Ticari Mal Ve Mamullerin Değerlemesinde Özellik Arzeden Konular |
09 Ekim 2012 | |
I – Satın Alınan ve İmal Edilen Emtianın Değerleme Ölçüleri Vergi Usul Kanununun 262’inci maddesine göre maliyet bedeli, bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder. Aynı kanunun 274’üncü maddesine göre emtia maliyet bedeliyle değerlenir. Dahilde satın alınan emtiada, satın alma bedeli ile birlikte malın işyerine getirilmesine kadar ödenen nakliye ve sigorta giderleri, ithal edilen emtianın CİF bedeli, gümrük vergileri ve emtianın işyerine gelinceye kadar yapılan nakliye, komisyon ve benzeri giderler, ithalat teminatları için ödenen faiz ve komisyonlar, akreditifli ithalatta mal bedelinin finansmanı ile ilgili giderler maliyete dahil edilir. İmal edilen emtianın maliyet bedeli ise yine aynı kanunun 275’inci maddesine göre aşağıda yazılı unsurları ihtiva eder. 1- Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan iptidai ve hammaddelerin bedeli 2- Mamule isabet eden işçilik 3- Genel imal giderlerinden mamule düşen hisse 4- Genel idare giderlerinden mamule düşen hisse (bu hissenin mamulün maliyetine katılması ihtiyaridir) 5- Ambalajlı olarak piyasaya arz edilmesi zaruri olan mamullerde ambalaj malzemesinin bedeli II – Maliyet Bedelinin Tespitinde Özellik Arzeden Konular Maliyet bedelinin yukarıda açıklanan ölçülerle tespitinde özellik arzeden hususlar aşağıda açıklanmıştır. 1- Vade Farkları Vade farkları emtianın alımı anında veya alımından sonra ortaya çıkabilirler. Emtianın alımı anında ortaya çıkan (malın bedelinin bir unsuru olarak taraflarca belirlenmiş olan) vade farkları malın satış faturasında gösterilmiş olabilir veya ayrıca fatura edilmiş olabilir. Her iki durumda da hesaplanan vade farkının maliyete dahil edilmesi gerekir. Ancak maliyete dahil etme işlemi malın satışına kadar yapılır. Mal satıldıktan sonra doğan vade farkları doğrudan gider yazılır. Mal bedelinin vadeli olarak ödenmesinden kaynaklanmayıp alıcının ödemelerdeki gecikmesi nedeniyle alıcıya fatura edilen vade farkları ve gecikme faizleri alıcı tarafından ilgili olduğu malla ilgilendirilmeden doğrudan gider yazılabilir. 2- Kredi Faizleri 238 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre, finansman temini için bankalardan veya benzeri kredi kurumlarından alınan krediler için ödenen faiz ve komisyonlardan dönem sonu stoklarına pay verilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu ödemeler doğrudan gider kaydedilebilir, istenirse stokta kalan emtiaya isabet eden kısmı maliyete eklenebilir. 3- Kur Farkları Yine 238 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre, emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır. 4- Alış İskontoları İskonto malın bedelinden indirim yapılmak suretiyle veya alınan malın yanında bir miktar mal da bedelsiz olarak verilmek suretiyle yapılabilmektedir. Her iki halde de alınan mal için daha düşük bir bedel ödenmektedir. 26 sayılı KDV genel tebliğine göre satıcı tarafından yapılan iskontoların fatura üzerinde gösterilmesi ve iskonto edilmiş bedel üzerinden de KDV hesaplanması zorunludur. Aynı şekilde alıcının yapılan iskontoyu emtia alış maliyetinden düşmesi ve malı iskontolu bedelle stoklara kaydetmesi gerekir. 5- Ciro Primleri Ciro primleri fatura ve benzeri belgelerle ayrıca gösterilmeyip, yıl sonunda, belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında yapılan iskonto anlamındadır. 