Holding yapılanmaları ve yasal düzenlemeler |
08 Kasım 2012 | |
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tüm dünyada yaşanan, talep patlamasıyla birlikte şirketler giderek büyümüş, kârlarını ve güçlerini artırma yoluna gitmişlerdir. Bu çerçevede, ölçek ekonomisinin faydalarından yararlanmak isteyen şirketler kendilerine bağlı yeni şirketler kurmuş ya da başka şirketleri satın alma yoluna gitmişlerdir. Bunun yanında rekabet dünya çapına yayılmıştır. Bu sürecin sonunda "Çokuluslu Şirketler" olarak tanımlanan dev şirket grupları ortaya çıkmıştır. Şirket grubunun en üstünde yer alan ve grup çapındaki sermayeyi ve kararlan yöneten şirketlere ise "Holding Şirketi" denilmiştir. Dünyadaki gelişmeleri izleyerek, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren ekonomik imkanları genişleyen birçok şirket kârını artırmak ya da faaliyet sahalarını genişletmek amacıyla ortakları ya da diğer şirketlerle birlikte yeni şirketler kurmuşlar veya kurulmuş şirketlerin hisselerini almak suretiyle onlara iştirak etmişlerdir. Birçok halde de bir şirketin ortakları bir strateji çerçevesinde, yeni şirketler kurmuşlardır. Bu şekilde kurulan şirketler genellikle şirketler gurubu olarak isimlendirilmiştir. Uygulamada bu şekilde oluşturulan topluluklarda bir şirket yönetici olarak rol oynamaktadır. Ülkemizde grup içi yönetim şirketleri daha çok "Holding Şirketleri" adı altında faaliyet göstermektedir. Gerek ticaret gerekse de vergi mevzuatımızda holding şirketlerine ilişkin ayrıntılı bir düzenleme yer almamaktadır. Bunun yanı sıra şirketler grubu örgütsel yapısı ile ilgili bir düzenleme de bu yıla kadar bulunmamaktaydı. Sadece Türk Ticaret Kanunu'nun yedek akçeler başlıklı 466'ncı maddesinde holding şirketleri; gayeleri esas itibariyle başka işletmelere iştirakten ibaret olan şirketler olarak tanımlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu sadece iştirak hissesi yatırımı yapan saf holding şirketlerini tanımlamıştı. 6102 Sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu bu tanıma yenilik getirmemişse de gurup şirketleri ile ilgili düzenlemeler, kanunun 195-209'uncu maddelerinde şirketler topluluğu adı altında yapılmıştır. Uygulamaya bakıldığında bazı şirketler topluluğunda bir holding şirket bulunmakta, bazılarında ise bu ismi almamakla birlikte şirketlerden biri bir nevi yönetici şirket gibi hareket etmektedir. Holding şirket yoluyla grup yönetimi daha işlevsel ve daha yaygındır. Ülkemizde bu gün 700'den fazla holding bulunmaktadır. Bunların kuruluş gerekçeleri aşağıdaki nedenlerden biri, birkaçı ya da hepsi olabilmektedir. Bunlar; Bunlar yanında grup şirketlerindeki karar alma, yönetim ve kontrol süreçlerinin merkezileştirilmesi ve bunların bir holding vasıtasıyla desteklenmesi yararlı görülmektedir. Buna ihtiyaç duyulmasının nedenleri de şöyle sıralanabilir: a) Globalleşme ve gelişen bilgi teknolojilerinden yararlanma, Görüleceği üzere, holding çatısı altında bulunmanın ekonomik, teknik ve yönetim açısından önemli yararları vardır. Ancak hukuki ve mali bazı düzenlemelere uyuma özen gösterilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları aşağıda kısaca belirtilmiştir. Hukuki ve mali düzenlemeler ve holdingler 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile mevzuatımıza giren transfer fiyatlandırması kurallarından önce de ilişkili kişiler arasındaki mal ve hizmet alımı ve hizmet ifaları ile holding yönetim masraflarının grup şirketlerine paylaştırılması hususu vergi idaresi ile mükellefler arasında bazı ihtilaflara neden olmuştur. Ancak holding şirketleri tarafından katlanılan müşterek genel giderlerin bağlı kuruluş ve iştiraklere dağıtılmasının uygun