Türkiye'nin Çin'i Güneydoğu olsun |
18 Şubat 2008 | |||
Sektördeki bulanık görüntüyü netleştirmek, sorunları somut bir şekilde ortaya koymak, çözüm önerilerini tartışmak ve tekstile yeni bir nefes olabilmek için özel bir dosya hazırladık. Türkiye'nin önde gelen tekstilcileri ve işadamları ile görüştük, sorunlarını dinledik, yapılabilecekleri tartıştık... Ve ortaya net bir fotoğraf çıktı... Sorunları ortak teşhis eden tekstilciler, genelde çözüm önerilerinde de birleşiyor. Ortaya çıkan en somut öneri ise tekstile bölgesel teşvik sağlanması. Hatta bu öneriyi sloganlaştırıp, hazırladığımız tekstil dosyasına isim olarak veriyoruz: "Türkiye'nin Çin'i Güneydoğu olsun..." 104 YILLIK TEKSTİLCİ... KONUKOĞLU AİLESİ... Türkiye'de tekstil sektörü denilince ilk akla gelen isimlerden biri Sanko Holding'in patronu Abdülkadir Konukoğlu. Tam 104 yıldır tekstille uğraşan ailenin bir ferdi olarak sektörle ilgili çok çarpıcı tespitleri, çözüm önerileri, öngörüleri var. Konukoğlu üzerine basa basa 'dolar çok düşük' diyor. Türkiye'nin ithalat bombardımanı altında olduğunu söyleyen Konukoğlu, kendi müdürlerinin bile bu konuda kavga ettiğini belirtiyor. 'Gelin tekstili Güneydoğu'ya' taşıyalım diyen Konukoğlu'na göre Türkiye'nin Çin'i o bölgede yaratabiliriz. Tekstilin geleceği konusunda önemli şeyler söylüyor. Bazıları için gelecek fazla umut vermiyor, ama bazıları aradan sıyrılmayı başarabilecek. Peki ya istihdam? Bu konuda ve başka hususlarda da söyleyeceği önemli şeyler var... İşte çarpıcı bir Abdülkadir Konukoğlu röportajı... EN BÜYÜK DERT DOLAR Sizce tekstil sektörünün en büyük problemi nedir? - En temel problemimiz döviz kuru. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinden dolayı ihracatta zorlanıyoruz. Bir taraftan yan girdi fiyatları artıyor, buna karşılık dolar düşünce büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Özellikle iplik ve dokuma bölümlerinde fiyat tutmaz hale geldi. Şu anda Türk tekstili ithalat bombardımanı altında. Hindistan'dan, Pakistan'dan Uzakdoğu'dan Özbekistan'dan çok ucuza mal geliyor. Sektörde özellikle tedarikçi firmalar zor duruma düştü. Bu durum ister istemez ihracatı da etkiliyor. Türk tekstili biraz desteklenseydi şimdi 106 milyar dolar olan ihracat 120 milyar dolar olurdu. SORUN BELLİ, ÇÖZÜM NEDİR? Konukoğlu' na göre en büyük sorun belli. Düşük kur ve artan girdi maliyetleri. Peki bu işin çözümü nedir? "Girdi fiyatlarının hükümet tarafından desteklenmesi lazım. Tekstilcilerde 'Mısır'a gideyim, Çin'e gideyim, Özbekistan'a gideyim' gibi düşünceler var. Bizim Güneydoğu Anadolu bölgesi, işte sana Çin. Başka yere gitmeye gerek yok. Ama belirli tedbirlerin de alınması lazım. Hükümet diyecek ki gitmek isteyenlere, 'Gel kardeşim, kur oraya tesisini, ben sana montajda yardımcı olacağım, bina yatırımında teşvik vereceğim, senden 10 yıl vergi almayacağım, enerji paranın bir kısmını almayacağım'... Asgari ücrette de orası ile İstanbul'u bir tutmamak lazım. Güneydoğu'da da 500 YTL'ye insan çalışıyor İstanbul'da da. Bu dengede zayıflık var. İstanbul'da adam işe gidebilmek için 2-3 dolmuş değiştiriyor. Burada 500 YTL'ye geçinemezsin ama orada 400 YTL'ye rahatlıkla geçinebilirsin." ADAMLARA KALİTELİ MALI ÖĞRETTİK Türkiye'nin özellikle Asya ülkelerine göre en büyük avantajlarından biri nedir? Kaliteli üretim... Ne yani, Çin ve Hindistan gibi ülkeler bizden kalitesiz mal mı üretiyor? Cevabı Konukoğlu veriyor... "Hindistan'dan mal alarak onlara iş öğretiyoruz. İşi insana müşteri öğretir. Biz şu anda bunları düzelte düzelte kaliteli mal yapmaya alıştırıyoruz. Bence alıştırmamak lazım. Artık onlar da kaliteli mal yapıyorlar. Bundan 4 sene önce biz bunu söylediğimizde kimse dikkate almadı ama adamlar dört yıldan bu yana son derece kaliteli mal üretiyor. KENDİ ÇİN'İMİZİ GÜNEYDOĞU'DA YARATALIM Konukoğlu, tekstilde çözümün üretimi Güneydoğu'ya kaydırmaktan geçtiğini üzerine basa basa söylüyor. Bu sayede hem yurtdışına gidenler içeride kalacak hem de Türkiye kendi sınırları içerisinde kendi Çin'ini yaratacak... "Güneydoğu için yaratılacak farklılıklarla şu anda Mısır'a veya başka yere giden işverenlerin Türkiye'de kalacağı kanaatindeyim. Güneydoğu Anadolu'ya verilecek bu teşviklerle tahmin ediyorum biz Türkiye'de kendi Çin'imizi yaratırız. İşçilik daha ucuz, yurtdışına göre verimlilik yüksek... Böylelikle Türk tekstilini biraz kurtarırız gibime geliyor." MAKİNALARI SÖKER GÖTÜRÜRÜM —Peki, siz bölgeye yatırım yapacak mısınız? "Bizim şu anda Güneydoğu'ya bir yatırım planımız yok. Ama bölgesel teşvik çıkarsa İstanbul'daki tesisleri söküp taşımayı düşünürüm... Tekstil bölgesel teşviklerle kurtarılabilir. Aksi takdirde sektör yavaş yavaş geriye doğru gidiyor. Ancak çok iyi ve kaliteli mal üretenler, marka yaratanlar ve büyük firmalar ayakta kalacak. Sadece iplik yapmakla sadece dokuma yapmakla bu işler yürümüyor maalesef..." YURTDIŞINA YATIRIM YAPACAK MISINIZ? Bu soruyu da sorduk elbette Konukoğlu'na... Görüntü net: Konukoğlu'nun içi burada yarattığı değerleri yurtdışına taşımaya elvermiyor. Dışarıda üretim yapmak Abdülkadir Bey'in içine sinmiyor. BALIK VERMEK Mİ BALIK TUTMAK MI Konukoğlu bu reçetenin arkasında. Sadece o değil aslında, birçok tekstilci sektörün Doğu'ya taşınması konusunda benzer düşünüyor. Artık top hükümette... "Ben raporumu verdim hükümete. Güneydoğu'ya neler yapılabileceğini sunduk.. Dediklerimizin olmaması için bir neden yok. Güneydoğu'da binlerce insan boş. Biz buradan elektirik parası alabiliyor muyuz? Yok... Vergi geliyor mu? Yok... Biz madem buralarda habire para harcıyoruz, oradaki insanlara yardım ediyoruz, peki bunlara balık tutmayı öğretirsek daha iyi değil mi... Oralara iş sahası açarsak, genel olarak yatırımlar giderse bu teşviklerle beraber genişletilirse kötü mü olur? Orada işsizlik önlenirse göç de önlenecek. Yoksa ne kadar altyapı yaparsanız yapın yetmeyecek... Tekstil bir an önce kaydırmalı. Teşvikler verilmeli, enerji maliyetleri düşürülmeli... İşveren olarak düşünün, İstanbul daha rahat Güneydoğu'ya gitmek ise zor. Ama bir teşvik verilirse... Meşhur bir laf var: 'Deveyi hendekten atlatan bir tutam ottur' diye... Yani sen orada belirli teşvikleri verirsen insanları çekersin..." HAVUZDAKİ SUYU ÇEKİYORUZ "Birincisi çok kaliteli, mal üretmek ve hızlı teslim. Şu anda biz bunu yapabiliyoruz. İkincisi girdi maliyetlerinin düşmesi. Enerji, akaryakıt ve vergilerin bir noktaya gelmesi lazım. Üçüncüsü de yerli malı haftası... Bugün bakın Kore'ye, ithal mal bulmak çok zor. Pahalı bile olsa kendi mallarını kullanıyorlar. O zaman ne oluyor, kendi havuzunun içerisinde dönüyorsun. İthalat yaptğımızda, evet daha ucuza alıyoruz doğrudur, ama devamlı ithalatla havuzdaki suyu azaltıyorsunuz. Bunun da kimseye bir faydası yok. KARAMSAR DEĞİLİM AMA... Dedesinin dedesi bile tekstilci olan ve 1904 yılında sektöre adım atan ailenin bugünkü temsilcisi Konukoğlu'na kritik bir soru soruyoruz. Tekstilin geleceği ile ilgili karamsar mısınız? "Benim tekstilin geleceği ile ilgili karamsarlığım yok. Tekstil ölüye de lazım diriye de. Siz hiç çıplak yatan bir adam gördünüz mü? Hem doğumda hem ölümde bile insanlar birşeylere sarılır. Tekstil bitmez. Sadece kaliteli mal üretemeyenler, belirli markalara ulaşamayanlar ve yatırımlarının hesabını iyi yapamayanlar aşağı doğru gider... İSTİHDAM NE OLACAK? Tekstil sektörünün en önemli özelliği emek yoğun bir sektör olması, yani istihdam dostu olması. Bugün Türkiye'de milyonlarca kişi ekmeğini tekstil atölyelerinden, konfeksiyonlardan, ufak tezgahlardan veya dev entegre tesislerden kazanıyor. Bu arada kötü bir haber, özellikle son üç ayda birçok atölye kapısına kilit vurdu veya kapasitesini düşürdü. Ya böyle devam ederse... "Bazı arkadaşlar diyorlar ki tekstilin bir bölümü kapansa ne olacak. Doğru, bişey olmaz ama tekstilin istihdam ettiği işçiye evvela iş bulmak lazım. Hiçbir sektör tekstil kadar istihdam yaratamaz. Biraz otomotiv yan sanayi, bir de emek yoğun olan tekstil. Evvela biz belirli noktalara gelmeliyiz ki teksili bırakalım. Tekstil sadece konfeksiyon yapmak değil. Bunun arkasında çiftçi var, pamuk var. Bunlar hep birbirini destekleyen konular. Bence Türkiye'de önce yeni bir sektör bulunacak, işi olmayanlar bu sektöre yerleştirilecek ki tekstili kapatalım. Herkesin şunu bilmesinde yarar var: Tekstil işsizliği önleyen bir sektör ve bunu desteklemek lazım. DİKKAT! GEÇ KALIYORSUNUZ... Tekstil sektörünün ülke için önemi herkesin malumu. Yarattığı istihdamın yanında Türkiye'ye çok büyük bir ihracat geliri sağlıyor, ticari çarkların dönmesine yardımcı oluyor. Konukoğlu'na sorduk: Bu kadar önemli bir sektöre Ankara nasıl bakıyor? KURLAR NE OLUR? Tekstilin en büyük sıkıntılarından birinin düşük dolar olduğunu söyleyen Konukoğu'na kurun bundan sonra nereye gidebileceğini sorduk. Aslında bu sorunun kesin bir yanıtı olmadığını da biliyorduk. Konukoğlu da bizim gibi düşünüyor... "Kuru bilmek çok zor. Kime söylesen hiç doğru düzgün cevap alamıyorsun. En azından enflasyon kadar yükselse yine yeter. Ama o kadar da yükselmiyor. Maşallah bizim para dolardan da eurodan da kuvvetli oldu. Allah ıslah etsin diyelim... Sanko için artık tekstil bitiyor mu? Sanko Holding denilince bir zamanlar akıllara sadece tekstil gelirdi. Çok zaman da olmadı aslında, daha 10 yıl önce grubun bütün cirosunu tekstil karşılıyordu. Peki şimdi durum nedir? "Biz 1997'de görmüştük tekstilin gidişatını. Bu nedenle 97'den sonra sektör değiştirdik. Yüzde 99'umuz tekstil iken şimdi yüzde 45'e indi. "Amiral gemisi hala tekstil. Sanko dediğiniz zaman yine akla ilk olarak tekstil gelecek. Tekstil hep bir numara olacak bizim için, çünkü 1904'ten beri bu sektördeyiz. Kapasite olarak bir numarayı bırakmayacağız. Ama diğer sektörler de arkadan gelecek." Hangi sektörler mesela? "Şu anda ağırlıklı olarak enerjiye yatırmız var. 2 milyar dolarlık yatırım söz konusu. Ayrıca makina sanayi ve iş makinaları yatırımı... Airfell olarak da soğutucu, klima, radyatör, kombi, merkezi ısıtma sistemleri yatırımları ve ambalaja yatırımlar var." SANKO MÜDÜRLERİNİN İPLİK KAVGASI Konuşmasında ithalat bombardımanına sık sık vurgu yapan Konukoğlu, ithal ipliğin kendi fabrikalarının müdürlerini bile karşı karşıya getirdiğini anlattı: "Bizim dokuma bölümündeki arkadaşlar, iplik bölümündekilere diyorlar ki, 'kardeşim senin fiyatın yüksek ben gidip ithal iplik edeceğim. Çünkü benim maliyetim senin yüzünden yükseliyor. Yurtdışna göre senin ipliğin daha pahalı. Ben bunu ithal edersem fiyat tuturabilyorum, aksi halde tutmuyor.' Müdürlerin birbirleriyle böyle kavgaları var. Halen yerli iplik kullanmaya devam ediyoruz ama nereye kadar? Bir yere kadar dayanacağız, dayanamadığımız yerde de ithalata gireceğiz.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/8241781.asp?gid=229&sz=95151
|