Maliye Bakanlığı bünyesinde uzun zamandır devam eden çalışmalar meyvesini vermek üzere. Yeni Gelir Vergisi Kanunu yakın dönemde Meclis'e gelecek. Henüz kamuoyu ile paylaşılmış bir taslak yok ancak Maliye Bakanının yazılı ve görsel basında verdiği bazı beyanatlardan birtakım genel bilgilere sahibiz. Biz de bugünkü yazımızda; mevcut kanunun sorunlu alanları ile mükelleflerin yeni bir kanundan beklentilerine yönelik genel görüşlerimizi Sizlerle paylaşmak istedik. Neden yeni bir Gelir Vergisi Kanunu'na ihtiyaç duyuyoruz? Yürürlükteki 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu 1961 yılında yürürlüğe girdi. O günden bugüne sayısız kere değişikliğe uğramış olduğundan sistematiği ve dokusu bozulmuş durumda. Neredeyse Kanun maddesi sayısı kadar geçici ve ek madde bulunması bunun en açık göstergesi. Hangi gelir unsurunun ne şekilde vergilendirileceğine yönelik hükümler kanunun içinde muhtelif yerlerde yer alıyor. Bu nedenle kanunun anlaşılması ve uygulanması epeyce zorlaştı. Kanayan yara: Kayıt dışılık Hemen hemen herkesin üzerinde hem fikir olduğu bir diğer husus da şu; Türkiye'nin vergisel anlamda en büyük sorunu kayıt dışılık. Kayıt dışılık bir yandan devletin vergi gelirlerinin olması gerekenden düşük kalmasına sebebiyet verirken bir yandan da kısmen veya tamamen kayıt dışı çalışan lehine müthiş bir rekabet eşitsizliği oluşturuyor. Mevcut kanun kayıt dışılık sorunuyla mücadelede yetersiz kalmış durumda. Bu nedenle söz konusu sorunun üzerine yeni bir anlayış ve etkili araçlarla, kararlılıkla gidilmesi gerekli. Bu anlamda yeni Gelir Vergisi Kanunu bir milat olarak düşünülebilir. Gri alanların açıklığa kavuşturulması Mevcut kanunda yer alan birçok hüküm (özel inşaat işlerinin vergilendirilmesi, ticari kazancın nitelikleri, indirilecek giderlerin sınırı), mükellefler ve idare tarafından farklı yorumlanıyor. Bu durum uyuşmazlıkların ortaya çıkmasına, uzun süren yargı süreçlerine ve mükelleflerin mağduriyetine sebebiyet veriyor. Bu nedenle, bugüne kadar ortaya çıkan ihtilafların göz önüne alınması suretiyle mevcut düzenlemelerin revize edilmesinin; basit, anlaşılır, mümkün olduğunca net ifadelerin kullanılmasının vergiye gönüllü uyumu artırıcı etkide bulunacağını düşünüyoruz. Yeni kanundan neler bekleniyor Verginin tabana yayılması, kayıt dışılığı azaltıcı düzenlemelerin yapılması, sadece verenden değil kazanan herkesten vergi alınması, tevkifatın uygulamasının yerine beyanname verilmesinin özendirilmesi en önemli beklentiler. Beyanname vermemek sadece o kişinin değil, iş yaptığı kişilerin de beyan ve kayıt dışı kalmasına sebebiyet veriyor. Bu anlamda beyanname verilmesini teşvik etmek, beyanname vermeyi mükellef için cazip hale getirecek düzenlemelerde bulunmak elzem. İstisnalara çekidüzen verilmeli Mevcut Gelir Vergisi Kanunu'nda hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan çok sayıda istisna ve muafiyet hükmü yer almakta. Söz konusu hükümlerin kapsamlı bir değerlendirmeden geçirilerek yeniden düzenlemesinin vergide adalet; her gelir unsuruna ilişkin istisnaların ilgili bölüme taşınmasının ise kanun sistematiği açısından daha yerinde olacağını düşünüyoruz. Altı önemle çizilmesi gereken bir diğer önemli beklenti de şu: Özellikle Gelir Vergisi mükellefiyetini yeni tesis ettirmiş müteşebbis gençlerin piyasada tutunmasına ve kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmak amacı ile gelirlerinin belli bir kısmının belli bir süre vergiden istisna edilmesi çok etkili ve olumlu sonuçlar verebilir. Katlanılabilir vergi oranı ve asgari geçim indirimi Yeni kanun ile asgari geçim indirimi mekanizmasının tüm gelir unsurlarına teşmili gerekli. İnsani temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak bir kısım gelirin vergi dışı bırakılması, vergilemede "ödeme gücü ilkesi"nin gereği. Diğer taraftan vergi oranlarının daha ödenebilir ve katlanılabilir düzeye çekilmesi mükelleflerin vergi ödeme konusundaki isteklerini de artıracaktır. Pek tabii ki vergi oranları düşürülürken yasal düzenlemelere uymamanın cezası artırılmalı ki, Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olunmasın. Beşeri amortisman Mevcut Gelir Vergisi Kanunumuzda serbest meslek erbabının (doktor, müşavir ve avukat gibi) giderleri belirlenirken belki de en önemli maliyet kalemi unutulmuş durumda. Serbest meslek faaliyetinin ana unsuru olan bilgi, beceri ve tecrübe bir değer ve maliyet unsuru olarak dikkate alınmıyor. Elde edilen kazanç üzerinden belli bir oranda beşeri amortisman ayrılmasına kanunen müsaade edilmesi gerekli. Serbest meslek erbabının katlandığı eğitim ve ihtisaslaşma yatırımlarının nazara alınması hakkaniyetin gereği. Kurumlar Vergisi Kanunu da değişiyor mu? Son dönemde Maliye Bakanı'nın açıklamalarından, yeni Gelir Vergisi Kanunu'nun kurumlara yönelik düzenlemeleri de ihtiva edeceğini anlıyoruz. Aslında çoğu ülkede bu zaten böyle. Burada amaçlanan, Kurumlar Vergisi Kanunu yönünden köklü değişiklikler yapmak değil, sadece iki kanunu tek kanun haline getirmek. Zira kurumlar vergisi kanununda gelir vergisi kanununa çok sayıda atıf var. Diğer taraftan, 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 2006 yılında yürürlüğe girdi, görece yeni ve iyi giden bir kanun. Bu yüzden müstakbel gelir vergisi reformunun, kurumlar için "büyük sürpriz" anlamına gelebilecek değişiklikler ve düzenlemeler doğurmayacağını düşünüyoruz. İsmail Kökbulut http://ekonomi.bugun.com.tr/gelir-vergisi-reformunun-ayak-sesleri-yazisi-204657 ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |