I- GİRİŞ Vadeli çek uygulaması Türkiye ekonomisinde çok sık rastlanılan bir durum olmuş ve bono ve poliçenin yerini almıştır. Borcun ileri bir tarihte ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, olması gereken borçlu tarafından alacaklıya bono yahut poliçe verilmesidir. Ancak, Türkiye uygulamasında çoğunlukla bono ya da poliçe yerine ileri tarihli çek verilmektedir. Yasa koyucu, sosyal güvenliğin sağlanması, işsizliğin önlenmesi, toplumda yer alan bireyler arasındaki gelir ve servet eşitsizliklerinin azaltılması vb. amaçlarla ticari faaliyeti ile ilgili olmasa da belirli şartlar altında mükelleflerin yaptıkları bağış ve yardımları, indirim konusu yapabilmelerine izin vermiştir. Bu sayede hem mükellefleri teşvik etmeyi hem de kendi üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçlamıştır. Bağış ve yardımlar ayni veya nakdi olarak yapılabilmektedir. Söz konusu bağış ve yardımlar, işletmede üretilen ürünün bağış veya yardım amacıyla işletmeden çekilmesi suretiyle ayni yardım şeklinde olabileceği gibi, nakit vermek ya da ileri tarihli çek keşide etmek suretiyle nakdi yardım şeklinde de olabilmektedir. www.ozdogrular.com II- ÇEKİN HUKUKİ YAPISI Ticari hayatta büyük kolaylık sağlayan çek, çok sık kullanılan bir ödeme aracı olmuştur. Çek kullanımının pratik olması da çeki ticari ve günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir. Çek nakit olarak ödeme mecburiyetini ortadan kaldıran bir araç olduğu için kullanımı ekonomiye büyük fayda sağlar. Ekonomik sistemde hatırı sayılır bir yeri bulunmakla birlikte ticaretin gelişmesine de olumlu katkı sağlamaktadır. Çek, poliçe ve bonodan farklıdır. Çekin poliçe ve bonodan ayrılan en önemli özelliği, çekin görüldüğü anda ödenmesi gereken bir ödeme aracı olma özelliğidir. Ancak, Türkiye’de ileri tarihli çek veyahut vadeli çek diye nitelendirilen uygulamaya sıkça rastlanmaktadır. İleri tarihli çek uygulamasında, keşideci ile hamil arasında zımni bir anlaşma yapılarak keşide tarihi gelmeden çek ibraz edilmemektedir. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 795. maddesinde çekin görüldüğünde ödenmesi gerektiği buna aykırı bir kaydın yok hükmünde olduğu ve düzenlenme günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çekin, ibraz günü ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. www.ozdogrular.com 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesinin 8 numaralı fıkrasında da; “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanunu’nun 707. maddesi(1) uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.” hükmü yer almaktadır. Ancak, 5941 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin beşinci fıkrasıyla 31.12.2011 tarihine kadar çekin, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul edilmiş bu tarih 6273 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle 5941 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddenin 5. fıkrasıyla 31.12.2017 olarak belirlenmiştir. 3167 sayılı Kanun’a, 18.02.2009 tarih ve 5838 sayılı Kanunla geçici 2. madde olarak eklenen ve 5941 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrasıyla 31.12.2011 tarihine kadar uzatılan, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olduğuna ilişkin hüküm, 31.12.2017 tarihine uzatacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin gerekçesinde, “bu maddenin belirli bir süreyle çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz kabul edilerek ekonomik sıkıntılarla çeklerin zamanında ödenememesi sonucunda ticari hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesi amacıyla yapıldığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla bu düzenleme ile çeklerin bono ve poliçeler gibi vadeli senet haline getirilmesi amaçlanmamıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. İlgili madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, getirilen yeni düzenlemedeki maksat, madde hükmü ile belirlenen tarihe kadarki zaman zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ekonomik hayatta karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan mağduriyetlerin giderilmesidir, çeke vade konulmasını ya da vadeli çek düzenlenmesini sağlamak değildir. Zira, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereğince çeke vade konulması kabul edilmemiş, hatta çekte vade belirtilmiş olsa bile konulmamış sayıldığına hükmedilmiştir. III- MÜKELLEFLERİN İNDİRİM KONUSU YAPABİLECEĞİ BAĞIŞ VE YARDIMLAR Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Diğer İndirimler” başlıklı 10. maddesinde, kurumlar vergisi mükelleflerinin yaptıkları bağışların hangilerinin indirim konusu olabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu madde ile düzenlenen diğer indirimler, esasen kazancın bulunması halinde beyanname üzerinden indirim konusu yapılan ve kazancın yetersiz olması nedeniyle de sonraki yıllara devredilemeyen indirimlerdir(2). 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde mezkûr maddeye ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Kurumlar vergisi mükelleflerinin hangi bağış ve yardımları indirim konusu yapabileceği aşağıda kısaca belirtilmiştir. www.ozdogrular.com - Kurum kazancının % 5’i ile sınırlı bağış ve yardımlar, - Eğitim ve sağlık tesislerine ilişkin bağış ve yardımlar, - Kültür ve turizm amaçlı bağış ve yardımlar, - Doğal afetlere ilişkin bağış ve yardımlar, - Türkiye Kızılay Derneği’ne yapılan bağış veya yardımlar, - Yükseköğretim kurumlarına yapılacak bağış ve yardımlar. Ayrıca, 6322 sayılı Kanun’un 35. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin (f) bendine eklenen ibare ile Türkiye Kızılay Cemiyeti ile birlikte Türkiye Yeşilay Cemiyeti’ne yapılan ayni ve nakdi bağışların da tamamı indirim konusu yapılabilecektir. IV- VADELİ ÇEK KEŞİDE EDİLMEK SURETİYLE YAPILAN İŞLEMLERDE MUHASEBE KAYITLARI 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin Muhasebenin Temel Kavramları başlıklı kısmında “dönemsellik” kavramı, işletmenin sürekliliği kavramı uyarınca sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanması bununla birlikte gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereği olduğu ifade edilmiştir. www.ozdogrular.com Yine mezkûr Tebliğ’de “özün önceliği” kavramı, işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında ve onlara ilişkin değerlendirmelerin yapılmasında biçimlerinden çok özlerinin esas alınması gereğini ifade ettiği ve genel olarak işlemlerin biçimleri ile özleri paralel olmakla birlikte bazı durumlarda farklılıkların ortaya çıkabileceği bu takdirde ise, özün biçime önceliği esasının geçerli olduğu ifade edilmiştir. www.ozdogrular.com 4 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde, alınan ya da verilen ileri tarihli çeklerin vergi uygulamasında normal çek olarak kabul edilirken, muhasebe sisteminde “özün önceliği kuralı” gereğince alacak ya da borç senedi olarak kabul edilmekte ve reeskonta tabi tutulması gerektiği ifade edilmiştir. Muhasebenin temel kavramlarından dönemsellik ilkesi uyarınca her dönemin faaliyet sonuçları önceki veyahut sonraki dönemlerden bağımsız olarak muhasebeleştirilir ve yine söz konusu ilke uyarınca gelir ve giderlerde tahakkuk esası geçerlidir. Tahakkuk esası, gelir ve giderlerin yapıldıkları anda gerçekleşmiş sayılması ve ilgili oldukları dönemin finansal tablolarında yer almasıdır. Ayrıca yine muhasebenin temel kavramlarından olan özün önceliği ilkesi uyarınca da özün biçimden önce geldiği ve kayıtların buna göre yapılması gerektiği ifade edilmiştir. www.ozdogrular.com Aşağıda çek keşide edilmek suretiyle yapılan işlemlerin muhasebesine ilişkin örnekler verilmiştir. Örnek-1: İletişim sektöründe faaliyet gösteren (A) işletmesi, yapılan okul inşaatı için 10.10.2011 tarihinde 5.000 TL değerinde bağış yapmıştır. Karşılığında makbuz alınmıştır. a) Yapılan bağış aynı gün tarihli çek keşide edilerek yapılmıştır. –––––––––––––10.10.2011–––––––––––– | 770- GENEL YÖNETİM GİD. | 5.000 | | 103- VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ | | 5.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | 103- VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ | 5.000 | | 102- BANKALAR | | 5.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | 900- KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİD. HS. | 5.000 | | 951- KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİD. ALACAKLI HS. | | 5.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | b) Yapılan bağış 3 ay vadeli çek keşide edilerek yapılmıştır. –––––––––––––10.10.2011–––––––––––– | 770- GENEL YÖNETİM GİD. | 5.000 | | 321- BORÇ SENETLERİ | | 5.000 | 321.03- Verilen Çek ve Ödeme Emirleri | –––––––––––––10.10.2011–––––––––––– | 900- KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİD. HS. | 5.000 | | 951- KANUNEN KABUL EDİLMEYEN GİD. ALACAKLI HS. | 5.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | | | | | | Örnek-2: Söz konusu (A) işletmesi, 25.10.2011 tarihinde 1.000 TL değerinde cep telefonu aksesuarı alımı yapmıştır. a) Aynı gün tarihli çek keşide etmiştir. ––––––––––––25.10.2011–––––––––––– | | 153- TİCARİ MALLAR | 1.000 | | | 191- İNDİRİLECEK KDV | 180 | | | 103-VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ | | 1.180 | | ––––––––––––25.10.2011–––––––––––– | | 103- VERİLEN ÇEK VE ÖDEME EMİRLERİ | 1.180 | | 102- BANKALAR | | 1.180 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | | | | | | | b) Satın alınan aksesuarların tamamı 23.11.2011 tarihinde 1.500 TL’ye satılmıştır. ––––––––––––23.11.2011–––––––––––– | 100- KASA | 1.770 | | 600- YURT İÇİ SATIŞLAR | | 1.500 | 391- HESAPLANAN KDV | | 270 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | 621- SATILAN TİC. MAL. MALİYETİ 1.000 | 153- TİCARİ MALLAR 1.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | Örnek-3: Söz konusu (A) işletmesi, 30.11.2011 tarihinde 5.000 TL değerinde cep telefonu aksesuarı alımı yapmıştır. a) 5 ay vadeli çek keşide edilmiştir. ––––––––––––30.11.2011–––––––––––– | 153- TİCARİ MALLAR | 5.000 | | 191- İNDİRİLECEK KDV | 900 | | 321- BORÇ SENETLERİ | | 5.900 | 321.03- Verilen Çek ve Öd. Emirleri | | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | b) Satın alınan aksesuarların 1.000 TL’lik kısmı 25.12.2011 tarihinde 1.500 TL’ye satılmıştır. ––––––––––––25.12.2011–––––––––––– | 100- KASA | 1.770 | | 600- YURT İÇİ SATIŞLAR | | 1.500 | 391- HESAPLANAN KDV | | 270 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | 621- SATILAN TİCARİ MALIN MALİYETİ | 1.000 | | 153- TİCARİ MALLAR | | 1.000 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | Özün önceliği ilkesi gereğince, vadeli çek muhasebe kayıtlarında borç senedi olarak kayıt edilmiştir. Yine dönemsellik ilkesi gereğince de bu döneme ait bir faaliyet olduğu için (vadeli çekin ödenme tarihi henüz gelmemiş olsa dahi) bu dönemin kayıtlarında gider olarak yer alacaktır. Bağışın muhasebe kayıtlarında kanunen kabul edilmeyen gider olarak gözükmesinin nedeni ise, söz konusu giderin ancak beyanname üzerinde indirim konusu yapılmak suretiyle indirilmesi gerektiğinden kaynaklanmaktadır. Ödenmemiş (vadesi henüz gelmediği için) olmasından kaynaklanmamaktadır. www.ozdogrular.com Sadece gider hesapları açısından değil gelir hesapları açısından