Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Vergi kaçakçılığı suçlarına verilen hapis cezaları yeniden düzenlendi. PDF Yazdır e-Posta
08 Şubat 2008
Image
Vergi Usul Kanunu’nun ceza hükümlerinde, 5728 sayılı Kanunla bazı değişiklikler yapıldı: Vergi kaçakçılığı suçlarına verilen hapis cezaları yeniden düzenlendi.

Ceza adalet sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu (TCK), Kabahatler Kanunu (KK), Ceza Muhakemesi Kanunu ( CMK) ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİHK) 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardından, idarî yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç açısından uygulama birliğinin sağlanması, ceza hükmü içeren kanunların uygulanmasından kaynaklanan tereddütlerin giderilmesi, TCK,  CMK ve KK hükümleri dikkate alınmak suretiyle, ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan hükümlerin, bu kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi ve bazı suçların unsurlarında TCK’na uyum sağlanması gibi amaçlarla TBMM’de kabul edilen 5728 sayılı “Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 08 Şubat 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.

Bu Kanunla, Türk Ceza Kanunu ile özel suç tanımlarına yer veren diğer kanunlar arasındaki ilişki, Anayasamızda güvence altına alınan hukuk devleti, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak yeniden belirlenmiş ve ceza hukuku alanı içinde uygulama açısından bir standart birliği oluşturulmuştur. Bu bağlamda, Kanunla yapılan değişiklikler sırasında,

a) haksızlık oluşturan hareketin niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri göz önünde tutularak bazı fiillerin yaptırımı idarî yaptırım olarak değiştirilmiş, bazıları da kabahat nevinden olan yaptırım çeşidinden çıkartılarak suç karşılığı bir ceza yaptırımına dönüştürülmüştür.

b) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda,  temel olarak suç karşılığı uygulanan soruşturma ve kovuşturma usulüne yer verildiğinden, suç karşılığı uygulanan usul hükümleri bakımından bazı hükümler, 5271 sayılı Kanuna uyarlanmış veya 5271 sayılı Kanunda düzenleme olması sebebiyle Kanundan çıkarılmıştır.

c) Suç karşılığı uygulanacak yaptırımlarda cezaların alt ve üst hadleri arasındaki makas açık tutularak, hâkime cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirmesi bakımından 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesi hükümlerine göre temel cezayı belirlemede takdir yetkisini kullanma olanağı tanınmıştır.

d) suç karşılığı uygulanan yaptırımlarda temel cezanın alt sınırı belirlenirken, kanun değişikliğine müsteniden uygulamada “yasa bozması” olarak adlandırılan sonucun önlenmesi amacıyla, özellikle cezaların alt sınırında indirim yapılmamasına özen gösterilmiştir.

e) idarî yaptırıma dönüşen fiiller bakımından uygulamada doğabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla, idarî yaptırım kararlarını verecek merci açıkça gösterilmiştir.

f) 5252 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınmak suretiyle, ilgili kanunlarda yer alan hafif hapis veya hafif para cezaları kural olarak idarî para cezasına dönüştürülmüş ancak, haksızlık oluşturan hareketin kapsam ve niteliği dikkate alınarak bazı fiiller bakımından bu yöntem benimsenmemiştir.

g) İlgili Kanunlarda suç karşılığı uygulanan ağır para cezaları kural olarak 5237 sayılı TCK’nun ilgili maddesi hükümleri dikkate alınarak, suçun kapsam ve niteliğine göre bazen alt sınır gösterilmek suretiyle, bazen de alt sınır gösterilmeyerek adlî para cezasına dönüştürülmüştür.

h) çeşitli kanunlarda yer verilen belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı hak yoksunluklarını gerektiren kazüistik hükümlerin önüne geçilerek yeni bir rejim getirilmiştir.

i) Ceza hükmü içeren kanunlarda bir mahkûmiyet hükmünün sonucu olarak belirtilen hak yoksunlukları bakımından yasak hakların geri verilmesine yönelik olarak yeni hükümlere yer verilmiştir.

j)  Ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan yaptırımlardan üst sınır gösterilmeyen hapis cezaları bakımından üst sınır gösterilmek suretiyle 5235 sayılı Kanun hükümleriyle uyum sağlanmıştır.

Bu Kanunla, TCK ile özel suç tanımlarına yer veren diğer kanunlar arasındaki ilişki, Anayasamızda güvence altına alınan hukuk devleti, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak yeniden belirlenmiş ve ceza hukuku alanı içinde uygulama açısından bir standart birliği oluşturulmuştur. 

Bilindiği üzere, 2005 yılı Haziran ayından bu yana yürürlükte bulunan TCK, ceza hukuku alanında “genel kanun” olarak nitelendirilmekle birlikte, diğer kanunlarda da ceza hükmü içeren maddelere yer verilmektedir. Ceza hükümleri içeren bu kanunlar, belli konularda çoğu zaman TCK’nun benimsediği ilkelerle çelişen hükümler içermekte ve ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların yolu açılarak temel ilkeler dolanılmaktadır.

5728 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ve düzenlemelerin önemli bir kısmı, çeşitli kanunlarda yer alan ve 2005 yılında yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK’na yapılan atıfların, 5237 sayılı TCK hükümleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi ile ilgilidir.

Bu çeşitli kanunlardan biri olan Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) on bir ayrı maddesinde de bazı değişiklikler yapılmış ve Kanunda yer alan suç ve ceza hükümlerinin TCK ve diğer temel ceza kanunlarına uyumu sağlanmıştır.  

Aralarında, Gümrük idarelerince tahsil edilen vergilerin tabi olacağı usul hükümlerinin, vergi mahremiyetinin ihlal edilmesi halinde uygulanacak yaptırımların, VUK’a göre oluşturulan komisyonlara seçilecek üyelerde aranacak koşulların, vergi ziyaı ve kaçakçılık suçları için öngörülen yaptırımların ve kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasındaki usullerin, pişmanlık uygulaması ile ilgili hükümlerin, muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinin sorumluluklarının belirlendiği maddelerin de bulunduğu bu (11) maddede yapılan değişikliklerin, belki de vergi mükelleflerini en yakından ilgilendireni, VUK’un ‘’ Kaçakçılık suçları ve cezaları ‘’ başlıklı 359 uncu maddesinde yapılan değişiklikler olmuştur. 

Aşağıda, bu değişiklikler özetlenmektedir.

5728 sayılı Kanunla, VUK’nun ‘’ Kaçakçılık suçları ve cezaları ‘’ başlıklı 359 uncu maddesinde yapılan değişiklik ile,

·          vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler ile defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlara verilen altı aydan üç yıla kadar hapis cezası, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak ;

 ·     vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlara verilen onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak,  ve,

. ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlara verilen on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası da,  iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak değiştirilmiştir.  

Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi, VUK’nun 359 uncu maddesinin (a) fıkrasında belirtilen suçlar için öngörülen cezanın alt sınırı altı aydan bir yıla çıkarılmıştır. Öte yandan, bu güne kadar , anılan madde metninde yer alan hapis cezasının para cezasına çevrilmesine ve para cezalarının ertelenmeyeceğine dair hükümlere, TCK’nun 50 nci (kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar) ve 51 nci (hapis cezasının ertelenmesi) maddeleri hükümleri dikkate alınarak, maddenin yeni metninde yer verilmemiştir.

TCK’nun 49 uncu maddesine göre hükmedilen bir yıl veya daha az hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır. Dolayısıyla hapis cezasının alt sınırı bir yıla yükseltilmekle ve para cezasına çevirme ölçütüne yer verilmemekle birlikte, cezaya bir yıl olarak veya hafifletici sebeplerle bir yıldan az süreyle hükmedilmesi halinde, TCK’nun 50 nci maddesine göre cezanın yine para cezasına veya diğer tedbirlere çevrilmesi mümkün olabilecektir.

Ayrıca hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde TCK’nun 52 nci maddesindeki günlük 20 YTL. ölçütü kullanılacaktır. Paraya çevirme ölçütü her ne kadar anılan maddede 20 ila 100 YTL olarak gösterilmişse de hâkimin 20 YTL’den yukarısını uygulayabilmesi ek gerekçenin bulunmasına bağlı olacaktır. 

VUK’nun 359 uncu maddesinde öngörülen bir başka değişiklik de, (b) bendinin birinci ve ikinci alt bendlerinin ayrıştırılarak ayrı cezalara bağlanmasıdır. Buna göre, defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Fıkrada öngörülen cezanın alt sınırı üç yıl olarak belirlenmek suretiyle, hapis cezasının paraya çevrilmesi ve ertelenmesi hükümlerinden yararlanma imkânı ortadan kaldırılmış olmaktadır. Zira iki yıldan uzun süreli hapis cezalarının ertelenmesi, kural olarak mümkün değildir.

Yeni düzenlemede farklı bir bend olarak şekillendirilen (c) bendine göre ise, VUK hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlara iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Bu bentte yer alan cezaların alt sınırı (b) bendine göre daha hafif tutulmak suretiyle bir ayrım yapılmıştır. Alt sınır iki yıl olduğundan, hapis cezasının para cezasına çevrilmesi imkanından yararlanma imkanı bulunmamaktadır ancak hapis cezasının ertelenmesi hükmünden yararlanılabilecektir.  Ayrıca son eski düzenlemede bulunan “sahte olarak basanlar” ibaresine yer verilmemesi nedeniyle Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin sahte belge basmaları fiilinin suç tanımına girmediği dolayısıyla yaptırımsız kaldığı ileri sürülebilecektir.  

5728 sayılı Kanunla kaçakçılık suçları konusunda yapılan bir başka değişiklik de, bu suçlara iştirak edenlere verilecek cezalarla ilgilidir. Daha açık bir ifade ile, VUK’nun ‘’ İştirak ‘’ başlıklı 360 ıncı maddesinde yapılan değişiklik ile, kaçakçılık suçlarının işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, TCK’ nun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısının indirilmesi hükme bağlanmış, maddenin başlığı da ‘’ Cezadan indirim ‘’ olarak değiştirilmiştir.

 

Bilindiği gibi, maddede yapılan bu değişiklikten önce, birden fazla kişinin kaçakçılık suçu sayılan fiillerin icrasına iştirak ettikleri takdirde fiili irtikap edenlerden veya doğrudan doğruya beraber işlemiş olanlardan her birinin, bundan ayrı ayrı maddi menfaat gözetmek şartıyla o fiile mahsus ceza ile cezalandırılacakları, söz konusu fiilleri işlemeye azmettirenlere de aynı cezaların hükmolunacağı, bu fiillere maddi menfaat gözetmeksizin iştirak edenlere de fiile mahsus cezanın dörtte birinin hükmolunacağı belirtiliyordu.E&Y

 

 

5728 Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun