Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İstifa Eden Memura Anayasa Mahkemesinden Kötü Haber PDF Yazdır e-Posta
20 Ocak 2013
Image

I- GİRİŞ

Devlet memuriyetinden emeklilik dışı nedenlerle ve başta istifa ile göreve son verilme olmak üzere, evlenme, doğum veya sağlık nedenleri gibi çeşitli nedenlerle ayrılan ya da ayrılmak zorunda kalan ve daha sonra özel veya kamu işyerlerinde çalışarak, birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden emekli olan memurlar, 5434 sayılı Kanun kapsamındaki memuriyet hizmet süreleri karşılığında mülga 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca son defa Emekli Sandığı’na tabi olarak görev yapmamaları nedeniyle emekli ikramiyesinden yararlandırılmamışlardır. www.ozdogrular.com

Ancak, Anayasa Mahkemesi 05.02.2009 ve 12.05.2011 tarihinde vermiş olduğu iki ayrı iptal kararı ile, son defa tabi olunan sigortalılık statüsü esas alınarak memuriyet hizmet sürelerine emekli ikramiyesi ödenememesini düzenleyen hükümleri Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Çok sayıda eski memur için büyük bir umut kaynağı olan söz konusu iptal kararları sonrasında, bu defa 17.01.2012 tarih ve 6270 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun([1]) ile 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun 89. maddesi bir kez daha değiştirilmiş ve farklı sigortalılık statülerine tabi olarak geçen ve birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananların, memuriyet hizmet sürelerine karşılık emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin esaslar yeniden belirlenmiştir.

Bu makalede, 6270 sayılı Kanun’un 1 ve 2. maddeleri ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yapılan değişiklik ve bu Kanun’a eklenen geçici madde ile yeniden belirlenen esaslar hakkında, yürürlüğün durdurulması ve iptali istemiyle yapılan üçüncü iptal başvurusu ve bu başvuruyu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi’nin 08.11.2012 tarihinde vermiş olduğu son kararın sonuçları inceleme konusu yapılacaktır.

II- ANAYASA MAHKEMESİ DAHA ÖNCE VERMİŞ OLDUĞU İKİ İPTAL KARARININ GEREKÇESİ NEDİR?

Birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananlara emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin, mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve” ibaresinin iptali için Danıştay ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nce yapılan başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, 05.02.2009 tarihli ve Esas No:2005/40, Karar No:2009/17 sayılı Kararı([2]) ile “…www.ozdogrular.com

A-  24.5.1983 günlü, 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasında yer alan  “Son defa T.C. Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılan ve ...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İptaline,

B-   … İptal Hükmünün, Kararın Resmî Gazete’de Yayımlanmasından Başlayarak Bir  Yıl  Sonra Yürürlüğe  Girmesine, …” hükmetmiştir.

Anayasa Mahkemesince verilen söz konusu Karar’da; “…1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinin dördüncü fıkrasında “T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu’na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen düzenlemeler değerlendirildiğinde, farklı sosyal güvenlik kurumlarındaki hizmet sürelerinin birleştirilmesiyle 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince son yedi yıllık hizmet süresi içinde fiilî hizmet süresinin fazla olması nedeniyle Sosyal Sigortalar Kurumunca aylık bağlanması hâlinde, aynı veya farklı kamu kuruluşlarında, gerek Emekli Sandığına gerekse Sosyal Sigortalar Kurumu’na tabi olarak anılan kamu kuruluşlarında geçen toplam hizmet süreleri üzerinden son kamu kuruluşu işveren tarafından ilgiliye kıdem tazminatı ödendiği; son yedi yıllık hizmet süresi içinde fiilî hizmet süresi fazla olan Emekli Sandığı’nca aylık bağlanması hâlinde ise son defa Emekli Sandığı’na tabi bir görevden emekliye ayrılmayan ilgiliye emekli ikramiyesi ödenmediği, yalnızca kamuda işçi olarak geçen süreye karşılık kıdem tazminatı ödendiği anlaşılmaktadır. www.ozdogrular.com

“…

2829 sayılı Kanun’da benimsenen sistemle farklı sosyal güvenlik kuruluşlarındaki hizmet süreleri birleştirilerek emekli olanlara yaşlılık aylığı bağlandığı hâlde, itiraz konusu ibareyle son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre ayırım yapılarak Emekli Sandığına tabi görevlerden emekliye ayrılmayanlara, 5434 sayılı Kanun’a tabi çalışma süreleri için emekli ikramiyesi ödenmemesi …” Anayasa’nın 2. maddesi ile belirlenen “Hukuk Devleti” ile 10. maddesi ile belirlenen “Kanun Önünde Eşitlik” ilkelerine aykırı olduğu tespitinde bulunulmuştur.

