Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Sermaye Piyasası Araçlarının İhraç Değeri Üzerinden Alınan Kayda Alma Ücreti Muafiyeti PDF Yazdır e-Posta
20 Ağustos 2012
Image

I- GİRİŞ

Kamu borçlanması, ulusal ekonomilerde önemli rol oynamaktadır. Ülkelerin para otoritelerinin para politikasını şekillendirmesinde kamu borçlanması önemli bir araçtır(1). Uzun yıllardır kamu kesimi mali piyasalara arz edilen tasarrufların büyük bir kısmını iç borçlanmalar suretiyle bütçe gelirleri içine katmıştır. Bunu yaparken piyasaya karlı, likiditesi yüksek ve güvenli senetler arz etmiştir. Bu senetlere tanınan muafiyet ve istisnalar cazibelerini artırmıştır(2).www.ozdogrular.com

 

Özel kesim borçlanma senetlerine aynı vergi muafiyet ve istisnalarının tanınmamış olması, özel kesimin borçlanma senedi ihracı yoluyla finansman sağlama imkânlarını sınırlandırmıştır.

 

Kamu borçlanma senetlerinden farklı olarak, kayda alınma mecburiyeti olan özel sektör borçlanma araçlarına ilişkin olarak ihraç tutarı üzerinden, Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK), Anayasa’nın 73. maddesinde ifade edilen “vergi, resim, harç benzeri mali yükümlülük” niteliğinde(3) kayda alma ücreti ödenmesi zorunludur. Bu zorunluluk sonucunda, kamu ile özel sektör borçlanma araçlarının ihraç maliyetleri arasında fark oluşmaktadır. Bu çalışmayla, kayda alma ücreti ve kayda alma muafiyetinin borçlanma araçlarının ihracı üzerindeki etkileri irdelenmekte ve kayda alma ücreti muafiyetine ilişkin öneriler getirilmektedir. www.ozdogrular.com

 

II- KAYDA ALMA ÜCRETİ

SPK’ya özel sektör borçlanma araçları için ihraç tutarı üzerinden, binde üç tutarında kayda alma ücreti ödenmektedir(4). Bakanlar Kurulu’nun gerektiğinde bu oranı azaltma yetkisi vardır. Kayda alma ücretlerinin düzenlendiği, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 28/b maddesinde, Bakanlar Kurulu’nun kayda alma ücreti oranını azaltmaya yetkili olduğu hükmünün dışında, sermaye piyasası araçları ve bunların vadeleri itibariyle alınacak kayda alma ücreti oranını farklılaştırmaya ya da sıfıra indirmeye yetkili olduğu hususunda açık bir ibare yer almamaktadır. Ancak uygulamada Bakanlar Kurulu sermaye piyasası araçlarının işlem gördüğü piyasa ya da vade yapılarına göre farklı oranlar belirlemektedir(5). www.ozdogrular.com

 

Kayda alma ücreti, devlet tahvili ve hazine bonosu için söz konusu değildir. Her türlü ihracın SPK kaydına alınmasını zorunlu tutan Sermaye Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile kamu menkul kıymetlerine yönelik bir muafiyet getirilmiştir. Buna göre genel ve katma bütçeli idareler(6) ve Merkez Bankası tarafından ihraç olunacak sermaye piyasası araçlarının SPK’ya kaydettirilmesi zorunlu değildir. Sadece bu ihraçlar hakkında SPK’ya bilgi verilmesi gerekmektedir.

 

Kamu menkul kıymetlerine yönelik getirilen bu muafiyet kayda alma ücreti başta olmak üzere kamu menkul kıymetleri lehine çeşitli avantajlar sağlamaktadır. Kamu menkul kıymetlerine tanınan kayda alma muafiyeti, kayda alma ücreti dışında, kayda almaya bağlı olarak izahname düzenleme, ilan, bağımsız denetim gibi birçok zorunluluğu da ortadan kaldırmaktadır(7). Menkul kıymetlerini halka arz için SPK’ya başvuran anonim ortaklıkların mali tablo ve raporları için bağımsız denetim yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu çerçevede, menkul kıymet ihraç etmek isteyen kuruluşlar, mali tablo ve raporlarının bağımsız denetimden geçmesi hizmeti karşılığında bağımsız denetim kuruluşlarına bir ücret ödemektedirler. Bu durum, kamu menkul kıymetleri lehine rekabet eşitliğini bozmaktadır. www.ozdogrular.com

 

Özel sektör borçlanma araçlarının SPK kaydına alındıktan sonra Ticaret Sicili’ne kayıt ettirilmesi gerekmektedir. Ticaret Sicili’ne kayıt ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan giderleri, ihraç maliyetlerine eklenmektedir. Ayrıca özel sektör borçlanma araçlarının halka arz edilmesi halinde ihracın aracı kuruluşlar vasıtasıyla yapılması zorunludur. Halka arzda aracı kuruluş, ihraç tutarı üzerinden aracılık komisyonu tahsil edecektir. Yüklenim halinde ayrıca yüklenim komisyonu alınmaktadır. Devlet tahvili ihracında söz konusu olmayan bu maliyetler özel sektör borçlanma aracı ihracında ilave bir yük teşkil etmektedir.

 

Özel sektör borçlanma araçlarından, SPK kayda alma ücreti üzerinden alınan finansal faaliyet harcı özel sektör borçlanma senetleri üzerinde uygulamada kaldığı dönem boyunca önemli bir yük oluşturmuştur. Oysaki finansal faaliyet harcı, Devlet tahvili ve Hazine bonosu için geçerli olmamıştır. 5582 sayılı Kanun’un(8) 33. maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (8) sayılı Tarifenin XI. Finansal Faaliyet Harçları bölümünün 10. bendi 06.03.2007 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır. Böylece, SPK tarafından yapılan tescil ve kayıtlar nedeniyle alınan ücretler üzerinden ödenmesi gereken %50 oranındaki finansal faaliyet harcı uygulaması son bulmuştur. www.ozdogrular.com

 

III- ÖZEL SEKTÖR BORÇLANMA ARAÇLARININ ÖNEMİ VE İHRAÇ MALİYETİNİN ETKİSİ

Ülkemizde eksikliği hissedilen en önemli sermaye piyasası aracı özel sektör borçlanma senetleridir. Özel sektör, sermaye piyasasından daha çok hisse senedi ihracı yolu ile özsermaye finansmanı yaratabilmektedir. Fakat gelişmiş ekonomilerde özel sektörün sermaye piyasası araçları ile borçlanmasının en az özsermaye finansmanı kadar, bazı ülkelerde daha da yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Sermaye piyasası borçlanma araçlarının hayata geçirilmesi, reel sektörün fon maliyetini ve fonlama risklerini önemli ölçüde azaltacak, verimliliği, yatırımları ve büyümeyi artıracaktır. 1997 yılına kadar varlığını sürdürmüş olan Özel Sektör Tahvili, Finansman Bonosu, Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler gibi özel sektörün finansman ihtiyacının sağlanmasına yönelik yatırım araçları, kamu borçlanma araçlarına sağlanan vergisel avantajların da etkisiyle uygulamada ortadan kalkmıştır. Sermaye piyasasında bu araçlar, vergisel eşitlik sağlanması ve faiz oranlarının düşmesi sonucunda 2009 yılından itibaren sınırlı miktarlarda da olsa yeniden görülmeye başlamıştır(9). www.ozdogrular.com

 

Finansal sermaye yatırımları; faiz oranları, enflasyon oranı, döviz kuru ve vergisel farklılıklara duyarlıdır(10). Devletin geçmiş yıllarda olduğu kadar borçlanma ihtiyacının kalmayışı Devlet tahvili ve Hazine bonoları ile özel sektör tahvilleri arasındaki vergisel farklılıkları ortadan kaldırmış olsa da özel kesim menkul kıymetleri ile kamu menkul kıymetlerine sağlanan vergisel teşviklerin uzun yıllar adil bir şekilde belirlenmemesi söz konusu vergisel düzenlemelerin en çok eleştirilen yanlarından bir tanesi olmuştur(11). Kamu kesiminin vergi muafiyetinden doğan avantajı, özel sektörün dışlanmasına sebep olabilmekte ve bu durum ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilemektedir(12). Devlete kaynak sağlamak amacıyla kamu menkul kıymetleri için teşvik getirilirken, diğer yatırım araçlarına aynı vergisel teşviklerin sağlanmaması kaynak dağılımında adaletsizliğe yol açmıştır(13).

 

Devlet, borçlanma araçlarına getireceği vergisel avantajlar ile kamu borçlanmasını daha cazip hale getirebilir. Menkul kıymetlerin vergilendirilmesine ilişkin politikaların kişilerin yatırım tercihlerini etkilediği, devlet iç borçlanma senetleri lehine getirilen vergileme sisteminin devlet iç borçlanma senedi talebinde artışa neden olduğu söylenebilir(14). Bu itibarla sadece kamu menkul kıymetlerine tanınan kayda alma muafiyeti; zaman, emek ve maliyet açısından özel sektör menkul kıymetleri aleyhine haksız rekabet doğurmaktadır.

 

Kayda alma ücretinde olduğu gibi, Devlet tahvili ve Hazine bonoları ile özel sektör borçlanma senetlerine farklı vergi ve benzeri mali yüküm uygulamaları ihraç maliyetlerini önemli ölçüde artırmakta ve genelde banka kredisi maliyetlerinin üzerine çıkarmaktadır. Dolayısıyla şirketler menkul kıymet ihracı yerine banka kredisine yönelmek durumunda kalmaktadırlar. www.ozdogrular.com

 

Özel sektör borçlanma senetleri yatırımcı açısından kamu borçlanma senetleriyle, ihraçcı açısından ise banka kredileri ile kıyaslanmaktadır. Çok genel ifade ile özel sektör borçlanma senetlerinin yatırımcıya sunacağı getiri, yatırımcı talebini çekebilmek için mevduat ve kamu borçlanma senetlerinin üzerinde, arz tarafında ise ihraçcıyı özendirebilmek için kredi maliyetinin altında olmalıdır. Bu aralığın dışında kalan oranlar özel sektör borçlanma araçlarının gelişmesini engellemektedir. Öte yandan, menkul kıymetler arasında (kamu-özel) vergi eşitliğinin sağlanması bile tek başına özel sektör borçlanma senedi ihraçlarını farklı risk primleri nedeniyle özendirmeyebileceği ihtimali gözardı edilmemelidir.

 

Uzun süre, özel sektör borçlanma araçları ile devlet borçlanma araçları arasında vergisel açıdan rekabet dezavantajı söz konusu olmuştur. Borçluluğu temsil eden sermaye piyasası araçları arasında vergi oranlarının özel sektör borçlanma araçları aleyhine farklılık göstermesi, özel sektör borçlanma senetlerinin kamu borçlanma senetleri ile rekabet edebilirliğini azaltmakta ve özel sektör borçlanma araçları sermaye piyasalarından dışlanmaktadır. Dolayısıyla kamu borçlanma senetlerinin hâkimiyeti özel sektörün tahvil, finansman bonosu ve varlığa dayalı menkul kıymet gibi sermaye piyasası araçları ihracı suretiyle tasarruf sahiplerinden kaynak temin etme imkânını ortadan kaldırmakta, yararlanabileceği finansal kaynak alternatiflerini azaltmaktadır. Özel sektör borçlanma araçlarının ihraç edilemeyişi yurt dışı piyasalarda yabancı kaynak arayışına yönelimi artırmaktadır. Bunun sonucunda hem ülkemizin toplam dış borcu önemli ölçüde yükselmekte hem de bu borçların faiz ödemeleri nedeniyle önemli bir ulusal kaynak yurt dışına transfer edilmektedir(15). www.ozdogrular.com

 

Sermaye piyasası mevzuatında yer alan kayda alma yükümlülüğünden muafiyet düzenlemeleri, yabancı ülke düzenlemeleri karşısında oldukça sınırlı kalmaktadır. Ülke düzenlemelerinin ve bu düzenlemelerin gerekçelerinin incelenmesi neticesinde ihraç-cılara kayda alma yükümlülüğünden muafiyet tanınmasına yönelik düzenlemelerin; özellikle faaliyetlerine yeni başlamış, fon ihtiyacı olan ve bunu sermaye piyasaları aracılığı ile temin etmek isteyen, görece daha sınırlı bir ihraç düşünen, ancak kayda alma süreci ile sürecin ortaya çıkardığı maliyetleri karşılayabilecek yeterlikte olmayan firmalar için getirildiği görülmektedir. Muafiyet düzenlemeleri, kayda alma sürecinde ortaya çıkan kimi maliyetlerin azaltılması kimilerinin ise tamamen ortadan kalkması sonucunu doğurmakta, böylece sermaye piyasası aracılığı ile fon teminini kolaylaştırarak sermayenin tabana yayılması amacına hizmet etmektedir. Kayda alma muafiyeti sağlanmasının en önemli sonuçlarından birisi halka arz sürecinin en uzun ve zahmetli kısmı olan izahnamenin hazırlanması ve incelenmesi kısmının ortadan kalkması ile halka arz sürecinin kısalması böylece zamanlama riskinin de ortadan kalkmasıdır. İzahame düzenleme yükümlülüğü ile ortaya çıkan muhasebe denetim giderleri ile halka arz sürecine katılımı zorunlu danışman ve uzmanlara yapılan ödemelerin ortadan kalkması da ihraçcılar için önemli ölçüde özendirici olacaktır(16). Özel sektör borçlanma araçları için, kayda alma muafiyetinin olmaması, ilk başvurudan, ihraca kadar olan sürenin uzunluğu nedeniyle riski artırmakta ve ek maliyetlere yol açmaktadır.

 

Kamu kesimi borçlanma araçlarından farklı olarak özel kesim borçlanma araçları için kayda alma mecburiyeti bulunması ve kayda alma işlemiyle bağlantılı olarak başta SPK kayda alma ücreti olmak üzere gerçekleşen bir takım giderler nedeniyle özel sektör aleyhine oluşan maliyet ve rekabet eşitsizliği sermaye piyasalarından borçlanma imkânlarını kısıtlamaktadır. www.ozdogrular.com

 

IV- SONUÇ

Mevcut yapıda -bir kısmı giderilmiş olmakla birlikte- özel sektör borçlanma araçları ile kamu borçlanma araçları arasında mali yükümler açısından rekabet eşitsizliği bulunmaktadır. Kamu sektörü borçlanma araçları lehine sağlanan vergi muafiyet ve istisnaları özel sektör borçlanma araçlarını piyasalardan dışlamaktadır. Kamu borçlanma senetlerine kıyasen, kayda alma ücreti gibi faktörlerin etkisiyle ihraç maliyetlerinin daha yüksek oluşu, özel sektörün tahvil, finansman bonosu ve varlığa dayalı menkul kıymet gibi sermaye piyasası araçları ihracı yoluyla tasarruf sahiplerinden kaynak sağlama olanağını sınırlamakta, yurt dışı piyasalardan borçlanma eğilimini artırmaktadır.

 

SPK tarafından kayda alınan, satışı yapılacak sermaye piyasası araçlarının ihraç değeri üzerinden belirlenen oranlarda kayda alma ücreti alınması zorunludur. Kamu borçlanma senetleri ise kayda alınma işleminden muaf olduğundan, bunlar için kayda alma ücreti ödenmesi söz konusu değildir. Kayda alma ücretini düzenleyen Sermaye Piyasası Kanunu’nun 28/b maddesinde özel sektör sermaye piyasası araçlarının türüne ya da ihraçcısına göre belirlenmiş bir muafiyet hükmü bulunmamaktadır. Bu nedenle, özel sektör tarafından ihraç edilen tüm sermaye piyasası araçlarının ihraç değeri üzerinden kayda alma ücreti tahsil edilmektedir.  Oysaki, belirli menkul kıymet türleri ve belirli ihraçcılar için, kayda alma ücretine ilişkin getirilecek muafiyet sermayenin tabana yayılması ve sermaye piyasasının gelişmesine katkı sağlayacaktır. www.ozdogrular.com

 

Şirketler gerek öz kaynak finansmanı, gerek borçlanma yoluyla sermaye piyasalarından yeterince kaynak temin edememektedirler. Fon ihtiyaçlarını sermaye piyasası aracılığıyla karşılamak isteyen, sınırlı miktarda ihraç düşünen, kayda alma işlemlerinden kaynaklanan maliyetleri karşılamada zorluk çeken şirketlere, belli koşullarda kayda alma ücreti muafiyeti getirilmelidir. Bilhassa KOBİ’lerin sermaye piyasasının finansman olanaklarından çok düşük düzeyde yararlandıkları dikkate alınarak, ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının niteliği ya da tutarının dışında, ihracatçı nın niteliği de gözetilerek kayda alma ücreti ya da kayda alma muafiyeti tanınması gereklidir. www.ozdogrular.com

 

Özel sektör tarafından ihraç edilen menkul kıymetler ile kamu kesimi tarafından ihraç edilen menkul kıymetler arasında -halka arz ve ihraç aşamasından ikincil piyasada alım satım ve bunlar üzerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi dâhil olmak üzere-  her aşamada vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler açısından eşitliğin sağlanmasının, farklı risk primleri nedeniyle bu menkul kıymetlere olan talebi eşit hale getirmese bile, en azından var olan rekabet eşitsizliğinin azaltılabilmesi açısından gerekli olduğu düşünülmektedir.

 

İlhami ÖZTÜRK*
Yaklaşım

 

*            Sermaye Piyasası Kurulu Üyesi

(1)         OECD, Debt Management and Government Securities Markets in the 21st Century, 2002, s.18

(2)      Abdullah TEKİN, Türkiye’de Kamu Kesiminin Finansman İhtiyacının İç Borçlanma Yoluyla Karşılanması ve Sermaye Piyasası İlişkileri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, 1992, s. 62

(3)      Anayasa Mahkemesi’nin, 14.02.1991 tarih ve E.1990/18, K.1991/4 sayılı Kararı’nda; “vergi benzeri mali yükümlülüklerin en belirgin özelliklerinin genellikle bir kamu hizmeti karşılığında kamu gücüne dayanılarak tek taraflı yükletilmeleri, harç ve resime göre daha çok ücret görünümünde olmalarıdır.” denilmektedir. Bu hüküm uyarınca, devletin zorlayıcılık gücüne istinaden ve belli bir kurumun giderlerinin finansmanı amacıyla “kayda alma ücreti” adı altında tahsil edilen tutarların “vergi benzeri mali yükümlülükler” kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

(4)      Sermaye Piyasası Kanunu’nun 28/b maddesinde; ihraççılar tarafından, Kurul’ca kayda alınan satışı yapılacak sermaye piyasası araçlarının ihraç değerinin binde üçü tutarında ücret yatırılmasının zorunlu olduğu, bu oranın gerektiğinde Bakanlar Kurulu’nca azaltılabileceği hükme bağlanmıştır.

(5)         Sermaye Piyasası Kanunu’nun 28. maddesine istinaden 04.09.2009 tarih ve 2009/15330 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İMKB Gelişen İşletmeler Piyasasında işlem gören ve görecek olan hisse senetleri ile diğer hisse senetlerinden alınacak kayda alma ücretlerinin oranı farklılaştırılmıştır. Benzer şekilde sermaye piyasası mevzuatı uyarınca ihraç edilecek borçlanma araçları ve ortaklık varantlarında alınacak ücret oranı da vade yapılarına göre farklılaştırılmıştır.

