Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Borç-alacak ilişkisine yeni düzen PDF Yazdır e-Posta
27 Temmuz 2012
Image

I- GENEL

ISMARLANMAYAN ŞEYİN GÖNDERİLMESİ

Sipariş vermediğiniz bir şeyin tarafınıza gönderilmesi halinde, bu şeyi geri göndermek veya saklamak yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Yazılı şekil

Güvenli elektronik imza ile gönderilen metinler Teyit edilmiş olmak kaydı ile faks ve benzeri iletişim araçları ile gönderilen metinler de yazılı şekil yerine geçecektir.
Güvenli elektronik imza = El yazısı imza; “aynı hukuki sonuçları doğuracaktır.”

GENEL İŞLEM KOŞULLARI

Tip Sözleşmelerde; genel işlem koşulları içeren hükümlerin sözleşmenin metninde veya ekinde yer alması, kapsamının, yazı türü ve şeklinin farklı olması, bu sözleşmelere Tip Sözleşme hükümlerinin uygulanmasını engellemeyecektir.

Tip Sözleşmeler, aynı amaca yönelik çok sayıda farklı metin içeren ayrı sözleşmeler olarak hazırlanması halinde, genel işlem koşulu sayılacaklardır.

Sözleşmede karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının bulunması halinde, bu koşulların varlığı hakkında sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır.

Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılacak, ancak sözleşmenin, genel işlem koşulları dışındaki diğer hükümleri geçerliliğini korumaya devam edecektir.

AŞIRI YARARLANMA

Edimler arasındaki açık bir dengesizlik nedeniyle, sözleşmenin taraflarından birisi aleyhine aşırı yararlanma söz konusu ise, bu durumda zarar görene:
* Sözleşmeye bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek, ediminin geri verilmesini istemek dışında,
* Sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini istemek hakkı da tanınmıştır.

HAKSIZ REKABET

Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya, Bu tür ilanların yapılması ya da
Dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlar nedeniyle müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilecektir.

KUSURSUZ SORUMLULUK

Hakkaniyet sorumluluğu

Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlü olacaktır.

Yapı malikinin sorumluluğu

Giderim yükümlülüğü

İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, bina maliki ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Binanın yapımından kaynaklanan eksiklikler ise bu sorumluluğun kapsamı dışındadır.

Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme

Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu olacaktır.
Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bu işletmelerin önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilecektir.

Faiz

Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa; faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecektir.
Taraflarca sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, mevzuat hükümlerine göre belirlenen yıllık yasal faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamaz.

BORÇLARIN SONA ERME HALLERİ

İbra:

İbra için herhangi bir şekil şartı aranmamakla beraber, işçi alacaklarında, ibra sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve ödenen tutar belirtilmesi gerekmektedir. Yazılı olarak yapılmayan sözleşme geçersiz olacaktır.

İfa imkansızlığı:

Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa, borç sona erecektir.
İfanın imkansızlaşması halinde borçluya, bu durumu derhal alacaklıya bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Borçlu bildirimde bulunmaz ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almaz ise bundan doğan zararları gidermek zorundadır.

Aşırı ifa güçlüğü:

Ekonomik kriz vb. sözleşmenin yapılması anında taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen nedenlerle; sözleşmenin ifası imkânsızlaşırsa, borçluya sözleşmenin değişen şartlara uyarlanması, bu mümkün değil ise sözleşmeden dönme imkanı tanınmıştır.

Müteselsil borçluluk

Paylaşım:

Müteselsilen borçlu olunan bedelden fazlası alacaklıya ödendiği takdirde, fazla ödenen kısım, payları oranında diğer müteselsil borçlulardan istenebilir.

Ceza koşulu

Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi:
Sözleşmede yer alan ceza koşulunun, geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hale gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.

BORÇ İLİŞKİLERİNDE TARAF DEĞİŞİKLİKLERİ

Alacağın bir bedel karşılığında bir başkasına devredildiği hallerde (örneğin faktoring şirketlerine), devreden, alacağın varlığı ile beraber borçlunun bu borcu ödeme gücüne sahip olduğunu da garanti etmiş sayılacaktır.

Alacak mevcut değilse veya borçlu ödeme gücünden yoksunsa alacağı devralan kişi, devredenden, alacağın devri için ödediği bedel (örneğin faktoring sözleşmesinde ön ödeme) ile beraber faiz, devrin sebep olduğu giderler, alacağı takip etmek için yaptığı diğer giderlere ek olarak devreden kusursuzluğunu ispat etmediği sürece uğradığı diğer zararları da isteyebilecektir.

