Muhasebeci vergi ziyanından ne kadar sorumlu |
11 Mayıs 2013 | |
Vergisel işlemlerin hem teknik hem de hukukî yönünün olması, bu işlemlerin ehil kimseler tarafından yapılmasını gerektirmektedir. İlgili mevzuatlarda mükelleflere bu kadar karmaşık, ağır ödev ve yükümlülüklerin getirilmesi, vergisel işlemlerde müşavirlik mesleğinin vergi borçlusu açısından olduğu gibi vergi alacaklısı açısından da kanunî ve fiilî önemini ortaya koymaktadır. Mükellefler mevzuatta belirlenen kurallara, profesyonel bir yardım alarak uymayı, devlet te bilerek ya da bilmeden mükelleflerin yapacakları hatayı en aza indirmeyi düşünmektedir. Bu sayede kamu alacaklarının en önemlisi olan vergi alacaklarında bir güvenlik mekanizması kurulmuş olacaktır. Meslek mensuplarının "kamu görevlisi" olarak kabul edilmesi mesleğe verilen bu önemi ortaya koymaktadır. Vergisel işlemlerde ortaya çıkabilecek suçlar ve bu suçlara yönelik verilebilecek cezalar 10.01.1961 tarihli, 10703 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) muhtelif maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler çerçevesinde vergi suçlarını; kabahat ve cürüm nitelikli, cezaları ise ekonomik ve adlî nitelikli olmak üzere ikili bir sınıflandırmaya tâbi tutabiliriz. Kabahat suçlarına ekonomik cezalar, cürüm işleyerek bir suça karışıldığında ise adlî cezaların uygulandığı görülmektedir. Türkiye'de de olduğu gibi hukuk devleti ilkesini benimsemiş günümüz dünya ülkelerinde de, devlete karşı işlenmiş bile olsa, ekonomik nitelikli suçlara adlî değil parasal cezalar öngörülmektedir. Ekonomik nitelikteki cezaların en önemlisi, maddî vergi mükellefiyetliği ile ilgilidir. VUK'un 341. maddesine göre vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder. Böyle bir durumda ikmalen ya da re'sen tarhiyat yapılacağı kuşkusuzdur. Ortaya çıkan bu matrah ya da matrah farkı nedeniyle kaybedilen vergi miktarı kadar vergi ziyaı cezası kesilecektir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bu cezadan sorumlu olacak olanlar mükellefler ya da vergi sorumlularıdır. Bununla birlikte Maliye Bakanlığı, VUK'un Mükerrer 227'nci maddesinde kendisine verilen yetkiye istinaden, beyannameyi imzalayan meslek mensuplarını, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutmuştur. Bu sorumluluğun; meslek mensuplarının, defterlerini tutmak, bilanço, gelir tablosu ve vergi beyannamelerini düzenlemek üzere hizmet sözleşmesi yaptıkları mükelleflere ait beyannamelerin yine meslek mensuplarınca elektronik ortamda gönderilmesi işlemlerinde, meslek mensuplarınca da imzalanmış sayılan e-beyannameler için de geçerli olacağı tabîdir. Vergi mükelleflerinin her türlü vergisel işlemlerini yerine getiren meslek mensuplarının verilen beyannamelerde de imzasının olması, vergi idaresi için, bu beyannamelerde yer alan bilgilerin doğru ve güvenilir olduğunun göstergesidir. Kaldı ki, beyannamelerin meslek mensuplarınca imzalanması yasal bir zorunluluktur. Ancak ortaya çıkabilecek vergi ziyaı cezası ve fer'i nitelikli alacaklardan kayıtsız şartsız meslek mensuplarını da müteselsilen sorumlu tutmak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Kasıt ve ihmalin olmadığı bir durumda serbest muhasebeci mali müşavirlerin sorumluluğuna gidilemez. Fakat bu kasıt ve ihmalin olmadığının tespiti gerekmektedir. Meslek mensupları, bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belge ya da faturaları, miktar veya tutar itibariyle işletmenin faaliyet konusu veya iş hacmiyle mütenasip olmayan belgeleri ile ticari örf ve teamüle uygun olmayan belgeleri, muhasebe kayıtlarında gösterir ve bu kayıtlar mükellefin matrahında bir azalmaya sebebiyet verir ise, meslek mensupları oluşacak vergi ziyaı ve faizlerden sorumlu olacaktır. Meslek mensuplarının böyle bir sorumluluktan kurtulabilmesi için, kasıt veyahut ihmalle hareket etmediğini göstermesi gerekir. Örneğin, matrahta azalmaya sebebiyet veren böyle bir belgenin varlığı halinde, meslek mensupları, bunun doğruluğunun tespitini mükelleften isteyebilirler. Mükellefin bir tespitte bulunmaması veya bu konuda meslek mensubunun ikna olmaması halinde, keyfiyet, meslek mensubunca beyanname verme süresi sonuna kadar ilgili vergi dairesine yazılı olarak bildirilmelidir. Bu bildirimle birlikte meslek mensubunun söz konusu belgelere ve verilen beyannameye ait sorumluluğu ortadan kalkacaktır. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı ya da sahte bir belge kullanımının suça iştirak niteliğinde değerlendirilebileceği ve kaçakçılık suçu kapsamında hürriyeti bağlayıcı ceza hükmedilebileceğini de unutmamak gerekmektedir. Bu bağlamda, meslek mensuplarının matrah azaltıcı eylemler nedeniyle ortaya çıkabilecek sorumluluktan kurtulabilmeleri için, mesleklerinde gerekli hassasiyeti ve özeni göstermelerinin önemli olduğunu da belirtmekte yarar vardır. Yrd. Doç. Dr. Hakan ARSLANER http://www.dunya.com/muhasebeci-vergi-ziyanindan-ne-kadar-sorumlu-191471h.htm ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|