Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Banka Promosyonları Memurlara Dağıtılmasına Devam Edilecek Mi? PDF Yazdır e-Posta
11 Ağustos 2012
Image

Giriş

Promosyon bir malı geniş kitlelere tanıtmak ve malın sürümünü sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar olarak tanımlandığından, maaş ödemelerinin özel bankalardan yapılması karşılığı alınan miktarlar bu anlamda promosyon değildir. Ancak, kamuoyunda promosyon tanımına uymasa da özel bankaların verdiği tutarlara promosyon denildiği de bir gerçektir.

 

Memur maaşlarının özel bir bankadan ödenmesi karşılığında banka tarafından verilen promosyonun, tartışmasının temel konusu, bu promosyonların memurlara mı verilmesi, yoksa kurumlara mı bırakılması veya kamu geliri olarak mı kaydedilmesi gerektiği şeklindedir.

 

Banka promosyonlarına ilişkin tartışmalara; 2007/21 sayılı, 2008/18 sayılı ve 2010/17 sayılı Başbakanlık Genelgelerinde, kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinin, Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünün 6 sıra Nolu Genel Tebliği’nde belirtilen esas ve usuller çerçevesinde bankalar vasıtasıyla ödenebileceği, bu amaçla kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar arasında aylık ve ücret ödeme protokolleri yapıldığı, bu protokoller uyarınca verilecek bankacılık hizmetlerinin yanı sıra promosyon adı altında ayni ve nakdi ek mali imkanlar da sağlandığı belirtilmiş, ücret ve aylık bedellerinin kullanımına ilişkin düzenlemelere yer verilerek çözüme gidilmiştir.

 

En son yapılan yasal düzenleme ile söz konusu promosyonlar memurlara verilmektedir. Bu yazımızın konusu memurlara verilen banka promosyonlarının durumu 07.05.2012 tarihli ve 28285 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği ile uygulamaya başlandığı tarihten itibaren sürekli tartışma konusu olan banka promosyonlarıyla ilgili yeni ve önemli kararın değerlendirmesi yapılmaya çalışılacaktır.

 

Özel Bankaların Verdiği Promosyonların Vergi mevzuatımız Açısından Değerlendirilmesi

 

Sözlük anlamı olarak bağışlamak; “bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmektir. Borçlar Kanunu’nun 234 üncü maddesinde hibe; “hayatta olan kimseler arasında bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder.” Şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalardan hareketle, özel bankaların verdiği promosyonların değerlendirilmesinde hareketle, herhangi bir karşılığın olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

 

Kamu kurumlarının özel bankalarla yaptıkları maaş ödemeleri protokolleri incelendiğinde bağışların personel maaş ödemelerinin banka aracılığıyla yapılması karşılığında yapıldığı görülmüştür. Her ne kadar bağış adı altında olsa da bu promosyonlar karşılıklı olduğundan bağış olarak düşünülmez.

 

Bu anlamda bankaların memurlara dağıtıkları promosyon adı altındaki ödemelerin gelir vergisinin konusuna girdiğinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. banka promosyonları yapılan anlaşma gereği bankayla promosyon sözleşmesinin imzalanmasından itibaren üç gün içinde banka tarafından çalışanların hesaplarına aktarıldığından bunlardan vergi kesilip kesilmediği memurlar tarafından bilinmemektedir. Burada sorumluluk bankada da olsa vergi mükellefi ödeme yapılan kişilerdir. Eğer vergi kesiliyorsa kesilen vergi miktarını bilmesi gerekmektedir. Bankaların memurlara ödedikleri promosyon adı altındaki ödenen ücretler gelir vergisinin istisna miktarının altında kalsa da mükellef olarak memurların bunları bilmesi gerekmektedir. Ancak uygulamada bunlar açıklanmamakta kişilerin hesaplarına anlaşılan miktarlarda paralar yatırılmaktadır.

 

Promosyon kavramı Fransızcadan dilimize girmiş olan promosyon kelimesi genel olarak, bir malı geniş kitlelere tanıtmak ve o malın sürümünü sağlamak amacıyla yapılan çalışmaların tümü biçiminde tanımlanabilir. Bankacılık sektöründe ise bankaların, ürün ve hizmetlerini tanıtmak ve kullandırmak amacıyla kurumlara yaptıkları kazandırmalar bu kapsam içine girmektedir. Maaş ödeme protokolü çerçevesinde yapılacak ürün ve hizmet tanıtımları karşılığında, kurumlara veya kurum personeline, nakit ödeme, mülkiyeti Bankaya ait olan araçların kullanımının verilmesi (tahsisi) veya araçların mülkiyetinin devredilmesi, kuruma ait inşaat, tadilat, tamirat, dekorasyon masraflarının Bankaya fatura edilerek Bankaca ödenmesi vb. çeşitli katkılar sağlanmaktadır. Tüm bu iş ve işlemler için Bankalar kurumlar lehine geniş anlamıyla kazandırmada bulunmaktadır. İşte bu kazandırmalar, bankacılık sektöründe “promosyon” olarak adlandırılmaktadır.

 

Firmaların iktisadi faaliyetlerini genişletme, aynı sektörde faaliyette bulunan diğer işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma ya da daha fazla artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır çünkü, firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artmaktadır. Nitekim piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliği taşımaktadır.

 

Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler yer almakta olup 1 numaralı bendinde ise “Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderler” yer almaktadır. Piyasadan satın alma veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımaktadır. Dolaysıyla gelir ya da kurumlar vergisi mükelleflerinin müşterilerine verdiği promosyon mallar için yaptığı giderler, gelirlerinin tespiti sırasında gider unsuru olarak indirilecektir.

 

Bankaların ödedikleri promosyon giderlerini bankalar gelir ve kurumlar vergisi açısından gelirlerinin tespiti sırasında gider unsursu olarak indirebilecekler ise de Promosyon bir malı geniş kitlelere tanıtmak ve malın sürümünü sağlamak amacıyla yapılan çalışmalar olarak tanımlandığından, maaş ödemelerinin özel bankalardan yapılması karşılığı alınan miktarlar bu anlamda promosyon değildir. Bankaların ödedikleri promosyon giderlini gelir ve kurumlar vergilerinden düşebilmeleri mümkün bulunmamaktadır

 

Kamu kurumlarının Yaptıkları Promosyon Anlaşmaları

Başbakanlığın 2007/21 ve 2008/18 No’lu Banka Promosyonları Konulu Genelgeleri çerçevesinde kurum düzeyinde yetkili Sendikası Temsilcisinin katılımı ile oluşturulan komisyonca, yapılan ihale sonucunda ve 2 veya 3 yıl süre ile ekonomik açıdan en yüksek teklifi veren bankayla ihale yapılmaktadır.

 

Mevcut sözleşmenin sonlanması nedeni ile yeni sözleşme imza Tarihinden başlamak üzere 2 veya 3 yıl süre ile imzalanmaktadır.

 

Elde edilen tutarın tamamı protokol kapsamındaki tüm personelin maaş hesaplarına imza tarihinden başlamak üzere 3 gün içerisinde kişi başına isabet eden tutarlar peşin ödeme yapılmaktadır.

 

Ayrıca, Protokolle sağlanan aşağıdaki muafiyetlerden protokol kapsamındaki tüm personel yararlanmaktadır.

 

  • Banka tarafından maaş hesapları için aylık veya yıllık hesap işletim ücreti tahsil edilmeyecek.
  • Maaş hesaplarıyla ilgili personelin talebi halinde, bankamatik kartı ve ek kart banka tarafından verilecek kredi kartları ve ek kredi kartlarından kart ücreti, yenileme ücreti, üyelik ücreti tahsil edilmeyecektir.
  • Personelin kredi kartı hesap özetleri, adreslerine ücretsiz olarak Banka tarafından gönderilecek ve personelin talebi halinde kredi kartı hesap özeti e-posta yoluyla da gönderilebilecektir.
  • Personelin internet bankacılığı hizmet kanalından gerçekleştireceği TL virman, havale ve EFT işlemlerinden Banka tarafından masraf alınmayacaktır.
  • Personelin telefon bankacılığı hizmet kanalından müşteri temsilcisi kullanılmaksızın gerçekleştirdiği TL virman, havale ve EFT işlemlerinden Banka tarafından masraf alınmayacaktır.
  • Personelin vadesiz mevduat hesabından vereceği otomatik ödeme işlemleri için masraf alınmayacaktır.
  • Yukarıda belirtilen hizmetler karşılığında ücret, komisyon alınması ve bunun Banka kayıtlarından belgelenmesi halinde, personel’in maaşını aldığı ilgili Banka şubesine müracaat etmesi üzerine söz konusu ücret veya komisyon ilgili Banka şubesi tarafından Personel’in hesabına iade edilecektir.

Banka Promosyonları Konusunda Yapılan Son Düzeleme

07.05.2012 tarihli ve 28285 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği ile birlikte Kamu kurum ve kuruluşlarının elde ettikleri paraların hangi bankalarda toplanacağı, bankada biriken tutarların hangi banka enstrümanlarıyla değerlendirileceği ve tahakkuk eden giderlerin hangi banka ve/veya bankalardan ödeneceği konusunda köklü değişikliklere gidilmiştir. Ayrıca uygulamaya başlandığı tarihten itibaren sürekli tartışma konusu olan banka promosyonlarıyla ilgili de yeni ve önemli kararlar alınmıştır.

 

Son düzenlemeyle getirilen en büyük değişikliklerden biriside banka promosyonlarıyla ilgili olmuştur. Daha önce 20 Temmuz 2007 tarih ve 26588 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/21 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile banka promosyonlarına ilişkin düzenleme yapılmıştı. 2010 yılında yayımlanan 17 nolu Başbakanlık Genelgesi ile ise kamu personelinin maaşlarına aracılık eden bankalar tarafından verilecek promosyonların tamamının personele dağıtılacağı bildirilmişti.

 

Yapılan düzenleme ile birlikte kamu haznedarlığı sistemine tabi tüm kurumlar mali kaynaklarının değerlendirilmesinde “faiz veya kar payı dışında ayni ya da nakdi herhangi bir menfaat temin edemez” denilmek suretiyle kurumların bankalarda bulundurdukları nakitleri, aylık ve maaş ödemeleri ya da yaptıkları işlemleri nedeniyle bankalardan nakit, makam aracı, ya da başka şekillerde almış oldukları promosyon uygulamalarına son verilmiştir. Böylece sürekli sorun olan ve gündemden düşmeyen banka promosyonlarının da tamamen kaldırılması yoluna gidilmiştir.

 

Bundan böyle kurumlar çalıştıkları ya da çalışacakları bankalardan promosyon yerine daha yüksek faiz veya kar payı talebinde bulunabileceklerdir. Promosyon uygulamalarını ise talep edemeyeceklerdir.

 

Kurumların aylık ve ücret ödemeleri ile faaliyetleri kapsamında bankalara yaptırdıkları tahsilât ve ödeme işlemlerine ilişkin olarak sağladıkları havale, elektronik fon transferi (EFT), para transferi ve benzeri bankacılık hizmetleri için ortaya çıkan ücret ve hizmet bedellerinin banka tarafından üstlenilmesine ilişkin olarak yapılan protokoller ise bu yasak kapsamına girmemektedir. Ayrıca yapılan son düzenlemeden önce yapılmış olan protokoller ise sürelerinin bitimine kadar geçerliliğini koruyacaktır.

 

Değerlendirme

Kamu Haznedarlığında 7 Mayıs 2012 tarihinde yapılan yeni düzenlemeler ile birlikte çok önemli değişikliklere gidilmiştir. Buna göre;

 

Yapılan yeni düzenleme ile bankada bulundurulan nakitler, aylık ve maaş ödemeleri ya da yapılan işlemler nedeniyle alınan ve genellikle kullanılma yerleri ve alınan miktar itibariyle sorun yaratan nakit, makam aracı, ya da başka şekillerdeki promosyon uygulamalarına son verilmiştir. Bundan böyle kurumlar çalıştıkları ya da çalışacakları bankalardan promosyon yerine daha yüksek faiz veya kar payı talebinde bulunabileceklerdir. Promosyon uygulamalarını ise talep edemeyeceklerdir.

 

Bankaların havale, elektronik fon transferi (EFT), para transferi ve benzeri bankacılık hizmetleri için ortaya çıkan ücret ve hizmet bedellerini üstlenmesi ise banka promosyonu kapsamına ve dolayısıyla da yasak kapsamına girmemektedir. Ayrıca yapılan son düzenlemeden önce yapılmış olan protokoller ise sürelerinin bitimine kadar geçerliliğini korumaktadır.

 

Kurumların çalıştıkları ya da çalışacakları bankalardan promosyon yerine daha yüksek faiz veya kar payı talebinde bulunabilmeleri, ilgili bankaların yüksek faiz vermek yerine kayıt dışı promosyon uygulamasına gitmesinin önünü açabilecektir. Bu nedenle kayıt dışı promosyonlar ya da promosyon yerine verilecek faiz veya kar payları hala sıkı denetlenmesi gereken alanlar olarak önemini korumaktadır.

 

Kamu Haznedarlığı Tebliği’nde son yapılan düzenlemelerle sorumluluk anlamında herhangi bir değişikliğe gidilmemiş; tebliğ hükümlerinin yerine getirilmemesi veya aykırı hareket edilmesi nedeniyle ortaya çıkabilecek zararlardan kurum yetkilileri ve muhasebe yetkililerin şahsen ve müteselsilen sorumlu olacağı ve ayrıca kamu kaynaklarının tebliğ hükümlerine aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemaların da genel bütçeye gelir kaydedileceği ifade edilmiştir.

 

4749 Sayılı Kamu Finansmanı Ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun İle Bu Kanun Uyarınca Çıkartılan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğ’in eski benzer hükümleri;

4749 sayılı Yasanın “Nakit, borç ve risk yönetimi” başlıklı (Değişik: 16.7.2008–5787/9 md.) 12’inci maddesinin 4’üncü fıkrası aynen aşağıdaki hükme amirdir.

 

Genel bütçe kapsamındaki idareler kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan her türlü mali kaynaklarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında veya muhabirinde açılacak hesaplarda toplarlar. Kamu bankaları, mazbut vakıflar, özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile kefalet ve yardımlaşma sandıkları hariç olmak üzere özel bütçeli idareler, sosyal güvenlik kurumları, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşlar ile döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bu maddede sayılanların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri ile birlikleri kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan her türlü mali kaynaklarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında veya Maliye Bakanı ile Bakanın müşterek teklifi ve Başbakanın onayıyla belirlenecek esaslar dahilinde Türkiye’de yerleşik bankalar nezdinde kendi adlarına açtıracakları hesaplarda toplarlar. Bu maddede sözü edilen kurumlar tahakkuk etmiş tüm ödemelerini bu hesaplardan yaparlar. Kamu kaynaklarının bu madde hükümlerine aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir. İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile muhasebe yetkilileri yukarıda bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Bu fıkra kapsamındaki hususlara istisna getirmeye, uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye Maliye Bakanı ve Bakanın müşterek teklifi ile Başbakan yetkilidir.

 

Görüldüğü üzere kamu kaynaklarını bu madde hükümlerine göre değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir. İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile muhasebe yetkilileri yukarıda bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden şahsen ve müteselsilen sorumludur, diyen yasanın açık hükmü ve bu konuda yayımlanan genel tebliğlerdir.

