Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İnternetten indirilen uygulamalarda KDV sorumluluğu PDF Yazdır e-Posta
06 Mayıs 2013
Image

1. Giriş

Teknoloji ve internetteki yeni gelişmeler, yeni ticari faaliyetlere kapı açmaktadır. Elektronik ticaret her geçen gün yaygınlaşmakta ve mağazalara gitmeden, elektronik ortamda yapılan alışverişlerin hacimleri gün geçtikte artmaktadır. Elektronik ortamda yapılan ticaretteki bu hızlı gelişim karşısında vergisel düzenlemeler zaman zaman yetersiz kalmaktadır. Bilhassa internet hizmetleri ve yurtdışından yapılan online (çevrimiçi) satışlara ilişkin hâlâ açıklığa kavuşturulmamış ve belirsiz durumlar mevcut bulunmaktadır.

Bilgi Teknolojileri Kurumu, Aralık 2012 verilerine göre 67.680.547 mobil cep telefonu abonesi bulunmaktadır. Bu mobil abone sayısının 10.252.370 tanesi aynı zamanda cep telefonu üzerinden internet abonesi konumundadır. Tablet bilgisayarların da internete bağlanabilme imkanı göz önünde bulundurulursa, bu bilgisayarlarla internete bağlanan 1.909.530 abone sayısı da eklendiğinde, mobil telefon ya da tablet kullanıcılarının internet abonesi sayısı 12 milyonun üzerinde bir rakama ulaşmaktadır.[1]

Uzun yıllardır gündemde olan ancak üzerine çok da fazla odaklanılmamış olan elektronik ticaretin vergilendirilmesi konusu, sanal ortamda yapılan işlemlerin hacimlerinin her geçen gün artması sonucu Maliye Bakanlığının gündemine alınmış bulunmaktadır.

2. KDV'nin konusu

KDV Kanunu'nun 1. maddesinde her türlü mal ve hizmet ithalatının katma değer vergisine tabi olacağı belirtilmiştir. Yine aynı maddede, işlemleri yapanların Türk tabiiyetinde bulunup bulunmamaları, ikametgah veya işyerlerinin yahut kanuni merkezlerinin Türkiye'de olup olmamasının işlemlerin mahiyetini değiştirmeyeceği ve vergilendirmeye engel teşkil etmeyeceği ifade edilmiştir.

3. Hizmetten faydalanma kriteri

KDV Kanunu'nun 6. maddesinde hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması durumlarında, işlemlerin Türkiye'de gerçekleşmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda Türkiye sınırları içerisinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'nin konusuna girdiği açık ve tartışmasızdır. Yurtdışından sağlanan hizmetler ise ancak Türkiye'de faydalanıldığı takdirde vergiye tabidir.

Faydalanma kriterinin nerede gerçekleştiği, her zaman kolayca tespit edilebilecek bir husus değildir. Zira hizmetten faydalanma konusunda Kanun'da herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Maliye Bakanlığı'nca yayımlanan 26 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nde hizmet ihracının şartları belirlenmiş ve hizmetten yurt dışında faydalanma "yurt dışındaki müşteri için verilen hizmetin bu müşterilerin Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisinin olmaması" şeklinde açıklanmıştır. Benzer bir yaklaşımla, yurt dışından sağlanan hizmetlerin, hizmeti alanın Türkiye'deki faaliyetleri ile ilgisi olması durumunda, Türkiye'de verginin konusuna girmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Maliye Bakanlığı, daha sonra 30 ve 113 seri numaralı Tebliğ'ler ile 60 numaralı KDV Sirküleri'nde de 26 seri numaralı Tebliğ'de yaptığı açıklamaları tekrar etmiş ancak söz konusu mevzuat düzenlemeleri faydalanma kriterine tam anlamıyla bir netlik kazandırmamıştır.

4. Mükellef kimdir?

Vergi kanunlarına göre mükellef, vergi borcunu ödemekle yükümlü tutulan gerçek veya tüzel kişidir. KDV Kanunu'nun 8. maddesinde mükellef;

  • Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar,
  • İthalatta mal ve hizmet ithal edenler,
  • Transit taşımalarda gümrük veya geçiş işlemine muhatap olanlar,
  • PTT İşletme Genel Müdürlüğü ve radyo ve televizyon kurumları,
  • Her türlü şans ve talih oyunlarını tertip edenler,
  • 1. maddenin 3. fıkrasının (c) bendine giren hallerde bunları tertipleyenler veya gösterenler,
  • Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakları kiraya verenler,
  • İsteğe bağlı mükellefiyette talepte bulunanlar,

olarak tanımlanmıştır.

5. Vergi sorumlusu kavramı

KDV Kanunu'nun "Vergi sorumlusu" başlıklı 9. maddesinde mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde Maliye Bakanlığı'nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükmüne yer verilmiştir. Başka bir ifade ile Türkiye'de yapılmış veya Türkiye'de faydalanılmış hizmetlerde, KDV sorumlusu hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap olacaktır.

Dolayısıyla, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar tarafından Türkiye'de verilen veya Türkiye'de faydalanılan bir hizmetin söz konusu olması durumunda sorumlu sıfatıyla KDV'nin Türkiye'de hizmetten faydalanan muhatap tarafından ödenmesi gerekmektedir. Hizmetten faydalanan Türkiye'de katma değer vergisi mükellefi ise KDV emniyet altındadır. Peki ya hizmetten faydalanan katma değer vergisi mükellefi değil ise?

6. Verginin sorumlusu kimdir?

Yukarıda da belirttiğimiz gibi Kanun 9. maddesinde, bazı durumlar için vergi güvenlik müessesi olarak vergi sorumluluğu düzenlemelerine yer verilmiştir. Vergi sorumluluğu, verginin kaynaktan kesilmesi kuramının ayrılmaz bir parçasıdır. Vergi sorumlusu, kesmek zorunda olduğu vergiyi, tam ve doğru olarak hesaplayıp beyan etmek, tahakkuk eden vergiyi de süresi içerisinde ödemekle yükümlüdür.

KDV Kanunu'nun gerekçesinde de açıkça belirtildiği gibi, KDV Kanunu'nun 9. maddesi vergi alacağının emniyetle tahsil edilebilmesi amacıyla getirilmiş bulunmaktadır. Madde hükmüne göre, mükellefin memleket içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması bakımından, işlemlere taraf olan diğer bir şahsı veya şahısları verginin ödenmesinden sorumlu tutabilecektir. Maddede sayılan haller, mükelleflerin idarece takibinin güç olduğu, dolayısıyla vergi tarh, tahakkuk ve tahsilatında kayıp ihtimalinin olduğu hallerdir. Burada sayılan haller sınırlı olmayıp, vergi alacağının emniyet altına alınmasının gerekli görüldüğü diğer durumlarda da, Maliye Bakanlığı'nın mükelleften başka bir şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisi bulunmaktadır. Maddede belirtilen "işlemlere taraf olanlar" mükellefin temsilcisi, vekili, mükellef adına hareket etmeye yetkili herhangi bir kimse veya kendisine mal teslim edilen yahut hizmet ifa edilen kişi olabilmektedir.

7. 117 seri numaralı KDV Genel Tebliği ve genişleyen vergi sorumluluğu kavramı

Vergi sorumluluğunun amacı, vergi alacağını emniyet altına almaktır. Bu kapsamda, tam tevkifat uygulaması adı altında, yurt dışından temin edilen hizmetlere ilişkin olarak, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin tamamı mal veya hizmetin alıcıları tarafından 2 no.lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek vergi dairesine ödenecektir.

Maliye Bakanlığı, 14 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan 117 seri numaralı Tebliğ'de "KDV'nin sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi için hizmetten Türkiye'de faydalanan muhatabın KDV mükellefi olması şart değildir. KDV mükellefiyeti bulunmayanlar da söz konusu hizmetler nedeniyle KDV tevkifatı yaparak, 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan etmek ve ödemek zorundadır" düzenlemesine yer vererek, verginin sorumlu sıfatıyla ödenmesinden yalnızca KDV mükelleflerinin sorumlu olmadığını belirten bir açıklamada bulunmuştur. Bu açıklama "sorumlu taraf" kavramını genişletmiş ve Türkiye'deki gerçek kişiler veya dar mükellef şirketlerin KDV yükümlülüklerine dair tartışmaların artmasına yol açmıştır.

Bu açıklama ve müteselsil sorumluluk düzenlemeleri gereğince vergi, vergiye tabi bir işleme taraf olan herhangi bir kişiden (taraf olarak) istenebilmektedir.

117 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nden önce, sorumlu sıfatı ile KDV'nin KDV mükellefiyeti bulunmayanlar tarafından ödenmesi hakkında açık bir düzenleme veya içtihat yer almamaktadır. Maliye Bakanlığı gerçek kişilerin sorumlu sıfatı ile KDV ödemesi uygulamasına dair herhangi bir açıklama yapmamış veya kılavuz niteliğinde olabilecek herhangi bir tebliğ, karar, sirküler yayımlamamıştır. Fakat 117 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nin sorumlu sıfatı mekanizmasına dair yeni açıklaması, Maliye Bakanlığının KDV mükellefi olmayan gerçek kişileri de vergi sorumlusu yapma niyetine sağlam bir temel oluşturmaktadır.

8. Bedeli ödenerek indirilen uygulamalar

İnternet üzerinden işlem yapabilen her türlü teknolojik cihazlara (örneğin cep telefonları veya bilgisayarlara) bedeli 1 TL olan bir uygulama indiren kullanıcının dahi, KDV tevkifatı yapması gerekmektedir. Nitekim 117 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nde kısmi tevkifat için 1.000 TL'lik bir alt sınır getirilmiş olmakla birlikte, yurt dışından sağlanan hizmetlerin de içerisinde yer aldığı tam tevkifat uygulamaları için bir sınır söz konusu değildir. Dolayısıyla 117 seri numaralı Tebliğ'in lafzına bakıldığında cep telefonlarına internet üzerinden uygulama indiren gerçek kişilerin indirdikleri uygulamanın tutarı ne olursa olsun sorumlu sıfatıyla KDV tevkifatı yaparak beyan etmeleri gerekmektedir.

Türkiye'de cep telefonlarına ve bilgisayarlara yurt dışı mukimi firmalardan indirilen uygulamalarda; bu işlem dolayısıyla KDV'nin mükellefi yurt dışında mukim firmalar olmaktadır. Fakat KDV'nin yurt dışı mukimi firmalar adına bu hizmete taraf olan gerçek kişi tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Çünkü 117 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nde hizmetten Türkiye'de faydalanan muhatabın KDV tevkifatı yapması için gerçek usulde KDV mükellefi olması şartı bulunmamaktadır.

KDV Tebliği'nde tam tevkifat kapsamındaki teslimlere bir sınır koyulmamış olması, internetten indirilen uygulamalarda bir KDV çıkmazına sebebiyet vermiş durumdadır.

9. Ücretsiz indirilen uygulamalar

KDV Kanunu uyarınca, KDV'ye tabi mal teslimi ve hizmet ifalarında KDV matrahı, bu işlemlerin karşılığı bedeldir.

Promosyon olarak bedelsiz verilen mallara ilişkin açıklamalar 50 seri numaralı KDV Genel Tebliği'nde yapılmıştır. Ancak firmaların iktisadi faaliyetini genişletme, emsal işletmelerle rekabet edebilme, üretim veya satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma veya artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde, promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslim söz konusu olmamaktadır. Zira firmanın genişleyen faaliyetiyle bağlantılı olarak işletmede yaratılan katma değer artmaktadır. Nitekim piyasadan satın alınan veya ithal edilen malların promosyon ürünü olarak müşterilere verilmesi, mükellefler açısından pazarlama gideri niteliğini taşımakta ve bu malların alış bedelleri Gelir Vergisi Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin 1 numaralı bendine göre gider olarak kaydedilebilmektedir.[2]

Ancak tebliğ açıklamalarına bakıldığında, ücretsiz olarak indirilen uygulamaların promosyon tanımı içerisine tam olarak girmediğini görüyoruz. Zira internetten indirilen bedelsiz uygulamalar başka bir malın yanında ya da bir başka satışla bağlantılı olarak verilmemektedir.

Bedelsiz teslimlerde emsal bedelin KDV matrahı olarak esas alınmasını öngören KDV Kanunu'nun 27'nci maddesinde, emsal bedelin matrah olarak esas alınması bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat, hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde öngörülmüş, ayrıca bedelin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı ifade edilmiştir.

Bedeli bulunmayan işlemlerde, vergi matrahı işlemin mahiyetine göre emsal bedelidir. Bedelin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli esas alınmaktadır.

Dolayısıyla görünen o ki, KDV mevzuatı internetten indirilen bedelsiz uygulamalara yönelik herhangi bir istisnai düzenleme öngörmemekte, bilhassa bedelsiz teslimlerde emsal bedel üzerinden KDV hesaplanmasını şart koşmaktadır.

Oysa ki, KDV Kanunu'na bu hükmün getiriliş amacı, Kanun gerekçesinde en temel haliyle şu şekilde belirtilmektedir:"…mükelleflerin belli birtakım kişilere yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla düşük bedel göstererek muvazaalı yollarla matrah ve dolayısıyla vergi miktarını azaltmaya yönelik davranışlarının da önlenmesi zorunlu bulunmaktadır". Buna göre söz konusu muvazaalı durumun engellenmesi asıl amaçtır. Fakat bu muvazaalı durumun oluşup oluşmadığı mükellefin işlem matrahının emsaline göre düşük fiyat ya da ücret olmasının nedenini haklı bir sebebe dayandırıp dayandıramamasına göre değerlendirilecektir. Firmalar söz konusu bedelsiz uygulamaları; piyasadan yeni müşteri çekmek, var olan müşteri portföyünü sağlamlaştırmak, yeni uygulamaları tanıtmak vb. amaçlarla müşterilerine sunmaktadırlar. Hatta uygulamaları bedelsiz sunmak suretiyle bu uygulamaların devamı niteliğinde daha kapsamlı ya da gelişmiş versiyonlarını bedel karşılığında sunmayı, uygulamalar için gerekli olan ekipmanları bedelli satarak bu ekipmanlar üzerinden kazanç sağlamayı amaçlamaktadırlar. Bu faaliyetler ise firmaların uygulamaları neden bir bedel karşılığı olmaksızın kullanıcılarına sunduğunun haklı sebebini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bedelsiz teslim edilen uygulamalar üzerinden KDV hesaplanmaması gerektiği görüşündeyiz.[3]

10. Ticarette artış yaşandığı doğru, peki vergileme nasıl olacak?

Yerel basında yer alan haberlerde, internetten cep telefonuna indirilen uygulamaların hacminin Türkiye'de son dört yılda 200 milyon dolara ulaştığını, teknolojideki bu hızlı ilerleme ve internet üzerinden yürütülen işlemlerin yüksek hacminin Maliye Bakanlığının da dikkatini çektiğinin altı çizilmektedir. Basında, Maliye Bakanlığı ile gerçekleştirilen görüşmelerde, internet üzerinden cep telefonlarına indirilen uygulamalar ile ilgili olarak, bu uygulamanın bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de KDV'ye tabi olduğu, bu işlemde KDV mükellefinin içerik sağlayan yurtdışındaki firma olduğu ancak mükellefin Türkiye'de KDV mükellefi olmaması sebebiyle, bu işlem üzerinden hesaplanacak KDV'yi içeriği cep telefonlarına yükleyen kişinin beyan edip ödemesi gerektiği şeklinde açıklamalarda bulunulduğu belirtmektedir.

Maliye Bakanı Mehmet Şimsek'in, http://www.egirisimci.gov.tr/internet sitesinde yayınlanan konuşma metninde şu cümleler dikkat çekmektedir:

· Bir araştırma şirketi tarafından hazırlanan 2011 tarihli rapora göre; incelenen 13 ülke içinde internet ekonomisinin oluşturduğu ticaret hacminin GSHY'ye oranı % 3,4'tür. Bu oran ülkemizde bugün itibarıyla % 1'in altındadır. Ancak söz konusu oranın ülkemizde son yıllarda ciddi bir artış eğiliminde olduğu da açıktır.

· Ülkemizde internet kullanıcı sayısı 2005 yılında toplam nüfusun % 16'sını oluşturmaktaydı, 2011 yılında ise bu sayı toplam nüfusun % 50'sini kapsayarak, 36,8 milyon kişiye ulaşmıştır.

· Bankalararası kart merkezi tarafından yapılan araştırmaya göre, 2007 yılında internetten yapılan e-ticaret dahil kartlı ödeme tutarı 5,5 milyar TL iken, bu rakam 2012 yılında 30,7 milyar TL'ye yükselmiştir. Bu tutarın 2023 yılında 350 milyar TL'ye ulaşacağı tahmin edilmektedir.

· 2011-13 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı'nda "internet üzerinden yapılan ticaret kayıt altına alınabilmesine yönelik teknik ve hukuki altyapının oluşturulması" adlı 6 no.lu eylemi planladık.

· "Hükümetler arası işbirliği programı" kapsamında Hollanda Gümrük ve Gelir İdaresi ile işbirliği yaptık. Böylece kayıt dışı elektronik ticaret faaliyetlerinin kavranmasına yönelik etkin ve sürdürülebilir bir strateji oluşturmada dünyada örnek çalışmalara sahip uygulamalardan birisi olan Hollanda hükümetinin deneyimlerinden faydalanmış olacağız.

11. Diğer ülkeler e-ticareti nasıl vergiliyor?

Yurtdışında 44 ülkenin[4] katıldığı ve vergi uzmanları tarafından cevaplandırılan bir anketin sonuçları şu şekildedir;

·         Söz konusu 44 ülkenin 10[5] tanesinde KDV mevcut değildir, bu sebeple işlemler KDV'nin konusuna girmemektedir.

·         Diğer taraftan, mevzuatında KDV olan 30[6] ülkede, internet üzerinden indirilen programlar KDV'nin konusuna girmektedir. (4[7] ülkede ise söz konusu hizmetler vergilendirilmemektedir) Bazı ülkeler, söz konusu hizmetlerin KDV'nin konusuna girmesi için belirli bir bedelin üzerinde işlem olması gerektiğini söylemiştir (örneğin İrlanda'da, 37.500 euronun üzerinde olması durumunda)

·         Mevzuatında KDV olan 34 ülkenin, 31[8] tanesinde, sadece KDV açısından mükellef olmak mümkün bulunmaktadır; 3[9] ülkede ise sadece KDV açısından mükellef olmak mümkün bulunmamaktadır;

o    Bu ülkelerin 17[10] tanesinde, ülkede yaşayan gerçek kişiler KDV mükellefi olabilmektedir.

o    Bu ülkelerin 25[11] tanesinde, ülkede mükellefiyet kaydı bulunmayan tüzel kişiler KDV mükellefi olabilmektedir.

Söz konusu anket çalışması özetle ülkelerin internet üzerinden indirilen programları vergilemek için nasıl bir mekanizma oluşturduğunu göstermektedir. Özetle, sadece KDV açısından mükellef olunan ülkelerde bu hizmetlerin vergilendirilmesi sorun teşkil etmemektedir. Nitekim ülkede yaşayan ve hizmetten yararlanan gerçek kişi veya mükellefiyet kaydı bulunmayan ancak hizmeti satan tüzel kişi, sadece KDV açısından oluşturduğu mükellefiyet kaydı ile söz konusu hizmet bedelleri üzerinden KDV'yi beyan edip ödemekte ve bu şekilde ülkeler herhangi bir vergi kaybına uğramamaktadır.

Diğer taraftan, mevzuatında sadece KDV açısından mükellefiyet kaydı mümkün olmayan ülkelerde, söz konusu hizmetlerin vergilendirilmesi bir sorun olarak görülmektedir.

Yukarıda belirtilmiş olduğu üzere, ankete katılan ve mevzuatında KDV uygulaması bulunan 31 ülkeden 3 tanesinde sadece KDV açısından mükellef olunması mümkün bulunmamaktadır. Bu ülkelerden Lübnan'da internet üzerinden indirilen programlar KDV'nin konusuna girmemektedir. Ancak ankete katılan ülkelerden, Rusya ve Moldova'da internet üzerinden indirilen programlar KDV'nin konusuna girmekte ve ülkede sadece KDV açısından mükellefiyet kaydı mümkün bulunmamaktadır. Ankete katılan ülkelerden Rusya'da söz konusu hizmetler eğer Rusya'da mükellef bir firma tarafından sağlanıyor ise KDV'nin konusuna girdiği kabul edilmekte, aksi halde yani, Rusya'da mükellef olmayan firmalar tarafından sağlanıyor ise KDV'nin konusuna girmemektedir. Dolayısıyla, aslında mükellef olmayan firmalar tarafından sağlanan bu hizmet KDV'nin konusu dışında bırakılmaktadır.