da benzer bir durum söz konusudur. Şöyle ki, takvim yılına aşan vadeli mevduat hesaplarında da cari döneme ait faiz gelirleri tahsil edilmemiş olmasına rağmen muhasebe kayıtlarına intikal ettirilir ve vergi kanunları açısından da gelir elde edilmiş sayılır. Örnek-4: Kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren (T) işletmesi, 05.11.2011 tarihinde bankada bulunan 50.000 TL tutarındaki parasının, açtırdığı 3 aylık vadeli mevduat hesabına aktarılması talimatını vermiştir (Dönem sonu itibarıyla tahakkuk eden faiz 1.224 TL’dir). ––––––––––––31.12.2011–––––––––––– | 181- GELİR TAHAKKUKLARI | 1.224 | | 642- FAİZ GELİRLERİ | | 1.224 | –––––––––––––––––/–––––––––––––––– | Örnek kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince, her döneme ilişkin faaliyetler kendi dönemine ilişkin finansal tablolarda gösterilir. Gelirlerin tahsil edilmemesi veyahut giderlerin ödenmemiş olması söz konusu faaliyetlerin kendi dönemlerine ait muhasebe kayıtlarında ve finansal tablolarında yer almasına mani değildir. V- VADELİ ÇEKİN, VERGİ MEVZUATI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin “V-Yapılan Düzenlemenin Vergi Mevzuatı ile İlişkisi ve Yaptırımı” başlıklı kısmında, “Bu düzenleme kapsamında bulunan işletmeler, muhasebe sistemlerini bu Tebliğ ve Eki’nde öngörülen kurallara uygun olarak yürüteceklerdir. Ancak vergiye tabi kârın tespiti aşamasında vergi kanunlarında yer alan özel hükümleri göz önünde bulundurmak zorundadırlar. Diğer bir anlatımla, bu düzenlemede yer alan kavram ve ilkeler ile mali tabloların düzenlenmesi ve sunulmasına ilişkin esaslar çerçevesinde düzenlenecek mali tabloların tekliği değiştirilemez olup; işletmeler söz konusu mali tablolardan hareketle vergiye tabi safi kazancın tespitinde vergi mevzuatı uyarınca istenilen bilgileri sağlayacak şekilde gerekli düzenleme ve hesaplamaları yapacaklardır.” ifadelerine yer verilmiştir. Tebliğ’de belirtilen ifadelerden de anlaşılacağı üzere, vergi kanunları ile muhasebe sistemi uygulama tebliğlerinde farklılıklar olabileceği, mükellefin ise bu farklılıkları göz önünde bulundurması ve bu doğrultuda vergiye tabi kazancını tespit etmesi gerektiği ifade edilmiştir. Takvim yılını aşacak şekilde vadeli çek keşide etmek suretiyle yapılan bağışlarda bağışın cari dönem beyannamesinde mi yoksa izleyen dönem beyannamesinde mi indirim konusu yapılması gerektiği konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki, cari dönem beyannamesinde, ikincisi ise, izleyen dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması gerektiğini savunmuşlardır. Konu ile ilgili olarak Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilen Özelge aşağıya aynen iktibas edilmiştir. www.ozdogrular.com “İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin Haziran 2011 vadeli çek ile vakıf üniversitesine bağışta bulunduğu ve karşılığında bu üniversite tarafından 31.12.2010 tarihli bağış makbuzu düzenlendiği belirtilerek, Aralık 2010 döneminde gider kayıtlarına aldığınız söz konusu bağış tutarının 2010 veya 2011 yılı kurumlar vergisinden indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. ….. Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisi mükellefleri tarafından vakıf üniversitelerine yapılan bağış ve yardımlar kurum kazancından indirilebilecek olup 31.12.2017 tarihine kadar çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek üzere muhatap bankaya ibrazı ve tahsili mümkün olmadığından şirketiniz tarafından bir üniversiteye çekle yapılan bağış ve yardım, söz konusu çekin üzerinde yazılı tarih esas alınarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir. Ancak üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının ödenmiş olması halinde kurum kazancının tespitinde ödemenin gerçekleştiği tarihin esas alınacağı tabiidir.”(3) Gelir İdaresi, bağışın indirim konusu yapılma şartını ödenmesi koşuluna bağlamıştır. Dolayısıyla Gelir İdaresinin verdiği görüş -çek ibraz tarihinden önce ödenmediği takdirde ki genellikle ibraz tarihinde ödendiği için- ikinci görüşe uymaktadır. Bilanço usulüne göre defter tutan mükelleflerin ticari kazancının tespitinde iki ana ilke söz konusudur. Bunlardan ilki tahakkuk esası, ikincisi ise dönemsellik esasıdır. Tahakkuk esasında, kazancın tespitinde tahsil veya ödenme dikkate alınmaz. Bir gelir unsurunun doğması benzer bir şekilde bir gider unsurunun da doğması yeterli olup gelirin tahsil edilmiş giderin de ödenmiş olması şartı aranmaz. Tahakkuktan maksat ise, hasılat veya giderin mahiyet ve tutar olarak kesinleşmiş olmasıdır. Tahakkuk esasına göre belirlenen gelir ve giderlerin yalnızca cari döneme ait kısmı, aynı döneme ilişkin ticari kazancın hesabında gelir ya da gider olarak dikkate alınabilir. Zira bu durum, dönemsellik ilkesinin de bir gereğidir. www.ozdogrular.com Takvim yılını aşacak şekilde vadeli çek keşide etmek suretiyle yapılan bağışa ilişkin olarak da olması gereken, bağışın cari dönem beyannamesinde indirime konu edilmesidir. Şöyle ki, dönemsellik ilkesi, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini bununla birlikte hasılat, gelir ve kârların da aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılmasını gerekli kılar. Dolayısıyla, takvim yılını aşacak şekilde çek keşide etmek suretiyle bağış yaparak ödemede bulunan mükellef, söz konusu çekin ibraz günü gelmediği veyahut henüz ödenmediği için cari dönem beyannamesinde değil izleyen dönem(4) beyannamesinde indirimden yararlanması gerektiği tahakkuk ve dönemsellik esası gereğince doğru değildir. Ayrıca, konunun farklı bir pencereden değerlendirilmesinin yararlı olacağı kanaatini taşımaktayım. Şöyle ki, takvim yılını aşacak şekilde vadeli çek keşide etmek suretiyle yapılan bağışın cari dönemde veyahut izleyen dönemde indirim konusu yapılması mükellef lehine ya da aleyhine durumlar oluşturabilir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesi ile düzenlenen diğer indirimler, esasen kazancın bulunması halinde beyanname üzerinden indirim konusu yapılan ve kazancın yetersiz olması nedeniyle de sonraki yıllara devredilemeyen indirimlerdir. Bu yüzden, söz konusu durum mükellefin lehine ve aleyhine sonuçlar doğurabilmektedir. Konuyu iki örnekle daha anlaşılır kılabiliriz: · Mükellefin cari dönemde kazanç izleyen dönemde zarar beyan etmesi durumunda, söz konusu bağış cari dönem beyannamesinde indirim konusu yapılırsa, bağış cari dönem beyannamesinde gösterilecek ve mükellef indirim hakkından faydalanabilecektir. Ancak, söz konusu bağış cari dönem beyannamesinde değil de izleyen dönem beyannamesinde indirim konusu yapılırsa, izleyen dönemde mükellefin herhangi bir kazancı bulunmadığı için mükellef indirim hakkından faydalanamayacaktır. Bununla birlikte mükellef daha sonraki yıllarda kazanç beyan etse dahi, söz konusu bağışa ilişkin indirim hakkının sonraki yıllara devri mümkün olmadığından, indirim hakkından faydalanamayacaktır. Sonuç olarak, mükellefin cari dönemde kazanç izleyen dönemde zarar beyan etmesi durumunda, bağışın cari dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması mükellefin lehine bir durum oluştururken izleyen dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması mükellefin aleyhine bir durum oluşturmaktadır. · Mükellefin cari dönemde zarar izleyen dönemde kazanç beyan etmesi durumunda, söz konusu bağış cari dönem beyannamesinde indirim konusu yapılırsa, mükellefin cari dönemde herhangi bir kazancı bulunmadığı için, mükellef indirim hakkından