İthalatta gözetim uygulaması kapsamında ödenen KDV’nin iade sorunu. |
24 Ocak 2013 | |
10.05.2004 tarih ve 2004/7304 sayılı İthalatta Gözetim Uygulaması Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı ile malın ithalatında kaydedilecek gelişmelerin yakından izlenmesi amacıyla o malın ithalatında gözetim uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Söz konusu Karar ile getirilen gözetim önlemlerinin amacı, bir malın aynı veya doğrudan rakip mallar üreten yerli üreticiler üzerinde, zarar tehdidi yaratan miktar ve/veya şartlarda ithal edilmesi halinde, söz konusu malın ithalatının, ithalattaki gelişmelerin gözlemlenmesidir. Bu doğrultuda Dış Ticaret Müsteşarlığınca; Gümrük Kanunu’nun (Kanun) 23. maddesinde tanımlanan “Eşyanın Gümrük Kıymeti” düzenlemesine bağlı olarak bir malın aynı veya doğrudan rakip malları üreten yerli üreticiler üzerinde zarar tehdidi yaratan miktar ve/veya şartlarda ithal edilmesi halinde söz konusu malın ithalatının ve ithalattaki gelişmelerin gözlemlenmesi amacıyla “İthalatta Gözetim Uygulamalarına İlişkin Tebliğ”ler yayımlanmıştır. Mezkur tebliğler uyarınca getirilen ithalatta gözetim uygulamaları ile Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yerli üreticilerin talebi üzerine veya re'sen belirli bir malın ithalatının, o malın yerli üreticileri ve ülke ekonomisi üzerinde olumsuz sonuçlar yaratıp yaratmadığının tespit edilmesi amacıyla incelenmesi ve bu durumun “gözetim belgesi” ile izlenmesi hedeflenmektedir. Buna karşın uygulamada gümrük idarelerinin, gözetim tebliğlerinde yer alan ve gözetim uygulamasına esas alınan kıymetlerin, Kanun’da tanımlanan Eşyanın Gümrük Kıymeti konusu ile birlikte değerlendirdiği görülmekte ve bu doğrultuda yükümlülere gümrük vergisi ile KDV yönünden ek mükellefiyetler çıkarılmaktadır. Bu doğrultuda, yükümlüler nezdinde ithal edilen eşyada özellikle KDV yönünden hukuki ve mali anlamda pürüzler ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere Gümrük Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca ithal eşyasının gümrük bedeli satış bedeli olarak belirlenmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 21. maddesinde ise, ithalatta verginin matrahının, ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri, ithalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar, gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin toplamı olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda, KDV Kanunu’nun yukarıda yer verilen 21. maddesi uyarınca KDV’nin matrahını ithal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti oluşturduğundan ithalatta gözetim uygulamasına istinaden yapılan ek kıymet beyanı doğrudan KDV matrahını da artırmaktadır. Uygulamada, yükümlüler ilgili mevzuata uygun olarak ithal edilen eşyanın kıymeti ile eşyaya ilişkin tebliğde belirtilen kıymet arasındaki fark ek beyan ile beyan etmekte; bu ek beyan yükümlülerce, BİLGE programında “Yurt Dışı Giderler” olarak gösterilmektedir. Bu uygulama ithal edilen eşyanın maliyeti ile beyan edilmek durumunda kalınan KDV matrahının farklı olmasına ve KDV beyannamesi ile stok hesaplarında farklılık doğmasına sebebiyet vermekte mükellefleri birçok sorunla karşı karşıya bırakmaktadır. Zira gerçek olmayan bir değer üzerinden hesaplanarak gümrükte ödenen KDV’nin indirim mekanizması yolu ile telafi edilmesi her zaman mümkün olamamaktadır. Bu kapsamda, mevcut piyasa şartlarında ithalatta ödenen KDV’nin büyük bir kısmı mükellef üzerinde kalarak, devreden KDV yükünün sürekli artmasına sebebiyet vermektedir. Bilindiği üzere, KDV’de indirim ve iade müessesesi genel olarak KDV Kanunu’nun 29 ve 32. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelerde iade hakkı doğuran işlemlerle ilgili yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen vergilerin iadesi ile ilgili düzenlemelere de yer verilmiştir. Mevzuatımızda, ithalatta gözetim hükümleri çerçevesinde ödenen ancak indirim yoluyla giderilemeyen ve Kanun 29 ve 32. maddelerinde sayılan iade hakkı doğuran bir işlemle de ilgili olmayan KDV tutarının iadesine yönelik bir düzenleme bulunmadığından gümrükte ödenen bu KDV’nin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılması, bu yolla telafi edilememesi halinde ise sonraki dönemlere devredilmesi gerekmektedir. Nitekim, Maliye Bakanlığı 14.08.2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.01.16.02-2011 sayılı muktezası ile görüşünü bu yönde beyan etmiştir. Öte yandan, eşyanın ithal edilen değeri ile ithalatta gözetim kapsamında belirlenen değeri arasında oluşan tutara isabet eden KDV’nin gider olarak dikkate alınması yahut maliyet hesaplarına kaydedilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Bu durum ise ithalatta gözetime tabi malların ithalini yapan mükellefler için devreden KDV tutarının bir çığ gibi büyümesi ve bu KDV’nin hiçbir şekilde eritilememesine yol açmaktadır. E&Y ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|