Diğer taraftan, Moldova'da ise aynı Türkiye'de olduğu gibi sadece KDV açısından mükellef olunması mümkün değil ve söz konusu işlemler Moldova'da verilmekte olduğu için Moldova KDV'sinin konusuna girmekte, ancak Moldova'da aynı Türkiye'de olduğu gibi henüz söz konusu konu ile ilgili bir vergilendirme yöntemi bulamamış durumdadır.

12. Türk vergi sisteminin vergile(ye)meme çıkmazı

Bilindiği üzere, Türk vergi sisteminde pek çok Avrupa ülkesinden farklı olarak sadece KDV açısından mükellef olmak mümkün bulunmamaktadır. Ticaret sicile tescil ile vücut bulan tüzel kişiliğe, fiziki olarak var olması zorunlu olan bazen bir küçük odadan oluşan "işyeri"nde yapılan yoklamanın ardından, vergi mükellefiyeti tesis edilerek vergi kimlik numarası verilmekte ve söz konusu kimlik numarası, tüzel kişiliği sadece KDV açısından değil, her türlü vergi açısından mükellef konumuna getirmektedir.

Dolayısıyla, faaliyetleri kapsamında, Türkiye'de fiziki bir varlığı olması yani başka bir deyişle mükellef olması zorunlu olmayan yabancı şirketlerin, KDV sorumluluklarını yerine getirmek üzere, Türkiye'de sadece KDV yönünden mükellefiyet tesis ettirmesine yönelik bir mekanizma bulunmadığından; Türk Vergi İdaresinin söz konusu vergiyi Türkiye'de mükellefiyeti bulunmayan yabancı kurumdan temin etmesinin şu an için mümkün olamayacağı görülmektedir.

Diğer taraftan, hizmetin alıcısı olması sebebiyle, verginin ödenmesinden sorumlu olan Türkiye'deki vergi mükellefiyeti bulunmayan gerçek kişi muhatap ise; KDV mükellefiyeti bulunmadığından, söz konusu KDV'yi ödemesi gerektiğinin bilincinde bile değildir.

Bilinen gerçek ise, Türk Vergi İdaresinin söz konusu işlemler üzerinden vergi almak konusundaki kararlılığıdır. Dolayısıyla yakın gelecekte, Türk Vergi İdaresinin Türkiye'de uygulamaları internet üzerinden indiren veya internet üzerinden alış-veriş yapan gerçek kişi kullanıcılara odaklanmasının sürpriz olamayacağı inancındayız.

Şu an için söz konusu vergilerin nasıl toplanacağı bilinmese de, elektronik kontrollerin bu kadar yoğun olarak kullanıldığı ve sanal ortamdaki her hareketin izlenebildiği bir ortamda, Vergi İdaresinin söz konusu hareketlerin kimler tarafından gerçekleştirildiğini belirlemek için bir araç oluşturacağı kanaatindeyiz. Nitekim özellikle yurt dışında mükellef olan firmaların internet siteleri üzerinden indirilen programlar veya yapılan alış-verişlerin bedellerinin neredeyse tamamı kredi kartı ile ödenmektedir. Dolayısıyla, Maliye Bakanlığının bankaların veri tabanlarını kullanmak suretiyle, söz konusu işlemleri tespit edebilmesinin ve dolayısıyla gerçek kişi hizmet alıcılarının kredi kartı ekstre tutarları üzerinden KDV'yi tarh etmesinin ihtimaller arasında düşünülebileceği kanaatindeyiz. Ancak böyle bir durumda, bankacılık sektörüne yeni bir bildirim zorunluluğu daha yüklenmiş olacaktır.

13. Sonuç

İnternet üzerinden indirilen programların hacimlerinin her yıl artması Maliye Bakanlığının bu konu üzerine odaklanmasını ve dolayısıyla bu kapsamda vergi kesintisini yapmak amacıyla ya yurtdışı örneklerinde olduğu üzere sadece KDV açısından mükellefiyet kaydını mümkün kılması veyahut geliştireceği farklı bir araç üzerinden KDV'yi tahsil etmesi sonucunu doğuracaktır.

