Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Örtülü Sermaye ve KDV PDF Yazdır e-Posta
22 Şubat 2013
Image

I-GİRİŞ

Vergi kanunlarımızda daha önce çeşitli şekillerde yer almış olan örtülü sermaye müessesesi, uluslararası gelişmeler ve genel kabul görmüş uygulamalara paralel olarak 5520 sayılı KVK’nın 12. maddesiyle yeniden düzenlenmiştir.

Düzenlemeye göre kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

Bu düzenlemeyle, gerçekte sermaye olarak konması gereken borçlar örtülü sermaye olarak kabul edilmiş ve ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkı ve benzeri giderler kâr dağıtımı kabul edilerek kurumlar vergisi matrahından indirimi önlenmiştir. Yapılan düzenleme ile gerçekte sermaye niteliğinde olan fakat borç olarak görülen işlemler için gider yaratılması ve kurum matrahından indirimi önlenmek istenmiştir.[1]

Örtülü sermaye uygulamasında borç/öz sermaye oranı, ortak, ortakla ilişkili kişi ve öz sermaye tanımlarına açıklık getirilip objektif kıstaslar konulmuş olmasına rağmen konunun halen müphem olan yönleri bulunmaktadır. Bunlardan biri örtülü sermaye-katma değer vergisi ilişkisidir. www.ozdogrular.com

II- ÖRTÜLÜ SERMAYE VE KDV

Şirketlerin finansman ihtiyaçlarının sermaye yerine ortaklar ve ortaklarla ilişkili kişiler tarafından sağlanan borçlarla karşılanması örtülü sermaye olarak tanımlanmaktadır. Bir şirketin ortaklarından sağlayacağı mali kaynaklar iki türlüdür. Bunlar, ortakların şirkete yatırdıkları sermaye ve ortakların şirkete verdikleri borçlardır. Ortakların bu kaynaklar karşılığında şirketten sağladıkları menfaatler de yatırılan sermaye için kâr payı ve verilen borçlar için ise faiz geliridir. Şirkete sermaye olarak konulabilecek bir tutarın borç olarak verilmesinin çeşitli nedenleri olabilmektedir: Sermayenin düzenli bir gelir getirme garantisi yok iken, verilen borç dolayısıyla düzenli olarak faiz alınarak bu riskten kaçınılmış olacaktır. Borç ilişkisinde ortaklar, şirketin kâr veya zararda olup olmadığına bakmaksızın faiz elde etmekte, verdikleri borçları geri alabilmektedir. Şirketin sorumlulukları ile borç arasında hiçbir ilişki kurulmamaktadır. İflas durumunda, sermayenin tamamının geri alınamaması veya yatırılandan daha az tutarda geri alınması olasılık dahilinde iken, borç verme yolu ile bu riskten de kaçınılmış olunmaktadır. Şirket açısından, dağıtılan kâr payları gider olarak indirilememekte, buna karşılık ödenen faizler indirilebilmektedir. Vergi matrahının belirlenmesinde, temettülerin aksine faizlerin indirilebilir gider olması, ortakların şirkete yapacakları mali kaynak aktarımını borç ilişkisine dayandırarak kârı, faiz olarak şirket bünyesinden transferini sağlamaktadırlar. Mükelleflerin örtülü sermaye yoluna gitmelerinin tek sebebi vergi değildir. Fonların rahat bir şekilde hareket etmelerini sağlayabilmek için sermaye yerine borç gibi verilmeleri tercih edilebilmektedir. Sermaye olarak konulan tutarın acil bir ihtiyaç halinde geri çekilmesi, kısa vadeli borç olarak verilen fonlara göre daha fazla zaman alabilecek ve formaliteleri daha fazla olabilecektir. Dolayısıyla fonların sermaye olarak bağlanması yerine borç olarak verilmesi tercih edilebilecektir.[2] www.ozdogrular.com

KVK’ nın 12. maddesinin birinci fıkrasına göre kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

Madde kapsamında işletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;

- Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,

- İşletmede kullanılması,

- Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması

gerekmektedir.

Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılır. Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde, taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu kadar ki, bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şarttır. www.ozdogrular.com

Bilindiği üzere Katma Değer Vergisi Kanunu temel olarak Türkiye’de yapılan mal teslimi ve hizmet ifalarının vergilendirilmesini düzenlemektedir. Bunu, üretim sürecinin ilk aşamasından, mal ve hizmetlerin nihai tüketiciye ulaştığı son aşamaya kadar, her aşamada yaratılan katma değeri vergilendirerek yerine getirmektedir.

Kanunu’nun birinci maddesinde KDV’ye tabi tutulması öngörülen işlemler belirtilmiş olup, bu işlemler arasında iştirak kazançları veya kâr payları yer almamaktadır. Bir başka anlatımla kâr payları KDV’ye tabi değildir.[3]

 “Finansman hizmeti” sayılması nedeniyle borcu veren tarafından fatura kesilip faturada KDV gösterildikten sonra borçlanmanın örtülü sermaye olduğunun tespit edildiği durumlarda, KDV’nin borç veren firmaya iadesi ve ayrıca borç alan firma tarafından indirim konusu yapılan KDV’ye ilişkin indirimin de iptali gerekir. Ancak bu şekilde yapılacak bir düzeltmenin, örtülü sermaye uygulamasının hukuken kesinleşmiş olmasına da bağlı olduğu açıktır. Öte yandan bu gibi durumlarda alınan borçların örtülü sermaye sayılmayan kısmı için hesaplanan KDV’ye ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmayacağı tabiidir.

Bu kapsamda, örtülü sermaye sayılan ödemeler için hesaplanan faizler katma değer vergisine tabi olmayıp, yapılan işlemin örtülü sermaye olduğunun daha sonra anlaşıldığı durumlarda da önceden yapılan KDV hesaplarının Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 35. maddesine göre ilgili dönemler itibariyle düzeltilmesi mümkün bulunmaktadır.[4]

Buna karşın Vergi İdaresi tayin ettiği bir özelgede, “Buna göre, ana ortak veya ilişkili firmalar arasındaki borç verme işlemleri, KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre finansman hizmeti olarak değerlendirilmekte ve bu işlemler nedeniyle hesaplanacak faiz tutarları KDV ye tabi bulunmaktadır. Kurumlarla ilişkili kişiler arasında  gerçekleşen ticari faaliyetlerin sonradan Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulanmasında örtülü sermaye olarak değerlendirilerek dağıtılmış kâr payı sayılması, KDV açısından işlemin finansman temin hizmeti olmasını etkilememektedir.” şeklinde idari görüş bildirmiştir.[5] www.ozdogrular.com

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde Vergi İdaresinin bu görüşüne katılmak mümkün bulunmamaktadır. Finansman hizmeti olarak KDV’ye tabi tutulan borçlanma işleminin kâr dağıtımı olarak kabul edilmesi durumunda katma değer vergisine konu edilmemesi gerekir. Zira iştirak kazançları ve kâr payları KDV’ye tabi bulunmamaktadır.

Vergi İdaresinin yukarıda yer alan yorumundan da anlaşılmaktadır ki, örtülü sermaye ve katma değer vergisi ilişkisi henüz olgunlaşmış değildir. Nitekim örtülü sermayenin katma değer vergisi kanunun karşısındaki durumuna ilişkin Vergi idaresi tarafından genel tebliğ veya sirkülerle yapılmış bir açıklama da bulunmamaktadır. Bu kapsamda, konuya ilişkin fiili durumla karşılaşan mükelleflerin mağdur olmamaları için işlem yapmadan önce idari görüş talep etmeleri yerinde olacaktır.

III- SON SÖZ

Vergi hukukumuzda yer alan en önemli vergi güvenlik müesseselerinden biri olan örtülü sermaye müessesesi kurumlar vergisi matrahının aşınmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Düzenlemeye göre kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, diğer şartların da gerçekleşmesi halinde, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır.

Örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, ödenen veya hesaplanan faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir veya Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulamasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılmaktadır. www.ozdogrular.com

Örtülü sermaye sayılan ödemeler için hesaplanan faizler katma değer vergisine tabi değildir. Bununla beraber finansman hizmeti kapsamında daha önce katma değer vergisine tabi tutulmuş olan borçlanmaların örtülü sermaye olduğunun daha sonra anlaşıldığı durumlarda, önceden yapılan KDV hesaplarının KDV Kanunu’nun 35. maddesine göre ilgili dönemler itibariyle düzeltilmesi mümkün bulunmaktadır.

Buna karşın Vergi İdaresi aynı görüşte değildir. Vergi İdaresi tayin ettiği bir özelgede, kurumlarla ilişkili kişiler arasında  gerçekleşen ticari faaliyetlerin sonradan Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında örtülü sermaye olarak değerlendirilerek dağıtılmış kâr payı sayılmasının KDV açısından işlemin finansman temin hizmeti olmasını etkilemediği ve nihai olarak işlemin KDV’ye tabi olduğu görüşündedir. Bununla beraber, örtülü sermayenin katma değer karşısındaki durumuna ilişkin Vergi İdaresi tarafından genel tebliğ veya sirkülerle yapılmış bir açıklama da bulunmamaktadır.

Bu kapsamda, konuya ilişkin fiili durumla karşılaşan mükelleflerin mağdur olmamaları için işlem yapmadan önce idari görüş talep etmeleri yerinde olacaktır.


Bülent SEZGİN*

E-Yaklaşım

 


*    Vergi Müfettişi

[1] Recep BIYIK – Aydın KIRATLI, Giderler ve İndirimler, PwC Business School, İstanbul 2010, s.844-5.

[2] Beytullah SARICAN, “Örtülü Sermaye ve Avansların Örtülü Sermaye Limit Hesabında Dikkate Alınması”, Yaklaşım, Ağustos 2010, Sayı:212.

[3] Veysi SEVİĞ, “Örtülü Sermayede KDV”, Yaklaşım, Mayıs 2009, Sayı:197.

[4] Veysi SEVİĞ, “Örtülü Sermayede KDV”, Yaklaşım, Mayıs 2009, Sayı:197.

[5] Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 18.08.2011 tarih ve B.07.1.GİB.0.01.55-130-14 sayılı Özelgesi.

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, www.ozdogrular.com.tr işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.