Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Türk Ticaret Kanunu İle Getirilen Bir Düzenleme: Ek Tasfiye PDF Yazdır e-Posta
20 Ağustos 2012
Image

I- GİRİŞ

 

Yeni Ticaret Yasası’nın Temmuz ayı içinde yürürlüğe girmesi planlanmakla birlikte, bazı maddelerinde yapılacak değişiklikler nedeniyle yürürlük tarihinde gecikmeler meydana gelebileceği ihtimalinden sıklıkla söz edilmektedir. Yeni Kanun’da ticaret hayatında mevcut olan bazı düzenlemeler revize edilecek, bazı düzenlemeler ise ticari hayatta ilk defa yasa düzeyinde uygulanacaktır. Bu yeniliklerden biri de, yeni Kanun’da 547. maddede ele alınan ve tasfiye süreci sonrası başvurulabilecek işlemlerden biri olan ek tasfiyedir. www.ozdogrular.com

 

II- EK TASFİYENİN UYGULANMA KOŞULLARI

Halen yürürlükte olan 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nda(1) ek tasfiye başlığı altında bir düzenlemeye yer verilmemiş, uygulamada bu konuda karşılaşılan somut olaylar doktrin ve yargı kararları ile çözümlene gelmiştir. 

 

Örneğin Yargıtay tarafından 2004 yılında verilen bir Karar’da; 

“Tüzel kişilik ticaret sicilinden silinme (terkin) ile sona erer ise de, şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. İşte bu gibi durumlarda, kooperatif tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılabilir.

 

Ne var ki; ihya davası açmakta hukuki yarar bulunmalı, bunun için tam olmasa da, kanaat uyandırıcı bazı delillerin varlığı aranmalıdır. Hiç bir neden ve açıklama gösterilmeden, bir kanıt sunulmadan, soyut, içi boş nedenlere dayalı bir dava dinlenemez olup, hukuki yararın varlığı aranmalıdır.”(2)

denilmek suretiyle, tasfiyenin sona ermesinden sonra bazı haklı sebeplerle yeniden tüzel kişiliğin tesis edilebileceğine hükmedilmiştir. www.ozdogrular.com

 

İçtihat olarak benimsenen bu uygulama yeni ticaret yasası ile açıkça kanuni bir dayanağa kavuşmuştur. Yeni Yasa’nın 547. maddesinde, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması üzerine ek tasfiyeye gidilebileceği ifade edilmiş, ancak bu zorunluluk ile ilgili somut örnekler verilmemiştir.

 

Maddenin gerekçesinde ise, bu zorunlu haller,

● Şirkete ait bazı aktiflerin, dağıtım sırasında dikkate alınmamaları nedeniyle, dağıtım dışında kalmaları,

● Anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle tasfiyeye ilişkin özel hüküm gereği tevdi edilmiş veya güvenceye bağlanmış bir borcun şirket lehine çözülmesi ve söz konusu borçların karşılıklarının boşta kalması,

● Mal varlığının dağıtımı esnasında ilgili kanuni hükümlere uyulmamış olması,

● Pay sahiplerince haksız olarak alınmış olan tasfiye payları için geri verme davasının açılmasının gerekmesi,

● Organlara karşı sorumluluk davası açılmasının icap etmesi,

● Şirket tarafından yapılması ve web sitesine konulması gerekli olan açıklamalar ve şirket tarafından kabul edilmesi zorunluluğu bulunan işlemlerin mevcut olması,

● Şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması

şeklinde ifade edilmiştir.

 

Maddenin konuluş gerekçesinden anlaşılacağı üzere ek tasfiye bir zorunluluk hali olmakla birlikte, bu zorunluluk da bazı hallerle sınırlıdır. Ek tasfiyeyi zorunlu kılan durumlar arasında özellikle tasfiye sürecinin kanuni esaslara uygun bir şekilde sürdürülmemiş olması veya şirketin tasfiye sonrası bir davada davalı veya davacı olması gibi sebepler öne çıkmaktadır. Dolayısıyla, ek tasfiye, tasfiye sürecinde meydana gelecek olası bir temel eksiklik veya ortaya çıkacak yeni bir gelişme nedeniyle devreye konabilecek tedbirsel bir işlem niteliğinde olup, ek tasfiyeye neden olan işlemi çözümleyebilmek amacıyla şirkete yeniden hayatiyet kazandırılmasını sağlar. Burada belirleyici olan şirketin tasfiyesi tamamlandıktan sonra yeniden tasfiye sürecine dönülmesini gerektirecek bir ihtiyacın ortaya çıkıp çıkmadığıdır. Yine maddeye ilişkin gerekçede vurgulandığı üzere, ek tasfiyeyi gerektirecek istemin amaca ulaşmakta tek yol olması, ek tasfiye olmaksızın sorunun giderilmesinin mümkün olmaması gerekmektedir.   www.ozdogrular.com

 

Diğer taraftan ek tasfiyenin söz konusu olabilmesi için öncelikle şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmış olması ve tasfiyenin kapanmış olması şarttır. Bilindiği üzere, tüzel kişiliğin sona erdirilmesi anlamını taşıyan tasfiye birbirini takip eden birtakım işlemlerden ibaret bir süreçtir. Bu süreç tasfiye kararı verilmesi ile başlayarak, bu durumun tescil ve ilan edilmesi, bilanço ve envanter tanzimi, alacaklıların davet edilmesi, borçların ödenmesi, tasfiye bakiyesinin pay sahiplerine dağıtımı gibi işlerle devam eder. Tasfiyede son aşama şirket unvanının ticaret sicilinden silinmesinin talep edilmesi ve şirketin terkinine ilişkin işlemin tescil ve ilan edilmesidir. Bu işlemin tamamlanması ile birlikte tasfiye süreci sona erer, tasfiyenin kapanışı gerçekleşir. Dolayısıyla, ek tasfiyeden bahsedilebilmesi için öncelikle tasfiyenin nihayete erişmiş olması, ardından da ek tasfiye yapılmasını gerektirecek zorunlu bir halin ortaya çıkmış olması gerekmektedir. www.ozdogrular.com

