Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Hizmet Tespit Davalarında Sigortalılarca Bilinmesi Gereken Önemli Hususlar PDF Yazdır e-Posta
14 Ocak 2013
Image

I- GİRİŞ

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan sigortalıların sigorta prim bordroları, işverenlerce 01.04.1950-28.02.1965 süresinde aylık ücret tediye bordrosu, 01.03.1965-31.12.1982 süresinde üç aylık malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları bordrosu, 01.01.1983-30.04.2004 süresinde dört aylık malûllük yaşlılık ölüm sigortaları bordrosu olarak posta ile gönderilmekte veya elden verilmekte iken, 01.05.2004 tarihinden sonra ise aylık prim ve hizmet belgesi şeklinde internet ortamında Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilmeye başlanılmıştır.

Ancak, 01.05.2004 tarihinden önceki yıllara ait çalışmaları olan sigortalıların işe giriş bildirgelerinin ve dönem bordrolarının işverenler tarafından manuel olarak Kurum’a verilmesi ve bu bordroların bilgisayar ortamına aktarma işlemlerinin Kurum’ca yine manuel olarak yapılması ve bu işlemlerin uzun sürmesi gibi nedenlerden dolayı, sigortalılara ait hizmetlerin bilgisayar ortamında görüntülenmesi işlemleri zamanın da gerçekleştirilememiştir. Bu durum, ilgili yıllarda gerçekten bir işverene tabi çalışan ancak, işvereni tarafından işe giriş bildirgesi verilmeyen veya işe giriş bildirgesi verilmesine rağmen hizmetleri yatırılmayan sigortalıların primlerinin işverenler tarafından Kurum’a yatırılıp yatırılmadığı hususundaki takibatını zorlaştırmış ve mağduriyetlere sebebiyet vermiştir.

Günümüzde ise bu tür sigortalıların hizmetleri yeterli olmaması nedeniyle emeklilik işlemleri gerçekleştirilemediğinden hukuki yönden bir hak arama durumu söz konusu olmaktadır.

Bu yazıda, Kanun’da yer alan hükümlere göre hizmet tespit davalarına ilişkin olarak mahkemelerce verilen ve Yargıtay’ca onanan kararların ne şekilde değerlendirildiği hususu incelenecektir. www.ozdogrular.com

 

II- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YÖNÜNDEN

Hak düşürücü süre yönünden yasal dayanak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçiş hükümlerini içeren 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 10. numaralı bendidir.

506 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 10. numaralı bendine göre açılan hizmet tespiti davalarının, maddenin 07.06.1994 tarih ve 3995 sayılı Yasa ile değişik maddesi uyarınca, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılması gerekmektedir. Maddede belirtilen 5 yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, bu sürenin geçip geçmediğinin mahkemelerce re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim hak düşürücü süreleri, zamanaşımından ayıran en önemli özellik ise hak düşürücü sürelerin kesilmelerinin veya uzamalarının mümkün olmamasıdır.

Ancak, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin İlamında(1) Yönetmelikte tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi ve dönem bordroları gibi) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açık seçiktir.

Örnek: Okan SOYLUER’in ilk olarak 2.4123.153228.04.08 sicil sayılı Davut DUTAK isimli işveren tarafından 01.10.1988 tarihinde işe alındığını gösterir işe giriş bildirgesini 20.10.1988 tarih, 477915 varide sayısı ile Kurum’a vermiştir. İşe giriş bildirgesinin verildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığı düşünüldüğünde, uyuşmazlığın davacının 01.10.1988-01.07.1991 dönem bordrolarında bildirilmesi gereken hizmetlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na tam olarak bildirilmediği noktasında toplanmıştır. Bu nedenle, sigortalı Okan SOYLUER 27.01.2012 tarihinde işvereninin ilgili yıllara ait hizmetlerini Kurum’a yatırmadığı gerekçesiyle dava açmıştır. www.ozdogrular.com

Buna göre, örnekle ilgili olarak Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin adı geçen İlamına göre değerlendirme yapılması gerekirse, işveren tarafından Kurum’a sigortalı adına verilen işe giriş bildirgesinin varlığı nedeniyle bu dönem çalışmaları yönünden adı geçen sigortalı hakkında, hak düşürücü süreden söz edilmesi mümkün görülmemektedir.

 

III- ÇALIŞMANIN NİTELİĞİ YÖNÜNDEN

Gerek 506 sayılı Kanun’un 2. maddesi gerekse 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi hükümleri, sigortalılığı hizmet akdine göre bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılma koşullarına bağlı olarak kabul etmiştir.

Sigortalılığın oluşması yönünden ilk şart taraflar arasında hizmet akdinin varlığına ilişkindir. Hizmet akdinin ana koşulları zaman ve bağımlılık unsurlarına bağlı olarak ortaya konulmaktadır. Zaman unsuru, iş görecek kişinin belli bir zaman dilimi içerisinde hizmetleri işverenin emrine hasretmesidir. Bu zaman dilimi günün tüm süresini kapsayabileceği gibi günün veya haftanın belli saatlerine de hasredilebilir. Haftanın veya ayın belli gün ve saatlerinde dahi çalışma söz konusu olabilir. Asıl olan düzenli çalışma ilişkisinin varlığıdır.

Çalışanın hizmetini belli zaman dilimi içerisinde, işveren emrinde ve onun vereceği direktif doğrultusunda gerçekleştirilmesi hizmet akdinin ikinci unsuru olan bağımlılık unsurunu oluşturur. Hizmetin fiilen verilmesi her durumda zorunlu değildir. İşverenin emir ve gözetimi altında hazır beklemek durumunda dahi bağımlılık unsuru gerçekleşmiş sayılır. Belirtilen iki ana unsurun birlikte gerçekleşmesi durumunda hizmet akdinin oluştuğu sonucuna ulaşılır. Sigortalılığın diğer koşulları ise, işin görüldüğü işyerinin bulunması, eylemli çalışmanın varlığı, bir başka deyişle işverenin emir ve direktifleri altında bir fiil gösterilen işin yapılmasıdır. Sigortalı sayılma yönünden gerek ücretin kendisi gerekse ödenme biçim ve yöntemi zorunlu değildir. Son olarak da sigortalılık işe alınmakla kendiliğinden oluşur. www.ozdogrular.com

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun İlamında, “Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi, sigortalılıktan söz edilemez.”(2)

A- FİİLİ ÇALIŞMANIN VARLIĞININ KABUL EDİLEBİLMESİ İÇİN HANGİ KANIT VE OLGULAR BULUNMASI GEREKMEKTEDİR?  

Hemen belirtilmelidir ki, fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte, 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinde belirtilen ve sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile tespit davasına konu, dönemde yürürlükte bulunan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde belirtilen dört aylık prim bordroları gibi Kurum’a verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kurum’a verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edilebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanun’un 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi ve primi ödenmiş gün sayısı yönünden gerçekte çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır.

Örnek: 01.07.1984 tarihinde Kanun kapsamına alınan ve davacı Adil DUMAN adına sigortalının imzası bulunan sigortalı işe giriş bildirgesi anılan tarihte yürürlükte bulunan Kanun’da öngörülen bir aylık yasal süresi içerisinde işveren tarafından Kurum’a verilmiştir.

- Söz konusu işe giriş bildirgesine istinaden Kurum sigorta sicil kartı ile sigorta sicil numarasını düzenleyerek ilgili tarihte işverene bildirmiştir.

- Aynı işyerinde aynı dönemlerde çalışan ve çalıştıkları sürelere ilişkin dönem bordroları Kurum’a verilen iki bordro tanığının davacı Adil DUMAN’ın anılan işyerinde çalıştığı yönünde inandırıcı beyanlarda bulunduğu varsayılmıştır. www.ozdogrular.com

Bu bağlamda Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin sayılı İlamı’nda(3) sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti yönünden; yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kurum’a verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini gösteren yazılı delil niteliğinde olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işverene ait işyerinde 15.07.1984 tarihinde verilen işe giriş bildirgesine istinaden bir gün süreyle hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı ve bu çalışma süresinin 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesine (506 sK. 2/1. md.) göre sigortalı sayılması gerektiği yönünde değerlendirilmesi gerekmektedir.

B- YARGITAY HUKUK GENEL KURUL KARARLARI

  •                     16.06.1999 tarih ve E. 1999/21-510, K. 527 sayılı;
  •                     30.06.1999 tarih ve E. 1999/21-549, K. 555 sayılı;
  •                     05.02.2003 tarih ve E. 2003/21-35, K. 64 sayılı;
  •                    15.10.2003 tarih ve E. 2003/21-634, K. 572 sayılı;
  •                    03.12.2003 tarih ve E. 2003/21-710, K. 714 sayılı;
  •                     03.11.2004 tarih ve E. 2004/21-480, K. 579 sayılı;
  •                    10.11.2004 tarih ve E. 2004/21-538, K. 621 sayılı;
  •                     01.12.2004 tarih ve E. 2004/21-629, K. 641 sayılı;
  •                    29.06.2005 tarih ve E. 2005/21-409, K. 413 sayılı;
  •                     22.03.2006 tarih ve E. 2006/21-43, K. 98 sayılı;
  •                    12.03.2008 tarih ve E. 2008/21-242, K. 251 sayılı;
  •                    23.12.2009 tarih ve E. 2009/10-581, K. 619 sayılı

Kararları da aynı doğrultudadır gerekçesine yer verilmek suretiyle hem hizmet tespiti davalarının nedenleri üzerinde durularak önemi vurgulanmış hem de re’sen yapılması gereken araştırmalar hakkında yol gösterilmiştir. www.ozdogrular.com

 

IV- YARGILAMANIN EMSAL YARGI KARARLARINA UYGUNLUĞU YÖNÜNDEN

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin İlamında, “hizmet tespiti davaları kamu düzeni ile ilgili olup, gerektiğinde hakimin resen araştırma yapması ve delilleri toplaması gerekir. Yapılacak iş, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili olarak bildirge ve bordroları işyerinden ve SSK’dan getirtmek bu bordrolardan davacının imzası içeren bordrolarda geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı olmayan bordrolardaki süreler yönünden de işverenin bordrolarda kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak … gerektiğinde bordrolu komşu işyeri çalışanlarının bilgilerine başvurmak, özellikle tüm deliller toplandıktan sonra delilleri takdir edip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.”(4) denilmek suretiyle hizmet tespiti davalarında resen araştırma ve delillerin toplanması hakkında tereddüte yer vermeyecek şekilde yol gösterilmiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin İlamında, “Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça hizmet akdine dayalı sigortalılıktan söz edilemez. Yöntemince düzenlenen işe giriş bildirgesi hizmet aktiyle bir gün çalışmanın karinesi olarak salt işe almayı göstermekle birlikte, çalışmanın mevcudiyeti yönünden yalnız başına yeterli kabul edilemez. Mahkemece re’sen araştırma ilkesi gereğince diğer deliller de araştırılmalı ve çalışma olgusu saptanırsa davanın kabulüne karar verilmelidir.”(5) www.ozdogrular.com

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin İlamında ise “Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti yönünden; yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kurum’a verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini gösteren yazılı delil niteliğinde olup, 21.06.1982 tarihi itibariyle sigortalılık başlangıcının tespiti yerine, yazılı şekilde davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve Yasa’ya aykırı olup bozma nedenidir.”(6) hükümlerine yer verilmiştir.

V- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Kurum’a verilen işe giriş bildirgesinin mevcudiyeti kişilerin çalıştığına delil oluşturmamaktadır. 506 sayılı Kanun’un 2 ve 6. maddesine göre sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığını ispatlamaya yeterli olması gerekmektedir. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça hizmet akdine dayandırılarak dahi sigortalılıktan söz edilmesi mümkün değildir. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Kanun’un 79. maddesi hükmüne göre işçilerin sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplamının prim ödeme gün sayıları ile sigorta primlerini gösteren kayıt belgeleri ile sigorta işlemleri yönetmeliğinde belirtilen 4 aylık prim bordrolarının Kurum’a verilmesi gerekmektedir. İşe giriş bildirgesinin verilmesi kişinin işe alınmış olduğunu gösterse de fiili çalışmanın ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilmez. Sigortalılıktan söz edebilmek için çalışmanın varlığı Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 10 numaralı bendine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içermektedir. Aksine düşüncenin özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratacağı, bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilmek için inandırıcı ve yeterli deliller olmalıdır. Sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığının nasıl belirlenmesi gerektiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarında da vurgulanmıştır.www.ozdogrular.com

Diğer taraftan, inandırıcı ve yeterli belgeler olmadan açılacak davalarda su istimal söz konusu olacağından, bu davaların kazanılması mümkün olmayacaktır. Ancak, açılacak davalarla hem yargının işleyişi yavaşlatılmış olacak hem de gerçekten çalıştığı halde hizmetleri yatırılmayan sigortalıların davalarının geç sonuçlanmasına neden olunacağından, bu sigortalıların daha fazla mağdur olmalarına sebebiyet verilecektir.

Cengiz TÜRKCAN*
Yaklaşım

*           Sosyal Güvenlik Kurumu, Sigortalı Emeklilik Daire Başkanlığı, Şube Müdürü

(1)         Yrg. 21. HD.’nin, 11.07.1996 tarih ve E. 1996/4147, K. 1996/4268 sayılı İlamı.

(2)         Yrg. HGK’nın, 10.02.2010 tarih ve E. 2010/10-72, K. 2010/72 sayılı İlamı.

(3)         Yrg. 10. HD.’nin, 18.04.2002 tarih ve E. 2002/3002, K. 2002/3441 sayılı İlamı.

(4)         Yrg. 21. HD.’nin, 20.10.2003 tarih ve E. 2003/8020, K. 2003/8122 sayılı İlamı.

(5)         Yrg. 10. HD.’nin, 18.04.2002 tarih ve E. 2002/3002, K. 2002/3441 sayılı İlamı.

(6)         Yrg. 10. HD.’nin, 20.12.2005 tarih ve E. 2005/10094, K. 2005/13582 sayılı İlamı.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.