Yeni Türk Ceza Kanunu’nda bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır. Sendikal haklarının kullanılmasının engellenmesi suçunun oluşabilmesi için bir kimseye karşı bir sendikaya üye olmaya veya olmamaya, sendikanın faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılmaya zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanmak gerekmektedir. Suçun tamamlanması bakımından cebir veya tehdidin hedefi olan kimsenin sendikaya üye olması veya olmaktan vazgeçmesi, sendikanın faaliyetlerine katılması veya katılmaktan vazgeçmesi ya da sendikadan veya sendika yönetimindeki görevinden ayrılması gerekmemektedir. Bu amaçlarla kişiye karşı cebir veya tehdit kullanılması halinde suç tamamlanacaktır. Suça öngörülen ceza 6 aydan 1 yıla kadar hapistir. Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir sendikanın faaliyetlerinin engellenmesini kanun koyucu suç olarak kabul etmiştir. Bu suçun oluşması için herhangi bir sendikanın faaliyetlerinin cebir veya tehditle ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmiş olması gerekmektedir. Suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir. Bu suçun takibi şikáyete bağlı değildir. Böyle bir eylemin varlığı herhangi bir iş müfettişinin kontrolleri sırasında da ortaya çıkabilir ve işveren cezalandırılabilir. Yeni Ceza Kanunu’nda kişisel verilerin kaydedilmesi Yine yeni Türk Ceza Kanunu’nda ‘Kişisel verilerin kaydedilmesi’ de güvence altına alınmıştır. Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak düzenlenmesi halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verileceği hükme bağlanmıştır. Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılacaktır. Yukarıda detayları verilen kişisel veriler herhangi bir istatistikî kayıt için veri oluşturuyorsa kaydı tutulabilir. Ama bu kayıtların tutulması için mutlaka çalışanın rızasının olması gerekmektedir. Aynı şekilde özgeçmişlerin de tutulması için kişinin rızası gerekir, çünkü özgeçmişlerde de kişisel veriler yer almaktadır. Borçlar kanununa göre ancak kişinin iş görmesine ilişkin kişisel veriler, herhangi bir rıza alınmaksızın kayıtlarda tutulabilir. Bunlar kişinin sağlık durumu ya da okul bilgisi gibi bilgilerdir. 4857 sayılı İş Kanununa göre; işveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenlemek zorundadır. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin yanında, İş Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır. İşveren, işçi hakkında edindiği bilgileri dürüstlük kuralları ve hukuka uygun olarak kullanmak ve gizli kalmasında işçinin haklı çıkarı bulunan bilgileri açıklamamakla yükümlüdür. Özellikle şirketlerin insan kaynakları çalışanları açısından önemli sorunların ortaya çıkmaması için, işçi hakkında edinilen bilgilerin dürüstlük kuralları ve hukuka uygun olarak kullanılması ve gizli kalmasına dikkat ederek işçinin haklı çıkarı bulunan bilgileri açıklamamaları gerekmektedir. http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=141719 |