Borcun üstlenilmesi (eski adıyla borcun nakli) halinde, bu borç için rehin tesis edilmiş veya bu borca kefil olunmuş ise, rehin veren veya kefilin sorumlulukları, ancak borcun üstlenilmesine (devrine) razı olduklarını yazılı olarak bildirmeleri halinde devam edecektir.

Bir malvarlığı veya işletmenin devralınması halinde, devralan kişinin malvarlığı veya işletmenin alacaklılarına karşı sorumluluğu artık herhangi bir gazetede yapılan ilanla değil, ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesi’nde, diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birine verdiği ilanla başlayacaktır.

Devralanın bu ilanı yapmaması durumunda, iki yıllık süre işlemeye başlamayacağından, devredenin devrettiği malvarlığı ya da işletmeden sorumluluk süresi uzayacaktır.
Sadece alacak veya borcun değil, sözleşmenin bir bütün olarak devri imkanı da vardır. Sözleşmenin devri halinde devrin şekli, devredilen sözleşmenin şekline tabi olacaktır. Örneğin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yazılı şekle tabi olduğundan, devir sözleşmesinin de yazılı şekilde yapılması zorunludur.

* * *

II- ÖZEL BORÇ İLİŞKİLERİ

SATIM SÖZLEŞMESİ

Hasar

Satılan malın, satım sözleşmesinin yapılmasından sonra ancak malın teslim edilmesinden önce hasar görmesi halinde sorumluluk artık satıcıya ait olacaktır.

Ancak alacaklı malı teslim almakta gecikir ve bu arada malda bir hasar oluşursa hasarın sorumluluğu malı teslim almış gibi alıcıya ait olacaktır. Bu hükümler taşınır mallar için geçerlidir.

Taşınmaz mallarda (bina ve arsalarda) ise mülkiyetin tapuda devredilmesi anından itibaren taşınmazın hasar görmesi halinde sorumluluk alıcıya ait olacaktır.

Ancak taşınmazı satan ile alan kişi arasında, alıcının taşınmazı tapudaki devir işleminden sonraki bir tarihte teslim alacağına dair yazılı bir anlaşma yapıldıysa, taşınmaz teslim edilene kadar yapının hasar görmesinden sorumluluk satıcıya ait olur.

Ayıp

Satılan malda:

* Satıcının bildirdiği niteliklerin bulunmaması,
* Malın olması gereken niteliklerinin bulunmaması veya,
* Miktarının önemli ölçüde eksik olması gibi,
Kullanım amacı bakımından malın değerini veya alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, ekonomik veya hukuki eksiklikler “ayıp” olarak adlandırılır ve satıcı bunların varlığını bilmese dahi sorumlu olur.
Satıcının bu ayıplardan sorumlu olmayacağını veya belli limitler dâhilinde sorumlu olacağını öngören sözleşmeler:
* Eğer satıcı malı kasıtlı olarak ayıplı devretmişse veya,
* Satıcının ağır ihmali varsa ya da,
* Satıcı ayıbı hile ile gizlemişse geçersiz olacaktır.

Satıcının ayıplı malı devretmekte:

* Kastı veya ağır ihmali varsa veya,
* Ayıbı hile ile gizlemişse
Satıcının, ayıbın süresinde bildirilmediğini (ilk bakışta görülen ayıplar için uygun bir süre içinde, ilk bakışta anlaşılamayan ayıplar için ayıp fark edilince hemen) iddia ederek ayıplı maldan sorumlu olmadığını ileri sürmesi mümkün değildir.

Eğer bir mal ayıplı çıkarsa, malı alan kişi satıcıdan bu malın onarılmasını da isteyebilecektir. Malın onarım masrafları da satıcıya ait olacaktır.

Malın ayıplı çıkması durumunda malı alan kişi dava açıp sözleşmeden dönmek isterse ve hâkim bu talebi haklı görmezse malın bedelinin indirilmesine veya malın onarılmasına karar verebilir. Bu davanın malın teslim alınmasından itibaren 2 yıl içinde açılması gerekmektedir.

Ancak satıcının kastı, ağır ihmali veya hilesi halinde dava açma süresi 10 yıldır. Bu süreler taşınır mallar için geçerlidir.

Satılan yapıların (taşınmazların) ayıplı olması halinde dava, mülkiyetin tapuda devrinden başlayarak 5 yıl içinde açılmalıdır. satıcının kastı, ağır ihmali veya hilesi halinde dava açma süresi 20 yıldır.

Taksitle satış

Kredi kartına taksit yapmak suretiyle yapılan satışlar, Borçlar Kanunu kapsamında taksitle satış ve ön ödemeli taksitle satış değil, peşin satıştır.

Açık arttırma ile satış

Açık arttırmanın hukuka ya da ahlaka aykırı olarak yapıldığını öğrenilmesinden itibaren 10 gün içinde açık arttırmanın iptali davası açılabilir. Ancak her halükarda bu davanın açık arttırma tarihinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir, aksi halde hukuka ya da ahlaka aykırılık ileri sürülemez.

BAĞIŞLAMA SÖZLEŞMESİ

Reşit olmayan (18 yaşından küçük), ayırt etme gücü bulunmayan veya kısıtlı kişilerin yasal temsilcilerinin sonradan verdikleri onayla bağışlama yapmaları mümkün değildir. Bağışlama yapanın bağışlama anında ayırt etme gücü bulunması, 18 yaşından büyük olması ve kısıtlı olmaması gerekir.

************************
KİRA SÖZLEŞMESİ

Genel Hükümler

Kira sözleşmelerinde belirli bir süre öngörülmüş ise sürenin sona ermesi ile herhangi bir bildirime gerek olmaksızın sözleşme sona erecektir.

Kiraya veren, kiralananı teslim ederken ve sözleşme süresince kullanıma uygun bulundurmak zorundadır. Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinde bu zorunluluğu ortadan kaldıracak hükümler yazılsa da geçersiz olacaktır.

Kiralanana ait vergi ve benzeri yükümlülükler aksi kararlaştırılmamışsa kiraya verene aittir.

Kiralanan satılırsa, kiracı sözleşmeden doğan haklarını yeni malike karşı da ileri sürebilecek, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacaktır.

Aynı şekilde kiracı, kiralanan üzerinde hak sahibi olduğunu iddia eden 3. kişilere karşı da sözleşmeden doğan haklarını ileri sürebilir.

Kiracının kira borcu ve diğer yan giderler için yazılı olarak uyarılması zorunludur. Ödeme için yazılı uyarı ile kiracıya verilecek süre konut ve işyeri kiralarında 30, diğer kiralamalarda 10 günden az olamaz.

Kiracı, kiralananı özenli kullanmaz veya komşulara saygı yükümlülüğüne aykırı davranırsa, konut ve işyeri kiralarında yazılı uyarı ile 30 günlük süre verilerek, diğer kira sözleşmelerinde önceden ihtarda bulunmaksızın sözleşme derhal feshedilebilecektir.

Kiracı, kiralanandaki hata, eksik ve kusurların (ayıpların) giderilmesi için yapılacak işlemlere katlanmak ve kiralananın satışı ya da yeniden kiralanması için gerekli ölçüde kiralananın üçüncü kişilerce gezilmesine izin vermek zorundadır. Bu nedenle kira indirimi ya da zararın giderilmesini isteyemez.

Kiraya veren, kiralanan üzerinde; kira sözleşmesinin sona erdirilmesini gerektirmeyecek ve kiracıdan katlanması beklenebilecek yenilik ve değişiklikleri yapmaya yetkilidir.

Kiracı da kiraya verenden yazılı izin alarak, kiralayan üzerinde yenilik ve değişiklikler yapmaya yetkilidir. Ancak bu halde kiraya veren, kiralananın eski hale getirilmesini isteyemeyeceği gibi kiracı da değer artışına ilişkin bir talepte bulunamaz.

Kira sözleşmesi ancak kiraya verenin yazılı izni alınarak devredilebilir. Ancak işyeri kiralarında kiraya veren haklı bir sebep olmaksızın bu izni vermekten kaçınamaz. Ayrıca işyeri kirasında devreden kiracı, sözleşme sonuna kadar ve en fazla iki yıl süre ile devrettiği sözleşmeden müteselsilen sorumlu olacaktır.

Kiralanan, sözleşme süresinden önce veya haklı bir gerekçe olmaksızın geri verildiği takdirde, kiracı, borçlarından (kira borcu gibi) yeni sözleşme yapılabilecek makul bir süre ile sorumlu olur ya da kiracı yeni bir kiracı bulur ise sorumluluktan kurtulur.

Kiracı ve kiraya veren, kira sözleşmesinden doğan alacaklarını takas etme hakkından önceden feragat edemezler.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde; fesih dönemi sonuna ya da bildirim süresine uyulmadan sözleşmenin fesih bildirimi yapılırsa, bu fesih ancak bir sonraki fesih dönemi için geçerli olacaktır.

Belirsiz süreli taşınmaz veya taşınır yapı kiralarında fesih bildirimi için yerel adete göre uyulması gereken bir süre yok ise; altı aylık dönem sonu için üç aylık önceden bildirim yapılması gerekmektedir.

Taraflar önemli sebeplerin varlığı halinde kira sözleşmesini her zaman sona erdirebilecektir.

Kiracının ölümü halinde, kiralayanın fesih hakkı yoktur. Kiracının mirasçıları ise sözleşmenin süresine bakılmaksızın en yakın fesih döneminde yasal sürelere uyarak sözleşmeyi feshedebilirler.

Kira sözleşmesi sonunda kiraya veren; olağan kullanımdan kaynaklanan zararların giderilmesini kiracıdan isteyemez.

Ayrıca kiralananın geri verilmesinde kiraya veren, kiralananı gözden geçirme ve varsa eksiklik ve ayıpları kiracıya yazılı olarak derhal bildirmek zorundadır. Kiraya veren bu bildirimi yapmaz ise kiracı sorumluluktan kurtulur. Ancak teslim alma sırasında tespit edilemeyecek ayıp ve eksikliklere ilişkin kiracının sorumluluğu devam eder, bunların tespiti halinde de derhal yazılı olarak kiracıya bildirilmesi gerekmektedir.

* * *

KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRALARINA İLİŞKİN ÖZEL DÜZENLEME

Kiracıya, kiracılıkla ilgisi olmayan bir borç altına sokacak sözleşmeler imzalatılmış ise bu sözleşmeler geçersizdir.

Kiracıdan istenecek güvence bedeli üç aylık kira bedelini aşamaz.

Bu güvencenin para olması halinde kiraya verenin rızası olmadan çekilemeyecek vadeli bir tasarruf hesabına yatırılması, kıymetli evrak olması halinde bankaya depo edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca bankada saklanacak olan bu güvence bedeli, ancak iki tarafın rızası ile veya kesinleşmiş bir icra takibi ya da mahkeme kararı ile geri alınabilecektir.

Sözleşme süresi sonundan itibaren üç ay içinde kiraya veren, dava veya takip ile bir talebi olduğunu bankaya yazılı olarak bildirmez ise kiracı bu bedeli geri alabilecektir.

Kira bedelleri;
* Bir önceki yılın üretici fiyat endeksini geçmeyecek şekilde artırılabilecek.
* Taraflar arasında anlaşma yoksa yeni dönem kira bedeli; bir önceki yılın üretici fiyat endeksini geçmeyecek şekilde ve kiralananın durumu da dikkate alınarak hakim tarafından belirlenecek.
* Beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira bedelleri de; taraflar arasındaki anlaşmaya bakılmaksızın bir önceki yılın üretici fiyat endeksini geçmeyecek şekilde ve kiralananın durumu da dikkate alınarak hakim tarafından belirlenecek.
* Eğer kira bedeli yabancı para olarak belirlenmişse; aşırı ifa güçlüğüne ait dengeleme hükümleri saklı kalmak koşuluyla beş yıl geçmedikçe artırılamayacak, beş yılın sonunda hakim tarafından belirlenecektir.
Kira artışına ilişkin açılacak davalar: Sözleşme süresinin bitiminden itibaren 30 gün içinde açılmış veya dava açılacağı bu 30 günlük süre içinde kiracıya bildirilmiş ise açılan davanın sonucu yeni kira dönemi başından itibaren (geriye etkili olarak) geçerli olacaktır.

Kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında bir ödeme yükümlülüğü getirilemez.

Belirli süreli kira sözleşmelerinde süre bitiminden en az 15 gün önce kiracı tarafından fesih bildiriminde bulunulmaması halinde sözleşme aynı koşullarla bir yıl uzayacaktır.

Kiraya verenin süre bitimi nedeniyle fesih hakkı bulunmayıp ancak sözleşmenin birer yıllık uzama periyotları ile 10 yıldan uzun süre geçmesi halinde kiraya veren her uzama yılının bitiminde kiraya verene, en az üç ay önceden bildirmek koşulu ile sebepsiz fesih hakkı vardır.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise; kiracının her zaman, kiraya veren de 10 yıl geçtikten sonra genel hükümlere göre fesih ihbarı ile sözleşmeyi feshedebilir.

Aile konutu olarak kullanılan taşınmazlarda eşler diğer eşin açık izni olmadan kira sözleşmesini feshedemezler.

Kiraya veren kendisinin, eşinin, alt soyu (çocuk, torun vd.) ve üst soyunun (ana, baba, dede vd.) konut veya işyeri ihtiyacı için sözleşmenin sona erdirilmesini talep edebilir.

Kiracının yazılı tahliye taahhüdü ancak kiralananın tesliminden sonra verilmiş ve tahliye için belirli bir tarih içeriyor ise geçerli olacaktır.

Kiralananı ihtiyaç vb. nedenle tahliye ettikten sonra üç yıllık yeniden kiralama yasağına aykırı davranan kiraya verenden, kiracı; son dönem kira bedeli üzerinden 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat istemek hakkı vardır.

*        *       *

6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUNU İLE HUKUKUMUZA GELEN YENİLİKLER

GENEL HİZMET SÖZLEŞMESİ

4857 sayılı İş Kanunu’nun kapsamı dışında kalan işyerlerinde işçi;
* İşi bizzat yapmak,
* Özen ve sadakat ile çalışmak,
* Üçüncü kişiden aldığı şeyleri derhal işverene teslim etmek ve hesap vermek,
* İşveren tarafından belirlenen genel düzenlemelere ve özel talimatlara uymakla yükümlüdür.

İşveren ise;
* Ücret ödeme borcunun yanı sıra,
* İşçinin kişiliğini korumak,
* Özellikle psikolojik ve cinsel tacize uğramaması ve zarar görmemesi ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

İşçiye ödenecek ücret, asgari ücretten az olamaz.

İşçi fazla çalışma yaptığı takdirde, kendisine normal çalışma ücretinin en az yüzde 50 fazlası bir ücret ya da işçi rıza gösterirse fazla çalışmaya orantılı izin verilebilecektir.

İşçiye bayram, yılbaşı, doğum günü gibi belirli günler dolayısıyla özel ikramiye verilebilir.

Özel ikramiye verilmesi için:
* İşçi ve işveren arasında anlaşma bulunması veya
* İşverenin devamlı uygulamaları ile çalışma şartının doğması (Örneğin; yılbaşında işçilere ikramiye verilmesi ve bunun üst üste birkaç yıl tekrarlanması halinde çalışma şartı oluşmuş sayılır.) ya da
* İşveren tarafından tek taraflı taahhüdün varlığı gereklidir.

İşçilerin ücreti, daha kısa bir süre kararlaştırılmadıysa ya da aksine adet yoksa, her ayın sonunda ödenecek ve her ödeme döneminde işçiye hesap pusulası verilecektir. İşçi ile parça başına veya götürü olarak anlaşma yapıldıysa, her işin başlamasından önce ödenecek birim ücret işçiye bildirilecektir.

İşçinin rızası olmadan, işverenin işçiden alacağını, ücreti ile takas etmesi mümkün değildir. İşçi ile ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşma yapılamaz.

İşçilerin ücretinin dörtte birinden fazlası haczedilemez, başkasına devredilemez ve rehnedilemez.

İşçinin, işin görülmesi için gerekli her türlü harcaması karşılanmalıdır. İş ile ilgili zorunlu harcamaların işçi tarafından bizzat karşılanacağına dair anlaşmalar geçersizdir.

İşçinin zorunlu ihtiyacı doğdu ise kendisine hakkaniyet çerçevesinde hizmetiyle orantılı olarak avans verilmelidir.

İşçinin iş için işverene ya da kendisine ait taşıma aracı kullandığı hallerde, taşıtın işletilmesi ve bakımı için gerekli giderler ile işçinin iş için kendi motorlu aracını kullanması halinde, araçla ilgili vergi, zorunlu mali sorumluluk sigortası primi ve aracın yıpranmasına ilişkin uygun bir tazminat işveren tarafından işçiye ücret ile birlikte ödenmelidir.

İşçi ile yapılacak hizmet sözleşmesinde sadece işçi aleyhine ceza koşulu yer alamaz.

İşçi ile yapılacak ibra sözleşmesi mutlaka yazılı olmalı ve alacak türü ile miktarı açıkça sözleşmede belirtilmeli, ödeme mutlaka banka aracılığı ile yapılmalıdır.

İşveren, işçiye her hafta Pazar günü, bu mümkün değil ise bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür.

İşçi, en az bir yıldır çalışıyor ise kendisine en az iki hafta, 18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük ise en az üç hafta yıllık izin verilecektir.

İşçi, bir hizmet yılı içinde kendi kusuruyla toplam bir aydan uzun süre işe devam edemez ise çalışılmayan her tam ay için, yıllık izinden bir gün indirilecektir. Ancak, işçinin gebelik, doğum yapma, hastalık, kaza, yasal bir yükümlülük nedeniyle en çok üç ay süre ile işe devam edemediği hallerde, yıllık izin süresinden indirim yapılamayacaktır.

İşçinin, yıllık iznini aralıksız kullanması sağlanmalıdır. Ancak, işçi ile anlaşarak iznin ikiye bölünmesi de mümkündür. İşçinin yıllık izin hakkından feragat etmesi geçerli değildir.

