Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
2011/57 Sayılı Genelge ve Trafik İş Kazalarında Kusur Tespiti PDF Yazdır e-Posta
14 Ekim 2012
Image

I- GİRİŞ

Bir olayın hangi şartlarda iş kazası sayılacağı kanunda açıkça belirtildiği (5510 sayılı Kanun 13. maddesi, Mülga 506 sayılı Kanun 11. madde) halde taraflar arasındaki sorumluluk paylaşımına dayanan kusur oranı tespitinde, unsurları tanımlanmış bir çerçeveden çok, denetim elemanının soruşturma sürecinde elde ettiği verilerden ulaştığı kanaatin şekillendirdiği oranlar söz konusudur.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin[1] 37. maddesinde belirtildiği üzere, işverence düzenlenen iş kazası bildirgesi ve eki belgelere veya kamu idarelerinin görevleri gereği düzenlemiş olduğu belge ve tutanaklardan sigorta olayı için yeterli bilgi mevcut ise, ayrıca bir soruşturma ve denetime gidilmeden olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağına ilgili sosyal güvenlik merkezi tarafından karar verilebilir. Kurum’a sunulan belge ve bilgiler çerçevesinde karar verilemeyen, şüpheli görülen, tereddüt edilen, maluliyet veya ölümle neticelenen, Kurum’a büyük mali yük getiren iş kazaları için ise denetim elemanları marifetiyle soruşturma yoluna gidilmektedir. Soruşturmanın amacı olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı, işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesinin uygulanıp uygulanamayacağı, olayın meydana gelmesinde sigortalının kastı veya ağır kusuru, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi ile üçüncü şahısların kusurlu olup olmadıklarının tespitidir. www.ozdogrular.com

II- TRAFİK KAZA TUTANAKLARI ÇERÇEVESİNDE KUSUR TESPİTİ YAKLAŞIMININ SORUNLARI

Taraflara ilişkin sorumluluk tespiti, olayın iş kazası olarak tespitinden daha karmaşık bir süreçtir. Kasıt, ağır kusur, sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı hareket gibi unsurlar bağlamında belirlenen kusur oranları, soruşturmada elde edilen veriler çerçevesinde de olsa, önemli oranda denetim elemanının inisiyatif alanındadır.

Bu noktada trafik iş kazaları için ayrı bir kategorileştirmeye gidildiği görülmektedir. Kanunun iş kazasını tanımladığı maddesindeki durumların trafikte gerçekleşmesi halinde yaşanan kazaya trafik iş kazası denir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 8 Temmuz 2011 tarihinde yayımlanan 2011/57 sayılı Genelge, bu tür kazalarda, sorumluluk ve kusur oranı tespitini, denetim elemanı tarafından gerçekleştirilen soruşturma alanı dışına iten bir içerik taşımaktadır. Ancak mesele denetim elemanına tanınan inisiyatifin daraltılması değil, iş kazası soruşturmasında amaçlanan sosyal güvenlik mevzuatına uygun sorumluluk tespitinin ne kadar gerçekleştirildiğidir. www.ozdogrular.com

2011/57 sayılı Genelge’de “iş kazası ve meslek hastalığı olaylarında, işveren, sigortalı ve üçüncü kişilerin kusur oranları konusunda; 

1- Maluliyet veya ölümle neticelenen, uzuv kaybı olan iş kazaları ile bütün meslek hastalıkları için trafik kaza tutanaklarında belirtilen kusur oranları ve mahkemelerce verilen kararlarda belirtilen kusur oranlarına göre işlem yapılacaktır. 

2- Bunların dışında kalan iş kazası vakaları için ise Sosyal Güvenlik Denetmenleri/Kontrol Memurlarınca denetim raporlarında belirtilen kusur oranları ile trafik kaza tutanaklarında belirtilen kusur oranlarına göre işlem yapılacaktır. Bu nitelikteki iş kazalarına ilişkin denetim raporlarında kusur oranlarına mutlaka yer verilecektir.” denilmiştir.

Düzenleme, trafik kaza tutanaklarında belirtilen kusur oranlarını esas aldıkça, denetim elemanı tarafından yürütülen soruşturmayı fiilen, olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı ve kazalının ücretini tespitle sınırlandırmanın yolunu açmış, inisiyatifi zabıta kuvvetlerine bırakmıştır.

Maddi hasarla sınırlı kalmayan trafik kazalarına ilişkin Trafik kaza tutanakları, görev alanlarına göre Polis veya Jandarma tarafından düzenlenmekte, kusur oranları 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’[2]nun 84. maddesinde belirtilen hususlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Söz konusu maddede “Araç sürücüleri trafik kazalarında;

a) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,

b) Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme,

c) İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,

d) Arkadan çarpma,

e) Geçme yasağı olan yerlerde geçme,

f) Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,

g) Şeride tecavüz etme,

h) Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,

i) Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,

j) Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,

k) Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama,

l) Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma

hallerinde asli kusurlu sayılırlar.

Ancak, kazada bu hareketlerden herhangi biri, kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir.” denilmektedir.

 

Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 157. maddesinde (Değişik:RG-21.03.2012-28240), Kanun’da belirtilen 12 madde sayıldıktan sonra, “Yukarıda sayılan hal ve hareketlerde bulunan sürücüler asli (esas) kusurlu sayılırlar. Ancak, sürücülerin veya yayaların kural dışı hareketleri veya taşıtların teknik arızaları bir başka sürücüyü tehlikeye düşürmüş ve bu sürücü, oluşması muhtemel bir kazayı önlemek, can ve mal güvenliğini korumak amacı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun öngördüğü temel kurallardan birini ihlal etmeye mecbur kalmış ve bütün tedbirlere rağmen bir kazaya neden olmuşsa, asli kusurlu sayılamaz. (...) Kaza mahallinde yapılan incelemeler sonunda tespit edilen iz ve delillere ilave olarak kazaya karışanların olay hakkındaki ifadeleri ile varsa tanık ifadeleri de kusur durumunun tespitinde dikkate alınır.” denilmektedir. www.ozdogrular.com 

 

Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde kusura ilişkin konulan ölçütler, doğal olarak karayolları trafiği çerçevesinde oluşturulmuş ölçütlerdir. Yalnızca kaza anındaki duruma göre, sürücü şahsında belirlemeyi esas almaktadır. Bu, iş kazasındaki sigortalı/işveren ilişkisini devre dışı bırakmakta, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21, 22 ve 23. maddelerine (Mülga 506 sayılı Kanun’un bu kapsamda sayılabilecek maddeleri 10, 26, 110 ve 111. maddelerdir) göre bir değerlendirmeyi karşılamamaktadır.

 

5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi birinci fıkrasında “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurum’ca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurum’ca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” denilmektedir. Sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatı, Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği’nde sürücü kusuruna dayanak olarak gösterilen hususların ötesinde bir içeriğe sahiptir.

 

Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde (Başlığıyla birlikte değişik: RG-02.09.2004-25571) belirtilen “araç kullanma ve dinlenme sürelerini” ihlal edecek derecede uzun süreli araç kullanmaktan kaynaklı yorgunluk sonucu dikkati dağılan sürücünün arkadan başka bir araca çarpması durumunda, polis tarafından düzenlenecek tutanak, kazaya sebebiyet veren dikkat dağılmasına, onu yaratan uzun süreli araç kullanımına değil, arkadan çarpma fiili, yani sonuca göre kusur tespitini esas alacaktır. Üstelik söz konusu kusur yalnızca sürücü şahsında belirtilecektir. Halbuki, sosyal güvenlik mevzuatında belirtilen sorumluluk için yalnızca sonuç değil, sebepler üzerinde durulması, uzun süreli çalışmadaki işveren etkisini sorgulamak gerekir. www.ozdogrular.com

 

Sigortasız çalıştırılan bir sürücünün işyeri faaliyeti kapsamında trafikte seyrederken, hatalı sollama sonucu bir araca çarpması durumunda, düzenlenecek tutanakta, hatalı sollamadan kaynaklı sürücü kusuruna yer verilecek, sigortasız çalıştırılma bağlamında ise işveren için bir kusur tanımlanmayacaktır.

Oysa 5510 sayılı Yasa’nın 23. maddesinde, “Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kurum’a bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurum’ca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurum’ca ödeneceği”, ancak “Kurum’ca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı(nın), 21. maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirileceği” hükmüne yer verilmiştir. Yani, sigortasız çalıştırma, herhangi işverenin iş kazası olayındaki diğer bütün sorumluluklarının önüne geçmekte, öyle ki 21. maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranma gereği dahi duyulmamaktadır. Trafik kaza tutanağındaki kusur oranlarının esas alınması, Kanun maddesiyle açık bir çelişki yaratmaktadır. www.ozdogrular.com

 

III- SONUÇ

Bahsedilen örneklerden de anlaşılacağı üzere, trafik kaza tutanakları, 5510 sayılı Kanun’da belirtilen sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatı bütünlüğü içerisinde değil, kaza anındaki somut tespitler bağlamında Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliği’ne göre sürücü şahsında düzenlenmektedir. Tutanakta yer alan kusur oranları temelinde işlem tesis etmek, yalnızca sürücüyü sorumlu tutmak anlamına gelecektir. Bu, 5510 sayılı Yasa ve diğer sosyal güvenlik mevzuatında öngörülen çerçeveyi karşılamaktan uzak olduğu gibi, hukukun temel bir ilkesi olan hakkaniyetten de uzaktır. 2011/57 sayılı Genelge fiilen böyle bir sonuç yaratmakta, kusuru sürücüyle sınırlı tutmanın yolunu açmaktadır. www.ozdogrular.com

 

Hakkaniyetli ve genel sosyal güvenlik mevzuatına uygun bir bakış, tutanakta sürücü için belirlenmiş kusur oranı içerisindeki işveren payını araştırmayı gerektirir. Sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği hususunda işveren tarafından gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, bunların kazanın oluşumundaki etkisi ancak bu yolla anlaşılabilir.


Ali Haydar SOYSÜREN*

E-Yaklaşım


*    Pendik Sosyal Güvenlik Merkezi, Sosyal Güvenlik Denetmeni, Marmara Üniversitesi Doktora Öğrencisi
[1] 12.05.2010 tarih ve 27579 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] 18.10.1983 tarih ve 18195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.