faydalanamayacaktır. Bununla birlikte, söz konusu bağışa ilişkin indirim hakkının sonraki yıllara devri mümkün olmadığından, mükellef izleyen yılda kazancı bulunmasına rağmen indirim hakkından faydalanamayacaktır. Ancak, söz konusu bağış cari dönemde değil de izleyen dönemde indirim konusu yapılırsa, izleyen dönemde mükellef kazanç beyan ettiği için, bağış izleyen dönem beyannamesinde gösterilebilecek ve mükellef izleyen dönemde indirim hakkından faydalanabilecektir. Sonuç olarak, mükellefin cari dönemde zarar izleyen dönemde kazanç beyan etmesi durumunda, bağışın cari dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması mükellefin aleyhine bir durum oluştururken izleyen dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması mükellefin lehine bir durum oluşturmaktadır. Dolayısıyla verilen örneklerden de anlaşılacağı üzere, vadeli çek keşide etmek suretiyle yapılan bağış hangi dönemde gider yazılırsa mükellefin lehine ya da aleyhine sonuç doğuracağı, cari ve izleyen dönemlerdeki faaliyet sonuçlarına bağlı olarak değişkenlik gösterecektir. Sonuç olarak, bağışın cari dönem veyahut izleyen dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması, mükellefin mutlak surette lehine veya aleyhine bir durum oluşturmamaktadır. www.ozdogrular.com VI- SONUÇ Borcun ileri bir tarihte ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, olması gereken borçlu tarafından alacaklıya bono yahut poliçe verilmesidir. Ancak, Türkiye uygulamasında, alacaklıya çoğunlukla bono ya da poliçe yerine vadeli çek verilmekte veya ileri tarihli çek keşide edilmektedir. Çekin üzerinde yazılı tarihten önce ödenmek için muhatap bankaya ibrazının kanun hükmü ile geçersiz olması, çeke vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesini sağlamak olmayıp, ibraz tarihine kadar olan zaman zarfında, çeklerin kullanılmasıyla ilgili olarak ticari hayatta karşılaşılan sorunları ve bu sebeple yaşanan mağduriyetleri gidermek amaçlıdır. Yapılan düzenleme ile ileri tarihli çek keşidesinin yasal olarak mümkün kılınmış olması, çekin “çek” olma niteliğine halel getirmemekte ve çekin bir kredi aracı değil, yine ödeme aracı olma niteliğini korumaktadır. Zaten, uygulamada da çekler ibraz tarihine kadar olan süreçte piyasa ekonomisinde sürekli el değiştirerek yaygın bir şekilde nakit yerine kullanılmakta ve ödeme aracı olma niteliğini korumakta ve sonuç olarak, çeke vade konulmasının, çekin ibraz tarihinin üzerinde yazılı olan tarihe kadar engellenmesinin ya da çekin henüz ödenme süresinin gelmemesinin veya mükellef tarafından henüz ödenmemiş olmasının, yapılan bağışın hangi dönemde indirim konusu yapılması gerektiğine ilişkin, herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Muhasebenin dönemsellik ilkesi ve tahakkuk esası gereğince, cari döneme ilişkin gelir, hasılat ve kârlar cari döneme ait maliyet ve giderlerle birlikte muhasebeleştirilir. Gelirin tahsil edilmiş veyahut giderin ödenmemiş olması cari dönemin finansal tablolarında yer almasına mani değildir. Dolayısıyla, takvim yılını aşacak şekilde çek keşide edilerek yapılan bağışlar, hangi dönemde gerçekleşti yani tahakkuk etti ise ilgili dönem muhasebe kayıtlarında ve söz konusu dönem beyannamesinde indirim konusu yapılması gerekir. Tarık SELCİK* Yaklaşım * Vergi Müfettişi (E. Maliye Müfettişi) (1) 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na atıf yapılmıştır. 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 795. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktadır. (2) Ar-Ge indirimi hariç. (3) GİB’nın, 21.06.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-611 sayılı Özelgesi. (4) İbraz edilip ödendiği tarih olarak ifade edilmiştir. ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |