Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Hizmet Akdinin Feshi Nedeniyle İşçiye Yapılan Ödemelerin İş Davalarındaki Önemi PDF Yazdır e-Posta
08 Şubat 2013
Image

I- GİRİŞ

İşçilik alacakları olarak tabir edilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, genel tatil ücreti, yıllık izin, hafta tatili alacağı, kötüniyet tazminatı vs. alacaklar şüphesiz ki işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlık noktalarının başında gelmekte ve bu durum da yargıyı çokça meşgul etmektedir. İşçilik alacaklarının hesaplanması, bu tür alacaklara uygulanması gereken faiz ve zamanaşımı süreleri ile ödenmesi konuları da konunun uzmanlarınca bile zaman zaman karıştırılmakta ve çalışma barışını bozmaktadır. Ayrıca bu durum yargının yükünün daha da artmasına sebep olmaktadır.

Uygulamada kafa karışıklıklarına sebep olan konulardan biri de işveren tarafından yapılan kısmi ödemenin işçilik alacaklarından ne şekilde ve hangi sırayla mahsup edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Yazımızda bu konunun esasları Yargıtay kararları ışığında açıklanmaya çalışılacaktır. www.ozdogrular.com

II- KISMİ ÖDEMENİN İŞÇİLİK ALACAKLARINDAN MAHSUBU

Kısmi ödemenin işçilik alacaklarından ne şekilde mahsubu noktasındaki uyuşmazlığın normatif dayanağı Borçlar Kanunu’nun 84-86. maddeleridir. Borçlar Kanunu’nun 84. maddesinde “Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir” kuralına yer verilmiş; 85. maddesinde “birden fazla borçlan bulunan borçlu, borçlan ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir. Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vuku bulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irade ettiği borca mahsup edilmiş olur” hükmü öngörülmüş; 86. maddede ise “kanunen muteber bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda bir güne mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. Takibat vaki olmamış ise tediye, vadesi iptida hulul etmiş olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulul etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur. Hiç bir borcun vadesi hulul etmemiş ise alacaklı için en az teminatı haiz olan borca mahsup edilir” kuralı düzenlenmiştir. www.ozdogrular.com

Borçlar Kanunu’nun yukarıda belirtilen hükümleri öncelikle muacceliyet ve temerrüt kavramlarının açıklanmasını gerektirmektedir.

Muacceliyet; alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisidir. Borç muaccel olmadan borçlu temerrüdü söz konusu olmaz.

Temerrüt; en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir ve kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer (BK md. 101/1). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa günün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (BK. md. 101/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (BK. md. 107/1) hallerde, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur. Buna göre tek bir borç ilişkisinin söz konusu olduğu durumda borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir. Borçlu, faiz ve masrafları ödemede temerrüde düşmüşse yaptığı kısmi ödeme öncelikle gecikmiş faiz ve masraf borçlarına mahsup edilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ilamında(1) da vurgulandığı üzere, BK’nın 84. maddesi gereğince ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Gecikme ve alacaklının iradesini açıklaması halinde, ödenen kısmın öncelikle faizden düşülmesi gerekir, icra takibi, ödemeye ihtirazi kayıt konulması irade açıklamasıdır. www.ozdogrular.com

Birden fazla borcu bulunan borçlu, yaptığı ödeme ifa zamanında beyan ettiği borca mahsup edilir. Borçlu, ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir.

Birden fazla para borcunun olduğu borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu BK’nın 86. maddesine göre çözümlenmelidir. Buna göre kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır. www.ozdogrular.com

İş sözleşmesinden doğan para borçlarının kısmi ifasında mahsubun ne şekilde yapılacağı ile ilgili İş Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunmadığından Borçlar Kanunu’nun yukarıda belirtilen genel hükümleri kapsamında sorun çözümlenmektedir, işçinin işverenden bir alacağının, örneğin sadece kıdem tazminatı alacağının bulunduğu durumda kısmi ödeme nedeniyle mahsup işlemi BK’nın 84. maddesi çerçevesinde yapılacaktır. Yargıtay uygulamasına göre temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.