Bu Karar’ın yürürlüğe girmesi sonrasında, ancak 01.06.2010 tarihinden geçerli olarak yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanunla 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinde yapılan değişiklikle farklı sigortalılık statülerine tabi olarak geçen ve birleştirilen hizmet süreleri üzerinden aylık bağlananların memuriyet sürelerine karşılık emeklilik ikramiyesi ödenebilmesi için yine son defa 5434 sayılı Kanun veya 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun’un Geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde bulunmuş olma şartı aranmıştır. Dolayısıyla bu düzenleme hakkındaki iptal başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi 12.05.2011 tarih ve Esas No:2010/81, Karar No: 2011/78 sayılı Kararı([3]) ile bir kez daha iptal kararı vermiştir.

Esasen, bu Kararı’nda farklı bir gerekçe ihdas etmeyen, Anayasa Mahkemesi yeni iptal gerekçesini; 2009 yılında vermiş olduğu kararla iptal ettiği 2829 sayılı Kanun’un 12. maddesindeki kural ile 5997 sayılı Kanunla getirilen yeni kuralın kapsam ve içerik yönünden aynı nitelikte olduğu ve bu nedenle iptali istenilen kuralın Anayasa’nın 153. maddesine aykırı olarak yasalaştığı oluşturmuştur. www.ozdogrular.com

Ancak, Anayasa Mahkemesi’nce bahsi geçen kararlarda, görevlerinden emeklilik dışında nedenlerle ayrılanların, memuriyette geçen hizmetleri için emekli ikramiyesinin mutlak surette ödenmesine hükmedilmemiş, emekli ikramiyesinin son defa bağlı olunan sosyal güvenlik kurumuna göre yapılan bir ayrım sonucunda ödenmesi veya ödenmemesi yönünde bir uygulamaya yol açan düzenlemelerin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiğine karar verilmiştir([4]). Ayrıca, kamu kurumlarında işçi veya memur olarak geçen hizmet sürelerine ödenecek kıdem tazminatı ile emekli ikramiyesinin ödenme şartları arasında 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi çerçevesinde bir bağ kurarak çalışanların yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlayacak bir durum işaret edilmiştir.

III- 6270 SAYILI KANUN İLE 5434 SAYILI KANUN’UN 89. MADDESİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİĞİN GETİRDİKLERİ

Bilindiği üzere, 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesi uyarınca, aylık bağlanan veya toptan ödeme yapılan devlet memurlarına en fazla 30 hizmet yılı karşılığında ödenen “emekli ikramiyesi” bakımından SGK, memurlar ile emekli oldukları kamu kurumları arasında bir çeşit aracılık görevi yerine getirmektedir. Çünkü, yapılan bu ödeme daha sonra, kurumlarca faturası karşılığında SGK’ ya iade edilmektedir. Esasen, emekli ikramiyesi, kıdem tazminatı gibi emekli aylığı bağlanan kamu görevlilerine, ödedikleri primlerden bağımsız olarak devlete olan sadakatlerinin ve hizmetlerinin bir karşılığı olarak yapılan bir ödemedir. 

Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları sonrasında emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin esaslar 17.01.2012 tarihli ve 6270 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malûllük aylığı bağlananlara emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin şartları düzenleyen ikinci fıkrasında;  “Birinci fıkra kapsamına girmemekle birlikte, bu Kanun ve/veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi kapsamında hizmeti bulunanlardan mülga 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık ya da malûllük aylığı bağlananlara ise; bu Kanun veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerine tabi olarak bu Kanun’a tabi daire, kuruluş ve ortaklıklarda geçen çalışmalarının, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartıyla emekli ikramiyesi ödenir.” hükmüne yer verilmek suretiyle, kamu kurumlarında veya özel sektör işyerlerinde İş Kanunu’na tabi çalışmalara kıdem tazminatı ödenmesine ilişkin şartları düzenleyen 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile aranılan kıdem tazminatına hak kazanmaya ilişkin şartların, birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden aylık bağlanan devlet memurlarına ödenecek emekli ikramiyesine hak kazanma açısından da aranması düzenlenmiştir.

Böylece, memuriyet görevlerinden emeklilik dışında nedenlerle ayrılmış olanlardan, son defa 5434 sayılı Kanun’a veya 5510 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi hükümlerinin uygulanmasını gerektiren görevlerde çalışma şartının aranması yönündeki uygulama da son bulmuştur.

Dolayısıyla, 6270 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi arasındaki niteliksel bağ gerçek anlamda kurulmuş ve bu şekilde son defa bulunulan sigortalılık statüsüne bakılmaksızın, emekli, malûllük, vazife malûllüğü aylığı bağlanarak veya toptan ödeme yapılmasını gerektirecek şekilde memuriyet görevi sona erenler dışında, memuriyet görevinden;

  • Evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde kendi isteği ile ayrılan kadın sigortalıların,
  • Muvazzaf askerlik görevi nedeniyle kendi isteği ile ayrılan erkek sigortalıların
  • 506 sayılı Kanun’un geçici 81. maddesi uyarınca, 08.09.1999 tarihinden önce çalışmaya başlayıp bu tarihten sonra 15 yıl sigortalılık süresine ve 3600 prim ödeme gün sayısına sahipken ayrılan sigortalıların
  • 506 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi uyarınca, 08.09.1999 tarihinden sonra çalışmaya başlayıp 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim ödeme gün sayısına sahipken veya sadece 7000 prim ödeme gün sayısına sahipken ayrılan sigortalıların

devlet memuru olarak geçen çalışma sürelerine emekli ikramiyesi ödenmesi imkanı tanınmıştır.

Ayrıca, 5434 sayılı Kanun’a eklenen geçici 223. madde ile de 6270 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 26.01.2012 tarihinden önce mülga 2829 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği birleştirilmiş hizmetleri üzerinden kendilerine veya vefatları halinde hak sahibi/dul ve yetimlerine emekli, yaşlılık, malûllük veya dul ve yetim aylığı bağlanmasına rağmen, tabi olunan son kuruma bakılarak emekli ikramiyesi ödenmeyenlere (varsa açmış oldukları davadan vazgeçmeleri şartıyla) da 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesindeki şartları haiz olarak ayrılmaları koşuluyla emekli ikramiyesi ödenmesi düzenlenmiştir. Yine bu madde ile. maddenin yürürlük tarihinde 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışanların, fasılalı olarak geçen geçmiş hizmet sürelerine emekli ikramiyesi ödenmesi için bu hizmetlerin 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olması şartının aranmayacağı hükmüne yer verilerek kazanılmış hakların korunması da sağlanmıştır.

Ancak, birleştirilen hizmet süreleri üzerinden emeklilik, yaşlılık,  malullük aylığı ile ölüm aylığı bağlananlara iki farklı şartın varlığı hâlinde emekli ikramiyesi ödenmesi mümkün olacaktır. Bu şartlardan,

  • Birincisi, emeklilik, yaşlılık ya da malullük aylığı veyahut ölüm aylığı bağlanması,
  • İkincisi ise 1475 sayılı Kanun’un’14 üncü maddesi ile düzenlenmiş olan kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren nedenlerle memuriyet görevinden ayrılmış olma

olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, kendilerine aylık bağlanmamış olanlara, memuriyet görevlerinden kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde ayrılmış olsalar dahi emekli ikramiyesi ödenmesi kanunen mümkün değildir.

Aslında kıdem tazminatı ve emekli ikramiyesi arasındaki ilişkiyi güçlendiren ve 6270 sayılı Kanunla yürürlüğe giren hüküm sonucu ortaya çıkan uygulama, yeni bir durum olmayıp, başta 2829 ve 5434 sayılı Kanun olmak üzere yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler, Yargıtay kararları[5] ve bunlara ilişkin uygulamaların açık ve net olarak bir madde altında toplanması ve bununda verilen son kararla Anayasa Mahkemesi’nce kabulü anlamını taşımaktadır. Yine bu düzenleme kamu kurumlarında gerek işçi gerekse memur olarak geçen hizmet sürelerine ödenecek kıdem tazminatı ile emekli ikramiyesinin ödenme şartları arasında bir eşitliğin sağlanmasına imkân tanımıştır.

IV- ÜÇÜNCÜ İPTAL BAŞVURUSU VE SONUCU

Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, 6270 sayılı “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un bazı hükümlerinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle açılan davaya ilişkin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na yapılan son başvuruda, emekli ikramiyesine ilişkin olarak 6270 sayılı Kanun’un;

1) 1. maddesiyle değiştirilen 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin ikinci fıkrasının birinci tümcesindeki “… 25.08.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen kıdem tazminatına hak kazanma şartlarına uygun olarak …” ibaresi ile dördüncü fıkrasının birinci tümcesindeki, “… 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona eren geçmiş hizmet süreleri ve …” ibaresinin, statü hukukuna tabi olarak görev yapan kamu görevlilerinin emekli ikramiyesinin ödenmesinde başka bir statüye tabi olarak çalışan işçilerin kıdem tazminatı şartlarının aranmasının Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle,

            2) 1. maddesiyle değiştirilen 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin üçüncü fıkrasının birinci tümcesindeki, “… bu görevlerden ayrıldıkları tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık tutarı üzerinden ve …” ibaresinin ise, emekli ikramiyesi ödemelerinin ilgililerin memuriyetten ayrıldıkları tarihteki Emekli Keseneğine Esas Aylık Tutarı üzerinden ödenmesinin, yıllar içerisinde Emekli Keseneğine Esas Aylık Tutarını oluşturan unsurlara yapılan ilaveler nedeniyle memuriyetten ayrılma tarihlerine göre çalışanlar arasında ödenecek emekli ikramiyesi bakımından farklılıklar yaratacağı gerekçesiyle

iptalleri talep edilmiştir. Söz konusu iptal başvurusunu değerlendiren Anayasa Mahkemesi 08.11.2012 tarihli toplantısında konuyu görüşerek, 08.11.2012 tarihli ve Esas No:2012/33, Karar No:2012/174 sayılı kararla[6] yürürlüğün durdurulması ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Böylece, Anayasa Mahkemesi, birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden emekli aylığı bağlananlara kıdem tazminatı şartları esas alınarak emekli ikramiyesi ödenmesine onay vermiştir.

Gerekçesi henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamakla birlikte Anayasa Mahkemesinin 08.11.2012 tarihli ve Esas No:2012/33, Karar No:2012/174 sayılı ret kararının önceki iki kararı ile çeliştiğini de ifade etmek doğru olmayacaktır. Çünkü, Mahkemece 2829 sayılı Kanunun 12 nci maddesi ve devamında 5997 sayılı Kanunla yapılan değişiklik hükmü hakkında Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile iptal kararı verilirken, bu kararlarda her ne suretle olursa olsun memuriyet görevinden ayrılmış olanlara, söz konusu çalışmalarına karşılık emekli ikramiyesi ödenmesi gerektiği yönünde bir hüküm tesis edilmemiş, aksine 1475 sayılı İş Kanunu’na atıf yapılarak kamu kurumlarında geçen hizmet süreleri (memuriyet hizmetleri dâhil) için ödenecek kıdem tazminatı esasları, memuriyet hizmetlerine emekli ikramiyesi ödenmesi bakımından kıyasa tabi tutulmuştur.

Bu karar sonrasında bir durum değerlendirmesi yapacak olur isek, Şubat 2009 yılındaki duruma göre kimi memurlar için bir kazanım niteliğinde bir değişiklik uygulamaya girmişken, bir kısım memur için ise gelinen nokta bir başa dönüş ve çıkışı olmayan bir durum halini almıştır. Daha da önemlisi ise, kıdem tazminatı esaslarının (hak kazanmaya ilişkin şartların) memurlara ödenecek emekli ikramiyesine hak kazanma bakımından da uygulanmasının Anayasa Mahkemesince kabul edilmiş olmasıdır.