 

III- EK TASFİYE TALEBİNDE BULUNABİLECEKLER VE KARAR MERCİİ

Yeni Ticaret Yasası’nın 547. maddesinde, ek tasfiye için şirketin son tasfiye memurlarının, yönetim kurulu üyelerinin, pay sahipleri veya alacaklıların şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden talepte bulunabilecekleri ifade edilmiş, mahkemenin talebi uygun görmesi halinde şirketin yeniden tesciline karar vereceği belirtilmiştir. www.ozdogrular.com

 

Ancak Yasa maddesinde ek tasfiye talebinde bulunacak kişiler arasında “son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri” ifadesi kullanılmış iken, maddelere ilişkin gerekçelerde “tasfiye memurları, son yönetim kurulu üyeleri” ibaresi yer almıştır. Dolayısıyla, bu noktada Yasa metni ile madde gerekçesi arasında birbirinden farklı iki ifade meydana gelmiştir. Her iki metinde yer alan ifade de pratikte uygulanabilirdir. Diğer bir anlatımla bir şirkette “son tasfiye memurları” olabileceği gibi “son yönetim kurulu üyeleri” de olabilecektir. Zira, bilindiği üzere tasfiye memurları anasözleşme, genel kurul veya mahkemece atanabilmekte, anasöz-leşme veya genel kurul kararı ile atama yapılmamış ise tasfiye işleri yönetim kurulunca yerine getirilmekte, atamayı yapan organlarca yine aynı şekilde görevden alınabilmektedir (6102 sayılı Yeni TTK md. 536). Dolayısıyla, tasfiye memurlarının tasfiye sürecinde azledilmesi, yenilenmesi mümkün olduğundan, tasfiye şirketinde son tasfiye memurları da söz konusu olabilecektir.

 

Ancak, bu sıklıkla karşılaşılan bir durum olmadığı gibi, esas itibariyle şirketlerde değişime açık organ yönetim kuruludur. Şirketin hayatiyet kazandığı andan itibaren daima bir yönetim kurulu mevcuttur. Hatta tasfiye sürecinde bile, tasfiye kurulundan ayrı olarak bir yönetim kurulu, tasfiye haricindeki işleri yürütmek üzere görev başında bulunabilmektedir.

 

Dolayısıyla, ek tasfiye ile ilgili düzenlemeleri barındıran 547. madde ile madde gerekçesi arasındaki farklılığın kanunun yazılışında gözden kaçan bir unsur olduğu, esas itibariyle ek tasfiye talebinde bulunacak kişiler arasında “son yönetim kurulu üyeleri”nin isminin zikredilmesi gerektiği kanaati oluşmuştur. Aksi takdirde, Yasa’da yer alan haliyle kabul edildiğinde, şirkette herhangi bir dönemde çok kısa bir süre yönetim kurulu üyeliği yapmış kişilerin de ek tasfiye talebinde bulunmaları mümkün olacak, ancak bu durum getirilmek istenen düzenlemeye pek uygun düşmeyecektir. Yine Yasa’daki hali veri kabul ettiğimizde, tasfiye sürecine katılmış ancak bu süreçte görevden alınmış veya istifa etmiş tasfiye memurlarının ek tasfiye talebinde bulunmaları mümkün olamayacaktır. 

 

Özetle, tüm yönetim kurulu üyelerinin ek tasfiye talebinde bulunması ne kadar anlamsız ise, tüm tasfiye memurlarının böyle bir talepte bulunmaları da o derece yararlı ve gereklidir. Zira, ek tasfiye zaten tasfiye sürecindeki bir sorundan veya bu sürece bağlı bir gelişmeden dolayı tesis edilen bir işlemdir. Dolayısıyla, Yasa’da yer alan ifadenin madde gerekçesinde belirtildiği gibi “tasfiye memurları, son yönetim kurulu üyeleri” şeklinde olması gerektiği düşünülmektedir. www.ozdogrular.com

 

IV- SONUÇ

Adından da anlaşılacağı üzere, ek tasfiye, tasfiyesi tamamlanarak tüzel kişiliği sona ermiş bir şirketin yeniden tescil edilmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir işlemden bahsedilebilmesi için ön şart, tasfiyenin kapanmış olması ve bundan sonra ek tasfiyeyi gerektirecek bir zorunluluğun ortaya çıkmasıdır. Ek tasfiyede karar mercii şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi olup, bu mahkemenin talebi kabul etmesini takiben yeniden tasfiye memurları ataması, ek tasfiye tamamlandıktan sonra tasfiye memurlarının da tıpkı normal tasfiye sürecindeki gibi yeniden şirketin kapanışını bildirmesi ve buna ilişkin tescil, ilan işlemlerini yerine getirmesi gerekmektedir.

Özdem SATICI TOPRAK *
Yaklaşım

*            Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi

(1)         Bu makale 2012 yılı Haziran ayında kaleme alınmıştır.

(2)         Yrg. 11. HD.’nin, E. 2004/13191, K. 2005/10704 sayılı Kararı.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.