayrı tanımlanmış olsa da, söz konusu işlerin tek sözleşmeye bağlı olması dolayısıyla taahhüt kapsamındaki işin tamamının yerine getirilmesinden şirket sorumlu tutulacağından, söz konusu işin bir bütün olarak ele alınması gerekmekte olup İspanya’daki merkez tarafından müstakilen temin edileceği ifade edilen makine ve teçhizat ithalatının "... Yapım İşi" için Türkiye’de oluşacak iş yerinden bağımsız olarak yürütüleceğinin kabulü mümkün değildir.

Buna göre yapımı İspanya’da mukim ana merkez tarafından taahhüt edilerek Türkiye’de kurulu şube vasıtasıyla gerçekleştirilecek olan "... Yapım İşi"nin, yıllara sari inşaat işlerini içermesi ve tüm işin tek bir sözleşmeyle yüklenilmesi nedeniyle, yapılan işin bütün olarak inşaat işi olarak kabul edilmesi ve bu işlerle ilgili ana merkez tarafından tedarik edilen makine ve teçhizat bedeli dahil yapılan hak ediş ödemeleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30/1-a maddesine göre % 3 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Ayrıca, hakediş ödemeleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30/1-a maddesi hükmü uyarınca yapılan vergi kesintilerinin, işin bittiği yıl söz konusu işe ait kâr veya zararın beyan edildiği kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmesi, bu mahsuplar sonunda kalan bir tutar bulunması halinde ise red ve iadesinin yapılması gerekir.

2. Katma Değer Vergisi Kanunu

Eğitime % 100 Destek Projesi kapsamında yaptırılacak okul için malzeme alımının KDV’den istisna olup olmadığı

(29.06.2012 tarih ve 711 sayılı özelge)

Katma Değer Vergisi Kanunu’nun istisnaları düzenleyen hükümlerinde, bağışlanmak üzere yaptırılacak okul binasında kullanılacak malzemelerin teslimini katma değer vergisinden istisna eden bir hüküm yer almamaktadır.

Bu itibarla, Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülen "Eğitime %100 Destek Projesi" kapsamında yaptırılacak okulun yapımında kullanılacak olan malzeme teslimleri ve hizmet ifaları genel hükümler çerçevesinde katma değer vergisine tabidir.

Gümrük antreposundaki malın başka bir şirkete devrinde katma değer vergisi uygulaması

(25.06.2012 tarih ve 1964 sayılı özelge)

KDV Kanunu’nun 16/1-c maddesine göre, Gümrük Kanunundaki transit ve gümrük antrepo rejimleri ile geçici depolama ve serbest bölge hükümlerini uygulandığı malların teslimi KDV’ den istisnadır.

Buna göre; yurt dışından satın alınan gümrük antreposundaki henüz millileştirilmemiş malların Türkiye’de yerleşik bir şirkete teslimi Kanun’un 16/1-c maddesi uyarınca KDV’den müstesnadır.

Sipariş üzerine yabancı bayraklı gemi inşası işinin katma değer vergisi karşısındaki durumu

(28.06.2012 tarih ve 2016 sayılı özelge)

Yurt dışındaki müşterinin siparişi üzerine inşa edilecek tekne için, vergi dairesinden alınacak istisna yazısını bu araca ilişkin mal ve hizmetleri satanlara ibraz ederek Kanun’un 13/a maddesi çerçevesinde istisna uygulanabilecektir.

Öte yandan, söz konusu yabancı bayraklı teknenin yurt dışındaki müşterilere teslimi ihracata ilişkin yürürlükte mevzuat hükümleri çerçevesinde Kanun’un 11/1-a maddesi kapsamında KDV’den istisnadır.

KDV den istisna olarak teslim edilen malın iadesinde KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı

(17.05.2012 tarih ve 27 sayılı özelge)

Organize Sanayi Bölgesinden KDV Kanunu’nun 17/4-k maddesi kapsamında satın alınan arsanın daha sonra iade edilmesi işlemi yeni bir teslim olmayıp, işlemin mahiyetine uygun bir düzeltme sayılacağından, iade işlemi sırasında katma değer vergisi hesaplanması söz konusu değildir.

3. Damga Vergisi Kanunu

Personele yapılan giyim yardımlarına ilişkin olarak düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi olup olmadığı

(19.06.2012 tarih ve 1900 sayılı özelge)

Personele yapılan giyim yardımına ilişkin düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna tutulacağına dair Damga Vergisi Kanunu’nda bir hüküm bulunmayıp, personele giyim yardımı olarak yapılan ödemeye ilişkin düzenlenen kâğıtların Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Resmi şekilde düzenlenmeyen Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmelerinin damga vergisine tabi olup olmadığı

(20.06.2012 tarih ve 688 sayılı özelge)

Damga vergisinin konusunu 488 sayılı Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtlar oluşturmakta olup belli parayı ihtiva eden sözleşmelerde söz konusu tabloda yer almaktadır. Dolayısıyla, resmi şekilde düzenlenip düzenlenmediğine bakılmaksızın taraflarınca yazılıp imzalanmak suretiyle düzenlenen belli parayı ihtiva eden bütün sözleşmeler damga vergisine konu teşkil etmektedir.

Bu açıklama çerçevesinde, şirket ile devre mülk alıcıları arasında düzenlenen "Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmesi" başlıklı kağıtların, Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca ihtiva ettiği tutar üzerinden binde 8,25 nispetinde damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

4. Vergi Usul Kanunu

İhraç edilen malların yurt dışında imhası ve muhasebe kayıtlarına gider olarak intikal ettirilip ettirilemeyeceği

(13.04.2012 tarih ve 1362 sayılı özelge)

Emtianın kıymeti düşen mal olarak emsal bedeli ile değerlenebilmesi için, emtianın iktisadi kıymetindeki önemli azalışın, yangın, deprem, su basması gibi tabii afet veya bozulma, çürüme, kırılma, çatlama, paslanma gibi haller nedeniyle olması gerekmektedir.

Emtiaların imhasında genel kural imhanın takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak, yurt dışına gönderilip de geri getirilemeyen malların imhasının takdir komisyonu nezaretinde yapılması mümkün olmadığından, söz konusu imhanın gerçekleştirildiği ülkedeki konuyla ilgili yetkili makamların bilgisi veya gözetimi dahilinde yapılmış olması halinde o ülke makamlarından alınacak tutanak ve benzeri resmi evraklar takdir komisyonunca veri olarak kullanılabilecektir.

Miadı dolan ilaçların imha edilmesi durumunda stok değerlerinin gider olarak kaydedilip kaydedilemeyeceği

(06.04.2012 tarih ve 9 sayılı özelge)

Emtiaların imhasında genel uygulama, imhaların takdir komisyonu nezaretinde yapılmasıdır. Ancak son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk olan ilaç, tıbbi malzeme, gıda, atık vb. emtianın insan sağlığına zararlı olabileceği ve acilen imha edilmesi mecburiyeti bulunan bu ürünlerin emsal bedellerinin takdir komisyonlarınca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı hususları göz önüne alınarak; takdir komisyonuna başvurulmaksızın ilgili bakanlık veya yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilebilmesi Başkanlıkça benimsenmiştir.

Bu çerçevede imha edilecek emtianın niteliğine göre, ilgili mevzuat gereği görevli olan bakanlıkların veya yetkili kurumun görevlileri ve bu emtiayı imha etmeye yetkili müessese ile mükellefin temsilcilerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde imha işleminin yapılması ve bu durumun komisyon tarafından tutanakla tespit edilmesi gerekmektedir.

Söz konusu ürünlerin yukarıda bahsedilen şekilde teşekkül ettirilen bir komisyon nezdinde imha edilmesi halinde, bu ürünlerin imhası aşamasına mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi görevlilerinin söz konusu komisyona katılımına gerek bulunmamaktadır.

Yukarıda izah edilen şekilde ilgili bakanlık ve yetkili kurum görevlilerinin de yer aldığı komisyon nezdinde imha işlemine ilişkin olarak düzenlenen tutanağın istenildiğinde ibraz edilmesi şartıyla muhafaza edilmesi gerekmekte olup, imha işleminin söz konusu tutanağa istinaden muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, son kullanma tarihi geçmiş veya bozuk ürünlerin imha edilmesi işlemine ilgili bakanlık yetkililerinin katılımının sağlanamaması ve imhaya ilişkin tespitin bu komisyon nezdinde tutanağa bağlanamaması durumunda, olayın mutlaka takdir komisyonuna intikalinin sağlanması gerekmekte olup, imha edilen ürünlerin takdir komisyonunca belirlenecek emsal bedel üzerinden kayıtlara alınarak işlem yapılması gerekecektir.

