Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Güncel Yargıtay Kararları Işığında İş Kazası ve Meslek Hastalığı Vakalarında SGK' nın Rücû Tazminatı Esasları PDF Yazdır e-Posta
07 Nisan 2013
Image

5510 sayılı sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre,

  • Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
  • Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
  • 4/a sigortalılığı (SSK) kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
  • Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,

meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay olarak tanımlanan iş kazası ile Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleri olarak tanımlanan meslek hastalığının önemli sonuçları bulunmaktadır. Bu sonuçlardan en önemlilerinden biri de kazaya veya hastalığa uğrayana yapılan ödemeler olmaktadır. Bu sürekli nitelikteki ödemeler iş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri denilen sürekli ödeme ile iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan ölüm geliridir.  Sürekli göremezlik hali iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının yapılan tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamaması, vücut gücünün bir kısmını veya tamamını yitirmesi halinde ortaya çıkan durum olarak tanımlanabilir. Sürekli iş göremezlik nedeniyle meslekte güç kayıp oranı %10 ve üzerinde ise SGK tarafından sigortalıya sürekli gelir bağlanmakta, bu gelir sigortalının iş göremezlik durumuna göre belirlenmektedir. Bu noktada sigortalının kusuru burada nazarı itibare alınmamaktadır. Sonuç olarak, geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışmadığı dönemde mahrum kaldığı gelirin karşılanması, sürekli iş göremezlik halinde ise iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle çalışma gücünde oluşan noksanlaşma neticesi gelir kaybı veya yıpranmaya bağlı olarak ortaya çıkan zararın tazmini söz konusu olmaktadır.

İşverenin eylemi hukuka aykırı olmamakla birlikte, yaptığı hareketin hukuka aykırı sonuç doğurabileceğini bilmesi, ihmali veya ağır ihmali de keza SGK’ya karşı sorumluluğunu kaldırmamaktadır. İş kazası veya meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, SGK’ca sigortalıya veya hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, SGK’ca işverene ödettirilmektedir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınmaktadır. Kaçınılmazlık, olayın meydana geldiği tarihte geçerli bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesi durumudur. İşveren alınması gerekli önlemlerden sadece birini almamış ise olayda kaçınılmazlık unsuru bozulmuş sayılmaktadır. SGK tarafından,  iş kazası veya meslek hastalığı kapsamında yapılan ödemelerin; yaş, kesilme veya yeniden bağlanma ya da hak sahipliği nedeniyle sonradan gelir veya aylık bağlanma ihtimalleri ve yüzde beş iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutarı tespit etmek amacıyla peşin sermaye değeri tabloları hazırlanmıştır.  Bahse konu tablolar “İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası Bakımından İşverenin, Üçüncü Kişilerin ve Sigortalıların Sorumluluğu ile Peşin Sermaye Değerlerinin Hesaplanmasıyla İlgili İşlemler Hakkında Tebliğ” ekinde yayımlanmıştır. Hazırlanan tablolar demografik ve ekonomik değişiklikler nedeniyle SGK tarafından gerekli görülen hallerde güncellenmeye açık bulunmaktadır. İlk peşin sermaye değeri, gelir veya aylığın başlangıç tarihinde yürürlükte olan peşin sermaye değeri tablolarına göre belirlenmektedir. Peşin sermaye değerlerinin hesabında, sigortalıların veya hak sahiplerinin gelire giriş tarihindeki yaşları esas alınır. Peşin sermaye değeri, sigortalı veya hak sahibinin gelir başlangıç tarihindeki aylık gelirinin 12 katının yaş karşılığı olarak peşin sermaye değeri tablolarındaki değerle çarpımı sonucu bulunan rakamın 100’e bölünmesi suretiyle hesaplanmaktadır. İşveren veya üçüncü şahıslar aleyhine açılacak rücûan tazminat davalarına konu olabilecek tutar, sigortalı ve hak sahiplerine bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerine, SGK tarafından 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken diğer ödemeler eklenerek hesaplanmaktadır. İşveren, rücûan tazminat davalarına konu olan, bağlanacak ilk peşin sermaye değerli gelirlerin tamamından kusur oranı kadar sorumludur. Üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı olaylarında zarara sebep olan üçüncü kişiler ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlar, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının yarısından kusur oranları kadar sorumludur.

Ancak burada önemli bir nokta da var ki o da 5510 sayılı Kanun’un 23. maddesinde kanuni süresinde bildirilmeyen sigortalıların kısa vadeli sigorta kolları bakımından işverenin sorumluluğunun ayrıca düzenlenmiş oluşudur. Bu maddeye göre şayet 4/a sigortalısının (SSK) sigortalıların; sigortalı olarak çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile SGK’ya bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının SGK’ca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri yine SGK’ca ödenmekte ve bu durumda SGK tarafında yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, kazanın meydana gelmesinde sorumluluğu olsun olmasın işverene ayrıca ödettirilmektedir. Keza kendi kendisinin işvereni pozisyonundaki 4/b (Bağ-Kur) sigortalılarında da bu konu önem arz etmekte, sigortalı olduğu halde, süresi içinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri SGK’ca ödenmemektedir. Zamanında bildirim yapılmış ise kusur oranı tespiti Sonuç olarak, İş kazaları bakımından maalesef Dünyada sayılı ülkelerden biri olan ülkemizde bu alanda yapılan kazazedeyi veya meslek hastalığına maruz kalanı kucaklayacak önlemlerin de bir maliyeti bulunmaktadır. Bu maliyet SGK tarafından sorumlulardan tahsil edilmeye çalışılmaktadır. Bu durum da elbette ihtilaflara yol açmakta, ihtilafların yargıya taşınması sonucu da yargının hukuksal bakışlı görüşleri konuya ışık tutmaktadır.  Bu ihtilaflarda 506 sayılı Kanun’un 26. maddesinde Anayasa Mahkemesinin 2007 yılındaki iptal kararı, 5510 sayılı Kanun’un 21. maddesi, zarara uğrayanın zarara sebep olana karşı açtığı maddi tazminat davasının olup olmadığı ve niteliği, zararlandırıcı olayın 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce mi sonra mı meydana geldiği, sigortalılık bildiriminin zararlandırıcı olaydan önce yapılıp yapılmadığı hususları büyük önem taşımaktadır.

Şevket TEZEL*

E-Yaklaşım Dergisi

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.