Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
4-1 (c) Tabi Hekim Özel Sektörde İşyeri Hekimi Olursa 4-1 (a) Statüsünden Prim Ödeme Zorunluluğu Var mı? PDF Yazdır e-Posta
16 Eylül 2012
Image

I- GİRİŞ

İş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca yetkilendirilmiş, İşyeri Hekimliği belgesine sahip hekimlik mesleğini icra eden kişi olarak tanımlaması yapılır.

II- İŞYERİ HEKİMİNİN YETKİLERİ

İşyeri hekiminin hak ve yetkileri aşağıdaki şekli ile tanımlanmıştır:

1- İşyeri hekimi görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle işverenlerce kısıtlama yapılamaz.

2- İşyeri hekimi, görev ve mesleğini gerektirdiği etik ilkeler, mesleki bağımsızlık kurallar içerisinde yürütür.

3- İşyeri hekimi görev aldıkları işyerlerinde iş sağlığı ile ilgili alınması gereken tedbirleri işverene yazılı olarak bildirir.

4- Bildirilen hususlardan hayati tehlike arz edenlerin işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, bu hususu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yetkili birimine bildirir.

Hizmet sunan kuruluşlar ile işyeri hekimi, iş sağlığı hizmetlerinin yürütülmesindeki ihmallerinden dolayı, hizmet sundukları işverene karşı sorumludur.www.ozdogrular.com

Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekiminin yetki belgesi askıya alınır.

4857 sayılı İş Kanunu esaslarına göre taraflarca çalışma süreleri belirlenir.

Kamu Kurumunda işyeri hekimleri görev alırlar.200 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılarak bulunur. Bu çalışma süresi aylık 80 saatten fazla olmaz.Bundan dolayı sadece damga vergisi kesilir([1]). www.ozdogrular.com

III- ÖZEL SEKTÖRE TABİ İŞYERLERİNDE 01.10.2008 ÖNCESİ MÜLGA 5434 TABİ İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞTIRDIĞINDA SİGORTALI OLMA HALİ NASIL DÜZENLENMİŞTİR?

İşverenler, devamlı olarak en az elli işçi çalıştırdıkları işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, işçilerin ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla, işyerindeki işçi sayısı, işyerinin niteliği ve işin tehlike sınıf ve derecesine göre;

a) İşyeri sağlık ve güvenlik birimi oluşturmakla,

b) Bir veya birden fazla işyeri hekimi ile gereğinde diğer sağlık personelini görevlendirmekle,

yükümlüdür([2]).

Bu durumda özel sektöre tabi sanayiden sayılan işyerlerinden altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde 50 kişiden fazla işçi çalıştırılması halinde işyeri hekimi ve sağlık memuru bulundurma zorunluluğu vardır.

Birçok işyerinde bu görevleri yapan hekimlere baktığımızda Kamu kurumlarında çalışan hekimlerin Kısmi Süreli Çalışma Sözleşmesi ile Tabipler Odasının belirlediği fiyat tarifesine göre (çalışan işçi sayısı dikkate alınarak net ücret üzerinden) işverenler ile anlaşarak çalıştıklarını görmekteyiz.

Zorunlu sigortalı olma halini incelediğimizde kamu kurumunda çalışan hekimin sigortası ayda 30 gün üzerinden ödenmektedir.

Kamuda çalıştığından 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında oldukları bilinmektedir.

Sigortalının tekliği ilkesi esas alındığında 01.10.2008 öncesi 5434 sayılı Kanun kapsamında olan işyeri hekimi için işyerlerinin bağlı olduğu SSK İl Müdürlüklerine müracaat ederek bu konuda sigorta primi ödemesi yapılıp yapılmayacağı hakkında görüş aldıklarında “506 sayılı Kanun’un 3. maddesinde belirtildiği üzere, kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar 506 sayılı Kanun uygulamasında sigortalı sayılmazlar” yazıları düzenlenerek 5434 sayılı Kanun’a tabi işyeri hekimi hakkında SSK’ya prim ödemesi yapmamaktaydılar.www.ozdogrular.com

Örneğin: P (A.Ş.) işyeri hekimi olarak görev yapan Dr. Hüseyin bey için, (B) Belediyesince 657 sayılı Kanun ve 5434 sayılı Kanun’a tabi hekim olarak 3. dereceden iştirakçi primleri yatırılmaktadır. Kendisi 15.11.2002 tarihinden itibaren 5434 sayılı Kanun’a tabi iştirakçi sayılıyor. Dr. Hüseyin Bey P (A.Ş.) işyeri hekimi olarak çalışırken insan kaynakları tarafından bağlı oldukları SSK Müdürlüğü’ne bu konuda yaptıkları yazılı başvuru sonucunda “506 sayılı Kanun’un 3. maddesinde belirtildiği üzere, kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar 506 sayılı Kanun uygulamasında sigortalı sayılmazlar” şeklinde verilen cevap üzerine sadece anlaştıkları aylık maaşlar üzerinden gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi uygulanmıştır. Dr. Hüseyin Bey adına SSK prim ödemesi yapılmamıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 3. maddesinde sigortalı sayılmayanlar tanımlanmıştır. www.ozdogrular.com

506 sayılı Kanun’un 3/F maddesinde kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar, 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmazlar denilerek işyerlerine yazılar verilmekteydi.

Buna göre işverenlerde çalıştırdıkları 5434 sayılı Kanun’a tabi işyeri hekimlerinin görevlerinden ayrılmadıkça, devlet memurluğundan ayrıldıklarında Bağ-Kur kapsamında kaldıkları sürece sadece işyerinden aldıkları ücretten gelir vergisi ve damga vergisi kesilerek maaş ödemelerini yapmaktaydılar. Dolayısıyla kayıt dışı çalıştırma söz konusu olmamaktaydı.

Birçok işyeri hekimi de SSK kayıtlarında hangi işyerinde görev yaptıkları zaten bilinmekteydi. Bundan dolayı o işyerleri denetlendiğinde şayet İşyeri Hekimi 5434 ve 1479 kanunu kapsamında zorunlu sigortalı olmaz ise 506 sayılı kanun kapsamında sigortalı olması zorunluluğu vardı.

IV- ÖZEL SEKTÖRE TABİ İŞYERLERİNDE 01.10.2008 SONRASI MÜLGA 5434 SAYILI KANUN’A TABİ YA DA 4/1-(c) STATÜSÜNDE İŞYERİ HEKİMİ ÇALIŞTIRILDIĞINDA SİGORTALI OLMA HALİ NASIL DÜZENLENMİŞTİR?

5510 sayılı Kanun’un 6. maddesinde bu yönde bir düzenleme olmadığını görmekteyiz.

Özellikle %5 dediğimiz prim teşviklerinde sigortasız çalıştırmanın olması halinde 1 yıl teşviklerden yoksun kalınmaktadır. www.ozdogrular.com

Bu durumda nasıl bir düzenlemeye başvurulmuştur?

5510 sayılı Kanun’un “Sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlıklı 53. maddesi ile konu aydınlığa kavuşturulmuştur. 53. maddenin 6111 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrası aşağıdaki gibidir:

“Sigortalının 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.”

Burada 53. maddenin birinci fıkrasında SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kapsamında aynı anda prim ödenirse öncelik sigortalılık statüsünde Emekli Sandığıdır. Şayet Emekli Sandığı yok ise SSK üstün çalışmadır.

Bu durumda yukarıda örneğini verdiğimiz kişi aynı işyerinde çalışma hayatını sürdürmesi halinde 5434 sayılı Kanun’a tabi iştirakçi olduğundan sigortalılığın üstünlüğü gereği 4/1-(c) kapsamında sigorta statüsünde devam edecektir. www.ozdogrular.com

IV- SONUÇ

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 3. maddesine göre, kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar sigortalı sayılmamıştır. Yine 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun mülga 24. maddesine göre, kanunla veya Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşlarına prim veya kesenek ödeyenler 1479 sayılı Kanun’un kapsamı dışında tutulmuştur. İki farklı Sosyal Güvenlik Kanunu’ndaki bu düzenleme ilke olarak sigortalılığın tekliğini benimsemiş olsa da kişinin aynı anda her iki Kanun kapsamına giren bir faaliyette bulunması halinde hangi Kanun’a tabi tutulacağını açıklamamaktadır.www.ozdogrular.com

Bu nedenle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eşgüdümünde SSK ve Bağ-Kur yetkililerinin katılımı ile bir protokol hazırlanmış, hangi sigortalılığın geçerli sayılacağı protokole göre belirlenmiştir. Hazırlanan protokol genel hatlarıyla 4/1-(c) sigortalılığına üstünlük tanımakta, 4/1-(a) ve 4/1-(b) sigortalılık hallerinin birleşmesinde önce başlayan sigortalılığın geçerli sayılması ilkesini benimsemektedir.

5510 sayılı Kanun’un 53. maddesi de bu protokol esasları üzerine kurulmuş, eski uygulama aynen devam ettirilerek önceden başlayan sigortalılığın geçerli olması ilkesi korunmuştur([3]).

5510 sayılı Kanun’un 53. maddesi 6111 sayılı Kanun ile değişikliğe uğrasa da önceki ve sonraki hali ile de kamu çalışanlarının bir başka işyerinde çalışmaları halinde 4/1-(a) kapsamında sigortalı olmayacakları hüküm altına alınmıştır.


Vedat İLKİ*

E-Yaklaşım


(*)             Ücretlendirme, İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
([1])            6331 s. Kanun m. 8

([2])            4857 s. Kanun m. 81/1

([3])            Murat GÖKTAŞ-Murat ÖZDAMAR, “Yeni Dönemde Sigortalılığın Üstünlüğü İlkesi Geçerli Olacak”, Yaklaşım, Ocak 2011

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.