Vergide bireysel başvuru hakkının kullanımı |
29 Kasım 2012 | |
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı 5982 sayılı Kanun'un12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla kabul edilmesiyle hukuk sistemimize girmiştir. Haksız vergi uygulamalarıyla temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişilerin de bireysel başvuru hakkından yararlanma imkanı bulunmaktadır. Mevcut başvuru yolları Bir kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi iki yolla olmaktadır. Ya doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açılmakta ya da bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa konu Anayasa Mahkemesi'ne intikal ettirmektedir. Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açma yetkisi, Cumhurbaşkanına, iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte biri oranındaki milletvekillerine aittir. İptal davası açma yetkisi, iptali istenen kanunun Resmi Gazetede yayınlanmasından başlayarak altmış gündür. 5982 sayılı Kanun ile mevcut başvuru imkanlarına bir yenisi daha eklenmiştir. Bireysel başvuru hakkı Anayasa’nın yeni 148'inci maddesi uyarınca; artık herkes Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilecektir. 6216 sayılı Kanun ile bireysel başvuru hakkının kullanımına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler 23 Eylül 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu doğrultuda, Anayasa Mahkemesi, 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Kimler başvurabilir? Bireysel başvuru, Anayasa’da yer alan temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlalinden dolayı mağdur olduğunu iddia eden kişiler tarafından yapılabilecektir. Başvuru hakkı, ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenen kişiye aittir. Sadece gerçek kişiler değil tüzel kişiliğe ait hakları ihlal edilen özel hukuk tüzel kişileri de bireysel başvuruda bulunabilecektir. Ne zaman? Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şart koşulmuştur. İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekmektedir. Bireysel başvurunun, bu yolların tamamının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren, otuz gün içinde yapılması gerekmektedir. Temel hak ve özgürlükler Anayasa’da yer alan tüm temel hak ve özgürlükler değil, bunlardan sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anlaşmaya ek protokollerden Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlali halinde bireysel başvuru hakkından yararlanılabilecektir. Yaşama hakkı, işkence yasağı, zorla çalıştırma yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, suç ve cezaların kanuniliği, özel hayata ve aile hayatına saygı, konut ve haberleşmeye saygı, düşünce, vicdan ve din hürriyeti, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü, ayrımcılık yasağı, mülkiyet hakkı, serbest seçim hakkı, eğitim ve öğretim hakkı bu kapsamda sayılabilecek haklardandır. Sınırlamalar Yasama işlemleri ile idarenin düzenleyici işlemlerinin doğrudan bireysel başvuruya konu edilemeyeceği hükmedilmiştir. Yani, doğrudan doğruya bir kanunun, tebliğin ya da yönetmeliğin temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunulamayacaktır. Ancak bu durum, yasama işlemi ya da düzenleyici işlemin uygulanması sırasında bir hak ihlaline yol açılması halinde, ihlale uğrayan kişinin bireysel başvuruda bulunmasına engel değildir. Bu yazının konusu olmamakla birlikte özellikle vurgulamak ve şaşırmak gerekir ki, bizatihi bu düzenlemenin kendisi Anayasa’ya aykırıdır. Zira Anayasa’nın ilgili hükmünde bu yönde bir sınırlama bulunmamaktadır. Anayasa’nın 148'inci maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerinden birinin kamu gücü tarafından ihlal edilmiş olması bireysel başvuru için gerekli ve yeterli görülmüştür. Kabul etmek gerekir ki, ne yasama işlemlerinin ne de düzenleyici idari işlemlerin kamu gücü tarafından yapılmadığı söylenebilir. Karar Esas inceleme sonunda, başvuruya konu hakkın ihlal edildiğine karar verilmesi halinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenler de hükmedilecektir ancak yerindelik denetimi yapılamayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemeyecektir. Vergide bireysel başvuru Devletlerin vergilendirme yetkisi tartışmasızdır. Vergilendirme konusunda devletlerin geniş bir takdir alanı olduğunu da kabul etmek gerekir. Ancak vergi kanunlarının kişiye uygulanması sırasında temel hak ve özgürlüklerin de gözetilmesi gerekmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi halinde, bireysel başvuru hakkının doğacağı da açıktır. Bu bağlamda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan davalara göz attığımızda, vergi kanunlarının kişiye uygulanması sırasında özellikle mülkiyet hakkının ihlal edilebildiği görülmektedir. Örneğin, vergi iadesinin zamanında yapılmaması veya vergi iadesinde faiz ödenmemesi kişilerin mülkiyet hakkını sınırlandıran bir ihlal olarak değerlendirilebilmektedir. Kriterler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vergi politikalarının uygulanması sırasında mülkiyet hakkının ihlal edip etmediğini tespit etmekte başvurduğu kriterler bulunmaktadır. Bu kriterlerin Anayasa Mahkemesi tarafından kendisine yapılan bireysel başvurularda da dikkate alınması beklenmelidir. Vergi politikaları, ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olmalıdır. Salt bütçe açığının kapatılması ve daha fazla gelir ihtiyacı, ekonominin dengelerini altüst eden ölçüsüz veya yüksek oranlı vergi uygulamalarının kabul edilebilir gerekçesi olamayacaktır. Kabul edilebilirliği belirleyen, vergi politikasının kamu yararı gözetilerek uygulanmış olmasıdır. Kamu yararı için yapılan uygulama, eşitlik ilkesi gözetilerek, kişilere aşırı yük getirmeyen, orantılı bir müdahale olmalıdır. Kamu yararı ile mülkiyet hakkına yapılan müdahale arasındaki denge korunmalıdır. Vergi uygulamalarının hukuki temellere sahip olması, açık ve anlaşılır bir şekilde önceden ilan edilmiş mevzuatta öngörüldüğü gibi uygulanmış olması da göz önünde bulundurulan kriterler arasında yer almaktadır. Öngörülebilir açıklıkta olmayan kanun hükümlerinin salt mevzuatta yer alıyor olması sebebiyle hukuki temele sahip olduğu söylenemez. Bireysel ve aşırı külfet getiren, bazı kişiler üzerinde merkezileşen, vergi mükellefinin mali durumunu temelden sarsan, ticari faaliyetini aksatan, ticari itibarını zedeleyen önlemlerin, keyfi ve dayanaktan yoksun, mevzuatta açıkça öngörülmeyen uygulamaların mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirilmesi beklenmelidir. Fazla veya yersiz alınan vergilerin iadesinde ya da mevzuat uyarınca vergi iadesi yapılması gerektiğinde, iadenin yapılmaması, anlamsız ve dayanaktan yoksun zorluklar çıkarılarak iade sürecinin haksız olarak uzatılması da mülkiyet hakkının ihlali kapsamındadır. Haksız vergi uygulamalarıyla, temel hak ve özgürlüklerinden mülkiyet hakkının kamu gücü tarafından ihlal edildiğini düşünen kişiler, idari ve yargısal başvuru yollarını tüketmelerine karşın sonuç alamamaları halinde, Anayasa’nın 148'inci maddesinden hareketle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunabileceklerdir. Vergi alanında da bireysel başvurular başlayınca, Anayasa Mahkemesi’nin yaklaşımını ve değerlendirmelerini hep birlikte göreceğiz. Muhtemeldir ki, uzun zamandır uygulana geldiği için kanıksadığımız kimi vergi uygulamalarının aslında temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiğini de ancak kararlar verilmeye başlayınca hatırlayacağız. Onur Elele/E&Y ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|