Öte yandan, kıdem tazminatı ödenmesine hak kazanacak şekilde görevinden ayrılan ve bu nedenle kendilerine emekli ikramiyesi ödenen, ancak emeklilik tarihi çok eski tarihleri içeren emeklilere ödenen ve kuruşlarla ifade edilen emekli ikramiyesi ödenmesi ise bahsi geçen iptal başvurusuna konu olmamış ve güncel katsayılar üzerinde değil, emekli aylığının bağlandığı tarihteki katsayıların esas alınarak emekli ikramiyesi ödenmesini düzenleyen hüküm hakkında Anayasa aykırılık iddiası ile herhangi bir uyuşmazlık gündeme getirilmemiştir.

V- SONUÇ

Birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden emekli aylığı bağlananlara kıdem tazminatı şartları esas alınarak emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin düzenleme Anayasa’ya aykırı bulunmamıştır. Ancak, emekli ikramiyesi açısından kıdem tazminatına ilişkin hükümler esas alınması, kıdem tazminatında olduğu gibi bu ödemeye uygun şekilde görevden ayrılma halinde hemen emekli ikramiyesi ödenmesini gerekli kılmayıp, emekli ikramiyesine özgü genel şartlardan biri olan aylık bağlanması eskiden olduğu gibi aranmaya devam edecektir.

Ayrıca, bir süre memuriyet hizmetinde bulunduktan sonra, emekli ikramiyesi ödenmeyeceğini bilerek kendi istekleriyle, özellikle iş kurmak veya daha iyi imkanlara sahip başka bir işe geçmek için memuriyetten istifa eden veya memuriyet görevine son verilen ve farklı sigortalılık statülerine tabi olarak çalıştıktan sonra aylık bağlanan emeklilerin, geçmiş memuriyet hizmet sürelerine emekli ikramiyesi ödenebilmesi için, önem taşıyan 05.02.2009 tarihli karar bugüne kadar çok sayıdaki eski memura bir umut olmuş ve devamında verilen ikinci iptal kararı bu umudu biraz daha öne çıkarmışken, Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu son “Red” kararı ile bir anlamda geçmiş kararlarında, yürütülen memuriyet hizmeti karşılığında mutlak surette emekli ikramiyesi ödenmesi gerektiğine hükmetmediğini ve aradığı makul düzenlemenin yürürlüğe girdiği kanaatini ortaya koymuştur. www.ozdogrular.com

Dolayısıyla bu da kıdem tazminatı ödenmesine imkan tanıyacak şekilde görevinden ayrılan memurlar için iyi bir haber olarak değerlendirilirken, bir kısım eski memur için 2009 yılında yeşeren umutların boşa çıkması anlamını taşımaktadır. Bu şekilde, Anayasa Mahkemesi yaktığı ışığı, yine kendi söndürmüştür. Esasen, Anayasa Mahkemesi 2009 ve 2011 yıllarında vermiş olduğu geçmiş iki kararında emeklilik dışı nedenlerle görevlerinden ayrılan ve farklı sigortalılık statülerine tabi olarak görev yaparak aylık bağlananların memuriyet hizmetleri için ikramiye ödenmesi gerektiği şeklinde bir zorunluluktan bahsedilmemiştir.

Diğer taraftan, SGK’ya olduğu kadar, açılan davalar nedeniyle idare mahkemeleri açısından da yoğun bir iş yükü getiren iptal kararları sonrasında, açılan davaların çözümü bakımından, 08.11.2012 tarihli karar ve gerekçesi kuşkusuz önem kazanacaktır.


Ahmet ALTINTAŞ*

E-Yaklaşım


*    SGK, Sosyal Güvenlik Uzmanı
[1] 26.01.2012 tarih ve 28185 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

[2] 05.06.2009 tarih ve 27249 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

[3] 09.07.2011 tarih ve 27989 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

[4] Ahmet ALTINTAŞ, “İstifa Eden Memurlara Emekli İkramiyesi Ödenmesinde Son Durum”, Güncel Mevzuat, Ocak 2012, Sayı: 73 

[5] Bkz. Yrg. Hukuk Genel Kurulu’nun, 25.11.2009 tarih ve E. 2009/9-469, K. 2009/570 sayılı Kararı.

[6] Bkz. www.anayasa.gov.tr

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.