İbrahim Işıklı - Davul-zurnalı denetim "sahte müfettişleri" hortlattı (13.02.08) |
13 Şubat 2008 | |
İstanbul Bölge Çalışma Müdürü geçtiğimiz hafta, "iş müfettişi, SGK müfettişi ve yoklama memurundan oluşan toplam 90 denetim elemanı ile İstanbul'daki tüm işyerlerine girileceği, bütün sokakların teker teker taranacağı, 25 Şubat'tan itibaren ise yaklaşık 800 müfettiş ile Marmara Bölgesi'ndeki tüm işyerlerinin denetimine başlanacağı" şeklinde hayret veren bir açıklama yapmıştı. Sanırsınız ki İstanbul Bölge Çalışma Müdürü değil, müfettiş ordusunun "başkomutanı". Müdürün bu açıklamalarından, İş Müfettişleri Derneği de benim gibi rahatsız olmuş ve bir basın açıklaması yapmış. Yapılan açıklamada, İstanbul Bölge Çalışma Müdürü'nün "İstanbul ve Marmara Bölgesi'nde başlatılacak denetimlerle" ilgili yaptığı açıklamada, iş denetim örgütünün kendisine bağlı bir birim olduğu izlenimi yaratacak ifadeler kullanmış olması kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine neden olduğuna yer verilmiş. Dernek yönetimi, iş müfettişlerinin, üçlü kararname ile atanan ve doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'na bağlı olarak görev yapan İş Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde örgütlenmiş merkezi denetim birimi olup, son derece kötü ve yetersiz çalışma koşullarında, büyük bir özveri ve çabayla görevlerini yerine getirdiklerini belirtmiş. Yani, müfettişler bölge müdürünün emri altında çalışmadığı gibi, (müfettişler) hiyerarşik olarak bölge müdürünün üstünde yer almaktadır. İstanbul'da denetim 55 yılda biter! İş Müfettişleri Derneği, İstanbul'da görev yapan 100 iş müfettişinin, bu ilde bulunan toplam 1 milyonu aşan işyerlerini denetlemek için 55 yıl çalışması gerektiğini açıkladı. Yani, İstanbul'da kurulu bir işyerinin denetlenme ihtimali 10 binde bir. Denetlenme ihtimalinin düşüklüğü, cezaların caydırıcılığının olmaması ve işverenler üzerindeki mali yüklerin fazla olması kayıtdışını teşvik ediyor. İş Müfettişleri Derneği, 800 müfettiş ile Marmara Bölgesi'ndeki işyerlerinin denetime alınması sorunu çözmekten uzak bir yöntem olduğunu açıklamış. Bence de son derece yerinde bir tespit. Ancak, davul zurnalı denetimin birçok işverenin işyerini geçici olarak kapatmasına veya işçilerini ücretsiz izne göndermesinden başka, başta İstanbul olmak üzere birçok ilde binlerce "sahte müfettişin" kol gezmesine yol açmış. Müfettişin sahtesi olur mu? Müfettişin sahtesi olur mu diye sormayın. Hepimiz zaman zaman sahte müfettişleri duyuyoruz. Aynı kişiler bazen vergi müfettişi (ne demekse?), bazen emekli emniyet müdürü, bazen şehit ailelerine yardım derneği yöneticisi ve bazen de SSK müfettişi oluyorlar. Bir dostum anlattı. Geçen hafta müşteri ziyaretindeymiş. İşyerine gelen ve sigorta müfettişi olduklarını söyleyen iki kişi tam işverenden para isterken, bu esnada işyerine giren ve nazik bir şekilde SSK'dan geldiklerini ve denetim yapacaklarını söyleyerek kimliklerini gösteren kişilerden rahatsız olmuşlar. İşyeri sahibi yeni gelen müfettişlere, (sahte müfettişleri göstererek) arkadaşlarının denetim yaptıklarını söylemiş ama, gerçek müfettişlerin sahte müfettişleri tanıması uzun sürmemiş. Foyaları ortaya çıkan sahte müfettişler çantalarını, matbaada özel olarak bastırdıkları denetim tutanaklarını ve paltolarını almaya fırsat dahi bulamadan koşarak işyerini terk etmişler. Hem müşteri ziyaretindeki dostum, hem de işyeri sahipleri olanları anlamaya çalışırken gerçek SSK müfettişinin açıklamalarından olayın aslını anlamışlar. Meğer rüşvet pazarlığı yapan ve ilk gelen kişiler, davul zurnalı denetimi fırsat bilen sahte müfettişlermiş. Ve daha da ilginci, bu fırsatı yakalayan binlerce kişi sahte müfettiş olarak her gün birçok işvereni dolandırmaya devam ediyor.
Yani, davul-zurnalı denetim "sahte müfettişleri" hortlattı. Aman dikkat, siz de çarpılmayın.
http://www.dunyagazetesi.com.tr/yazar.asp?authId=62
|