olduğu yönünde Danıştay'ın pek çok kararı bulunmaktadır. Holding şirketlerin genel idare giderlerinin bağlı şirketlere dağıtımı Holding tarafından bağlı şirketlere verilen hizmetler için fatura düzenlenmesi zorunlu olup verilen hizmetin karşılığını teşkil eden bedelin, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13'üncü maddesinde yer alan emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekmektedir. Holding tarafından verilen bu tür hizmetlerin bağlı şirketlerce gider yazılabilmesi için; Yukarıda belirtilen koşullara uygun olarak bağlı şirketler, holding tarafından kesilen fatura bedelini gider olarak kayıtlarında gösterebileceklerdir. Grup içi hizmetler ve transfer fiyatlandırması 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile 1 seri nolu Transfer Fiyatlandırması Yoluyla örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ'de yapılan açıklamalar beraber değerlendirildiğinde, bir holding veya merkezi yönetim şirketi tarafından sunulan grup içi hizmetlerin karşılığında bağlı şirketlerce ortak masraflara katılım şeklinde ödenen tutarların gider olarak kabul edilebilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gereklidir. Buna göre: Dikkat edileceği üzere mevzuatımız grup içi hizmetlere daha çok hizmetleri alan şirketler açısından yaklaşmış ve hangi durumlarda grup içi hizmet masraflarının gider yazılabileceğini düzenlemiştir. Hâlbuki grup hizmet merkezi tarafından sağlanan katma değerli hizmetlerin bedelsiz veya düşük bedelle fiyatlandırılmış olması suretiyle eksik gelir elde edilmesinin de transfer fiyatlandırması açısından en az diğeri kadar önemli bir konu olduğu unutulmamalıdır. Transfer fiyatlandırması yoluyla eksik gelir yazılması da fazla gider yazılması kadar örtülü kazanç dağıtımına yol açan bir husustur. Yeni Türk Ticaret Kanunu ve şirketler topluluğu Şirketler topluluğu Kanunda şirketler topluluğunun net bir tanımı yapılmamış olmakla birlikte, 195'inci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca şirketler topluluğu, hakim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketlerden oluşan hukuki yapı olarak tanımlanabilir. Bir örnek vermek gerekirse; İstanbul'da kurulu (A) AŞ şirketi, doğrudan %90 oranında hissesine sahip olduğu ve yönetimine de hakim olduğu (T) AŞ birlikte şirketler topluluğunu oluşturmaktadır. Şirketler topluluğu düzenlemesinin amacı Bu amaç doğrultusunda hakim şirketlere, bağlı şirketlere, yönetim kurulu üyeleriyle pay sahiplerine çeşitli hak ve yükümlülükler getirilmektedir. Örnek vermek gerekirse; belli oranları aşan hisse devirlerinin bildirimi, ticaret sicilinde tescil ve ilanı, bağlı şirketin yıllık raporlama yükümlülüğü, hakim şirketin azınlık hisselerini. satın alma hakkı (squeeze-out), şirketler topluluğu düzenlemelerinin getirdiği hak ve yükümlülükler arasında bulunmaktadır. Bağlılık raporu hazırlanması yükümlülüğü Aynı maddenin 4'üncü bendinde düzenlenen hakim şirket raporundan farklı olarak bağlılık raporunun hazırlanması için herhangi bir talebe ihtiyaç bulunmamakta, bağlılık raporu her yıl düzenli şekilde hazırlanması zorunlu bir rapor olarak ortaya çıkmaktadır. Raporların hazırlanmaması kanunun 562'nci maddesinde 200 gün adli para cezası olarak müeyyideye bağlanmıştır. Türk Ticaret Kanunu ve vergi kanunlarındaki düzenlemeler yanında Sermaye Piyasası Kanunu'nda da halka açık holding şirketlerle ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Holding ve grup raporlamalarında SPK mevzuatının da göz önünde bulundurulması gerekir. Akif Akarca / Dr. Mehmet Şafak http://www.dunya.com/holding-yapilanmalari-ve-yasal-duzenlemeler-150087yy.htm ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |