Türkiye'den yurtdışında yerleşiklere verilen hizmetlerde vergi indirimi |
27 Eylül 2012 | |
Gerekçesinde açıklandığı üzere; "hizmet ihracı" yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası rekabetçiliğinin artırılması, yeni ihracat alanlarının oluşturulması, istihdam imkanlarının yaratılması ve nitelikli işgücünün Türkiye'de istihdamının artırılarak sürdürülmesinin desteklenmesi amacıyla, yüksek katma değer yaratma potansiyeli olan hizmetler için yeni bir teşvik unsuru ihdas edilmiş ve yurt dışında yerleşiklere yüksek katma değerli hizmet veren işletmelere vergisel açıdan teşvikler getirilmiştir. Bu anlamda, 15 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6322 sayılı Kanun'la Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Diğer İndirimler" başlığı altında yer alan 10 uncu maddesine eklenen (ğ) bendi ile 15/6/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, Keza, Gelir Vergisi Kanunu'nun 89'uncu maddesinin 1 nolu fıkrasına 13 nolu bend olarak eklenen aynı hükümle, gelir vergisi mükellefi olanlar için de bu indirim imkanı tanınmıştır. Bakanlar Kurulu %50'lik oranı, hizmet alanları itibarıyla sıfıra kadar indirmeye veya %100'e kadar artırmaya yetkilidir. Ancak Bakanlar Kurulu henüz farklı bir oran belirlemesi yapmamıştır. Öte yandan, bu bent hükmünün uygulanmasına ve denetimine ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgili bakanlıkların görüşünü almak suretiyle Maliye Bakanlığı yetkilidir. Maliye Bakanlığı bu yetkisine dayanarak konuyla ilgili esas ve usulleri yeni çıkacak olan 7 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Tebliğ Taslağı'nda açıklamış ve ilgililerin görüşlerine sunmuştur. Anılan Tebliğ Taslağında yer alan usul ve esaslara göre uygulama şöyle olacaktır: Bu hizmetler, yeni bir şirket kurularak verilebileceği gibi mevcut bir şirketin ana sözleşmesi değiştirilmek suretiyle de verilebilir. Şirket bünyesinde sözü edilen hizmetlerden sadece birisi verilebileceği gibi ana sözleşmelerinde yer almak şartıyla birden fazlası da verilebilir. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın izni ve denetimine tabi olarak eğitim veya sağlık alanında faaliyet gösteren şirketlerin ana sözleşmelerinde belirtilen esas faaliyet konularının, eğitim veya sağlık alanlarından yalnızca birisi olması gerekmektedir. Anılan tebliğ taslağında; "Düzenleme kapsamında indirim imkanından faydalanılabilmesi için mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmelerinin sadece Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara hizmet vermek amacıyla kurulması gerekmekte olup başka faaliyetlerle uğraşılması ya da aynı faaliyet konularında yurt içine de hizmet verilmesi durumunda indirim imkanından faydalanılamayacaktır." açıklaması yer almaktadır. Ancak, bize göre; Yasa maddesinin lafzında böyle bir sınırlama yoktur. Dolayısıyla, aynı faaliyet konularında yurt dışında yerleşik kişilerle iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara hizmet verilebileceği gibi yurt içinde yerleşiklere de hizmet verilebilir ve bu durumda da indirimden yararlanılabilinir. Bu durumda indirimden yararlanılacak tutar, sadece, yurt dışında yerleşik kişilerle iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara verilecek hizmetlerden elde edilecek kazanç kısmına uygulanacaktır. Kanımızca, anılan kanun maddesinin gerekçesindeki açıklamalardan esinlenerek tebliğ taslağında böyle bir açıklamada bulunulmuştur. Ancak, kanun lafzındaki ifade; bu hizmetlerin yurt içindeki yerleşiklere de verilmesini sınırlamamakta, sadece, yapılacak bu indirimin yurt dışı yerleşiklere ve/veya iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara verilecek hizmetlerden elde edilecek kazanca uygulanabileceğini anlatmaktadır. İleride doğabilecek ihtilafların önlenmesi için, tebliğ yayımlanmadan önce, Mali İdare'nin bu hususu tekrar gözden geçirip gerekli düzeltmeyi yapmasında fayda vardır. Anılan tebliğ taslağında da ifade edildiği gibi; Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın izni ve denetimine tabi olarak eğitim veya sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelerin ise, Türkiye'de yerleşmiş olan kişilere de hizmet vermesi