26 sayılı KDV genel tebliğinde bu şekildeki ciro primlerinin doğrudan satılan malla ilgili olmadığı, firmanın yaptığı ek bir çalışmanın ya da çabanın sonucu olarak doğduğu, bundan dolayı yapılan işin ana firmaya karşı verilen bir hizmet olduğu, hizmet olarak KDV’ye tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir. Tebliğden anlaşılacağı üzere, Maliye Bakanlığı ciro primlerinin alınan mallarla doğrudan ilgisinin bulunmadığı görüşündedir. Bu itibarla, ciro primlerinin alınan malların maliyetiyle ilişkilendirilmeden doğrudan gelir yazılmaları gerekmektedir. III – Kıymeti Düşen Malların Değerlenmesi 1- Parasal Değer Kaybına Uğrayan Stokların Değerlenmesine İlişkin Düzenleme VUK madde 274’e göre, emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri %10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267’inci maddenin ikinci fıkrasındaki usul hariç olmak üzere, emsal bedel ölçüsünü tatbik edebilir. Deflasyon nedeniyle fiyatlar genel seviyesinin düşmesi, malın teknolojisinin veya modelinin eskimesi, moda alanında meydana gelen yenilikler nedeniyle malın satılabilirlik niteliğinin azalması gibi nedenlerle malların değerleme günündeki satış bedelleri maliyet bedelinin %10 veya daha altına düşerse, bu mallar emsal bedelle değerlenir. Bu durumda, aynı cins ve nevideki mallardan değerlemenin yapılacağı ayda veya önceki iki ay içinde emsal bedeli belirlenecek malın miktarına nazaran %25 veya daha fazla satış yapılmışsa, bu oranın tutturulduğu ay veya aylardaki ortalama satış fiyatı üzerinden değerleme yapılır. Emsal bedel tespiti bu esasa göre yapılamıyorsa Takdir Komisyonunca emsal bedel tayini istenebilir. 2- Fiziksel Değer Kaybına Uğrayan Stokların Değerlemesine İlişkin Düzenleme Vergi Usul Kanununun 278’inci maddesine göre yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurda ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir. Doğal afetler sonunda uğranılan zararlar ancak takdir komisyonunun kararı ile gider yazılabilir. Kaza mercilerince biçilen değerler de emsal bedeli yerine geçer. Ancak mali idarenin uygulamalarında yargı organlarınca biçilen değeri emsal bedel olarak kabul etmediği, takdir komisyonu kararı istediği bilinmektedir. Bununla birlikte Danıştay’ın yargı mercilerince biçilen değerlerin emsal bedel olarak kabul edilmesinin gerektiği yönünde kararları bulunmaktadır. Takdir Komisyonu malların değerini (sıfır) olarak belirlerse KDV indirim iptali yapılır. 3- Değeri Düşen Malların Kaydı ve Girdi KDV’leri Değeri düşen mallar ilgili stok hesabından çıkarılarak 157 diğer stoklar hesabına alınır. 654 karşılık giderleri ve 158 stok değer düşüş karşılığı hesapları kullanılarak karşılık ayrılır. Değeri düşen emtia tamamen zayi olmadığı için KDV iptali yapılmaz. 4- Değeri Düşen Emtianın Sigortalı Olması Halinde Yapılacak İşlem Vergi Usul Kanununun 330’uncu maddesine göre emtia, zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zaiyat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerlerinden fazla olursa bu fazlalık kara alınır. 5- Stok Değer Düşüklüklerinin Matraha Yansıtılması İçin Pratik Yöntem Yukarıdaki hallerden herhangi biri ile değer kaybına uğrayan mallar bu halleriyle satılabilir veya matrahtan indirilebilecek şekilde bağışlanırsa değer düşüklüğünün realize olması ve vergi matrahına yansıması sağlanmış olur. Hasan Zeki Süzen http://www.muhasebevergi.com/makale.aspx?id=405 ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |