Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi Uygulamasında Cezanın Tekerrürü, Hukuki Sonuçları ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar PDF Yazdır e-Posta
30 Ekim 2012
Image

I- GİRİŞ

Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanmaktadır (VUK md. 339). www.ozdogrular.com

Vergi uygulamasında ceza tekerrürün genel mahiyeti bu Kanun maddesiyle hüküm altına alınmıştır. Vergi uygulamasında ise ceza tekerrürün işleyişi daha çok yargı kararlarıyla(1) kendisine yön bulmuş ve gelir idaresinin sirküler(2) bazlı düzenlemesi ile detayda bazı hususlar belirginliğe kavuşmuştur.

Bu kapsamda, ilgili yasal düzenlemeler dikkate alınarak, vergi uygulamasında cezanın tekerrürü aşağıdaki başlıklar altında irdelenmiştir. www.ozdogrular.com

II- VERGİ UYGULAMASINDA CEZANIN TEKERRÜRÜ KİMLERE UYGULANACAKTIR?

VUK’un 339. maddesi uyarınca, vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenler, cezanın tekerrürü ile muhatap olabilecektir. Burada vergi uygulaması açısından kimlere cezanın kesileceği önem arz etmektedir.

Esas olarak, vergi kanunları açısından mükellefiyete sahip olanlar ve bunların sorumlularına ceza kesilebilmektedir.

Bu konuda özellik arz eden hususlar Vergi Usul Kanunu’nun dördüncü kitabı olan “Ceza Hükümleri”nin birinci kısmında hüküm altına alınmıştır. İlgili kısım uyarınca;

1- Küçüklerin ve kısıtlıların ceza muhatabı olmadığı haller,

2- Tüzel kişilerin sorumluluğu ve

3- Damga vergisi ve damga resminde sorumluluk, hususlarındaki düzenlemelerle kimlere cezanın kesileceğinin ve kimlere cezanın kesilemeyeceğinin

çerçevesi belirlenmiştir.

İlgili düzenlemelere göre;

1- Velayet ve vesayet altında bulunanlar veya işlerinin idaresi bir kayyıma tevdi edilmiş olanlar, kendilerine izafeten veli, vasi veya kayyımın vergi kanunlarına aykırı hareketlerinden dolayı cezaya muhatap tutulmazlar. Bu hallerde cezanın muhatabı, veli, vasi veya kayyım olacaktır (VUK md. 332); www.ozdogrular.com

2- Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanunu’na aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilecektir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkında VUK’un 10. maddesi hükmü “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir. Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır. Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler. Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.” vergi cezaları hakkında da uygulanacaktır. VUK’un 359. maddesinde (kaçakçılık suçları ve cezaları) yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360. maddelerde (kaçakçılık suçları, cezaları ve iştirak halinde cezada indirim) öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacaktır (VUK md. 333);

3- Damga vergisi ve damga resmi uygulamalarında gerek nispi, gerek maktu vergi ve resimlerle ilgili cezadan sorumlu olanlar birden fazla olduğu takdirde, yekdiğerine müracaat hakları mahfuz kalmak üzere, müteselsilen sorumlu tutulacaklardır (VUK md. 334). www.ozdogrular.com

III- TEKERRÜR EDECEK CEZALAR NELERDİR?

Vergi uygulamasında tekerrür edecek cezalar vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezalarıdır. Vergi Usul Kanunu 5 kitaptan oluşmaktadır. Dördüncü kitabı “Ceza Hükümleri”ne ilişkindir. VUK Dördüncü kitabın ikinci kısmında “Vergi Cezaları”, ikinci kısmın birinci bölümünde “Vergi Ziyaı Cezası”, ikinci bölümünde ise “Usulsüzlük” cezaları düzenlenmiştir.

İlgili yasal düzenlemeler uyarınca tekekrür edecek cezaları aşağıdaki şekilde açıklayabiliriz:

A- VERGİ ZİYAI CEZASI

Vergi ziyaı cezası açısından önem arz eden husus vergi ziyaıdır. Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade etmektedir. Şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesine veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet vermek de vergi ziyaı hükmünde sayılmaktadır. Bu hallerde verginin sonradan tahakkuk ettirilmesi veya tamamlanması veyahut haksız iadenin geri alınması ceza uygulanmasına mani teşkil etmemektedir (VUK md. 341). VUK 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilecektir. Vergi ziyaına 359. maddede (kaçakçılık suçları ve cezaları) yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacaktır. Vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyannameleri için bu madde uyarınca kesilecek ceza yüzde elli oranında uygulanacaktır (VUK md. 344). www.ozdogrular.com

B- USULSÜZLÜK

VUK Dördüncü kitabın ikinci kısmın ikinci bölümünde  “Usulsüzlük” cezaları düzenlenmiştir. Usulsüzlük, vergi kanunlarının şekle ve usule müteallik hükümlerine riayet edilmemesi, uyulmamasıdır (VUK md. 351). Kanun sistematik olarak usulsüzlük tanımını yaparken, şekil ve usul esaslarını dikkate alarak, daha önemli suçların (vergi ziyaı) işlenmesini önleme ve uyarıcı olma niteliğini korumaya çalışmıştır. Dolayısıyla usulsüzlük tek tanım olarak karşımıza çıkmaktadır. I. derece usulsüzlükler, II. derece usulsüzlükler, özel usulsüzlükler, damga vergisinde özel usulsüzlük ve diğer özel usulsüzlükler (Bilgi vermekten çekinenler ile VUK’un 256, 257 ve mükerrer 257. madde hükmüne uymayanlar), bu tanımın alt başlıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel usulsüzlükler açısından, özel usulsüzlükle ilgili maddeler kendi bünyelerinde, şekil ve usul esaslarını dikkate alarak, daha önemli suçların (vergi ziyaı) işlenmesini önleme ve uyarıcı olma niteliğini, barındırmaktadırlar. Özel usulsüzlükleri ilgili tekerrür maddesi kapsamında düşündüğümüzde, teknik olarak ve vergi mühendisliği açısından ilgili tekerrür ve özel usulsüzlük maddelerinin simetrisini kaydırmış oluruz. Dolayısıyla cezaların tekerrürü ve ceza artırım uygulamaları açısından bizim odak noktamız genel usulsüzlükler olarak niteleyebileceğimiz, kendi ilgili maddelerinde ceza artırımların yönelik bir düzenlemeye sahip olmayan usulsüzlüklerdir. www.ozdogrular.com

Bunlar ana hatlarıyla şu şekildedir:

1- I. Derece Usulsüzlükler

1. Vergi ve harç beyannamelerinin süresinde verilmemiş olması; 2- Bu Kanun’a (VUK) göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olması; 3- Defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili vesikaların doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz veya karışık olması; 4- Çiftçiler tarafından VUK’un 245. madde hükmüne göre muhtar ve ihtiyar heyetlerince yapılan davete müddetinde icabet edilmemesi; 5- Bu Kanun’un (VUK) kayıt nizamına ait hükümlerine (md. 215-219) uyulmamış olması (Her incelemede inceleme tarihine kadar aynı takvim yılı için tespit edilen usulsüzlükler tek fiil sayılmaktadır.); 6- İşe başlamanın zamanında bildirilmemesi; 7- Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin yaptırılmamış olması (Kanuni sürenin sonundan başlayarak 1 ay geçtikten sonra tasdik ettirilenler tasdik ettirilmemiş sayılmaktadır.); 8- Diğer ücretler üzerinden salınan gelir vergisinde, tarh zamanı geçtiği halde verginin tarh ettirilmemiş olması; 9- Veraset ve intikal vergisi beyannamesinin VUK’un 342. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen süre içerisinde verilmiş olması. www.ozdogrular.com

2- II. Derece Usulsüzlükler

1- Veraset ve İntikal Vergisi Beyannamelerinin süresinin sonundan başlayarak VUK’un 342. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen süre içinde verilmiş olması; 2- Ekim ve sayım beyanlarının süresi içinde veya kanunda istenilen bilgileri ihtiva edecek doğru bir şekilde yapılmaması; 3- Vergi kanunlarında yazılı bildirmelerin zamanında yapılmamış olması (işe başlamayı bildirmek hariç); 4- Vergi karnesinin süresinin sonundan başlayarak 15 gün geçtiği halde alınmamış olması; 5- Tasdiki mecburi olan defterlerden herhangi birinin tasdik muamelesinin, süresinin sonundan başlayarak bir ay içinde yaptırılmış olması; 6- Vergi beyannameleri, bildirimler, evrak ve vesikaların kanunen belli şekil ve muhteviyatı ve ekleri ile bunlarla ilgili olarak yapılan diğer düzenlemelere ilişkin hükümlere uyulmamış olması;7- Hesap veya muamelelerin doğruluk veya açıklığını bozmamak şartıyla bazı evrak ve vesikaların bulunmaması veya ibraz edilmemesi.

IV- CEZANIN KESİNLEŞMESİ VE BU KESİNLEŞMENİN TAŞIDIĞI ÖNEM

Vergi uygulamasında tekerrür maddesinin hukuki sonucunun ortaya çıkabilmesi için ve özellikle ilgili kanuni maddede yer alan 5 ve 2 yıllık sürelerin işlemesi açısından ilgili “cezaların kesinleşmesi” gerekmektedir. www.ozdogrular.com

Cezaların kesinleşmesi özellikle 5 ve 2 yıllık bu sürelerin işlemesi açısından önemi ilgili kanuni maddede açık bir şekilde görünür durumdadır. Buna karşın, cezaların kesinleşmesi kanuni maddede kendini açıkça göstermeyen, ancak yargı kararları ile kendisine yön bulan başka bir uygulama açısından da öneme sahip olmaktadır. Bu hususta Gelir İdaresinin sirküler(3) bazlı uygulamaya yön verici açıklaması şu şekildedir: Vergi cezalarında tekerrüre ilişkin uygulamaya, vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, tekrar ceza kesilmesi durumunda bu cezanın artırılması şeklinde yön verilmiş; tekerrürden dolayı artırılarak uygulanacak olan cezayı gerektiren fiilin, daha önce kesilen cezaya ilişkin fiilin işlendiği tarihten önceki veya sonraki bir tarihte işlenmiş olmasının sonucu değiştirmeyeceği değerlendirilmiştir. Ancak, yargı mercilerinde ihtilaf konusu yapılan olaylarda, tekerrür hükmünün uygulanması için, tekerrür hükmüne esas alınacak sonraki fiilin, daha önce işlenmiş fiil için kesilmiş ve kesinleşmiş cezadan sonra işlenmiş olması gerektiği yönünde hâsıl olan yargı kararları müstakar hale gelmiştir. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin, 2010/73 sayılı Kararı’nda(4), vergi ziyaı cezası ve usulsüzlük cezası kesilen kişilere, bu cezaların kesinleştiği tarihten itibaren belirli bir süre içinde tekrar vergi ziyaı cezası ya da tekrar usulsüzlük cezası kesilmesi durumunda cezalarda artırım uygulanacağını öngören kuralda tekerrür hükmüne esas alınacak sonraki fiilin her halde ilk fiil için verilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleşmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Bu itibarla bundan böyle, bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan, VUK’un 339. maddesinde yer alan “...cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere...” ibaresi tekerrürün uygulanacağı iki veya beş yıllık sürenin sona ereceği tarihin tespiti ile ilgili olup, ilk fiil için kesilen cezanın kesinleştiği tarihten itibaren takip eden yılın başına kadar olan süre içinde de aynı nev’iden bir ceza kesilmesini gerektiren fiilin işlenmesi durumunda anılan maddeye uygun şekilde cezanın artırımlı olarak uygulanması gerekmektedir. www.ozdogrular.com

Örnek-1: Gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefi olan Bay (A), 2009 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında Bay (A)’nın 1.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 1.000 TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 01.09.2010 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiştir. Bay (A) tarafından kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamış ve söz konusu ceza 01.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Bay (A) Eylül/2010 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesini de süresinde vermemiş ve takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında 2.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. 01.11.2010 tarihinde Bay (A)’ya bir kez daha vergi ziyaı cezası kesilmiştir. Buna göre, işlenen ilk fiile ilişkin vergi ziyaı cezası kesinleşmiş olduğundan, kesinleşmeden sonra işlenen ikinci fiilden dolayı 01.11.2010 tarihinde Bay (A)’ya kesilen ceza, tekerrür hükmü nedeniyle % 50 artırımlı olarak ve 3.000 TL tutarında uygulanacaktır. www.ozdogrular.com

Örnek-2: Gelir vergisi mükellefi olan Bay (A), 2009 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini kanuni süresinde vermemiş, takdir komisyonuna sevk işlemi sonrasında Bay (A)’nın 1.000 TL tutarında vergi ziyaına sebep olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine, vergi dairesince 1.000 TL tutarında kesilen vergi ziyaı cezası 01.09.2010 tarihinde vergi/ceza ihbarnamesi ile mükellefe tebliğ edilmiştir. Bay (A) tarafından kanuni süresi içerisinde uzlaşma, dava açma ve cezada indirim haklarının hiç biri kullanılmamış ve söz konusu ceza 01.10.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Bay (A)’nın 2008 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini süresinde vermesine rağmen matrahı düşük gösterdiği için verginin 500 TL eksik tahakkuk ettirilmesine ve bu suretle vergi ziyaına neden olduğu, vergi incelemesi sonucu 02.05.2011 tarihinde tespit edilmiştir. Buna göre, daha evvel kesinleşmiş bir ceza bulunsa da, kesinleşmiş bu ceza daha sonra işlenmiş bir fiil nedeniyle kesilmiş olduğundan 2011 yılında kesilecek ceza, artırıma gidilmeksizin uygulanacaktır.

Sonuç olarak 5 ve 2 yıllık sürelerin işlemesi açısından öneme sahip cezaların kesinleşmesi ayrıca, tekerrüre esas alınacak ilk ve sonraki fiillerin tespiti açısından da öneme sahip olmaktadır. Çünkü, bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir. www.ozdogrular.com

Vergi uygulamasında cezanın kesinleşme ise genel olarak şunu ifade etmektedir:

1- Vergi cezaları, cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten başlayarak bir ay sonra kesinleşmektedir (VUK md. 368).

2- Vergi cezaları, cezaya karşı dava açılmışsa, vergi mahkemesi kararı üzerine vergi dairesince düzenlenecek ihbarnamenin ilgiliye tebliğ tarihinden başlayarak bir ay içerisinde ödenmektedir (VUK md. 368).

Cezanın ödenmiş veya ödenmesi gereken safhaya gelmiş olması, tekerrür dolayısıyla ceza artırımı yönünden, kesinleşmiş bulunduğunu ifade etmemektedir. Cezayı ödeyen ilgili, bir üst mercide dava açmışsa, cezaya müstahak olunduğu, ancak Danıştay’ın kararından sonra kesinlik kazanmaktadır. Danıştay’a dava açılmadığı hallerde, kesinleşme için dava açma süresinin dolması gereklidir(5). 3- Uzlaşma vaki olduğunda, mükellef veya adına ceza kesilen, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan vergi ve cezalar hakkında dava açamaması ve hiçbir mercie şikayette bulunamaması nedeniyle ceza kesinleşmiş olmaktadır. 4- Uzlaşma vaki olmadığında ise, cezanın kesinleşmesi için, dava açma süresinin geçmesi yada dava açma yoluna gidildiyse bu sürecin tamamlanmış olması gerekmektedir.  5- 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında cezaların yeniden yapılanması nedeniyle, cezalar 6111 sayılı Kanun kapsamına girmesiyle kesinleşmiş olmaktadır. Dolayısıyla, 6111 sayılı Kanun kapsamındaki cezalar da tekerrür maddesi kapsamında ceza artırımıyla muhatap olabilecektir. www.ozdogrular.com

V- CEZA TEKERRÜRÜNÜN KOŞULLARIN BULUNMASI HALİNDE YARATACAĞI HUKUKSAL SONUÇ NEDİR?

Koşulların bulunması durumunda ceza tekerrürün uygulaması vergi ziyaı ve usulsüzlük cezaları açısından farklılıklar göstermektedir. Dolayısıyla ortaya çıkacak hukuki sonuçlar cezalar açısından şu şekilde olacaktır:

A- VERGİ ZİYAI CEZASI

Vergi ziyaına sebebiyet vermekten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli oranında artırılmak suretiyle uygulanacaktır. www.ozdogrular.com

Dolayısıyla, yukarıdaki ilgili bölümlerde yapılan açıklamalar ışığında koşulların taşınması durumunda, vergi ziyaı cezası açısından  % 50 ceza artırımı uygulanacaktır.

B- USULSÜZLÜK

Usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, usulsüzlük cezası yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanacaktır.

Sonuç olarak, yukarıdaki ilgili bölümlerde yapılan açıklamalar ışığında koşulların taşınması durumunda, usulsüzlük cezası açısından  % 25 ceza artırımı uygulanacaktır.

Usulsüzlük açısından iki husus önem taşımaktadır. Bunlardan biri, ayrı ayrı yapılmış olan usulsüzlükten dolayı ayrı ayrı ceza kesilmektedir ve 352. maddede yazılı usulsüzlüklerden, aynı takvim yılı içinde aynı neviden birden fazla yapıldığı takdirde birden fazlasının herbiri için, birincisine ait cezanın dörtte biri kesilmesidir (VUK md. 337). İkinci husus ise, usulsüzlük fiili, re’sen takdiri gerektirmesi durumunda, bağlı cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilmesidir (VUK md. 352). Bu iki durumda da usulsüzlük için ceza artırımında dikkate alınacak tutar cezanın normal tutarı olacaktır. www.ozdogrular.com

VI- SONUÇ VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

1- Vergi Uygulamasında cezanın tekerrüründe, cezalar ayrımı esas olmaktadır. Başka bir ifade ile tekerrür maddesi açısından ceza artırımı uygulaması, vergi ziyaı cezası için ancak bu cezanın tekrar etmesi ile usulsüzlük cezası için ancak usulsüzlük cezasının tekrarı ile mümkün olacaktır.

2- Usulsüzlük cezasının kapsamı açısından, ceza artırım uygulamasında genel usulsüzlükler olarak niteleyebileceğimiz, kendi ilgili maddelerinde ceza artırımların yönelik bir düzenlemeye sahip olmayan usulsüzlükler dikkate alınacaktır. Başka bir ifade ile, usulsüzlük kavramı kapsam olarak, tekerrür maddesi açısında, özel usulsüzlükleri içermemektedir. www.ozdogrular.com

3- Bir vergi cezasının tekerrür hükmü sebebiyle artırımlı uygulanabilmesi için tekerrüre esas alınacak sonraki fiilin her halde daha önce işlenmiş bir fiil için kesilen cezanın kesinleşme tarihinden sonraki bir tarihte işlenmiş olması gerekmektedir.

4- Özellikle mükellefler veya adına ceza kesilenler tarafından dikkat edilmesi gereken bir husus, çok küçük tutarlarda olsa bile (50 TL damga vergisi nedeniyle vergi ziyaı cezası) haklarında bir ceza kesilmişse bu cezanın tekrarı halinde (ÖTV açısından 10.000.000 TL matrah farkı için vergi ziyaı cezası, koşulları taşıması halinde, ceza artırımı ile 10.000.000 yerine % 50 artırarak 1.5 x 10.000.000= 15.000.000TL olacaktır. 50 TL’lik damga vergisi cezasının 5.000.000 TL lik ceza artırım etkisi olacaktır.) büyük cezalarla muhatap kalabilecekleridir. İşletmeye veya kişiye verilecek bu tür ceza yükünden kurtulmak ve ilgili cezalarla muhatap olmamak için, yukarıda ilgili bölümlerde yapılan açıklamalar dikkate alınarak, işletme içerisinde vergi ve muhasebe çalışanlarının sürekli uyaran bir sistemle bu hususlara hassasiyet gösterilmesi ve takip edilmesi gerekmektedir.  

5- Uzlaşma vaki olduğunda, mükellef veya adına ceza kesilen, üzerinde uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan vergi ve cezalar hakkında dava açamaması ve hiçbir mercie şikayette bulunamaması nedeniyle ceza kesinleşmiş olmaktadır. Dolayısıyla, uzlaşma müessesesi ile vergi ve ceza tutarları kesinleşmesi durumunda, cezanın tekrarı söz konusu ise koşulların mevcudiyeti ile ceza artırımı uygulanacaktır. www.ozdogrular.com

6- 6111 sayılı Kanun kapsamında cezaların yeniden yapılanması nedeniyle, cezalar 6111 sayılı Kanun kapsamına girmesiyle kesinleşmiş olmaktadır. Dolayısıyla, 6111 sayılı Kanun kapsamındaki cezalar da tekerrür maddesi kapsamında ceza artırımıyla muhatap olabilecektir.


Mehmet KALKINOĞLU*

Yaklaşım

*      Vergi Başmüfettişi (E. Baş Hesap Uzmanı)

(1)   Anayasa Mahkemesi’nin, 02.12.2010 tarih ve 27773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2010/73 sayılı, Dn. 3. D.’nin, 10.04.1986 tarih ve E.1986/343, K./1986/167 sayılı, Dn. 3. D.’nin, 15.10.1986 tarih ve E.1986/533, K./1986/1991 sayılı; Dn. 3. D.’nin, 14.02.1989 tarih ve E.1988/1552, K./1989/387 sayılı; Dn. 3. D.’nin, 27.05.1987 tarih ve E.1987/169, K./1987/1389 sayılı; Dn. 4 D.’nin, 25.01.1989 tarih ve E.1988/399, K./1989/388 sayılı; Dn. 4. D.’nin, 23.06.2011 tarih ve E.2010/8825, K./2011/5756 sayılı Kararları.

(2)   Vergi Usul Kanunu’nun tekerrür ile ilgili hükmünün uygulanması 15.08.2011 tarih ve VUK-49/2011-7 sayılı Sirküleri.

(3)   Vergi Usul Kanunu’nun tekerrür ile ilgili hükmünün uygulanması, 15.08.2011 tarih ve VUK-49/2011-7 sayılı Sirküleri.

(4)   02.12.2010 tarih ve 27773 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(5)   Yılmaz ÖZBALCI, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Nisan 2007, s. 905

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.