Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Veysi Seviğ - Keban baraj gölü kamulaştırılması (23.02.08) PDF Yazdır e-Posta
23 Şubat 2008

Keban Barajı'nın yapımından önce baraj sahası içerisinde kalan arazilerin kamulaştırılması yapılmış, bilahare baraj inşaatının tamamlanmasını müteakip belli bir süre içerisinde baraj gölü oluşmuş, bu aşamada da kamulaştırılan arazilerle ilgili bazı hukuki sorunlar ortaya çıkmıştı.

Bu sorunlardan ilki su altında kalan arazi yüzölçümlerinin gerçeği yansıtmadığı iddiasıydı. Baraj gölünün oluşmasından sonra bazı arazi sahipleri su altında kalan arazilerinin gerçek yüzölçümlerinin, kendilerine ödenen kamulaştırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınan yüzölçümünden daha fazla olduğunu iddia ediyorlardı.

İkinci sorun kaynağı ise arazi birim metrekare değerlerinin düşük belirlendiği, bundan dolayı da hak sahiplerinin mağdur olduğu yönündeydi.

Bu iddiaların yoğunlaştığı dönemlerde Elazığ Tapu İdaresi'nde çıkan yangın bazı kayıtların yok olmasına neden olmuştu. Dolayısıyla bu alanların gerçek yüzölçümlerini belirlemek zorlaşmıştı. O dönemde mevcut teknoloji çift kayıt tutulmasını zorlaştırdığı için Tapu İdaresi'nde çıkan yangın nedeniyle mevcut iddiaların doğruluğunu saptamak da zorlaşıyordu.

ılan davalarda bu tür olaylar bilirkişilere havale ediliyordu. Bu bağlamda oluşturulan bilirkişi heyetleri ise olayı değerlendirirken ister istemez etki altında kalıyorlardı.

O dönemde her iki konuda da Hazine aleyhine davalar açılmış, bu davaları takip etmek ve yeni davalar açmak üzere Türkiye'nin çeşitli yerlerinden Elazığ'a adeta avukat göçü başlamıştı.

Keban baraj gölünü oluşturan alanda geçmişte arazisi olup bu arazileri kamulaştıranların hemen hemen hepsi barajın oluşumundan sonra devletle davalı hale gelmişlerdi.

Bu gelişmeyi dikkate alan Maliye Bakanlığı, Elazığ'da Keban gölü kamulaştırılması ile ilgili dava üstlenen avukatları incelemek, elde ettikleri serbest meslek kazançlarının doğru beyan edilip edilmediğinin, yine mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde elde ettikleri gelirler için serbest meslek makbuzu düzenleyip düzenlemediklerinin belirlenmesi için bir grup hesap uzmanı, maliye müfettişi ile gelirler kontrolörlerini Elazığ ilinde görevlendirmeyi uygun görmüştü.

Ben de Elazığ'da görevlendirilen ekipler içerisinde yer almak üzere 1975 yılının haziran ayında bu ile görevli gittim.

Elazığ o yıllarda Keban baraj sahasının kamulaştırılması nedeniyle önemli bir para girişinin yaşandığı, para hareketlerinin oldukça yoğun olduğu bir il olarak dikkatleri üzerinde toplamıştı.

Yine o yıllarda ülkemizde yaşanan iç siyasi çekişmeler nedeniyle Elazığ'da her gün birkaç çatışma ve ölüm olayına tanık olmak kaçınılmazdı.

Biz ise gündüz vilayet binasında kendimize tahsis edilen dar ve uzun bir odada çalışıyor, geceleri ise Fırat Üniversitesi'nde bizlere tahsis edilen yerde kalıyorduk.

Pazar günleri ise halk tarafından mesire yeri olarak bilinen Hazer Gölü'ne giderek günümüzü orada geçiriyorduk.

Yapılan incelemeler sırasında Devlet Su İşleri tarafından, arazileri kamulaştırılanların vekillerine veyahut yetkilendirdikleri kişilere ödenen paralarla hak sahiplerine intikal eden miktarlar arasında belirli bir farklılık olduğunu tespit ettik.

Bu konuda hak sahiplerine yönelttiğimiz soruda kamulaştırılan arazileri karşılığında ne kadar para aldıklarını öğrenmek istediğimizde bize ifade edildiği kadarıyla kendilerine ödenen paranın yaklaşık yüzde 75'inin, bazı hallerde de yüzde 60'ının intikal ettirildiğini belirledik.

Buna karşılık parayı tahsil edenlere aynı soruyu yönelttiğimizde bize söylenen rakamlar, hak sahiplerinin söylediği rakamlarla hemen hemen aynıydı.

Tahsil ettikleri bedellerin ödemeyi yapan kurum nezdinde daha fazla olduğunu ifade ettiğimizde "Efendim bu farklılık tahsilat miktarından kaynaklanıyor" şeklinde olduğundan bu konuda birkaç vekâlet sahibini sıkıştırmaya karar verdik.

Bu aşamada öğrendiğimiz bir konu bizi daha da şaşırttı.

Çünkü o dönemlerde hak sahiplerinin parasını idareden tahsil edebilmek için toplam ödemenin belli bir kısmı kadar alacaklılık hakkından vazgeçmek gerekiyordu.

Daha açıkçası idare ödemeyi yaparken belli bir miktar kesinti yapıyordu.

Olayın biraz daha üstüne gidince bu kesilen paraların değişik şekillerde paylaşıldığını da anladık.

Yapılan incelemeler bu bağlamda zora girdi. Ancak o dönemlerde gerçeği belirlemek için sürdürülen çalışmalar bir süre sonra tıkandı. Bu aşamada inceleme mahallinde rapor yazma ve işleme koyma olanağı sona erdiği düşüncesi ile çalışmaları Ankara'da sürdürdük ve o dönemle ilgili önemli boyutlara varan bir vergi kaybının varlığını tespit ettik.

Yapılan çalışmalar sonucunda düzenlenen raporlar yargı denetiminden de geçtikten sonra kesinleşti.

Ancak buna karşılık tahsil edilen para ile hak sahiplerine intikal eden para arasında kalan farkın nasıl bölüştürüldüğü konusuna tüm çalışmalara karşın bir açıklık kazandırılamamıştır.

Keban Barajı'nın yapımından önce baraj sahası içerisinde kalan arazilerin kamulaştırılması yapılmış, bilahare baraj inşaatının tamamlanmasını müteakip...

 

ttp://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?YZR_KOD=157&HBR_KOD=90964