Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik: Tuzla'da 5 tersaneyi kısmi olarak kapattık. Eğer sorumluluklarını yerine getirmezlerse 44 tersanenin de faaliyetini durdururuz..
Bu haftaki Haftanın Sohbeti'nin konuğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik. Geçen dönem partinin Grup Başkan Vekilliği'ni yürüten Çelik, 22 Temmuz seçimlerinden sonra bakanlık koltuğuna oturdu. Ancak son iki aydır bakanlığıyla ilgili büyük olaylar gündemde. İlk önce Davutpaşa'da bir işyerinde meydana gelen patlamada kayıt dışı çalıştırılan 20 işçi hayatını kaybetti. Ardından Tuzla Tersanesi'nde iş güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle işçi ölümleri yaşandı. İşçilerin yaşadığı kötü koşullar tüm Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Günlerdir süren tartışmalara rağmen kamuoyunda işçi ölümlerinin önüne geçilmesi için hâlâ ciddi bir önlem alınmadığı kanısı var. Biz de Faruk Çelik ile Tuzla Tersanesi'nde yaşananların yanı sıra Meclis'te görüşülen ve milletvekillerine getirdiği ayrıcalıklar nedeniyle eleştirilen Sosyal Güvenlik Yasası'nı da konuştuk.
* Tuzla Tersanesi'nde hayatını kaybeden işçi sayısı kaç?
Bizim kayıtlarımıza göre son dönemde 25 işçi hayatını kaybetti. Tabii bir de nedeni belli olmayan ölümler var. Sağlık sorunlarından ölenler de var, örneğin kalp krizinden. Ama bunları da aynı kaba koydular.
* Nedeni belli olmayanlar da 25'e dahil mi?
Evet. Tabii bunlar son derece üzücü. 2002'ye kadar Türkiye'de toplam 37 tersane vardı. Şimdiki tersane sayısı ise 76. Giderek de artacak. Çünkü yoğun talep ve sipariş var. Tersanecilerimiz pazardan daha fazla pay alma çabası içinde. Tersaneciliğin hızlı bir şekilde gelişmesi sevindirici. Dünyada ön sıralara geldiğimiz gemi inşa sanayisi yıldızı parlayan bir sektör. Sektörün daha da gelişmesi ve pazardan daha fazla pay almamız noktasında üzerimize düşenler olduğuna inanıyorum. Çünkü ciddi bir ihracat gerçekleşiyor ve ülkeye döviz giriyor. Bu nedenle sektörü yıpratmaya yönelik bir kampanyanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu durum Türkiye'de sektörün gelişmesini istemeyen yabancıların ekmeğine yağ sürer.
RİSKLİ OLDUĞUNU BİLİYORDUM
* Ama onca işçi öldü...
Tabii bu işin bir yönüydü. Bir de işin fiili durumu var. Bu bahsettiğim başarının sağlıklı bir yürüyüş olması gerekir, iş güvenliği ve iş sağlığına dayalı olması şart. Aksi halde ne kadar başarı olursa olsun ölünün üzerinden para kazanılmış olur. Bu çok yanlış olur çünkü bütün sektörler insanın hayatı içindir. Eğer çalışmalar insanın mutluğuna hizmet etmiyor, ölümüne sebebiyet veriyorsa orada oturup düşünmemiz lazım. Ben bakanlık koltuğuna oturduğum gün ilk baktığım işlerin başında Tuzla Tersane Bölgesi vardı.
* Tersanelerin bu durumda olduğunu biliyor muydunuz?
Riskli bir alan olduğunu biliyordum. Ayrıca madenlerle de ilgilendim, oraların da riskleri var. Bakan olduğum hafta Tuzla'ya gittim. İki tersaneyi inceledim.
* Hiç mi kusur görmediniz?
Hayır. Çünkü benim gideceğim tersaneler belliydi. Tersane sahipleri bunu haber alınca da son derece mükemmel bir tablo hazırlamışlardı. Çıkışta gazeteciler bana soru sorduğunda "İş güvenliğini sağlıklı buldum" dedim. Daha sonra bazı sivil toplum kuruluşları ve medya bunu farklı noktalara çekti. Açıkça söylüyorum; hiçbir kusur görmedim. Bütün işçiler iş güvenliği açısından mankenler gibi giydirilmişti. Fakat bir gerçek daha vardı; geriye kalan 42 tersaneyi görmemiştim. İki tersanede aldığım iş güvenliği izlenimi 42 tersane için geçerli miydi, hiç öyle bir izlenim edinmedim. Önceden teftiş yapılmasına rağmen incelememin ertesi gün yeniden teftiş heyeti gönderdim. Çalışmalar başladı.
İşçilerin 18 bini taşerona bağlı
* Çalışmaları durdurulan tersaneler ölümlerin yaşandığı yerler mi?
Ölümün olup olmadığına bakmadık. Sürekli teftişlere göre sorumluluklarını yerine getirmeyen işletmeleri durduruyoruz. Ama ölümlerin yaşandığı tersanelerle ilgili ayrıca teftiş yaptık. Bununla birlikte şunu da söylemem gerekiyor; kamuoyundan dolayı uyanan bir fevri çalışma içinde değiliz. Netice almaya dönük, çalışma huzurunu sağlamaya çalışıyoruz. Tuzla'daki asıl sorun alt işveren dediğimiz taşeronlarla ilgili.
* İşçilerin hepsi taşeronlara mı bağlı?
Tuzla'daki işçilerin 18 bin 100'ü taşeron bünyesinde çalışıyor. Ana işverenin bünyesinde çalışanların sayısı ise 3 bin 500. Yani sektörün işlerinin yüzde 90'ını taşeron firmalar görüyor. Taşeronlara hangi işlerin verileceği İş Kanunu'nda belli. Bu kanuna göre hareket ettiklerini söyleyemeyiz. Taşeronluğa karşı değilim ama bunların kim olacağı noktasında İstihdam Paketi'ne bir madde ilave ediyoruz. Bununla taşeronların, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda eğitim almış kişileri çalıştırabileceğine dair bir müeyyide getiriyoruz. Kayıt dışı işçi çalıştırılması da önemli bir sorun. Bu konuda Sosyal Güvenlik Yasası'nda da önemli düzenlemeler getiriyoruz. Kayıt dışı işçi çalıştıranlara verilen cezaları ağırlaştırıyoruz. Kayıt dışılık çok kolay bir çıkış kapısı olmayacak. Şimdi 800 müfettişle büyük bir teftiş gerçekleştiriyoruz. Tescilsiz işyeri, kaçak işçi kalmayacak.
Güvenliği de düşünsünler
* Gönderdiğiniz müfettişler ölümlere yol açan kusurları tespit etti mi?
Bakan olmamdan önce tersanelerle ilgili 1061 kusur tespit edilmişti. Bizim yaptığımız teftişte bu rakam 588'e indi. 10 müfettişi sürekli Tuzla'da bulundurduk. Geldiğimiz noktada bazı işletmelerin süre verilmesine rağmen eksiklerini gidermediğini gördük. İş güvenliğini sağlamamaları nedeniyle tersanelere 2 milyon YTL civarında para cezası kesildi. Şimdi durdurma kararları veriyoruz. Beş tersane hakkında kısmi durdurma kararı verdik. Bu durum diğer tersaneler için de geçerli. Eğer sorumluluklarını yerine getirmezlerse, teknik olarak tespit edilen sorunları çözüme çabası içinde olmazlarsa durdurma çalışmalarımız sürecek. Gerekirse 44 tersanenin de faaliyetini durdururuz. Ama inanıyorum işverenler duyarlılıklarını ortaya koyacaktır. Böyle önemli bir sektörün durdurulmasını istemezler, biz de istemiyoruz. Bunun için yalnız satmak değil sağlık ve güvenlik boyutunu dikkate alacak bir anlayışın kavranması gerekiyor. Aksi takdirde sektöre yazık olur.
Milletvekili emekli maaşlarının fazla olması normal
* Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Sosyal Güvenlik Tasarısı Meclis'te görüşülmeye devam ediyor. Hangi önemli değişiklikleri içeriyor?
Aslında esasa yönelik bir değişiklik yapmadık. Yasanın dört ana parametresi var. Emeklilik yaşının 65 olması. İkincisi prim ödeme gün sayısının 9 bin olması. Bir de aylık bağlama oranı var. O da dünya standartlarına çekildi. Sonuncusu ise güncelleme katsayısı. Emekli olacak vatandaşa aylık bağlanırken maaşların dünden bugüne güncellenmesini düzenleyen bir madde var. TÜFE artı gelişmişlik hızının yüzde 30'unu emekli aylıklarına yansıtacağız. Böylece emekli aylıklarını enflasyona ezdirmeyeceğiz. Ama tasarıda teknik olarak bazı konularda değişiklik var. Örneğin alt komisyonda köy muhtarlarıyla ilgili bir düzenleme yapılmış. Köy muhtarları sistemin dışına çıkarılmış. Biz de Plan ve Bütçe Komisyonu'nda öneri getirdik. Muhtarların tarım sigortalılar kapsamına alınmasını öngördük. Muhtarlar, 15 günlük prim ödeyerek bir aylık sigortalı olacak. Böylece Genel Sağlık Sigortası kapsamında yer alacaklar.
HABERİM YOKTU
* Milletvekillerine getirilen ayrıcalıklar nedeniyle eleştiriler var...
Tasarıyı Meclis'e gönderirken emekli olamayan milletvekillerine temsil tazminatı verilmesiyle ilgili bir düzenleme yaptık. Parlamentoda bu düzenlemeler çıkartıldı ve daha sonra da milletvekillerinin alt komisyonda yeni bir düzenleme eklediğini öğrendim. Komisyon çalışmalarına hiç müdahil olmadım. Çünkü orada tüm parti temsilcileri var. Ama temsil tazminatı milletvekillerinin anayasal bir hakkı. Sadece son iki senedir ödenmiyordu.
* Normal bir emeklinin aldığı maaş ile emekli milletvekilinin aldığı maaş arasındaki fark büyük bir uçurum değil mi?
Türkiye'de ücretlerin belli bir noktaya taşınması hepimizin arzusu. Ama bu eleştiriler milletvekillerinin konumlarını dikkate almadan yapılıyor. Bununla birlikte ücretlerde bir adalet sağlanmalı bakış açısını ise her yerde değerlendirmeye açığız.
http://www.sabah.com.tr/haber,75C6792D17904D43A3C12EB1EC60DC15.html |