indirimden faydalanmaya engel teşkil etmeyecek, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinden elde edilen kazancın %50'sine indirim uygulanacaktır. Sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelerin elde ettiği kazançlara indirim uygulanabilmesi için bu işletmelerin taşıması gerekli şartlar ile altyapı ve donanımının yeterli olduğu gibi hususların Sağlık Bakanlığı'nca "akredite edilmesi" gereklidir. Anılan tebliğ taslağında; bu indirimden yararlanabilmek için, verilen hizmetin fiilen sağlık hizmeti olması gerektiği, dolayısıyla, sağlık alanında sunulan asistanlık, danışmanlık ve aracılık gibi hizmetlerin bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Öte yandan, Sağlık Bakanlığı'nca ruhsatlandırılmış olmak şartıyla sağlık turizmi ile uğraşan işletmelerin ise indirimden faydalanmasının mümkün olduğu belirtilmiştir. 1.2. Hizmetin, Türkiye'den münhasıran yurt dışı mukimi kişi ve/veya kurum için yapılmış olması 1.3. Faturanın yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurum adına düzenlenmesi 1.4. Türkiye'den yapılan, mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmetlerinden, uzaktan erişim imkânları kullanılarak yurt dışından yararlanılması 1.5. İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerinin yararlanıcısının yurt dışında olması 2. Türkiye'den yurtdışı mukimi kişi ve/veya kurumlara verilen hizmetlerden elde edilen kazancın tespiti, kayıtlarda izlenmesi ve beyanı 2.1. İndirim tutarının tespiti Öte yandan, anılan hizmetlerden zarar doğması halinde, kanımızca, bu zararların diğer faaliyetlerden doğan kazançlardan indirilmesinde yasal açıdan bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak tebliğ taslağında, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık faaliyetlerinin zararla sonuçlanması halinde, bu zararların %50'sinin diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan indirilmesinin de mümkün olmadığı ifade edilmiştir. Sanırız bu anlayış, "anılan faaliyetlerden kar doğduğunda bu karın %50'si indiriliyorsa, bu faaliyetlerden zarar doğması halinde bu zararın da %50'sinin diğer faaliyetlerden elde edilen gelirlerden indirilememesi gerektiği" mantığına dayanmaktadır. Ancak bu mantığın yasal dayanağı bulunmamakta ve bu yönde bir hüküm yasalarımızda yer almamaktadır. Yasalarımızda bu mantığa uyan düzenleme; Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "İstisnalar" başlığı altında yer alan 5'inci maddesinin (3) nolu fıkrasındaki "İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmez." hükmüdür. Anılan düzenleme, "istisna" olarak nitelendirilen kazançlara ilişkin olarak uygulanabilecek bir hükümdür. Halbuki, yukarıda belirtilen hizmetlerdeki vergi bağışıklığı ise bir "indirim"dir, "istisna" değil. Dolayısıyla, Mali İdarenin bu açıklamasını da tekrar gözden geçirmesinde fayda vardır. 2.2. Kazançların kayıtlarda izlenmesi İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan hasılatın toplam hasılata oranı esas alınarak dağıtılacaktır. İndirim kapsamında kabul edilen faaliyetler ile bu kapsamda değerlendirilmeyen faaliyetlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarının amortismanlarının ise bunların her bir işte kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtımının yapılması gerekmektedir. Hangi işte ne kadar süreyle kullanıldığı tespit edilemeyen sabit kıymetlere ilişkin amortismanlar, müşterek genel giderlerle birlikte dağıtıma tabi tutulacaktır. 2.3. İlgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere verilen eğitim ve sağlık hizmetlerine ilişkin bildirim ve belgeler - Ad-soyad ya da unvan, Bunun yanı sıra, sağlık alanında faaliyet gösteren işletmelere Sağlık Bakanlığı'nca verilen "akreditasyon belgesi" nin, eğitim alanında faaliyet gösteren işletmelerin de Milli Eğitim Bakanlığı'nca verilen "izin belgesi" veya "ruhsat"ın bir örneğinin de yıllık kurumlar vergisi beyanname verme süresi içerisinde bağlı bulunan vergi dairesine verilmesi gerekmektedir. 2.4. Esas faaliyet konusu dışındaki gelirler http://dunya.com/turkiyeden-yurtdisinda-yerlesiklere-verilen-hizmetlerde-vergi-indirimi-149691yy.htm ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |