Vakıflarda vergileme |
23 Ağustos 2012 | |
Bilindiği gibi vakıflar gerçek veya tüzel kişilerin belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere, bu amacı karşılamaya yeterli miktarda mal ve/veya hakları tahsis etmeleriyle oluşturulur. Türk Medeni Kanunu'nun 101'inci maddesine göre vakıf, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Mal varlığının bütünü veya gerçekleşmemiş ya da gerçekleşeceği anlaşılan her türlü geliri veya ekonomik değeri olan haklar vakfedilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 102'nci maddesine göre vakıf kurma iradesi, resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanır ve vakıf yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanır. Bu gün yazımızda vakıfların vergi kanunları karşısındaki genel durumları, istisna ve muafiyetleri üzerinde duracağız. Vakıf senedinde belirlenen amacı gerçekleştirmek üzere vakıf tarafından kurulan iktisadi işletmelerin vergilendirilmesi ise kurumlar vergisi hükümleri çerçevesinde vergilendirilecek olup diğer kurumlar vergisi mükelleflerinden önemli farklılıkları yoktur. Bu nedenle iktisadi işletmeler üzerinde durmayacağız Vakıfların vergi kanunları karşısındaki durumu Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1'inci maddesine göre vakıfların tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle kendi adına yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ve geçici vergi beyannameleri verilmesi gerekmez. Ancak, sorumlu sıfatıyla bir kısım aylık beyannameleri vermeleri gerekir. Vakıflar ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yaparlar Vakıflar, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinde nakden veya hesaben ödeme yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur tutulanlar arasında sayılmıştır. Bu madde hükmü gereği, vakıfların nakden veya hesaben yaptıkları ödemeler üzerinden tevkifat yapmaları ve bunları muhtasar beyanname ile ödeme veya tahakkukun yapıldığı yer vergi dairesine beyan edip ödemeleri gerekir. Bu ödevlerin yerine getirilmemesi halinde cezaya muhatap olurlar. Vakıflara ait gayrimenkul sermaye iradının vergilendirilmesi Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (5/b) bendinde, vakıflara(mazbut vakıflar hariç) ait gayrimenkullerin kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden %20 oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu tevkifatın yapılması bakımından kendisine kira ödemesinden bulunulan vakfın Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olmasının önemi yoktur. Ancak, özel kanunlarında gelir veya kurumlar vergisine ilişkin istisna veya muafiyet hükümleri bulunan vakıfların durumu saklıdır. Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun geçici 2'nci maddenin birinci fıkrası (a) bendiyle, 01/01/2008 - 31/12/2015 tarihleri arasında uygulanmak üzere, vakıflarca elde edilen Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve geçici 67'nci maddesi kapsamında kesinti suretiyle vergilendirilmiş kazanç ve iratlar dolayısıyla iktisadi işletme oluşmayacağı hüküm altına alınmıştır. Vakıflara ait gayrimenkullerin kiralanmasının KDV karşısındaki durumu Vakıflara ait ; — Arazi, bina (döşeli olarak kiraya verilenlerde döşeme için alınan kira bedelleri dahil) , maden suları, memba suları, madenler, taş ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları, tuzlalar ve bunların mütemmim cüz'üleri ve teferruatı ile — Gayrimenkullerin, ayrı olarak kiraya verilen mütemmim cüz'üleri ve teferruatı ile bilumum tesisatı demirbaş eşyası ve döşemelerinin kiralanması işlemleri KDV den istisnadır. Ancak, diğer mal ve hakların kiralanması işlemleri katma değer vergisinin konusuna girmekte olup, vakıf gerçek usulde KDV mükellefi olmadığından, kiralayanın gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olması halinde kiralayan tarafından 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği'nde yer alan açıklamalar çerçevesinde sorumlu sıfatıyla beyanname verilecektir. Bu kapsamdaki kiralamalarda kiraya veren vakıf tarafından beyanname verilmeyecektir. GVK'nın 70'inci maddesinde belirtilen mal ve haklardan gayrimenkul dışında kalanlar (arama, işletme, imtiyaz hakları ve ruhsatları ile diğer haklar) ile bizatihi iktisadi işletme niteliğinde olan veya taşınmaza bağlı işletme hakların (kantin, çay ocağı, voli mahalli, dalyan, taş, kireç, kum, kömür ocaklarının kiralanması gibi) kiralanması işlemleri, iktisadi işletmeye dahil olsun veya olmasın katma değer vergisine tabi bulunmaktadır. Bunların kiraya verilmesi işlemlerinde, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17/4-d maddesinde yer alan istisnanın uygulanması söz konusu değildir. Dolayısı ile belirtilen mal ve haklar vakıflar tarafından kiraya verilse bile, katma değer vergisine tabi olacaktır. Böylece, motorlu tahmil-tahliye araçları, kara nakil vasıtaları, uçaklar, gemiler, iş makineleri, tapu siciline kayıtlı olmayan normal hakların kiralanması karşılığında alınan kira bedellerine, iktisadi işletmeye dahil olup olmamasına bakılmaksızın katma değer vergisinin uygulanması gerekmektedir. Söz konusu mal ve hakların yurt dışından kiralanması da vergiye tabidir. Ancak kiraya verenlerin, vakıflar gibi ticari ve zirai kazanç elde eden mükellefler dışındaki kişilerden oluşması ve gerçek usulde KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması halinde, kira bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin, kiralayan tarafından 117 Seri No.lu KDV Genel Tebliği'nde yer alan açıklamalar çerçevesinde "sorumlu sıfatıyla" beyan edilmesi gerekir. Vakıflara ait gayrimenkullerin kiralanmasına ilişkin düzenlenen kira sözleşmelerinin damga vergisi istisnası Damga Vergisi Kanunu'na ekli istisnaların yer aldığı (2) sayılı tablonun "IV. Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün 31 numaralı fıkrasında, dernek ve vakıflarca yerleşim yeri, gerçek kişilerce mesken olarak kullanılmak üzere kiralanan ve iktisadi işletmelere dahil olmayan taşınmazlara ilişkin kira mukavelenamelerinin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Vakıfların tasarruflarını bankada değerlendirmesi sonucunda elde ettiği menkul sermaye iratlarından tevkifat yapılması Menkul sermaye iradında tahsil esası geçerlidir. Vakıflar tarafından elde edilen aşağıdaki, menkul sermaye iratlarından, ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılacaktır. Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67'nci maddesinin (4) fıkrası hükmüne göre; Bankalararası mevduat ile aracı kurumların borsa para piyasasında değerlendirdikleri kendilerine ait paralarına yürütülen faizler hariç olmak üzere, 75'inci maddenin ikinci fıkrasının (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratlarından ödemeyi yapanlarca %15 oranında vergi tevkifatı yapılır.75'inci maddede belirtilen menkul sermaye iradları; — Mevduat faizleri, — Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları ile kâr, ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve özel finans kurumlarınca kâr ve zarara katılma hesabı karşılığında ödenen kâr payları, — Her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut idaresi, Kamu Ortaklığı idaresi ve Özelleştirme İdaresi’nce çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerin geri alım ve satım taahhüdü ile iktisap veya elden çıkarılması karşılığında sağlanan menfaatlerdir. Bir vakfın nakit varlıklarının bir kısmının, vakfın amaçlarını gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlamak amacıyla menkul kıymet alımına tahsis edilmesi, daha sonra bu menkul kıymetlerin yıl içinde farklı tarihlerde birkaç kez elden çıkarılması veya itfa tarihinde neması ile birlikte tahsil edilmesi durumunda, devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai bir faaliyetten söz edilemeyeceğinden vakfa bağlı bir iktisadi işletmenin varlığı söz konusu olmayacaktır. Bu durumda, vakıfların elde ettiği menkul sermaye iradı üzerinden GVK Geçici 67'inci Madde hükmüne göre tevkifat yolu ile nihai bir vergileme söz konusu olacaktır. Ancak, söz konusu vakfın, müstakil bir eleman istihdamını gerektirecek ölçüde menkul kıymet alım-satım faaliyetinde bulunması ve münhasıran bu faaliyet için eleman istihdam edilmesi ticari organizasyonun oluştuğu anlamına gelecektir ve söz konusu faaliyet dolayısıyla oluşan iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmesi gerekecektir. Gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan vakıflara yapılan bağışların gelir vergisi karşısında durumu Fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan vakıflara, Maliye Bakanlığı'nca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin( maliyet bedeli) indirilecek giderler arasında sayılmıştır. Bağışı kabul edecek vakfın resmi senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda yardımı yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir. Bununla beraber, derneğin başka alanlarda da faaliyet gösteriyor olmasının, Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınmış vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağışlar Bakanlar Kurulu'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılan bağış ve yardımlar gelir ve kurumlar vergisi matrahının belirlenmesinde indirim olarak dikkate alınır. Ancak gelir Vergisi Kanunu'nun 89'uncu, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10'uncu maddesinde hüküm altına alınan şartlara dikkat etmek gerekir. Akif Akarca / Dr.Mehmet Şafak http://www.dunya.com/vakiflarda-vergileme-149335yy.htm ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|