İşveren, işçinin izninin başlamasından önce ücretini peşin ödemek veya avans olarak vermekle yükümlüdür. Öte yandan, işçinin kullanamadığı izin sürelerine ilişkin ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden kendisine ödenmelidir.

İşçiye, isteği üzerine hizmet belgesi verilmelidir. İşveren, belgenin zamanında verilmemesi ya da doğru olmayan bilgiler içermesi halinde zarar doğması durumunda tazminatla sorumlu tutulabilir.

İşyerinin tamamı veya bir kısmı başkasına devredilirse, devir tarihinde işyerindeki mevcut hizmet sözleşmeleri, hak ve borçları ile birlikte devralana geçecektir. Devirden önce doğan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan, devreden işveren, 2 yıl süre ile devralan ile müteselsilen sorumludur.

İşyerinin değil yalnızca işçinin sözleşmesinin devri söz konusu ise işçinin rızasının alınması ve başka bir işverene sürekli olarak devredilmesi zorunludur.

Hizmet sözleşmesi belirli süreli ise sürenin bitiminde kendiliğinden sona erecektir. Ancak, süre bitmesine rağmen sözleşme sürdürülüyor ise belirsiz süreli sözleşmeye dönüşecektir.

10 yıldan uzun süreli hizmet sözleşmeleri, 10 yıl geçtikten sonra 6 aylık fesih bildirim süresine uyarak feshedilebilecektir.

Belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin feshi için fesih sürelerine uyulması gerekmektedir.

Bu itibarla, fesih bildirim süreleri;
* Hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta,
* Hizmet süresi bir yıldan beş yıla kadar sürmüş olan işçi için dört hafta,
* Beş yıldan fazla sürmüş olan işçi için altı haftadır.

Fesih bildirim süreleri kısaltılamaz, ancak sözleşmeyle artırılabilir. Öte yandan, işveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vererek sözleşmeyi hemen feshedebilir.

Fesih hakkının kötüye kullanıldığı hallerde işveren, fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tazminat ödemek zorundadır.

Haklı neden var ise (dürüstlük kuralı çerçevesinde), taraflar fesih nedenini yazılı olarak bildirerek, sözleşmeyi derhal feshedebilecektir.

Fesih haklı bir sebebe dayanmıyor ise işçi zorunlu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı tazminat olarak isteyebilecektir. Hakim ayrıca, koşulları dikkate alarak, işçinin 6 aylık ücretinden fazla olmayacak miktarda bir tazminatın işçiye ödenmesine de karar verebilir.

İşçi haklı sebep olmadan işe başlamaz ya da işi aniden bırakırsa, işveren işçinin aylık ücretinin dörtte birine eşit bir tazminat isteyebilir. İşveren bu tazminatı, söz konusu durumun ortaya çıkmasından itibaren 30 gün içinde talep etmelidir.

İşçi öldüğü takdirde sözleşme sona erer, ancak işveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, bunlar yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere bir aylık ücret tutarında ödeme yapacaktır. İşçinin hizmet süresi beş yıldan uzun ise ödeme iki aylık ücret tutarında olacaktır.

Sözleşme işverenin kişiliği dikkate alınarak kurulmamışsa, işveren öldüğü takdirde yerini mirasçıları alır.

Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan tüm borçlar muaccel olur.

* * *

ESER SÖZLEŞMESİ
Bir işi yapma yükümlülüğü altına giren kişi eğer malzemeyi de kendi tedarik ediyor ise kullandığı malzemenin eksik, bozuk ve hatalı olmasından da sorumludur.

Sözleşme ile meydana getirilen eserin hatalı, eksik veya bozuk (ayıplı) olması halinde dava hakkı, teslim tarihinden başlayarak taşınmazlar dışındaki eserler için 2 yıl, taşınmazlar için 5 yıl ve işi yapan ağır kusurlu ise 20 yıl geçmekle sona erer.

İşin bedeli götürü usulde belirlenmiş ise ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumların varlığı halinde ve bu taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına imkân yoksa veya yapımı son derece güçleştirecek ise yüklenicinin, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkı vardır.

İş sahibinin kusuru olmaksızın işin yaklaşık bedelinin artması halinde iş sahibine sözleşmeden dönmek ve eğer eser, iş sahibinin arsası üzerinde yapılıyor ise yapılan kısım için makul bir bedel ödemek koşulu ile feshetmek hakkı tanınmıştır.

* * *

YAYIM SÖZLEŞMESİ
Yayım sözleşmeleri, yazılı olarak yapılmalıdır.

* * *

VEKÂLET SÖZLEŞMESİ
Vekâletnamede kefalete ilişkin açık yetki verilmiş olması zorunludur.