Borcun taksitle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma aksi öngörülmemişse, kural olarak, işçinin faiz talebinden vazgeçtiğini kapsar. Ancak, bu sonuç işverenin taksit anlaşmasına uygun hareket etmesine bağlıdır. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğacaktır. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekecektir. Kuşkusuz taksit sözleşmesinin işçinin serbest iradesi ile meydana gelmiş olması gerekir.

İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması durumunda, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise mahsup işlemi BK md. 86 çerçevesinde yapılacaktır. İş Kanunu’nda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür. www.ozdogrular.com

4857 sayılı İş Kanunu’na göre ücret en geç ayda bir ödenir (md. 32/5). İş Hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanunu’nun 14. maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.

1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.

Örnek-1: Yargıtay Kararı’na(2) konu olan bir olayda; Davalı işveren tarafından davadan önce mahkemece tevdi mahalli tayin edilerek işçi adına belirlenen banka hesabına kıdem ve ihbar tazminatı adı altında bir miktar ödeme yapılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödemenin hangi tazminata yapıldığı belli olmamakla hesaplanan her iki tazminattan eşit olarak mahsubu ile yapılarak bakiye tazminatlar hesaplanmıştır. Ancak davacı vekili, yapılan ödemenin öncelikle faize sayılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir. Sonuç olarak Yargıtay davadan önce ödenen tutarın yukarıdaki esaslar dahilinde ve davacının talebi doğrultusunda öncelikle faize sayılması gerektiğini ve bakiye haklar belirlenerek sonucuna göre karar verilmesine hükmetmiştir.

Örnek-2: Yargıtay Kararı’na(3) konu olan bir başka olayda; 5.000 TL ihbar tazminatı, 7.500 TL kıdem tazminatı, 2.500 TL ücret, 2.000 TL fazla mesai ve 500 TL yıllık izin ücreti alacağı olmak üzere takibe konu yapılmamış toplam 17.500 TL alacağı olan bir işçiye işveren tarafından yapılacak 15.000 TL lik bir kısmi ödeme, öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihlerinin aynı olması durumunda temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir.

Buna göre; 2.500 + 2.000 + 7.500 = 12.000 TL sırasıyla ücret, fazla mesai ve kıdem tazminatına mahsup edilecektir. Kalan (15.000 – 12.000) 3.000 TL’ lik ödemenin ihbar ve izin ücreti borcuna mahsubu anılan borçların muacceliyet ve temerrüt tarihlerinin aynı olması nedeni ile miktarları ile orantılı olarak yapılacaktır. Kalan toplam borç 5.500 TL olup, ihbar tazminatının bu miktara oranı 5.000/5.500 = 10/11, izin ücretinin oranı 500/5,500 = 1/11 olmakla, 3.000 x 10/11 = 2.727 TL ihbar tazminatına, 3.000 x 1/11 = 273 TL izin alacağına mahsup edilecektir. Böylece işverenin 2,273 TL ihbar tazminatı, 227 TL izin ücreti olmak üzere toplam 2.500 TL borcu kalmıştır. www.ozdogrular.com

III- SONUÇ

4857 sayılı İş Kanunu’na göre ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.

Bu bakımdan İş Hukuku uyuşmazlıklarında işveren tarafından yapılan kısmi ödemeler öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihlerinin aynı olması durumunda temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir.

Murat ÜNLÜ*
Yaklaşım

*           Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişi

(1)        Yrg. HGK’nın, 27.09.2000 tarih ve E. 2000/12-1148, K. 2000/1193 sayılı İlamı.

(2)        Yrg. 9. HD.’nin, 02.01.2010 tarih ve E. 2010/1845, K. 2010/1808 sayılı Kararı.

(3)        Yrg. 9. HD.’nin, 05.11.2009 tarih ve E. 2008/8261, K. 2009/30509 sayılı Kararı.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.