Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
4857 ve 5510 Sayılı Kanun?a Göre İşyeri Devrinde Sorumluluk PDF Yazdır e-Posta
10 Mart 2013
Image

I- GİRİŞ

İşçilerin iş güvencelerini tehlikeye sokan durumlar arasında; işyerinin devri, nakli ve başka bir işletme ile birleşmesi yer alır. İşveren karşısında haklarını savunma konusunda zayıf durumda olan işçilerin iş güvenceleri, 4857 sayılı İş Kanunu ve İşletmelerin, İşyerlerinin, İşletme yahut İşyeri Bölümlerinin Devri Halinde İşçilerin Haklarının Korunması Hususunda Üye Devlet Mevzuatlarının Yakınlaştırılmasına ilişkin Avrupa Birliğinin, 2001/23 sayılı yönerge ile korunmaya çalışılmıştır. Kanunlar ve uluslararası sözleşme hükümlerine rağmen işyerinin devri ve benzeri durumlarda işçilerin iş güvencesi ve mali hakların kazanılması, prim borçlarından sorumluluk sorunu genellikle yargıya intikal etmekte, bu şekilde adil bir çözüm bulma yoluna gidilmektedir. Bu çalışmamızda işyeri devri, işçi alacakları ve prim borçları karşısında devreden ve devralanın sorumlulukları konularını inceleyeceğiz. www.ozdogrular.com

II- İŞYERİ KAVRAMI

İşyeri kavramı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11.maddesinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan tanıma göre; sigortalı sayılanların maddi ve maddi olmayan unsurları ile birlikte işlerini gördüğü yer olarak ifade edilmiştir. Ayrıca İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun 2011/50 sayılı genelgesinde de sigortalının işini yaptığı yer” ifadesinden, sigortalının fiilen çalıştığı, yani esas işini gördüğü yerin anlaşılması gerekmektedir.

4857 sayılı İş Kanunda işyeri: İşveren tarafından mal ve hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.” şeklinde tanımlanmıştır. (İş K. m.2/I). Arsa bina, makine ve tezgah, malzeme gibi eşya, patent ve alacak hakları gibi haklar, tecrübe, buluş ve müşterilerle olan ilişkiler gibi maddi olmayan kıymetler ile beşeri işgücü, emek işyerinin unsurlarını oluşturur. Fakat tüm bu maddi ve maddi olmayan unsurların bir arada bulunması işyerinin oluşumu için yeterli olmayıp, ayrıca işverenin bu unsurları mal ve hizmet üretimine yönelmiş teknik bir amaca ulaşmak için sürekli olarak bir arada bulundurması gerekmektedir. www.ozdogrular.com

III- DEVİR KAVRAMI

A- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU AÇISINDAN

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11.maddesinde; sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde yeni işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi takip eden on gün içinde işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür. Bu madde hükmünden anlaşılacağı üzere; 5510 sayılı kanun kapsamında bir devirden söz edebilmek için, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işler halde olan bir işletmenin devralınması gerekir. Aynı şekilde anılan kanunun 89.maddesinde de Sigortalının çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski ve yeni işveren prim ve prime bağlı borçlardan, fer’ilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır. Yargıtay kararlarında da yer alan kanaata göre, devrin geçerli olabilmesi için işler halde olan bir işletmenin sigortalıları ile birlikte devralınması gerekir.

B- İŞ KANUNU AÇISINDAN

İş kanunun 6.maddesi, işyeri devrini düzenlemiştir. Bu madde uyarınca işyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçmektedir (İş K. m.6/I).          

Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.(İş K. m. 6/2)

İşyerinin tamamı ya da bir bölümü üzerindeki hakların, herhangi bir nedenle, iş sözleşmesinin tarafı olan işverenden başka bir işverene geçmesi ve işyerinin bu ikinci işverenin, yönetiminde faaliyetini sürdürmesi halinde işveren değişikliğinden söz edilebilir. Bu tanımdan işveren değişikliğine ilişkin, üç unsur ortaya çıkmaktadır. Bunlar asıl işverenin, işyeri üzerindeki yönetim yetkisini başka bir işveren lehine yitirmesi dolayısıyla iş sözleşmesinin tarafı olma sıfatının ortadan kalkması, işveren değişikliğine ilişkin nedenin önemli olması ve işveren değişmesine rağmen, işyeri faaliyetlerinin varlığını korumasıdır. www.ozdogrular.com

C- BORÇLAR KANUNU AÇISINDAN

Yeni Borçlar kanunun 428.maddesine göre;“ İşyerinin tamamı veya bir bölümü hukuki bir işlemle başkasına devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan hizmet sözleşmeleri, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. İşçinin hizmet süresine bağlı hakları bakımından, onun devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır.

Yukarıdaki hükümlere göre devir hâlinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan, devreden ve devralan işveren müteselsilen sorumludurlar. Ancak, devreden işverenin bu yükümlülüklerden doğan sorumluluğu, devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.

Eski Borçlar Kanununun 179.maddesinde, işletmenin (işyerinin) devri işleminin geçerli olabilmesi için üç temel şartın varlığı gerekmekteydi. Birinci şart olarak işletmenin devri için işletme sahibi (devreden) ile üçüncü kişi (devralan) arasında yapılacak bir devir sözleşmesine ihtiyaç vardır. İkinci şart, devralan tarafından alacaklılara yapılacak ilan veya ihbardır. Üçüncü şart ise işyerinin aktif ve pasifi ile birlikte devredilmesidir. Ancak Yeni Borçlar Kanununun gerekçeli maddesinde, işyerinin devrinde alacaklı konumundaki işçilerin kimler oldukları belirli olduğunda, ayrıca ilân yapılması gereksiz görülmüştür. Salt aktifin veya pasifin devri Borçlar Kanunu açısından tam bir devir olarak kabul edilemez.

IV- KISMİ DEVİR

Çalışma hayatımıza çoktan giren, işyerinin bir bölümünün devrinde işveren, işyerinin “pazarlama bölümünü”, “bilgi işlem bölümünü” veya bir çimento fabrikasında mevcut dört üretim bölümünden birini, o bölümü oluşturan makine, araç veya gereç gibi unsurlar ve bölümde görevli işçilerle birlikte başka bir işverene geçirmektedir.

İşyeri bölümü, bir işyerinin teknik amacının gerçekleşmesinde belirli bir işleve sahip olan, bu işlevini işyerinden ayrıldıktan sonra ve ayrıldığı işyerinden bağımsız olarak devam ettirebilen bir organizasyon birimidir. İşyeri bölümünden söz edebilmek için sürekli bir biçimde kısmi amacın gerçekleşmesi için örgütlenmiş beşeri ve maddi unsurlardan oluşan, bağımsız bir parçanın bulunması gerekmektedir. İşyeri bölümü, işyerinin teknik amacını oluşturan mal veya hizmet üretiminin bir parçası veya teknik amaca etkinlik kazandıran bir kısmı olabileceği gibi, yardımcı işlerin görüldüğü bir bölüm de olabilir.

Önemli olan devre konu bölümün faaliyetlerini ayrıldığı işyerinden bağımsız olarak sürdürebilecek organizasyona sahip olmasıdır. www.ozdogrular.com

V- SORUMLULUK

A- İŞÇİ ALACAKLARI AÇISINDAN SORUMLULUK

Avrupa Birliği’nin işyeri devrine ilişkin 2001/23 sayılı Yönergesinin amacı belirleyen giriş kısmında, işçilerin işveren değişikliği karşısında korunması gerektiği ve özellikle sahip oldukları hakları talep edebilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmektedir.

Türk Hukukunda AB müktesebatına uyumun bir gereği olarak 4857 sayılı İş Kanunun 6.maddesinde “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer” hükmüne yer verilmiştir. İş Kanunu m.6/1 hükmü emredici nitelikte olup tarafların aksi yöndeki anlaşmaları geçersizdir.

(Avrupa Toplulukları Adalet Divanı da “Abels” kararına konu olayda, Divana yöneltilen soruda devralan işverenin devirden önceki borçlardan sorumlu olup olunmayacağı sorulmuş, Divanda bunu olumlu olarak yanıtlamıştır.) www.ozdogrular.com

1- Ücret ve Eklerini Ödeme

İşyerinin devri ile birlikte devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken işçi alacaklarından devreden ve devralan sorumlu olacaktır. Devredenin sorumluluğu 2 yıl ile sınırlıdır. Ücretin yanında iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılan sosyal hakların ödenmesi konusunda da yeni devralanın sorumlu tutulması gerekir. İşçinin çalışması karşılığında iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılan ücret, ikramiye, prim, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve ulusal bayram ücreti gibi işçi alacakları ile ücret artışlarından, bu alacaklardan devirden önce ya da sonra doğmalarına veya muaccel olmalarına bakılmaksızın devralan işveren sorumlu olacaktır.

2- Yıllık İzin Ücreti

Anayasanın 50.maddesinde ve 4857 sayılı İş Kanunun 53 ve müteakip maddelerinde yıllık ücretli izni bir hak olarak tanımlamaktadır. İş kanununa göre bir işyerinde çalışmaya başlayan işçi 1 tam yılını doldurduğu tarihte yıllık ücretli izin hakkına sahip olur.

İşyeri devrinde devreden ve devralanın birlikte sorumlu tutulabilmesi için devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken bir hak olup olmadığını tespit etmek gerekir. 4857 sayılı İş Kanununa göre Yıllık İzin Ücretine ilişkin zamanaşımı sözleşmenin bittiği tarihten itibaren başlar. İşyeri devrinden önce, işçinin hak kazanıp kullanmadığı yıllık ücretli izin hakkı iş sözleşmesinin sona ermesi ile muaccel hale geleceği için ve işyerinin devri iş sözleşmesinin sona ermesi anlamına gelmediği için devralan işveren sorumlu tutulacaktır. Yargıtay kararlarında da yıllık ücretli izinlerde devralanı sorumlu tutmaktadır. (Yargıtay 9.hukuk dairesi 5.10.2005-2005/1752 Esas 2005/3422)

3- İhbar Tazminatı

4857 sayılı İş Kanunu’nun 17.maddesi, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde, sözleşmenin feshinde önce belli önel sürelere uyulmasını, uyulmaması durumunda tazminat ödeme yükümlülüğü getirmektedir. Bu tazminata ihbar tazminatı adı verilmektedir. Ancak işyeri devri; iş sözleşmesinin feshi anlamına gelmediği ve devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken bir hak olmadığı için devreden işverenin sorumluluğu bulunmamaktadır. Nitekim, Yargıtay da bu görüştedir. Yüksek mahkemeye göre, “...salt işyeri devri akdi sona erdirmez. Davalı işverenin kıdem tazminatına mahsuben ödemede bulunduğunu ileri sürmüş olması sonuca etkili değildir.

Gerçekten davacı işçinin ara vermeden çalışmasına devam ettiği anlaşılmaktadır. öyle olunca davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi,2001)

Ancak devralan işverence iş sözleşmesinin feshi durumunda, devredilen işyerindeki süreler de dikkate alınarak kendisine önel süreler verilir ve sürelere uyulmaması durumunda devreden işveren yanında çalıştığı sürelerde dikkate alınarak ihbar tazminatı ödenir. www.ozdogrular.com

4- Kıdem Tazminatı

İş Kanununun 6. Maddesinin 5. Fıkrasında; devreden veya devralan işverenin iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün devrinden dolayı feshedemeyeceği, devir olayının işçi yönünden haklı sebep oluşturmayacağı belirtilmiştir.

İşyerinin devri ile birlikte iş sözleşmesinin sona ermediğini yukarıda belirtmiştik. Dolayısıyla iş sözleşmesi devam ederken kıdem tazminatı istenemeyeceği aşikârdır. Çünkü devirden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken bir borç söz konusu değildir. Öyle ki devreden işveren, işçinin yanında çalıştırdığı dönemden bile sorumlu tutulamayacaktır. Yargıtay 25.03.1998 yılında verdiği bir kararda, devir ile birlikte iş sözleşmesinin sona ermediğini ve işçinin yeni işverenin yanında çalışırken kıdem tazminatı isteyemeyeceğine hükmetmiştir.

1475 sayılı Kanunun kıdem tazminatını düzenleyen 14. maddesi halen yürürlüktedir. 1475 s. K. m.14/II uyarınca “… İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. Ayrıca devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıllık süre ile sınırlı tutulması hükmü, kıdem tazminatı için geçerli değildir. www.ozdogrular.com

B- PRİM BORÇLARINDAN SORUMLULUK

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 89.maddesinin birinci fıkrasındaSigortalının çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kuruma karşı geçersizdir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.fıkra hükmü uyarınca devreden ve devralan birlikte Kuruma olan sigorta primi, prim gecikme zammı, prim faiz borçlarından sorumludur. Dolayısıyla devreden işverenin kira borcu, para cezası gibi borçlardan devralan işverenin sorumluluğu bulunmayacaktır.

Anılan şekilde sorumluluğun oluşabilmesi için işler halde olan bir işyerinin sigortalıları ile birlikte devralınması gerekir. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında bu şekilde hüküm verilmiştir. (21.HD 04.07.1996 E 1996/003867, 1996/004020). İşyeri devrinde, gerçekte işyeri değil işveren değişmiştir.

İşyerinin birden fazla devredilmesi halinde,ikinci devralan birinci devreden işverenin borçlarından sorumlu olmayacaktır.Yargıtay da bu görüşü benimsemiştir.( Yargıtay 10.HD 28.03.1990 1989/9922 E-1990/2353 K.,Yargıtay 10.HD 12.2.1991 1991/1134 E.1991/1209 K) www.ozdogrular.com

Türk Medeni Kanunun 599’ncu maddesi mirasçıların, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanacaklarını düzenlemiştir. İşverenin ölümü halinde işverenin malvarlığı bütün olarak mirasçılara geçecektir. Bu kapsamda işyeri de malvarlığına dahil olduğundan, bu da mirasçılara bir bütün halinde geçecektir. Bu durumda kanundan doğan, bir bütün halinde intikal söz konusu olduğundan işyerinin bütün hak ve borçları ile mirasçılara geçmesi için ayrıca herhangi bir devir işlemine de gerek olmayacaktır. Ancak mirasçıların bu borçlardan sorumlu tutulabilmesi için, 3 aylık süre içinde mirası reddetmemiş olmamaları gerekir.

VI- SONUÇ

İktisadi hayatta işletmeler, ekonomik krizlerden kurtulmak, iş ve işlem hacimlerini büyütmek, sermaye yapılarını güçlendirmek, piyasada tek güç haline gelerek piyasayı kontrol etmek gibi nedenlerle diğer işletmelerle birleşebilir, diğer işletmelere devrolabilirler. Çalışmamızda devir, birleşme ve intikallerde, devreden ve devralan işverenler açısından sorumlulukları tespit etmeye çalıştık. www.ozdogrular.com

Çalışma hayatını düzenleyen 4857 sayılı kanun öncesi yürürlükte bulunan 1475 sayılı kanunda (Kıdem Tazminatına ilişkin 14.madde halen yürürlüktedir) işyeri devri konusunda kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin ile ilgili sorumluluk düzenlemeleri mevcuttu. Ancak bu sınırlı düzenlemeler işçilerin diğer haklarının korunması bakımından yeterli değildi. AB uyum müktesabatı çerçevesinde İşletmelerin, İşyerlerinin, İşletme yahut İşyeri Bölümlerinin Devri Halinde İşçilerin Haklarının Korunması Hususunda Üye Devlet Mevzuatlarının Yakınlaştırılmasına ilişkin 2001/23 sayılı yönergesi ile uyumlu olmak üzere yeni iş kanununun 6.maddesinde işyerinin veya bir bölümün devri düzenlemeleri ile bu noksanlık büyük ölçüde giderilmiştir.

5510 sayılı kanunda prim ve prime bağlı borçlardan devreden ve devralan işverenler birlikte sorumlu tutulurken, bildirim yükümlülüğü açısından yeni işveren sorumlu tutulmuştur. Sosyal sigortalar mevzuatı açısından devrin şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda herhangi bir kontrol mekanizmasının olmaması ileride hukuksal sorunlar doğurabilir. Aynı zamanda devir tarihi itibariyle şirket üst yöneticilerinin de sorumluluğu göz önüne alınarak ticaret sicili tarafından devirlerin bildirimi sağlanması gerekir.

Oğuzhan DEMİRHAN*

Yaklaşım

KAYNAKÇA

* Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettiş Yrd.

1- TATAR Gülsüm Sönmez; İşyeri Devrinin Kazanılmış Haklara Etkisi- TÜHİS;

2- ÖZTÜRK Ercüment; TÜHİS Şubat-Mayıs 2006 Dergisi ,SGK Müfettişi

3- ÖZKARACA Ercüment;İşyeri Devri,Devirden Önce Doğan Borçlardan Sorumluluk Karar İncelemesi

4- Özkaraca, s. 17; Şakar, Müjdat, “İşyerinin veya Bir Bölümünün Devri Halinde İşçiAlacaklarından İşverenin Sorumluluğu”, Yaklaşım, Yıl 18, S. 212, Ağustos 2010, s. 186

5- (Özkaraca, s. 146; Kılıçoğlu/ Şenocak, s. 182; Çankaya/ Çil, s. 400.

6- .( ATAD 7.2.1985 135/83 Abels. Para.38 ) http//:eur-lex.europa.eu

7- .( Özkaraca, s: 407; Güzel Değerlendirme 2005 s:40,41)

8- Ulucan, Devrim, “İşyeri Devrinin İş İlişkilerine Etkisi ve Devir Nedeni ile YapılanFesihlerin Hukuki Sonuçları”, SİCİL İHD, S. 14, Haziran 2009, s. 35; Kökkılınç Eraltuğ,Ayşegül, “Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda İşyeri ve İşletmelerin Devri Halinde İşçiHaklarının Korunması”, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi30. Yıl Armağanı, 2006, s. 87.)

9- AYDOĞAN KAPLAN Nazlı;İş Sözleşmesi ve İş Yerinin Devri 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.