Vekil vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, vekâlet veren durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hallerde, talimattan ayrılabilir. Aksi takdirde vekil, işi görmüş olsa bile vekâlet verenin talimatından ayrılırsa bundan doğan zararı karşılamadıkça vekâlet borcunu ifa etmiş sayılmayacaktır.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, objektif ölçüt (benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış) esas alınacaktır.

* * *

SİMSARLIK SÖZLEŞMESİ
Simsar’ın (tellal); sözleşme kurulma olanağının sağlanmasına veya kurulmasına aracılık ettiği sözleşme kurulduğu takdirde simsar, ücrete hak kazanır.
Herhangi bir sözleşmenin kurulması için aşırı bir tellallık ücreti kararlaştırılmışsa, bu ücret borçlunun isteği üzerine makul bir miktara indirilebilecektir.

* * *

KOMİSYON SÖZLEŞMESİ
Komisyoncuya verilen malın satılamaması veya satış emrinden cayılması durumunda vekâlet veren, malı geri almakta ya da o malla ilgili başka işlem yapmakta aşırı ölçüde gecikirse, komisyoncu, malı bulunduğu yer mahkemesinden karar alarak açık artırmayla sattırabilir.

Ancak, mal borsada kayıtlıysa veya piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak masrafa oranla değeri azsa, hâkim satışın başka bir yolla yapılmasına da karar verebilir.

* * *

TİCARİ TEMSİL, TİCARİ VEKİL VE DİĞER TACİR YARDIMCILARI

TEMSİL YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI
Şube işleri ve imza yetkisine ilişkin sınırlamalar: Ticaret siciline tescil edilmedikçe iyi niyetli üçüncü kişilere karşı etkili ileri sürülemeyecek, bunlar dışındaki sınırlamalar ise tescil edilseler dahi iyi niyetli üçüncü kişilere karşı hüküm doğuramayacaktır.

Ticari temsilci, vekil ve diğer tacir yardımcıları: İşletme sahibinin izni olmadan “doğrudan ve dolaylı olarak” kendilerinin ya da bir üçüncü kişinin hesabına işletmenin yaptığı türden işleri yapamayacak ve işletmenin konusuna giren işlemleri kendi hesaplarına üçüncü kişilere yaptıramayacaklardır.

Rekabet yasağına aykırılık durumunda: İşletme sahibi aralarındaki ilişkiden doğan haklar saklı kalmak kaydıyla, bazı seçimlik hakları kullanabilecektir. Bu kapsamda işletme sahibi, rekabet yasağına aykırı davranan ticari temsilci, vekil ve diğer tacir yardımcılarından:
* Uğradığı zararların giderilmesini veya
* Onlar tarafından kendi hesaplarına yapılan ya da üçüncü kişilere yaptırılan işlerin, kendi hesabına yapılmış sayılmasını ve bu işler dolayısıyla aldıkları ücretlerin kendisine verilmesini veya
* Aynı işlerden doğan alacağın kendisine devredilmesini isteyebilecektir.

* * *

SAKLAMA SÖZLEŞMELERİ
Konaklama yeri işletenlerin sorumluluğu: Otel, motel, pansiyon, tatil köyü gibi yerleri işletenler konaklayanların getirdikleri eşyaların kaybolması, çalınması, zarara uğramasından belirli koşullarda olan sorumluluğu, günlük konaklama ücretinin üç katına kadardır.

Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğu:
Garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenler kendilerine bırakılan motorlu taşıt ve eklentilerinin yok olması halinde kusuru bulunmuyorsa, sorumlulukları günlük alınan ücretin 10 katını aşamaz.

* * *

KEFALET
Kefil, kefalet sözleşmesi ile kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemez.
Kefalet sözleşmesinde; kefalet miktarı, kefalet tarihi ve müteselsil kefalet ise bu sıfatın da, kefilin el yazısı ile yazılması zorunludur.

Bir kimsenin kefaletinin geçerli olabilmesi için eşinin de yazılı izninin alınması zorunludur.

Adi veya müteselsil kefalette alacaklı, borçluya başvurmadan, alacağın rehin veya benzeri bir şekilde güvenceye alınmış olduğu hallerde rehini paraya çevirmeden, kefile başvuramaz.

Kefil her durumda sözleşmede belirtilen miktar ile sorumludur. Aksi kararlaştırılmamış ise ancak kefalet tarihinden sonra doğan borçlardan sorumlu olur; borç harici bu borca ilişkin çeşitli zarar, cezai şart vb. hallerden sorumlu değildir. Aksine anlaşmalar geçersizdir.

Asıl borçlu borcu ortadan kaldıran ödememe hallerinden faydalanmasa da kefil faydalanabilir. Bu savunmaları ileri sürebilir. Mesela alacak zamanaşımına uğramışsa ve alacaklı bu savunmayı öne sürmüyor ise de kefil alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek borçtan kurtulur.

Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun sonradan kefilin iyi niyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil; borç doğmadığı sürece her zaman alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, kefalet sözleşmesinden dönebilir.

Ancak bu durumda kefil alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermek zorundadır.

Süreli kefalette sürenin dolması ile kefalet sözleşmesi mutlak sona erer.

Süreli olmayan kefalette ise kefile;
* Asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman,
* Müteselsil kefalette ise alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını isteme hakkı tanınmıştır.

Alacaklı bu hakkını kullanmaz ise kefil borçtan kurtulur.

Gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak her ne ad ile olursa yapılan diğer sözleşmelere de kefalet hükümleri uygulanacaktır.

* * *

ADİ ORTAKLIK
Adi ortaklıkta; zorunlu olmadığı hâlde ortaklık işleri için emek sarfetmiş olan ortak, hakkaniyetin gerektirdiği bir karşılık ödenmesini talep edebilir.

Haklı sebeplerin varlığı halinde diğer ortaklar (mahkeme kararı olmaksızın) yönetim yetkisi olan ortağın bu yetkisini kaldırabilirler.

Sözleşmede, ortaklığın diğer ortaklarla devam edeceğine ilişkin bir hüküm bulunması koşuluyla bir ortağın:
* Fesih bildiriminde bulunması,
* Kısıtlanması,
* İflası,
* Tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesi veya
* Ölmesi hâllerinde o ortak veya temsilcisinin ya da ölen ortağın mirasçısının ortaklıktan çıkma hakkı vardır. Aynı şekilde diğer ortakların da yazılı olarak yapılacak bir bildirimle ortaklıktan çıkarma hakkı vardır.

Bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkarılması durumunda payı, diğer ortaklara payları oranında kendiliğinden geçer.

Diğer ortaklar:
* Ortaklıktan çıkan veya çıkarılan ortağın kullanımını ortaklığa bıraktığı eşyayı geri vermek,
* Bu ortağı, ortaklığın muaccel borçlarından doğan müteselsil sorumluluktan kurtarmak,
* Ortak sıfatının sona erdiği tarihte ortaklık tasfiye edilmiş olsaydı ödenmesi gereken tasfiye payını ödemekle yükümlüdürler.

Ortaklığın henüz muaccel olmayan borçları için diğer ortaklar, çıkan veya çıkarılan ortağı borçtan kurtarmak yerine, kendisine bir güvence vererek de bu yükümlülüğü yerine getirebilirler.

Çıkan veya çıkarılan ortağın tasfiye payı, ortaklık sıfatının sona erdiği tarih itibarıyla, mali işlerde uzman bir kişiye hesaplattırılacak, tarafların uzman kişi üzerinde anlaşamamaları durumunda bu kişi, hâkim tarafından atanacaktır.

Ortaklık malvarlığının borçları karşılamaya yetmemesi halinde de, çıkan ya da çıkarılan ortak da zarara payı oranında katılmakla yükümlüdür.

Çıkan ya da çıkarılan ortak, ortak olduğu dönemde başlayan ve henüz sonuçlanmamış işlere ait kâr ve zarara katılmak hakkına sahiptir. Çıkan ya da çıkarılan ortağın hesap yılı sonu itibariyle tamamlanmış işlere ait kârı isteme hakkının yanı sıra, tamamlanmamış işlere ait bilgi isteme hakkı da vardır.

Temsil yetkisini haiz yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruflarda: Temsil yetkisinin geçerli olabilmesi için, bu yetkinin oybirliği ile verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması gerekmektedir.

Adi ortaklığın tasfiyesinde ortaklar: Tasfiye işlerini yürütmek üzere bir tasfiye görevlisi atayabilirler; bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her birinin, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanmasını isteme hakkı vardır.

Öte yandan tasfiye görevlisine ödenecek ücret, ortaklık sözleşmesinde belirtilmemiş ve ortaklarca oybirliğiyle verilmiş bir karar da yoksa ücret, tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir.

Eğer bu ücret ortaklık malvarlığından karşılanamazsa ortaklardan müteselsilen karşılanır. Ayrıca tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar da, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.

Hazırlayanlar: Av. Behin Pektaş, Av. Feyza Eker Ayhan, Av. Goncagül Avcı, Av. Mehmet Süreyya Sağlam, Av. Senem Bahçekapılı.

http://www.ito.org.tr

(Kaan Gürbüz Okyel Beye Teşekkürler)

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.