Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Keyfen tarhiyat PDF Yazdır e-Posta
13 Eylül 2012
Image

Kanun diliyle söylersek, vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Vergi incelemesinde esas olan, verginin mevzuata uygun olarak ödenip ödenmediğini tespit etmektir. Ne var ki, bir çok vergi inceleme raporunda, kanunda açık açık tanımlanmamış, daha önce hiç eleştiri konusu olmamış konular da olabiliyor. Aynı olaya farklı açılardan bakılması sonucu gerçek durumun daha farklı olduğu delilleriyle ortaya koyularak farklı bir vergileme yapılması gerektiği iddia edilebiliyor.

Bu yönelişi garipsemiyorum. Hatta pek çok açıdan faydalı da buluyorum. Zira vergi mevzuatı böyle böyle gelişiyor. Geçmişe dönüp bakılırsa, vergi mevzuatının pek çok eksikliğinin inceleme elemanlarının ilkin mesafeli yaklaşılan eleştiri raporları doğrultusunda tamamlandığını, yenilendiğini ve evrildiğini görürüz. Bu açıdan inceleme elemanlarının “vergiciliğin” gelişimine önemli katkı sağladığını  düşünüyorum.

Ne var ki, beş parmağın beşi bir olmadığı gibi her farklı eleştiri de aynı kalitede ve yerindelikte olmuyor. Mevzuatta derinlere dalarken ipin ucu iyiden iyiye kaçırılıp akla hayale gelmeyen fantezi tadında raporlar da yazılmıyor değil. 

Yorum farkı

Bir çok vergi inceleme raporunun mükellefle idare arasında uyuşmazlık konusu olmasının sebebinin vergi mevzuatının farklı yorumlanmasından kaynaklandığını görmekteyiz.

İnceleme elemanları tarafından ortaya koyulan yorum farklılıklarının dayanağı olarak en çok kullanılan kanun maddesi ise Vergi Usul Kanunu’nun üçüncü maddesidir.

İlgili maddede; vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği; lafzın açık olmadığı hallerde ise vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı belirtilmektedir.

Aynı maddede, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu da belirtilmiştir.

İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait olmaktadır.

Gerçek mahiyet

Gerçek mahiyetin esas olması, inceleme elemanlarının her türlü yorumu yapabileceği anlamına gelmemektedir. Kast edilen daha çok muvazaa veya kanuna karşı hile yoluyla, bir işlemi olduğundan farklı göstererek haksız vergi avantajı yaratılmasının önüne geçilmesidir.

Vergi Usul Kanunu’nun üçüncü maddesi inceleme elemanına dilediğince yorum yapabilme hakkını vermemektedir. Her şeyden önce yapılan değerlendirmenin iktisadi, ticari ve teknik icaplara uygun olması gerekir. Mutad olmayan bir durum iddia ediliyorsa bunun inceleme elemanı tarafından ispat edilmesi gerekir. İspattan yoksun tespit, yapılan incelemenin de eksik inceleme olduğunu gösterir.

Örnekleyerek anlatalım. Eğer bir şirketin gerekli tüm şartları sağlayarak usulüne uygun olarak yaptığı bir borçlanmanın, gerçek bir borç olmadığını, alacaklı konumdaki kişiye evvelce verilmiş bir hizmetin karşılığı olarak alınan bedel olduğunu iddia ediyorsanız, her şeyden önce verildiğini iddia ettiğiniz hizmetin mevcudiyetini ispatlayabilmeniz gerekmektedir.

Matrah farkı avcılığı

Mesleğin hakkını vermiş olan üstadlarımızın yinelemekten usanmadığı bir söz vardır, her çaylağa söylenir. “Matrah farkı avcısı olmayın.”

Vergi incelemesi yapmak da ava çıkmak gibidir. Ava çıkmış olmanın kendisidir keyifli olan. Ava odaklanırsanız bu keyfi ıskalarsınız. Vakit ilerleyip zaman azaldıkça, bir av bulamamış olmanın telaşı sarar içinizi. Her gördüğünüze atmaya başlarsınız. Olmadı, eliniz boş dönmeyi kendinize yediremez, atıp da vurmuş gibi anlatmaya başlarsanız.

Ben böyle anlıyorum matrah farkı avcısı olmayı. Avı da avcıyı da ziyan eden bir yaklaşım.

Neyse ki, anlatılan hikayeleri tarafsız bir bakış açısıyla dinleyenler de var; kim doğru anlatıyor, kim hikayeden yazıyor ortaya çıkıyor.

Ekmek değil o!

Vergi incelemelerinde son zamanlarda karşılaşılan benzer bir durum da, indirimli KDV oranına tabi ürünlerin tesliminde, yapılan teslimin gerçekte farklı hizmet ifalarını da içerisinde barındırdığı gerekçesiyle, cezalı KDV tarhiyatı içeren raporlar düzenlenmesidir.

Marketiniz var, sattığınız ekmekleri anlaşmalı olduğunuz fırından alıyorsunuz. Muhtemelen nakliyeyi de fırıncı yapıyordur. Ekmek tesliminde KDV oranı %1. 100 TL tutarında ekmek alıyorsunuz, 1 TL’de KDV’si, etti 101 TL.

Şimdi vergi incelemesine alındınız. İnceleme elemanı diyor ki, %1 KDV oranına tabi olan ekmek; nakliyat değil. Ne yapmak lazım? Nakliye kısmını ayrıştıracaksınız, o kısmı %18 KDV ile fatura edeceksiniz.

Halbuki, ekmeğin kapıda teslim edilmesi iktisadi ve ticari icaplara gayet uygun. Mutad olan durum zaten bu. Fırıncıyla anlaşmanız (sözleşmeniz) da bu şekilde. Ortada bir vergi kaçırma gayesi olabileceğini düşünmek dahi abesle iştigalin feriştahı. Siz bu işi vergi kaçırmak için yapmadınız ki! Olsun. Yapmasanız da yaptı derler!

Bir avcı hikâyesi

Yukarıda verdiğimiz uç örnek farazi, lakin vücudu yakındır. Şimdiden hissikablelvuku oldu bendenize.

Son zamanlarda var benzer incelemeler. Özellikle indirimli KDV oranına tabi tarım ürünlerinde, ürünün işlenmesine ve nakliyesine yönelik hizmetlerin genel oran olan %18 üzerinden ayrıca faturalandırılması gerektiği iddia edilebiliyor.

Dalından mandalina

Taze meyve tesliminde KDV oranı %8. Mandalina dalından toplandığı gibi gelmiyor; depolanıyor, yıkanıyor, mumlanıyor, ambalajlanıyor. Sizin lokanta olarak teslim aldığınız yine mandalina. Ama aradaki işlemlerin %18 oranında KDV’ye tabi olarak ayrıca fatura edilmesi gerektiği söylenebiliyor.

Peki bu hizmetler gerçekten ayrıştırılamaz mı? Evet, olabilir. Satıcı ile o şeklide anlaşırsınız; meyve suyu fabrikanız için gerekli olan bir yıllık ürünü toptan satın alırsınız. Mallar alıcı tarafından emaneten depolanabilir. Yıl içerisinde ihtiyacınız olduğu kadarını kısım kısım çekersiniz. Sözleşmenizde de her bir işi ayrı ayrı tanımlayıp faturalandırabilirsiniz. Portakal alımını %1 KDV oranı ile faturalandırırsınız. Depolama, elleçleme, nakliye gibi hizmetleri de ayrı ayrı fiyatlandırarak %18 KDV oranı ile faturalandırırsınız. Ancak bu hiçbir zaman sadece bu yöntemin kullanılabileceği olarak yorumlanamaz. Portakalın herşey dahil kapıda teslimi mutad bir yöntem olduğundan bu şekilde sözleşen tarafların “aslında” farklı bir şekilde sözleşmeleri gerektiği iddia edilemez. Aksi bir değerlendirme piyasada satılan tüm ürünlerin ayrıştırılabilen en küçük kaleme kadar ayrı ayrı fatura edilmesi gereğini doğurur.

Keyfen tarhiyat

Vergi Usul Kanunu’nda vergi inceleme elemanlarının yapabileceği iki farklı tarhiyat türü tanımlanmıştır. Resen vergi tarhiyatı ve ikmalen vergi tarhiyatı. Biz bunlara bir üçüncüsünü ekleyelim. Keyfen vergi tarhiyatı.

Tanımı da benden olsun:

Hedeflenen matrah farkının kısmen veya tamamen resen veya ikmalen tarhiyat yoluyla alınmasına imkan olmayan hallerde; defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayalı olmasa da, inceleme elemanının Vergi Usul Kanunu’nun üçüncü maddesinden hareketle olayın aslında başka türlü de yorumlanabileceğinden hareketle, kararınca vergi tarh olunmasıdır. Onur Elele/E&Y

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.