 

Şimdi de bu konuda yayımlanmış tebliğ hükümlerine bakalım.

22.08.2008 tarih ve 26975 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği’nin ilgili maddelerine bakacak olursak; (2004/1 sayılı bir önceki tebliğ hükümleri de benzer hususları içermektedir.)

 

“uygulama” başlıklı 5. maddesi şu şekildedir.

(2) Özel bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar, özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bu maddede sayılanların bağlı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri ile birlikleri kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan her türlü mali kaynaklarını TCMB, T.C. Ziraat Bankası, T. Halk Bankası veya T. Vakıflar Bankası’nda açtıracakları hesaplarda değerlendirirler.

(3) Tebliğ kapsamında yer alan kurum ve kuruluşlar, özel kanunların verdiği izne dayanılarak veya uygulamadan doğan zorunluluklar nedeniyle yapılan tahsilâtın en geç 7 gün içinde belirtilen kamu bankalarına aktarılması kaydıyla, yurtiçinde yerleşik diğer bankalardan da bankacılık hizmeti alabilirler.

 

Sorumluluk

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan tüm kurum, kuruluş ve idarelerin yetkilileri ve muhasebe yetkilileri bu Tebliğ hükümlerini yerine getirmekle mükellef olup, Tebliğ hükümlerine aykırılık sebebi ile ortaya çıkabilecek zararlardan şahsen ve müteselsilen sorumludurlar.

 

Yaptırım

MADDE 10 – (1) Kamu kaynaklarının bu Tebliğ hükümlerine aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir.

 

Görüldüğü üzere 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönteminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile bu Kanun Uyarınca Çıkarılan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliğinin 22.08.2008 tarih ve 26975 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği’nin ilgili maddelerine bakacak olursak (2004/1 sayılı bir önceki tebliğ hükümlerinde de benzer hususları içermektedir.)  kamu kaynaklarını bu madde hükümlerine göre değerlendirilmesinden elde edildiği tespit edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir. İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkileri ile muhasebe yetkilileri tebliğde bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden şahsen ve müteselsilen sorumludur, olacakları yer almıştır.

 

Kamu Haznedarlığında 7 Mayıs 2012 tarihinde yapılan yeni düzenlemelerin benzeri geçmişteki yapılan düzenlemelerde de mevcuttur. Geçmişteki düzenlemelere rağmen başbakanlığın yayınladığı genelgeler doğrultusunda promosyon ödemeleri yapılmaya devam etmiştir. Burada önemli olan Tebliğ yayınlamak değil yayınlanan tebliğin gereğini yapmaktır. Maliye Bakanlığı 7 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan Tebliğin gereğini yapma kararlığında olmasıdır. 7 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan Tebliğe rağmen bazı büyük üniversitelerimizin yaptıkları banka promosyon ödemeleri basında haber olarak çıkmaktadır. Bu fıkra kapsamındaki hususlara istisna getirmeye, uygulamaya ilişkin esasları belirlemeye Maliye Bakanı ve Bakanın müşterek teklifi ile Başbakan yetkili olduğuna göre banka promosyonlarının ödenmesine ilişkin Başbakanlık Genelgesi yürürlükte olduğundan Başbakanlık Genelgesi gereği,  banka promosyonlarının ödenmesine devam olunacaktır. 

 

Sonuç:

Maaş ve ücret ödemelerine ilişkin banka promosyonları kamuoyuna sıklıkla duyulan bir problem olup, bu soruna ilişkin durum 2010/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. Ancak kamu kurumlarının bankacılık işlemlerine yönelik olarak bankalardan elde ettiği promosyonların hukuki durumuna ilişkin net bir belirlemenin olmaması idareler açısından farklı problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.

 

Banka kaynaklı işlemler dolayısıyla elde edilen promosyonların tasarrufun ilişkin problemin çözümünde promosyon tutarının neye karşılık verildiği ön plana çıkmaktadır.

 

Dolayısıyla sağlanan promosyon bedelinin bütçeye gelir kaydedilmesi veya ilgili kurumun gelirlerine dahil edilmesinin gerektiği 7 Mayıs 2012 tarikinde yayınlanan tebliğle bir kez daha gündeme gelmiştir. Kamu haznedarlığı Tebliği ile başbakanlık genelgesi çelişmektedir. En son yayınlanan Kamu haznedarlığı tebliğine göre artık banka promosyonları ödenmeyecek demesine rağmen, bankalarla kamu kurumları promosyon anlaşmaları yapmaya devam etmektedir.  

 

Kanımızca, banka promosyonları, Kamu Haznedarlığı Genel Tebliği uyarınca kamu kurumlarının topladıkları ve genel bütçeden aldıkları paraları değerlendirdikleri Vakıf, Halk ve Ziraat Bankalarında açtıkları hesaplarda 5018 sayılı Yasaya aykırı biçimde kurum bütçesi dışına çıkartarak mevzuat ve Başbakanlık Genelgelerine aykırı harcayan kamu personeli hakkında TCK’ nın 155/2 fıkrası hükmü uyarınca ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığına suç ihbarında bulunulması gerektiği, aynı zamanda mevzuata aykırı biçimde yapılan harcamaların tahsiline ilişkin 5018 sayılı Yasanın ilgili maddesinin işletilmesi gerektiği, ilgili kamu görevlileri hakkında zaman aşımı göz önüne ayrıca disiplin hükümlerinin bir üst makam tarafından uygulanması gerektiğinin altını çizmek olup, maaş ödemelerine karşı promosyon ödemelerini engellemek olmadığıdır.

 

Banka promosyon ödemelerinin mevzuat düzenlemesi bulunmaması dolayısıyla, sürekli belirsizlikler yaşanmaktadır. Konunun sadece bu gelirleri çalışanlara mı,  yoksa idareye gelir kaydedileceği mi, sorunlarının yanı sıra bankaların dağıttığı bu paralar promosyon adı altında vergiden düşülüp düşülemeyeceği, memurların aldığı paralardan gelir vergisi kesilip kesilmeyeceğine ilişkin bir çok sorunu bir arada barındırmaktadır. Konunun çözümü için bir an önce mevzuat düzenlemesine gidilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu tartışmaların sonu gelmeyeceği değerlendirilmektedir.

 

Ayhan Gökdemir

Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvar Sekreteri

Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

 

 

KAYNAKÇA                                                               :

  • Murat ADIYAMAN E. Muhasebat Kontrolörü “Kamu Kurumlarının Çalışacakları Bankalar ve Banka Promosyonları Konusunda Yeni Düzenlemeler” başlıklı Muhasebat Kontrolörleri Derneği Mali Kılavuz Dergisi 56.sayısı (yeni sayı)nda yayımlanan makalesi www.ozdogrular.com
  • Ömer ELMAS T.Vakıflar Bankası Baş Hukuk Müşaviri “Bankacılık Kanunu Açısından Bağış ve Yardımlar ile Promosyonlara İlişkin Değerlendirme” başlıklı Bankacılar Dergisinin 63’üncü sayısında yayınlanan makalesi
  • Ali İhsan KAYMAK Maliye Bakanlığı Vergi Müfettişi “Satış ve Pazarlama Tekniklerinden Promosyon Malların Vergisel Boyutu” başlıklı Bilgiden Mevzuat Takip Sistemi Dergisinin 73’uncu sayısında yayınlanan makalesi
  • Banka Promosyonu Kullanımına, 5018 Sayılı Yasa ve TCK Penceresinden Yargı İçtihadı Eşliğinde Bakış başlıklı http://www.personelmeb.net/mali-konular/banka-promoyon sitesinde yayınlanan makale

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.