(6)         1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu’nda yer alan genel bütçeli idareler, 5018 sayılı Kamu Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda merkezi yönetim bütçesi altında “genel bütçe” içerisinde, katma bütçeli idareler ise yine merkezi yönetim bütçesi altında “özel bütçe” içerisinde düzenlenmiş olup, Kanun’da yer alan “genel ve katma bütçeli idareler” ifadesinin “genel ve özel bütçeli idareler” olarak anlaşılması uygun olur.

(7)         Sermaye Piyasası Kanunu’nun 11. maddesinin 4. fıkrasında; bu Kanun kapsamına giren ihraççılardan; anonim ortaklık niteliğini haiz olmayanlar, sermaye piyasası araçlarını halka arz etmeyenler, aktif toplamı, brüt satış hâsılatı, ihraç veya halka arz tutarı SPK’nın belirleyeceği miktardan az olanlar veya diğer sermaye piyasası araçlarını ihraç veya halka arz edenler SPK’ca bu Kanun’a tabi olmalarından kaynaklanan yükümlülüklerinden kısmen veya tamamen muaf tutulabilecekleri, bu muafiyetin şartları, ihraççıların SPK kaydından çıkma veya çıkarılma esasları ile halka arz işlemlerinden kısmen muafiyet şartlarının tebliğle belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükme istinaden 08.03.2008 tarih ve 26810 sayılı Resmi Gazete’de yayımlan Seri:IV No:39 sayılı İhraççıların Muafiyet Şartlarına ve Kurul Kaydından Çıkarılmalarına İlişkin Esaslar Tebliği çıkarılmış, bağımsız denetim, kâr dağıtımı, izahname düzenleme ve nitelikli yatırımcılara yapılan satışlara ilişkin muafiyetler düzenlenmiştir. Anılan Kanun maddesinde ve Tebliğde kayda alma ücreti muafiyetine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere kayda alma ücretinin Anayasa’nın 73. maddesinde ifade edilen “vergi, resim ve harç benzeri mali yükümlülük” olarak kabul edilmesi durumunda yine aynı maddede hüküm altına alınan vergilerin kanuniliği ilkesi gereğince, kayda alma ücretine ilişkin muafiyet ve istisnaların da ancak kanunla düzenlenmesi ya da kanunun açık yetki vermesi durumunda kanunda belirlenen hadler içinde Bakanlar Kurulu’nca belirlenmesi mümkündür. Bu itibarla, anılan Kanun maddesi ile SPK’ya verilen muafiyet belirleme yetkisi kayda alma ücretini kapsamamaktadır.

(8)         06.03.2007 tarih ve 26454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(9)         İlhami ÖZTÜRK, İç Borçlanmanın Sermaye Piyasasına Etkileri, İAB Yayın No:21, İstanbul 2011, s. 139-144

(10)       İsmail ENGİN, Vergi Rekabeti, Sermaye Piyasası Kurulu, Yayın No:198, Ankara 2006, s.61

(11)       Osman Utku BOZDOĞAN, Gerçek Kişilerin Sermaye Piyasasından Elde Ettikleri Gelirlerin Vergilendirilmesi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Denizli, 2005, s.119-120

(12)       Jeff MADURA, Financial Market and Institutions, Florida Atlantic University, 2003, s. 178

(13)       Şerife PALLI, Sermaye Piyasası İşlemlerinin Vergilendirilmesi ve Sermaye Piyasası Üzerine Etkileri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007, s.150

(14)       Ceren BÜYÜKÇAPAR, Türk Vergi Sisteminde Sermaye Piyasası Araçlarının Vergilendirilmesi ve Ekonomiye Etkileri, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007, s. 81

(15)       Vergi Konseyi, Para ve Sermaye Piyasası Araçlarının Vergilendirilmesi, İstanbul 2004, s. 44

(16)       Volkan BAYRAM, Kayda Alma Muafiyeti Uygulamaları, SPK Yeterlik Etüdü, SPK Yayın No:175, Ankara 2002, s.37-51

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.