Resmi makamlar nezdinde imha edilecek malların Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesi uyarınca belirlenecek emsal bedeli ile işletmenin kayıtlarında yer alan değer arasındaki farkın kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

Ancak, takdir komisyonu veya Sağlık Bakanlığı yetkilileri nezdinde olmaksızın imha edilen malların emsal bedelinin takdir komisyonu tarafından belirlenmemesi halinde, söz konusu mal bedellerinin kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olmayacaktır.

Yabancı uyruklu müşterilere verilen sağlık hizmetleri karşılığında sigorta şirketlerince yapılan ödemeler için faturanın ne zaman düzenleneceği

(10.04.2012 tarih ve 229 sayılı özelge)

Fatura müşterinin borçlandığı gerçek meblağı gösterir. Mal teslimi veya hizmet ifasının tamamlandığı günden itibaren azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekir. Bu sebeple, sigortalı yabancı uyruklu kişilere verilen sağlık hizmetinin tamamlanmasını (hastanın taburcu olması) müteakip 7 gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, sigorta şirketleri ile mutabakatın sağlanmasından sonra fatura düzenlenmesi mümkün değildir.

5. Ar-Ge Teşvikleri

Ar-Ge projeleri için verilen teminat mektuplarına ait komisyon giderlerinin ve Ar-Ge merkezinizde görevli personel ücretlerinin 5746 Sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge İndirimine konu edilip edilemeyeceği

(30.05.2012 tarih ve 612 sayılı özelge)

Ar-Ge merkezinde tam zamanlı olarak çalışmakta olan personelin muhtelif nedenlerle yurtiçi veya yurtdışına görevli olarak gönderilmeleri halinde, Ar-Ge merkezi dışında geçirilen bu sürelerin Ar-Ge faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, söz konusu personelin bu sürelere isabet eden ücretleri ile Ar-Ge projesiyle ilgili olsa dahi yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri kapsamındaki konaklama, ulaşım, pasaport, vize gibi harcamaları da Ar-Ge harcaması kapsamına girmemektedir.

Ar-Ge merkezindeki projelerin yürütülmesi ve idamesi ile sorumlu olan ancak Ar-Ge merkezi dışında bulunan program direktörlüğünde çalışan mühendislerin, çalışmaları Ar-Ge merkezinde yürütülen projelerle ilgili olsa bile, Ar-Ge faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bunların Ar-Ge faaliyetine ayırdığı zamanın toplam çalışma zamanına oranlanmasıyla bulunan ücretlerin de Ar-Ge indirimine konu edilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, Ar-Ge projesi kapsamında verilen teminat mektuplarına ilişkin olarak yapılan komisyon ödemeleri, söz konusu teminat mektuplarının münhasıran Ar-Ge projesiyle ilgili olması ve başka işleri de kapsamaması kaydıyla Ar-Ge indirimine konu edilebilecektir.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca desteklenen projenin, proje ortağı olan şirketin Ar-Ge indiriminden faydalanıp faydalanamayacağı

(23.05.2012 tarih ve 238 sayılı özelge)

San-Tez Desteklenme Programı kapsamında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca desteklenmesi uygun görülen projenin şirket organizatörlüğünde olmak şartıyla üniversite bünyesinde yapılması ve projeyle ilgili Ar-Ge harcamalarına ilişkin fatura ve benzeri tevsik edici belgelerin şirket adına düzenlenmesi şartıyla, Ar-Ge indirimi uygulamasından faydalanılabilmesi mümkündür.

Bu bağlamda, hibe olarak alınacak destek tutarlarının, alındığı tarihte özel bir fon hesabına alınması gerekmekte olup bu hesapta yer alan tutarların kurum kazancına dahil edilmemesi ve bu tutardan yapılan Ar-Ge harcamalarının da Ar-Ge indirimine konu edilmemesi gerekmektedir. Hibe tutarını aşan Ar-Ge harcamalarının ise desteklenen Ar-Ge projesi ile ilgili olması şartıyla Ar-Ge indirimine konu edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, şartların sağlanamaması durumunda ise Ar-Ge indiriminden faydalanılması mümkün olmayıp, şirketçe karşılanan proje tutarının avans olarak dikkate alınması ve bu tutarın proje sonunda harcanmayan ve iade edilen tutarlar düşüldükten sonra kalan kısmı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca sağlanan ve proje için harcanan destek tutarının elde edilen gayrimaddi hakkın maliyet bedeli olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca sağlanan ve proje için harcanan destek tutarı ile varsa şirket mülkiyetine geçecek olan makine ve donanımların emsal değerinin ise ayrıca gelir olarak dikkate alınması gerekir. pwc

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.