Sonuç olarak, asıl olan ve unutulmaması gereken gerçek; Türkiye'de faydalanılan her türlü hizmetin katma değer vergisinin konusuna girdiği, söz konusu hizmetin ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlardan temin edilmesi halinde; katma değer vergisinin ödenmesinden sorumlu olan tarafın, Türkiye'de hizmetten faydalanan muhatap olduğu ve bu muhatabın KDV'nin ödenmesi için KDV mükellefiyetinin bulunmasının zorunlu olmadığıdır. Cansu Yağcı /E&Y


[1] http://www.btk.gov.tr/kutuphane_ve_veribankasi/pazar_verileri/ucaylik12_4.pdf

[2] Elele, Onur, "İnternetten İndirilen Ücretsiz Uygulamalarda KDV", www.vergidegundem.com

[3] Atmaca, Onur, "Cep Telefonlarına ve Tablet Bilgisayarlara İndirilen Uygulamaların Vergi Kanun'ları Karşısındaki Durumu", Nisan 2013, Vergi Dünyası Dergisi

[4] Arnavutluk, Avusturya (EU), Bahreyn , Bulgaristan (EU), Hırvatistan, Kıbrıs(EU), Çek Cumhuriyeti(EU), Danimarka(EU), Mısır, Estonya (EU), Finlandiya(EU), Almanya (EU), Yunanistan (EU), Hindistan, Irak, İrlanda(EU), İtalya (EU), Ürdün, Kuveyt, Letonya (EU), Lübnan, Libya, Litvanya (EU), Lüksemburg (EU), Malta (EU), Moldova, Hollanda (EU), Norveç, Umman, Filistin, Polonya (EU), Katar, Romanya (EU), Rusya, Suudi Arabistan, Sırbistan, Slovakya (EU), Slovenya (EU), İspanya (EU), İsveç (EU), İsviçre, Suriye, Birleşik Krallık, Birleşik Arap Emirlikleri

[5] Bahreyn, Irak, Kuveyt, Libya, Umman, Filistin, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri

[6] Avusturya (EU), Bulgaristan (EU), Hırvatistan, Kıbrıs(EU), Çek Cumhuriyeti(EU), Danimarka(EU), Estonya (EU), Finlandiya(EU), Almanya (EU), Yunanistan (EU), İrlanda(EU), İtalya (EU), Ürdün,  Letonya (EU), Litvanya (EU), Lüksemburg (EU), Malta (EU), Moldova, Hollanda (EU), Norveç, Polonya (EU), Romanya (EU), Rusya, Sırbistan, Slovakya (EU), Slovenya (EU), İspanya (EU), İsveç (EU), İsviçre, Birleşik Krallık

[7] Arnavutluk, Mısır, Hindistan, Lübnan

[8] Arnavutluk, Avusturya (EU), Bulgaristan (EU), Hırvatistan, Kıbrıs(EU), Çek Cumhuriyeti(EU), Danimarka(EU), Mısır, Estonya (EU), Finlandiya(EU), Almanya (EU), Yunanistan (EU), Hindistan, İrlanda(EU), İtalya (EU), Ürdün,  Letonya (EU), Litvanya (EU), Lüksemburg (EU), Malta (EU), Hollanda (EU), Norveç, Polonya (EU), Romanya (EU), Sırbistan, Slovakya (EU), Slovenya (EU), İspanya (EU), İsveç (EU), İsviçre, Birleşik Krallık

[9] Lübnan, Moldova, Rusya

[10] Arnavutluk, Avusturya (EU), Hırvatistan, Kıbrıs(EU), Çek Cumhuriyeti(EU), Danimarka(EU), Mısır, Finlandiya(EU), Almanya (EU), Ürdün, Litvanya (EU), Luksemburg (EU), Malta (EU), Hollanda (EU), Sırbistan, İsviçre, Birleşik Krallık

[11] Arnavutluk, Avusturya (EU), Hırvatistan, Kıbrıs(EU), Çek Cumhuriyeti(EU), Danimarka(EU), Estonya (EU), Finlandiya(EU), Almanya (EU), Hindistan, İrlanda(EU), Letonya (EU), Litvanya (EU), Lüksemburg (EU), Malta (EU), Hollanda (EU), Norveç, Polonya (EU), Romanya (EU), Slovakya (EU), Slovenya (EU), İspanya (EU), İsveç (EU), İsviçre, Birleşik Krallık.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.